Kontrollü ve uzman yönlendirmesi dahilinde egzersiz yapmanın, hareketli kalmanın; neredeyse her yaştan insan için her koşulda olumlu etkileri olabileceği belirtilmekte. Bu etkiler fizyolojik alanlarla sınırlı kalmayıp zihinsel sağlığımız için de önemli rol oynamakta.
Egzersiz yapmanın artık moda haline geldiği, “Bel simidinden kurtulmak için 10 dakikalık bu egzersizi hemen uygula!” çağında; yeni çalışmalar bize egzersiz yapma ve bunun psikolojik çıktılarına dair farklı bakış açıları kazanmamız gerektiğini söylüyor. Evet, herkes birtakım kazanımlar için egzersiz yapıp ter dökmeyi göze alıyor.
Peki bu egzersiz programlarından istifade etme oranımızı neler belirliyor? Burada genellikle göz ardı edilen bir fenomenin işlerin gidişatını önemli ölçüde değiştirdiği ortaya koyuldu: Kişilik. İçinde bulunduğumuz duygusal gelişim dönemimiz, travma geçmişimiz, değer yelpazemiz… İşte tüm bunlar da 12×3’lük squat setinin her birimiz için farklı sonuçlar barındırmasına yol açıyor.
Kişilik özelliklerimiz, yapacağımız egzersiz programının bizim için ne ifade ettiğini ve sonuçlarını değiştirebiliyor. Gelin beraber bu sürecin nasıl işlediğine göz atalım.
Keyif Alma ve Devamlılık
Bir egzersizin kalıcı ve sağlıklı sonuçlar vermesi için belirli bir program dahilinde uygulanması gerekmektedir. Bunun için de kişinin egzersiz programına devamlılığı şarttır. Burada da kâğıt üstüne taşınamayacak etkenlerden birisi kritik rol oynamaktadır: İsteklilik.
İşte burada bizim kişilik özelliklerimiz devreye girmekte. Ronca ve arkadaşları (2025), yürüttükleri araştırmalarında daha içe dönük ve negatif olma eğilimindeki kişilerin sık molalara ve yalnız başlarına egzersiz yapmaya ihtiyaç duyabilirken, daha dışa dönük kişilerin ise bir ekip ile beraber egzersiz yapma eğiliminde olduğunu saptamışlardır.
Buradan hareketle, kişinin kendi eğilimlerinden uzaklaşan bir egzersiz programına dair istekliliğinin gittikçe düşeceğinden ve bu egzersizin o kişi için verimsizleşeceğinden de bahsedebiliriz.
Bunun altında yatan sebeplerden benim dikkat çekmek istediğim ise keyif almak olacak. Kişi, egzersiz gibi rutinleri belli bir duygusal-bilişsel döngü içerisinde devam ettirebilmektedir. Keyif almak da en önemli duygusal geri dönüşlerden birisidir.
Bir sporcu oldukça zorlu egzersiz programına “Çok acı verici.” olduğu için değil, “Beni önümüzdeki turnuvaya en iyi hazırlayacak programın bu olduğunu biliyorum.” diyebildiği için devam etmelidir.
Burada sporcu ne kadar çektiği acıdan bile (!) keyif aldığını ifade etse de aslında egzersiz tercihine dair olan güvenini ve formundaki artıştan aldığı keyfi deneyimlemektedir. Bunun zıttı bir yaklaşımın hem gerçekçi hem de sağlıklı olduğunu ifade etmek pek de mümkün olmayacaktır.
Egzersiz Çevresi ve Bazı Sonuçlar
Ronca ve arkadaşları (2025), nevrotiklik puanı yüksek olan katılımcıların 8 haftalık egzersiz programından sonra stres seviyelerinde diğer gruplarla kıyaslandığında dikkat çekici biçimde düşüş gözlemlediklerini belirtmektedirler.
Bu sonucu tartışırken de bu gruptaki katılımcılar için egzersiz programlarını bağımsız şekilde yürütmelerinden ve kendilerine mahremiyetleri için özel alan tanınmasından hoşlanmış olabileceklerini belirtmektedirler (Ronca ve ark., 2025).
Oysa ki genel olarak daha dışadönük ya da uyguladığı egzersiz hakkında farkındalığı yüksek kişilerin daha stresten uzak bir tablo çizmesini bekleriz. Fakat burada egzersizin çevresi ve uygulanacağı koşulların o kişi için özel olarak hazırlanmasının egzersizin kazanımları üzerinde ne kadar önemli olduğunu görmekteyiz.
Egzersiz çevresi, kişinin karakteristik özelliklerine uyum sağladığında, bireyin kazanımlarının çeşitlenme ve artma ihtimali de o kadar yükselecektir.
Sonuç
Egzersizler, bir açıdan bakıldığında, genellikle kâğıt üstünde düzenlenen ve video kayıtlarında hatta simülasyonlarda doğrusu canlandırılan metodolojik bir dizi fiziksel hareket olarak görülebilir.
Fakat spor psikolojisi bunun çok daha ötesinde insana bütüncül bir açıdan yaklaşılması gerektiğini her geçen gün daha net göstermektedir. Bu yazımda da dikkat çekmek istediğim asıl konu bu.
Deneyimlerimiz hiçbir zaman büsbütün fiziksellikten ibaret olmamakta. Her ne deneyimleyecek olursak olalım bizimle beraber duygu ve düşüncelerimiz de yaşanılanlarla temas etmekte. Bu yüzden; egzersiz yaparken dahi, kendimizi bu unsurlarımızla bir bütün olarak kabul edip bunun farkındalığı taşırken alacağımız kararlar bizim için en sağlıklı sonuçları beraberinde getirecektir.
KAYNAKÇA
Ronca, F., Tari, B., Xu, C., & Burgess, P. W. (2025). Personality traits can predict which exercise intensities we enjoy most, and the magnitude of stress reduction experienced following a training programme. Frontiers in Psychology, 16, 1587472.