Çarşamba, Eylül 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Kime Göre “Normal”?

Dijital Dünyada Normallik Üzerine

Günlük hayatında sosyal medya mecralarını sıkça kullanan herkesin karşısına mutlaka çıkan bir kelime var: “normal.” Artık o kadar sık duyuyor ve görüyoruz ki, kendi normalimizi bile unutur olduk. Ne normal, ne anormal; kime göre, hangi ölçüye göre? Kendi deneyimlerimiz, tercihlerimiz, hatta duygularımız bu “normal” kalıbına uymuyorsa, arkadaş ortamımızda ya da başka bir yerde söylemeye korkar hâle geldik.
Bu yazımı üç alt başlıkta ele almak istiyorum: İlişkiler, Beden ve Sağlık.

İlişkiler

Sosyal medyada belki de en çok karşımıza çıkan içerikler, insan ilişkileriyle ilgili. Sadece romantik ilişkiler değil; aile, arkadaşlık, hatta iş ilişkileri hakkında bile sürekli bir “nasıl olmalı” bombardımanına tutuluyoruz.
Örneğin, bir içerik üreticisi çıkıp “Bir kadın ilişkide her zaman yemek yapmalı, erkek sadece maddi kısımlara bakmalı” derken; başka biri “Kadın asla tek yapmamalı, görevler paylaşılmalı” diyebiliyor. Ya da bir ilişkide erkek-kadın bunu söylüyorsa, “kesin böyle yapıyordur” demek gibi genellemeler de yapılıyor.

Belki başka bir yazımın konusu olur ama bence bir ilişkide bu kadar keskin sınırlar olmamalı. Günlük hayat zaten yeterince stresli: iş, aile, arkadaşlık veya kendi iç meselelerimiz… Her zaman o “ideal” görev paylaşımını yapacak zaman ve enerji bulamayabiliriz. Ya da zamanla toplumun dayattığı normlar, partnerlerden birine fazla gelmeye başlayabilir.

Bazıları “Ama izleyen kişi de yetişkin, her söylenene inanmak zorunda değil” diyebilir. Evet, bu düşünce doğru olabilir; ancak insan, görüp durduğu şeyleri bir süre sonra kafasında sorgulamaya başlıyor. “Acaba öyle mi?” “Şöyle mi daha iyi olur?” gibi sorular çoğalıyor. Üstelik kişi, böyle içerikleri çok üzgün ya da sinirli olduğu bir anda görürse etkilenme ihtimali daha da artıyor.
Son zamanlarda sıkça gördüğümüz “Herkese garip, bize normal gelen şeyler” akımı, bu yazımın özünü iyi yansıtıyor. Ancak bu akımın, ilişkilerde kıyaslamaları artırdığını da düşünüyorum.

Farklı fikirlerin olması elbette güzel, çeşitlilik sağlıyor. Ancak her içerik üreticisinin söylediğini “mutlak doğru” gibi sunması sizce kabul edilebilir mi? Peki, bu kadar farklı görüş varken, “normal ilişki” dediğimiz şey nasıl olmalı? Bence cevabı sandığımız kadar net değil.
Hal böyle olunca, ilişkiler üzerine ortak bir tanım yapmak giderek zorlaşıyor.

Beden

Beden algısı konusunda da “normal” kavramının oldukça sıkıntılı olduğunu düşünüyorum. Bir diyetisyen değilim; fakat herkesin farklı bir vücut kitle endeksi, boyu, direnç kilosu ve yaşam tarzı var. Sosyal medyada sanki bunlar yokmuş gibi davranılıyor.

Gerçek bedenlerimiz o kadar değersizleştiriliyor ki, insanlar kendi bedenlerine küser hale geldi. Fotoğraflara photoshop yapmak, ağır filtreler, saatler süren estetik operasyonlar… Tabii ki herkesin kendi bedeni üzerinde istediğini yapma özgürlüğü var. Ancak bazı estetik işlemlerde sosyal medyanın etkisinin çok büyük olduğunu düşünüyorum. Diyetisyen olmayanların diyet listeleri paylaşması ya da “kilo verdiren ürünler” diye farklı ürünleri tanıtması bu durumu daha da karmaşık hâle getiriyor.

Yine denebilir ki, “İnsan kendi aklını kullanıp etkilenmeyebilir.” Ama sosyal medyayı her zaman bilinçli ya da 18 yaşından büyük insanlar kullanmıyor. Özellikle gençler ve çocuklar, bu tek tip güzellik algısının baskısını çok daha fazla hissediyor. Bazı kişiler, aile veya yaş koşulları nedeniyle estetik operasyonlarını erteleyip kendi bedenleriyle barışsa bile; bazıları içlerinde kalan özgüvensizlikle büyüyor ve zamanı geldiğinde estetik ameliyat olmaya karar veriyor.

Sağlık

Sağlık konusunda da “normal” algısı sosyal medya tarafından şekillendirilebiliyor. Bir dönem “her gün detoks suyu içmek normal” diye bir akım çıkarken, başka zaman “şu takviyeyi almazsan enerjin olmaz” gibi ifadeler yayılıyor. Özellikle influencer’ların ürün linkleri verirken “Bu olmazsa sağlıklı olamazsınız” diyerek alttan mesaj vermesi, insanların kendi sağlık anlayışlarını sorgulamalarına sebep olabiliyor. İçeriği belirsiz takviyeler ya da cilt için önerilen ürünler, sağlık konusunda kritik bir sorun oluşturuyor.

Sağlık herkes için aynı olmayabilir. Bir kişi için sabah 6’da kalkıp koşuya çıkmak normal olabilirken, bir başkası için bu tempo imkânsızdır. Ancak sosyal medya, bu farklılıkları dikkate almadan tek bir sağlıklı yaşam kalıbı dayatıyor. Bu da insanları kendi bedenleri ve ihtiyaçları hakkında şüpheye düşürüyor.
Örneğin, yüksek tansiyon veya şeker hastalığı olan biri için, “Aralıklı oruç yapmak normaldir” diyen bir içerik üreticisi, zayıflama çabası içindeki kişiyi denemeye itebilir. Bu da bazen istenmeyen sonuçlara yol açabiliyor.

Bence “normal sağlık” diye evrensel bir ölçü yok. Gerçek sağlık, trendlerde değil; kendi bedenini ve zihnini dinleyerek, sana iyi geleni bulmakta.

Sonuç

Sosyal medya, “normal” kavramını sürekli yeniden tanımlıyor. İlişkilerden bedene, sağlıktan günlük yaşam alışkanlıklarına kadar birçok konuda tek tip bir “doğru” sunuluyor. Ama unutmayalım: Normallik kişiden kişiye değişir. Asıl önemli olan başkalarının dayattığı kalıplar değil; kendi deneyimlerin, ihtiyaçların ve değerlerin.

Dilay Zeynep Güzelce
Dilay Zeynep Güzelce
Dilay Güzelce, Adli Psikoloji alanına duyduğu ilgiyle psikoloji bölümüne başlamış ve bu alanda staj yaparak tecrübe kazanmıştır. Şimdiye dek psikolojinin birçok farklı alanında deneyim elde etmiş, kendini yalnızca tek bir alana sınırlamadan farklı bakış açıları geliştirmeye önem vermiştir. Erasmus programı kapsamında Osnabrück Üniversitesi'nde eğitim aldıktan sonra, sinirbilimin psikoloji alanındaki yerini ve önemini daha iyi kavramış; bu doğrultuda Adli Psikoloji ile Sinirbilimi birleştirmeyi kariyer hedefi haline getirmiştir. Yazılarını keyifle okumanız dileğiyle...

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar