Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

İyilik Yapmanın ve Yaymanın Beyne, Ruha ve Dünyaya Etkisi

Bazen sadece birine gülümsersiniz ve farkında bile olmadan onun gününü güzelleştirirsiniz. O gülümseme bir başkasına ulaşır, belki bir çocuğun gözünde umut olur, belki yaşlı birinin sessizliğine eşlik eder. İşte iyilik böyle bir şeydir. Küçük başlar ama etkisi sonsuzdur. En güzeli de, bu iyilik önce bizim içimizde bir sıcaklık olarak başlar.

İyilik yapmanın insana iyi geldiğini hepimiz biliyoruz, ama nedenini tam olarak açıklayamasak da bir huzur bırakır geride. Aslında bilim bunu çoktan açıklamış durumda. Araştırmalara göre, bir başkasına yardım ettiğimizde beynimiz dopamin ve oksitosin gibi mutluluk hormonları salgılıyor (Post, 2005). Bu kimyasallar bizi sadece iyi hissettirmekle kalmıyor, aynı zamanda sosyal bağlarımızı güçlendiriyor, stres seviyemizi düşürüyor ve bağışıklık sistemimizi destekliyor (Lyubomirsky, 2007). Yani iyilik, beynin kendine verdiği bir ödül gibi işliyor.

Ben bazen düşünüyorum da, ne çok şeye ihtiyacımız varmış gibi hissediyoruz. Daha fazla eşya, daha çok başarı, daha büyük hedefler… Ama aslında ihtiyacımız olan şey, birbirimize dokunmak. Bazen sadece “Yanındayım” demek, bir çocuğun saçını okşamak, marketteki yaşlı teyzenin poşetlerini taşımak… Bunlar küçük gibi görünür ama içimizde büyük yankılar bırakır. Dahası, yapılan bir iyilik, başka bir iyiliği tetikler. Buna psikolojide “sosyal bulaşma” deniyor. Gözlenen iyi bir davranış, başkalarını da benzer davranışlara yönlendirebilir (Zaki, 2019). Yani iyilik yayılmak üzere yaratılmıştır. Ve bu, sadece içgüdüsel değil, bilimsel bir gerçektir.

İyilik yapınca sadece kimyamız değil, bakış açımız da değişiyor. Hayata daha umutla bakıyoruz. Küçük şeylerden mutlu olmayı daha kolay öğreniyoruz. Çünkü iyilik, dışarıdan bir ödül değil; içeriden gelen bir anlam duygusu yaratıyor. Seligman’ın (2002) pozitif psikoloji modeline göre, yardımseverlik ve şefkat gibi erdemler, bireyin hayatına anlam katan güçlü kişilik özellikleridir. Bu özellikler geliştikçe, birey daha dirençli, daha umutlu ve daha tatmin olmuş bir yaşama ulaşır.

İyiliğin kişiliğimiz üzerindeki etkisi de oldukça derindir. Yardım etmeye alışan bireylerde zamanla empati, sabır ve anlayış gelişir. Beynimizde bulunan ayna nöronlar, karşımızdaki kişinin duygularını daha derinden hissetmemizi sağlar (Decety & Jackson, 2004). Bir çocuğun gözlerindeki korkuyu gördüğünüzde, artık sadece o anlık bir duyguya değil, onun yaşadığı dünyaya da temas edersiniz. Bu da sizi daha duyarlı ve derin düşünen bir birey hâline getirir. Bu yönüyle iyilik, insan olmanın özüdür. Bizi başkalarının derdiyle dertlenen, acısıyla hisseden biri yapar.

İyilik alışkanlık hâline geldiğinde ise sosyal bağlar güçlenir. Thoits ve Hewitt’in (2001) araştırmasına göre gönüllülük yapan bireylerde özsaygı düzeyi, yaşam doyumu ve ruh sağlığı belirgin ölçüde artıyor. Özellikle genç yaşlarda yapılan küçük yardımlar, uzun vadede kişilik gelişimine doğrudan katkı sağlıyor.

Ama şunu da söylemek gerekiyor: İyilik sadece yapılacak bir şey değildir, yayılması gereken bir şeydir. Çünkü dünya, bizim davranışlarımızla şekilleniyor. Ne kadar çok kişi küçük de olsa bir iyilik yaparsa, o kadar çok insan iyilik görür ve iyilik yapmayı öğrenir. İyilik anlatılarak değil, yaşatılarak öğrenilir. Bu yüzden iyiliği yaymak, sadece bir erdem değil; insanlık görevidir. Biz ne kadar iyilik yaparsak, çocuklarımız o kadar merhametli büyür. Biz ne kadar çok insana el uzatırsak, yaşadığımız toplum o kadar yumuşak bir kalbe dönüşür.

Bazen insanlar “Benim yaptığım ne fark eder ki?” diye düşünüyor. Ama o küçücük bir şey, bir çocuğun güvenini, bir gencin cesaretini ya da bir yaşlının yaşam sevincini geri getirebilir. Belki bir gün otobüste yer verdiğiniz bir öğrenci, yıllar sonra öğretmen olduğunda sizin yaptığınız iyiliği hatırlayıp bir çocuğun hayatına dokunur. Kim bilir? İyilik böyle bir şey işte: Yaptığınız an biter gibi görünür ama etkisi hiç bitmez. Dalgalar gibi yayılır, başka kıyılara ulaşır.

İyilik yapmak için büyük bir sebebe, bol zamana ya da imkânlara ihtiyacımız yok. Bazen sadece birini dinlemek bile yeter. Kırmadan, küçümsemeden, sabırla dinlemek. Bazen sabah göz göze geldiğiniz biriyle içten bir “Günaydın” bile fark yaratır. Bunlar küçük ama güçlü dokunuşlardır. Bu dünyada hepimizin zaman zaman karanlıkla sınandığı oluyor. Ama iyilik, karanlığa yakılan küçük bir mum gibi. Belki tüm karanlığı yok etmez ama yakıldığı yeri aydınlatır. Eğer hepimiz kendi yerimizde bu mumu yakarsak, bir gün karanlığın yerini aydınlık alır. Ve biz, o ışığın bir parçası olduğumuzu bilerek yaşarız.

İşte bu yüzden iyilik yapmalı, ama sadece bununla kalmamalı: İyiliği yaymalıyız. Anlatmalıyız, göstermeliyiz, yaşatmalıyız. Çünkü iyilik, paylaşıldıkça çoğalır. Ve iyilik çoğaldıkça, dünya biraz daha yaşanası bir yer olur.

Kaynakça

  • Decety, J., & Jackson, P. L. (2004). The functional architecture of human empathy. Behavioral and Cognitive Neuroscience Reviews, 3(2), 71–100. https://doi.org/10.1177/1534582304267187

  • Dunn, E. W., Aknin, L. B., & Norton, M. I. (2008). Spending money on others promotes happiness. Science, 319(5870), 1687–1688. https://doi.org/10.1126/science.1150952

  • Lyubomirsky, S. (2007). The how of happiness: A scientific approach to getting the life you want. Penguin Press.

  • Post, S. G. (2005). Altruism, happiness, and health: It’s good to be good. International Journal of Behavioral Medicine, 12(2), 66–77. https://doi.org/10.1207/s15327558ijbm1202_4

  • Seligman, M. E. P. (2002). Authentic happiness: Using the new positive psychology to realize your potential for lasting fulfillment. Free Press.

  • Thoits, P. A., & Hewitt, L. N. (2001). Volunteer work and well-being. Journal of Health and Social Behavior, 42(2), 115–131. https://doi.org/10.2307/3090173

  • Zaki, J. (2019). The war for kindness: Building empathy in a fractured world. Crown Publishing Group.

Meryem Avcı
Meryem Avcı
Eğitimci, yazar ve profesyonel eğitim koçu Meryem Avcı, psikoloji, kişisel gelişim ve eğitim danışmanlığı alanlarında geniş bir deneyime sahiptir. Lisans eğitimini ilahiyat ve psikoloji alanlarında tamamlayan Avcı, şu anda din psikolojisinde yüksek lisans yaparak akademik çalışmalarını sürdürmektedir. Pastoral psikoloji ve bilişsel davranışçı terapi alanlarında uzmanlaşmış olan Avcı, bu birikimini toplumsal ve ahlaki konuları ele alırken psikolojik ve sosyolojik açıdan pozitif bir bakış açısı sunmak için kullanmaktadır. "Törelerin Gelini" ve "Kişisel Gelişimin Kur’an’daki Yeri" adlı kitapları ile bu konuları daha geniş kitlelere ulaştırmıştır. Radyo, TV, gazete ve dijital mecralarda psikoloji, kişisel gelişim ve eğitim üzerine yaptığı yayınlarla eğitimi herkes için erişilebilir kılma misyonunu benimsemiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar