Salı, Eylül 23, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

İlişkilerde Zamanlama İkilemi: Doğru İnsan, Yanlış Zaman Algısının Psikolojisi

İlişkiler üzerine konuşulduğunda sıkça dile getirilen ifadelerden biri “doğru insanı yanlış zamanda tanıdım” ya da “yanlış insanla doğru zamanda karşılaştım” söylemidir. Bu cümle, bireylerin ilişki deneyimlerini anlamlandırma biçimlerinden biridir. Ancak psikolojik açıdan bakıldığında, bu söylemin altında yalnızca romantik bir hayıflanma değil, gelişimsel dönemler, psikolojik hazır oluşluk ve toplumsal etkiler gibi çok daha derin dinamikler bulunmaktadır.

Gelişimsel Psikoloji Perspektifi

Kimlik Arayışı ve Erken Yetişkinlik

Erikson’un psikososyal gelişim kuramına göre, ergenlikten erken yetişkinliğe geçiş süreci “kimlik kazanımı” ile ilgilidir. Birey bu dönemde kendi değerlerini, yaşam amacını ve kimliğini inşa etmeye çalışır. Bu arayış sürerken kurulan ilişkiler, kişinin henüz tamamlanmamış kimlik süreci nedeniyle istikrarsız olabilir. Dolayısıyla partner ne kadar “doğru insan” gibi görünse de, bireyin gelişimsel olarak hazır olmaması ilişkiyi sürdürülemez hale getirebilir. Bu durum “yanlış zaman” olarak deneyimlenir.

Yakınlık ve Bağlanma İhtiyacı

Kimlik gelişimini büyük ölçüde tamamlayan bireyler, Erikson’un bir sonraki evresi olan “yakınlık vs. yalıtılmışlık” sürecine girer. Bu dönemde kişi, sağlıklı ilişkiler kurma ve yakınlık geliştirme kapasitesine daha açıktır. Ancak kimlik karmaşası devam eden bireyler için yakınlık tehdit edici olabilir. Böyle bir durumda, ilişkiye uygun bir partnerle karşılaşmak bile “yanlış zaman” olarak algılanabilir.

Orta Yetişkinlik ve Üretkenlik Dönemi

Orta yetişkinlikte bireylerin odağı çoğunlukla kariyer, aile sorumlulukları ve üretkenliktir. Bu yoğunluk, ilişkilerin geri plana atılmasına neden olabilir. Bu evrede karşılaşılan potansiyel partner “doğru insan” gibi görülse bile, bireyin öncelikleri farklı olduğundan ilişki sürdürülemez hale gelir. Yine bu durumda zamanlama algısı ön plana çıkar.

Psikolojik Hazır Oluş ve Zamanlama

İlişkilerde zaman faktörü yalnızca kronolojik değil, aynı zamanda psikolojik bir olgudur. Birey travma, yas, kişisel kriz ya da psikolojik dayanıklılık eksikliği nedeniyle ilişkiye hazır olmayabilir. Hazır oluşluk, partnerin kim olduğundan bağımsız bir şekilde ilişkinin sağlıklı ilerlemesini belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Bu nedenle birey, potansiyel olarak uyumlu bir partnerle karşılaşsa dahi, kendi içsel süreci hazır değilse bunu “yanlış zaman” olarak yorumlar.

Toplumsal ve Kültürel Etkiler

Toplumsal normlar da zaman algısını güçlü bir şekilde etkiler. Belirli bir yaşta evlenme, çocuk sahibi olma ya da kariyer odaklı olma gibi beklentiler, bireylerin ilişkilerinde zamanlama kaygılarını artırabilir. Bu noktada kişi, toplumsal normlara uymadığı için doğru kişiyi “yanlış zamanda” bulduğunu düşünebilir.

“Doğru insan yanlış zaman” söylemi, romantik bir şikâyet olmaktan öte, bireyin gelişimsel evreleri, psikolojik hazır oluşluğu ve toplumsal normlarla ilişkili karmaşık bir algıdır. İlişkilerde zamanlamanın doğru olup olmadığını belirleyen yalnızca partnerin kim olduğu değil, aynı zamanda bireyin kendi yaşam döngüsünde nerede bulunduğu ve bu ilişkiye ne kadar hazır olduğudur. Dolayısıyla bu ikilemi anlamanın yolu, kişisel gelişim süreçlerini ve psikolojik ihtiyaçları dikkate almaktan geçer.

Kaynakça

  • Arnett, J. J. (2000). Emerging adulthood: A theory of development from the late teens through the twenties. American Psychologist, 55(5), 469–480.

  • Erikson, E. H. (1959/1994). Identity and the life cycle. New York: W. W. Norton & Company.

  • Erikson, E. H. (1968). Identity: Youth and crisis. New York: W. W. Norton & Company.

  • Hazan, C., & Shaver, P. (1987). Romantic love conceptualized as an attachment process. Journal of Personality and Social Psychology, 52(3), 511–524.

  • Kagitcibasi, C. (2007). Family, self, and human development across cultures: Theory and applications. Mahwah, NJ: Lawrence Erlbaum Associates.

  • Levinson, D. J. (1978). The seasons of a man’s life. New York: Knopf.

  • Mikulincer, M., & Shaver, P. R. (2007). Attachment in adulthood: Structure, dynamics, and change. New York: Guilford Press.

  • Triandis, H. C. (1995). Individualism & collectivism. Boulder, CO: Westview Press.

Seçil Sönmez
Seçil Sönmez
Psikoloji lisans ve Klinik Psikoloji yüksek lisans eğitimini tamamlayan Seçil Sönmez, psikoterapi alanında çeşitli klinik deneyimlere sahiptir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yaklaşımı üzerine uzmanlaşmış olup, bu alandaki uygulamalarını bilimsel araştırmalarla desteklemektedir. Psikoloji alanında güncel literatürü yakından takip ederek araştırmalar yapmakta, akademik ve uygulamalı içerikler üretmektedir. Seçil Sönmez, psikolojik bilgiyi toplumla buluşturmayı amaçlayan içeriklerine devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar