Çarşamba, Eylül 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Hayatın Dengesi

Hayatımızın kontrolünü elimizden bir saniye olsun kaçırdığımızda veya olmasını beklediklerimiz istediğimiz gibi gitmediğinde farklı savunma mekanizmaları geliştiririz. Bazen daha fazla hayata karışarak kontrol sağlamaya çalışırız, bazen herkesten uzaklaşarak kendi içimizde bunları çözmeye çalışırız. Hangisinin doğru olduğu kişiden kişiye göre değişir. Ancak yararları kadar zararlarını gözetmek gerekir.

Hayatın kontrolü nedir? İpi elimize sıkı sıkıya bağlayıp bir amaca tutunmak sadece onun için mücadele etmek mi? Yoksa bize iyi gelmeyeceğini düşündüğümüz olaylardan uzaklaşmak mı? Bu soruları ip elimizi acıttığında sormaya başlarız.

Hayatta sağlamaya çalıştığımız kontrol, hayatta kalma dürtümüzün bir göstergesidir. Savaş veya kaç ikileminin gerçek hayata yansıması gibidir adeta. Ancak durup düşündüğümüzde bu iki yöntemin de tam olarak bize hitap etmediğini söylemek mümkündür. Tamamen kendimizi savaşa kaptırdığımızda hayatın içindeki renkleri görmekten uzaklaşırız, tamamen kaçtığımızda ise hayatın renklerini yakalamakta zorlanırız.

Hayatın temel amaçlarından biri de bütün renkleri bir arada görmek değil midir? Bu renklerin hepsini bir arada görmemizi engelleyen dürtülerimizi kontrol etmemiz gerekir. Bu renklerin her zaman canlı ve sıcak olmasına gerek yok, bazen soğuk ve koyu renkli tonlarda olabilir. Bu da hayatın bir parçasıdır. Bu parçaları birleştirerek yeni bir tablo oluştururuz hayatımıza. Öncesinde soğuk renklerle karşılaştığımız için bize gelecek olan sıcak renklere karşı çıkmak hayatı soyutlamak olur. Önceden yakaladığımız renkler ile aynı olmaz hiçbir zaman. Bize yeni düşünceler, duygular ve deneyimler katar.

Elde ettiğimiz yeni bilgilerle elimizdeki ipi daha farklı nasıl kontrol edebileceğimizi öğrenebiliriz. Belki o ipin canımızı bu kadar acıtmasının temel sebeplerinden biri de budur. Nasıl kullanacağımızı öğrenememiş olmamız.

Yaşadığımız olaylar birbirine benzeyebilir, bir döngü içerisinde hissedebiliriz kendimizi. Devamlı savaş halinde olarak veya geleceğe dair öngörü yaparak şu an var olan hayatın bize getirdiği yeni deneyimlerden ve hislerden uzaklaşırsak öğrenme yolculuğumuz sekteye uğrar. İçimizdeki o savaşmayı seçen taraf bir anda kaçan tarafa dönüşür. Deneyimlerden yoksun kalmıştır. Denemekten yoksun kalmıştır. Aynı döngü içerisinde, denemeden öğrenmeden ağır aksak devam etmeye çalışır yoluna.

İçimizdeki kaçan taraf ise çoktan vazgeçmiştir öğrenmekten, yeni deneyimlerden. Döngüyü kabullenmiş ve kendi potansiyeli ile beraber hayatın potansiyelini de bir balonun ipini serbest bırakmak gibi bırakmıştır. Ancak o balon gökyüzüne yükseldiğinde ipin kendisinden uzaklaştığını fark edecektir.

Hayatın kontrolünü sağlama konusunda savaşmakta kaçmakta hiçbir zaman çözüm olamamıştır. Önemli olan arasında var olan dengeyi sağlayabilmektir. Bunun kolay olması bir şekilde gerçekleşmesi hepimizin isteği olduğunu biliyorum. Yapmaya çalışırken zorlanmak, tek bir alana odaklanmak bu dengeyi kurmamızı daha fazla zorlaştırır. Önemli olan yaşantımızda olan değişiklikleri fark edip onların değerini bilmek, onları fark etmek ve hayatımızın bir parçası olmasına izin verip uygun dengeyi kurmaya çalışmaktır.

Hayatın odak noktası herkes için farklıdır. Bazen bir kişi, iş, amaç veya hayatın içindekiler olabilir. Birisine odaklandığında diğerlerinden kaçar, birisinden kaçtığında diğerlerine bağlanırsın. Bunun içerisinde bile bir denge varken biz denge kurmamak için daha fazla çabalıyoruz. Bunun sebebi insanların dengede kaldığında ellerindeki ipin kestiği yerleri görmek istememesidir. Hayatımızda her alana ihtiyacımız var ve hepsi için farklı çaba türleri gerekiyor. Hepsinden önce insanın kendisi için çabalaması gerekirken farklı alanlara verdiğimiz uğraş kendimizden uzaklaşmamıza yol açtığını fark edemiyoruz.

Hayatta en çok çabayı kendimiz için göstermemiz gerekirken biz farklı alanlara sığınarak kendimizi unutuyoruz. Tüm savaşımız ve kaçışımız kendimizden kaynaklanıyor. Hayatın bize sunduğu kendimiz olma fırsatına, dengede kalma, öğrenme ve öğretme fırsatlarına gözlerimizi kapatıyoruz. Parmaklarımızı aralayıp bu fırsatları görmeye başladığımızda hayatın ne kadar değişebileceğini düşünelim. Elimize geçecek olan ilk deneyim yolumuzu ve fikirlerimizi değiştirecek nitelikte olabilir. Korkularımızdan döngümüzden bizi uzaklaştırıp yeni ve bize iyi gelecek deneyimler öğretebilir. Belki yıllarca aradığımız anlam bu öğretiler içerisindedir. İçsel huzurumuz ve dengemiz bu öğretiler içerisinde bizi bekliyordur.

Yeni deneyimler, öğrenmeler gerçekleştirdikçe terazi sarsılabilir, farklı yönlere eğilebilir. İstediğimiz gibi hareket etmeyebilir. Ancak bu teraziyi tekrar dengeli hale getirmek bizim kendimize olan çabamızla gerçekleşecek. Kendimizi fark ettiğimiz, tepkilerimizi belirlediğimiz, hayatın renklerini görmeye başladığımız zamanda içimizde denge isteyen teraziye istediğini vermiş olacağız. İşte o zaman ne elimizi kesen ipler, ne ipiniz kaçırdığımız bir balon olacak hayatımız. Dengelenmiş ve hayatta kontrol sağlamak yerine uyum sağlamayı başarmış insanlar olacağız.

Sıla Satılmış
Sıla Satılmış
Sıla Satılmış, lisans eğitimini psikolojik danışman olarak tamamladı. Çalışma psikolojisi ve insan kaynakları üzerine yüksek lisans eğitimini devam ettirmektedir. Bireysel psikolojinin yanı sıra örgüt psikolojisinin etkili olduğunu düşünen Sıla, yazılarını geniş bir çerçeve içerisinde devam ettirmektedir. Yazdığı yazılar ile geniş bir kitleye hitap etmekte ve ilgi çeken konulara değinmenin öneminin farkındadır. Travma ve yas, güncel konular, özgül farklılıklar, kişisel gelişim gibi konularda yazılar üreterek okuyan herkesin hayatına dokunmayı amaçlamaktadır. İnsanların düşünce yapılarını incelemeyi ve hayal gücünü kullanarak yazılar yazmayı kendisine misyon edinmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar