Perşembe, Nisan 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Haklarından Mahrum Edilmiş Yas

Yas süreci bireyler için önemlidir. Yas denildiğinde aklınıza gelen ilk şey ölüm olabilir. Ama yas süreci ayrılıklar, travmatik olaylar sonrasında da yaşanır. Yas sürecinin 5 aşaması vardır. Bunlar: inkar, öfke, pazarlık, depresyon, kabullenme. Bu aşamaların sıralaması farklı olabilir, her aşama yaşanmaya bilir ama yas sürecinin yaşanması her ne kadar zor olsa da önemlidir. Yas süreci beyin için bir bitişi temsil eder. Yaşanmayan her yas bizi hayatımız boyunca takip eder. Örn. Lise döneminde arkadaşınızla kavga ettiniz ve arkadaşlığınızı bitirdiniz ama üniversite sınavına hazırlanma ile meşgul olduğunuz için hiç yas süreci yaşamadınız. Bunun sonucunda ne olur? Üniversiteye başladığınız zaman arkadaşlık kurmakta zorlanabilirsiniz çünkü beyin eski arkadaşlığınızı hala sürdürüyor.

1980’li yıllarının başında Dr. Kenneth Doka bir ders zamanı eş ölümü yasının ne kadar zor olduğunu anlatırken, bir öğrencisi (“Maria”) ona cevap olarak eski eş kaybının da zor olduğunu söyler. Bu konu onun ilgisini çok çeker ve öğrenciden bu cümlesini detaylandırmasını ister. Maria eski eşinin onu aldattığını, boşandıklarını ve daha sonrasında eski eşinin kanser hastası olduğunu anlatır. Teşhisinin konulmasından kısa bir süre sonra eşi vefat eder. Bu süreçte birçok akraba onun üzülmemesi gerektiğini, sevinmesi gerektiğini söyler ve hiç kimse Maria’nın yasında onun yanında olmaz. Maria bu süreçte çok zorlandığını söyler çünkü vefat eden kişi 15 yıllık eşi, çocuklarının babasıdır ama hiç kimse onun eski de olsa eşinin kaybını görmüyordu. Dr. Kenneth bu konu ile ilgili birçok araştırma yapmaya başlamış, araştırmalar sonrası “disenfranchised grief” terimini yani “haklarından mahrum edilmiş yas” terimini ortaya çıkarmıştır. Bazı yaslar toplum içinde tutulmaya değer görülmez veya aktif olarak yıkıcı müdahalelere maruz kalır. Bu yaslar 5 kategoriye ayrılır:

1) ilişkinin kabul görmemesi,

2) kaybın kabul görmemesi,

3) yas tutan kişinin kabul görmemesi,

4) ölümün gerçekleşme ve koşullarının kabul görmemesi ve

5) yas tutma şeklinin kabul görmemesi.

İlişkinin kabul görmediği durumlar, toplum tarafından ciddiye alınmayan ilişkileri kapsar. Bu ilişkilere iş arkadaşları, yakın arkadaşlar, eski eşler, öğretmenler ve sevgililer dahildir. Kabaca tabirle “Aileden olmayan hiç kimsenin yasını tutma!” der bize toplum. Toplum bu kategoride bulunan yasları kabul görmez ve bazen de sabote edebilir. Maria’nın örneğinde olduğu gibi aldatan eski eşin yası toplumda ciddiye alınmayabilir. Yapılan araştırmalar sonucunda, bu kategoriye dahil olan ve toplum tarafından unutulan bir yas daha var: kardeş kaybının yası. Çoğunlukla kardeş kaybının yası bastırılır çünkü ebeveynlerin desteğe ihtiyacı olur. Toplumda, ebeveynin evlat kaybı, bireyin kardeş kaybından daha ağır görülür. Bu yüzden bir cenazede ebeveynler kardeşini kaybeden bir bireyden daha fazla destek görürler.

Kaybın kabul görülmediği durumlar, her zaman ölüm ile sonuçlanmayan fakat toplum tarafından yası tutulmasını gerektirmeyen durumları kapsar. Doğmamış çocuğun kaybı, kürtajlar, ayrılık, evcil hayvan kaybı, kısırlık, yaşlı ve hasta bireylerin vefatı, iş kaybı veya tutuklanma. Örn., çok hasta bir çocuğun vefatı sonrası aileye sık sık “Kurtuldu, üzülmeyin, zaten çok acı çekiyordu.” denilebilir veya evcil hayvanını kaybetmiş birine evcil hayvanının aynısını hediye edebilirler. Her iki durumda yasın değersizleştirilmesine örnektir.

Yas tutan kişinin kabul görülmediği durumlar, gelişim bozukluğu olan, demansı olan, çok genç ve çok yaşlı olan bireyleri kapsar. “O daha küçük, anlatmayalım” veya “Zaten çok yaşlı, unutur o.” denilerek yas tutma kapasitelerinin göz ardı edildiği bireylerdir.

Ölümün gerçekleşme ve koşullarının kabul görmediği durumlar, mahkumların ölümünü, intiharları ve bağımlılık sonucu gerçekleşen ölümleri kapsar. Hapisteki bir katilin ölümü, intihar eden bir gencin ölümü toplumda kabul görülmeyen durumlardandır.

Yas tutma şeklinin kabul görülmeme durumları, kültürel olarak beklentileri karşılamayan yas tutma şekillerini kapsar. Yas tutma dediğimizde akla gelen ilk şey üzüntü ve göz yaşları olsa da yas her zaman duygusal bir tepkiyi içermeyebilir. Bazen yas tutmak sakinleşme olabilir, bazen bağırıp çağırmaYas, normları olan bir süreç değildir.

Yas insan deneyiminin bir parçasıdır. Her bir insan hangi tür olursa olsun yası deneyimler ve her bir yas saygıyı hak eder.

Khumar Mammadzada
Khumar Mammadzada
Kastamonu Üniversitesi Psikoloji Bölümü son sınıf öğrencisi olarak, aile danışmanlığına olan ilgim son iki yıl içinde giderek arttı. Bu alandaki bilgi ve deneyimimi geliştirmek amacıyla çeşitli eğitim ve seminerlere katıldım. Katıldığım seminerler ve eğitimler, aynı zamanda Rusça, İngilizce ve Azerbaycanca dillerini bilmem, bu alanda bana önemli bir avantaj sundu ve farklı kültürlerden gelen bireylerle de etkili bir şekilde iletişim kurmamı sağladı. Yüksek lisansımı aile danışmanlığı üzerine yapmayı planlıyorum, ancak son zamanlarda ilgilendiğim yas süreci üzerine yaptığım araştırmalarla da ilgi alanımı genişletiyorum. Hedefim, bireylerin partnerleriyle yaşadıkları sorunlara ışık tutmak, ayrılık sonrası süreçlerini kolaylaştırmak ve katarsis sağlayarak onları daha sağlıklı bir şekilde iyileşmeye yönlendirmektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar