Bir çocuk için “ev”, yalnızca dört duvardan ibaret değildir.
Ev, onun dünyaya nasıl bakacağını, kendine nasıl davranacağını ve gelecekte nasıl ilişkiler kuracağını şekillendiren ilk yerdir.
Bazı çocuklar içinse ev, bir sığınak değil; sürekli tetikte olmayı, sessizliği öğrendiği ya da sevgiyi hak etmediğine dair inanç geliştirdiği bir alan olmuştur.
Bu tür evler, “güvensiz evler”dir — çocuğun fiziksel ya da duygusal olarak zarar gördüğü, korku ve belirsizlikle büyüdüğü yerler…
Güvensiz ev, çocuğun kendini, duygularını ve dünyayı algılama biçimini bozan, sevginin koşullu, güvenin kırılgan olduğu bir yerdir.
Bu evlerde yaşanılan güvensizliğin yankısı yetişkinlikte de sürer.
Çocukluk Çağı Travmalarının Kalıcı Etkisi
Çocukluk çağı travmaları, bireyin yalnızca çocukluk dönemini değil, yetişkinlikteki psikolojik yapısını da derinden biçimlendirir.
Aile içi şiddet ve ihmalin süresi ile boyutları, yetişkin yaşamında yerleşik olumsuz örüntüler için belirleyici olur.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, dünya genelinde çocukların yaşam boyu:
-
fiziksel şiddete maruz kalma oranı %22,
-
psikolojik şiddete maruz kalma oranı %36
-
ve ihmal edilme oranı %18 civarındadır.
Bazı bölgelerde bu oranlar %60’a kadar çıkmaktadır (Flor ve ark., 2025).
Türkiye’de ise UNICEF verilerine göre:
-
çocukların %51’i duygusal,
-
%43’ü fiziksel istismara maruz kalmakta,
-
%56’sı ise fiziksel şiddete tanık olmaktadır (Can ve Onnar, 2025).
Bu bilimsel veriler, “güvensiz evlerin” istisna değil, toplumun yaygın bir gerçeği olduğunu göstermektedir.
Travmatik Ev Ortamının Psikolojik Sonuçları
Travmatik bir ev ortamında büyüyen çocuk, dünyayı öngörülemez ve tehlikeli bir yer olarak algılar.
Bu durumda güven duygusunun sağlıklı gelişimi sekteye uğrar.
Çocuklukta şekillenen bu algılar, yetişkinlik çağına taşındığında çok katmanlı psikolojik sonuçlar doğurur.
İlişki Biçimleri Üzerindeki Etkiler
Güvensiz evlerde büyüyen yetişkinler genellikle:
-
aşırı kaygılı ve bağımlı ilişkiler kurar
ya da -
duygusal yakınlıktan kaçar.
Travmatik çocukluk deneyimleri, bireyleri genellikle kaygılı veya kaçınan bağlanma biçimlerine iter.
Terk edilme korkusu ya da yakınlık kurmada güçlük, sağlıklı sosyal davranış örüntülerinin gelişimini engeller (Peker, 2017).
Benlik Algısı ve Kimlik Bütünlüğündeki Kırılmalar
Güvensiz evlerde büyüyen yetişkinlerde sık görülen diğer etkiler:
-
kimlik tanımlamakta güçlük,
-
süreğen ruhsal kırılganlık hali,
-
kendine şefkat gösterememe,
-
içsel eleştirel sesin güçlenmesi,
-
depresyona yatkınlık (Dereboy, Şahin Demirkapı, Şakiroğlu & Şafak Öztürk, 2018).
Bu durumlar, bireyin benlik bütünlüğünü zedeler ve sürekli içsel bir tehdit algısı oluşturur.
“Güvensiz Dünya” Görüşü ve Psikolojik Sonuçları
Hem dış dünyada ilişkilerde hem de kişinin iç dünyasında benlik ve kimlik düzeyinde yaşanan bu güçlükler, “güvensiz dünya” görüşünü besler.
Bu algı, bireyin günlük stresle baş etme becerilerini zayıflatır;
depresyon ve kaygı bozuklukları geliştirme riskini artırır (Güler & Ağırman, 2022).
Riskli Davranışlar ve Öz Düzenleme Sorunları
Yetişkin hayatını saran bu güçlüklere ek olarak, riskli davranış eğilimleri de sık görülür.
Özellikle çocukluğunda duygusal şiddet veya ihmal yaşayan kişilerde:
-
yoğun alkol veya madde kullanımı,
-
fiziksel kavgalar,
-
tehlikeli eylemlere yönelim,
-
korunmasız cinsel ilişki gibi davranışlar ortaya çıkabilir.
Bu davranışlar, duyguları sağlıklı şekilde hissedememe ve düzenleyememe güçlüğünün bir göstergesidir (Eker & Yılmaz, 2016).
Travmanın İzlerini Onarmak Mümkün mü?
Güvensiz ev ortamlarında büyüyen bireylerin yetişkinlikte yaşadığı bu sorunlar, ilişkilerden benlik algısına kadar uzanan geniş bir yelpazede kendini gösterir.
Ancak bu kırılmalar onarılamaz değildir.
Bilimsel bulgular, erken farkındalık, terapi ve öz-şefkatin travmanın uzun vadeli etkilerini hafifletebildiğini göstermektedir.
Özellikle farkındalık temelli terapiler, duygusal esnekliği ve kendine anlayış göstermeyi öğreterek iyileşme sürecini hızlandırır (Çalışkan, 2025).
Güven Yeniden Öğrenilebilir Bir Duygudur
“Güvenli ev” yetişkinlikte yeniden kurulabilir.
Travma geçmiş bir deneyimdir; ama güven yeniden öğrenilebilir.
Ve belki de en önemlisi,
“Güvensiz evlerde büyüyen çocuklar”ın, yetişkinlikte kendi içlerinde güvenli bir ev inşa etmeyi öğrenebilmeleridir.
Kaynaklar
Can, G., & Onnar, N. (2025). Çocukluk çağı travması, psikolojik esneklik ve OKB: Üçlü bir perspektif. Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, 15(1), 77–88.
https://doi.org/10.31020/mutftd.1598041
Çalışkan, M. (2025). Çocukluk travmalarının yetişkin psikolojisine etkisi. Arkhedemia Dergisi, 3(Mayıs), 1–15.
Dereboy, Ç., Şahin Demirkapı, E., Şakiroğlu, M., & Şafak Öztürk, C. (2018). Çocukluk çağı travmalarının, kimlik gelişimi, duygu düzenleme güçlüğü ve psikopatoloji ile ilişkisi. Türk Psikiyatri Dergisi, 29(3), 185–194.
https://doi.org/10.5080/u18744
Eker, İ., & Yılmaz, B. (2016). Risk alma davranışı: Çocukluk çağı travmaları ve benlik saygısı temelinde bir değerlendirme. Klinik Psikiyatri, 19, 27–36.
https://doi.org/10.5505/kpd.2016.02996
Flor, L. S., Stein, C., Gil, G. F., Khalil, M., Herbert, M., Aravkin, A. Y., Arrieta, A., Baeza de Robba, M. J., Bustreo, F., Cagney, J., Calderon-Anyosa, R. J. C., Carr, S., … & Gakidou, E. (2025). Health effects associated with exposure of children to physical violence, psychological violence and neglect: A Burden of Proof study. Nature Human Behaviour, 9(6), 1217–1236.
https://doi.org/10.1038/s41562-025-02143-3
Güler, K., & Ağırman, M. N. (2022). Çocukluk dönemi travmalarının yetişkinlik dönemi tutum ve davranışlarını belirlemeye ilişkin ölçek geliştirme çalışması: Çok Boyutlu Travma Ölçeği (ÇBTÖ). İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi (IGUSABDER), 18, 907–934.
https://doi.org/10.38079/igusabder.1145860
Peker, E. (2017). Çocukluk çağı travmaları, yetişkinlik döneminde bağlanma biçimi ve öz anlayış arasındaki ilişkilerin incelenmesi. [Yüksek lisans tezi, İstanbul Arel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü].

