Genel olarak anksiyete bozuklukları kişinin hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Günlük yaşamını adeta yaşayamamasına kadar ileri gidebilmektedir. Kişi, örnek olarak, bir arslanın yanındayken veyahutta daha yırtıcı bir canlının yanındayken huzurlu hissedebilir mi? Cevap, hayırdır. İşte anksiyetik semptomlar da buna benzetilebilir. Bireyin / kişinin / çocuğun / yetişkinin yaşam kalitesi bu süreçte düşmektedir. Günlük yaşamda yaptığı hareketler artık yapılamaz hale gelmektedir; örnek olarak obsesiflik yani takıntıya misal verecek olursak bir yazı yazarken, bir tabloyu duvara asarken ya da bir işi yaparken — görünmez canavar — aniden kötü düşüncelere kişiyi sürükleyebilir.
Onu öyle yazarsan, o işi öyle yaparsan, o tabloyu öyle asarsan; sana, ailene ya da yakınlarındaki kişilere bir şeyler olacak hatta daha ileri vakalarda ölecek diye vesveseler kişinin beyninde dolanır durur ve bu da bireyin günlük yaşamını bile yaşamasına izin vermez.
Anksiyete bozuklukları, kişinin endişe duyduğu durumların günlük yaşamını önemli ölçüde kısıtladığı ve işlevselliğini bozduğu noktada patolojik hale gelmektedir. Bu bozukluklar, kişinin sosyal etkileşimlerden kaçınmasına, okul performansının düşmesine ve aile içinde gerginliklerin artmasına neden olabilir. Ayrıca, anksiyete bozuklukları kişinin fiziksel sağlığını da etkileyebilir; örneğin, sürekli mide bulantısı, baş ağrısı veya uyku sorunları gibi fiziksel belirtiler gösterebilir.
Ünlü psikanalizle uğraşan psikanalist Sigmund Freud’a göre, anksiyete nevrozları, bireyin bilinçaltındaki bastırılmış duygular ve arzuların yüzeye çıkmasıyla oluşmaktaydı. Erken teşhis ve müdahale, kişinin anksiyete ile başa çıkma yetenekleri geliştirmesi ve sağlıklı bir yaşam sürmesi için kritiktir.
Anksiyete Bozukluklarının Türleri
1.) Genel anksiyete bozukluğu
2.) Sosyal “ “
3.) Ayrılma “ “
4.) Fobiler
5.) Panik bozukluğu
6.) Obsesif kompulsif bozukluk (İlerleyen günlerdeki bir yazımın konusudur)
7.) Travma sonrası stres bozukluğu / TSSB
Anksiyetenin Nedenleri
1.) Genetik faktörler
2.) Beyin kimyası:
Düşük serotonin seviyeleri, anksiyete ve depresyon belirtilerinin ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.
— Özellikle, çocuklarda dopamin dengesizlikleri motivasyon eksikliği ve kaygılı durumlarda aşırı tepki verme şeklinde kendini gösterebilmektedir.
— Yüksek norepnefrin seviyeleri stres ve kaygı durumlarında artan uyarılma ve alarm durumuna yol açabilir.
3.) Çevresel faktörler
4.) Gelişimsel faktörler
5.) Biyolojik faktörler:
Özellikle amigdala ve hipokampüs gibi bölgeler korku ve kaygı duygularının işlenmesinde kritik bir rol oynar. Bu bölgelerdeki işlevsel ve yapısal farklılıklar, anksiyete bozukluklarının ortaya çıkmasında etkili olabilir.
Aile ve Çocuklarda Anksiyete Süreci
Ailelerin ve özellikle çocukların bu süreçlerde birlikte hareket etmeleri anksiyete bozukluklarının yönetiminde olumlu sonuçlar elde etmelerini sağlamaktadır. Onların küçük başarılarını bile övgü ve ödüllerle teşvik etmek, onlara düzenli günlük rutinler oluşturmak, çocukların kendilerini güvende hissetmelerini sağlar ve anksiyetelerini azaltır.
Kişiler, kendilerine örneğin çocuklarda / öğrencilerde “Bu ödevi yapamam” yerine “Bu ödevi yapabilirim, sadece daha fazla odaklanmam gerekiyor” demeleri teşvik edilmelidir.
Anksiyete, hem çocuklar hem de aileler özelinde ciddi zorluklar yaratabilmektedir. Ancak doğru bilgi, destek ve stratejiler ile bu zorlukların üstesinden gelebilmek mümkün olmaktadır.
Tedavi Yöntemleri (Kısa Bir Genel Bakış)
Yazıyı sonlandırırken anksiyete bozukluklarına iyi gelecek çeşitli tedavi yöntemleri vardır. Hepsine burada değinemeyeceğimiz için kısa olarak geçelim.
• İlaç kullanmak istemeyen ve rahatsızlığı yüzeysel yaşayanlar için doğa yürüyüşleri birebirdir.
• Sanat ve oyun terapileri (tiyatro, resim, yazı yazmak), düşüncelerin kağıda dökülmesi beyni rahatlatabilir.
• Doğa seslerini dinlemek — kuş sesleri, ağaçların hışırdama sesleri, özellikle su sesleri — ruhu dinginleştirir.
• Su terapileri, tarih boyunca sinir sistemini düzenlemek için kullanılmıştır.
Genel olarak yüzeysel olmasa da tüm rahatsızlıklarda bunlar denenebilmekte ve olumlu sonuçlar alınmaktadır.
Yazımı burada noktalıyorum. İlaç ile tedavi yöntemlerine ilerleyen yazılarda değineceğim. O zamana kadar hoş kalınız!
Ulular ulusu Umay Ana hepinizi korusun ve kollasın.
Daima, her zamanda ve anda bilim ile, ilim ile, fen ile ve tabii ki psikoloji ile kalınız.


