Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Gece Aklına Gelen Düşünceler: Ruminasyon ve Kaygı Döngüsü

Gece yatağa uzandığımızda, sessizlik ve karanlık zihnimizi ele geçirdiğinde, düşüncelerimiz bir anda hızlanır. Gün içinde bastırılan endişelerimiz, çözülmemiş problemlerimiz ya da geçmişte yaşanan olaylar zihnimizde dönüp durur. Bu durum, yaygın bir fenomen olan ruminasyonun bir yansımasıdır (Erdur-Baker & Bugay, 2010). Ruminasyon, tekrarlayan ve çoğunlukla olumsuz düşüncelere saplanıp kalma durumudur ve özellikle gece saatlerinde yoğunlaşarak kaygı döngüsünü tetikleyebilir. Bu döngü, bireyin uyku kalitesini bozarak ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir (Çivitci, 2006).

Yatmadan Önce Zihnin ‘Kapanmaması’ Fenomeni

Gece, günün koşuşturmasından sıyrıldığımız ve dış uyaranların azaldığı bir zaman dilimidir. Ancak bu sessizlik, zihnimizin serbest kalmasına ve kontrol edilmeyen düşüncelerimizin suyun yüzeyine çıkmasına yol açar (Erdur-Baker & Bugay, 2010). Yatakta uzanırken, bireyler genellikle gün içinde çözülememiş sorunlara, gelecekle ilgili belirsizliklere veya geçmişteki pişmanlıklara odaklanır. Bu durum, zihnin “kapanmama” eğilimini artırır ve uyku kalitesini olumsuz etkiler (Çivitci, 2006). Örneğin, bir kişi gün içinde yaşadığı bir tartışmayı gece tekrar tekrar düşünerek, olası sonuçları abartılı bir şekilde hayal edebilir. Bu ruminatif düşünce tarzı, bireyin rahatlamasını engelleyerek uykusuzluğa yol açar (Burwell & Shirk, 2007). Araştırmalara göre, gece ruminasyonu anksiyete belirtilerini artırır ve bireyi bir kısır döngüye sokar; zira yetersiz uyku ertesi gün daha fazla stres yaratır (Aksöz Efe, 2018).

Tekrarlayan Düşünceler ve Depresyon Riski

Ruminasyon, sadece kaygıyı değil, aynı zamanda depresyon riskini de artıran bir faktördür. Tekrarlayan olumsuz düşünceler, bireyin kendine yönelik olumsuz bir algı geliştirmesine ve umutsuzluk hissine kapılmasına neden olabilir (Nolen-Hoeksema, 2000). Yapılan araştırmalar, ruminasyonun uzun süreli devam etmesi halinde depresif belirtilerin ortaya çıkma olasılığının arttığını göstermektedir (Bugay, 2010). Ruminasyon, bireyin sorunlara çözüm odaklı yaklaşmasını engelleyerek pasif bir tutum benimsemesine yol açar, bu da depresyonun derinleşmesine neden olur (Erdur-Baker, 2009). Klinik çalışmalarda, ruminasyonun depresyon ataklarının süresini ve şiddetini artırdığı, ayrıca relaps riskini yükselttiği gözlemlenmiştir (Cyranowski et al., 2000).

Psikodinamik Açıdan: Gece Sessizliğinde Bilinçdışının Yüzeye Çıkışı

Gece saatlerinde zihnin sessizleşmesi, bilinçdışının aktif hale gelmesine olanak tanır. Freud’un teorilerine göre, gündüz bastırılan duygular ve çatışmalar, gece bilinçdışında yüzeye çıkar (Freud, 1915). Bu durum, rüyalar aracılığıyla veya uyanıkken ruminasyon şeklinde kendini gösterebilir (Erdur-Baker & Bugay, 2010). Gece sessizliği, bu bastırılmış içeriklerin farkındalık seviyesine ulaşması için bir zemin oluşturur ve bireyin kaygısını artırabilir (Çivitci, 2006). Psikodinamik kuramda bilinçdışı zihin; bastırılmış arzular ve korkuları barındırır, bunlar uyanık haldeyken sansürlenir ancak uyku sırasında veya gece düşüncelerinde ortaya çıkar (Freud, 1915). Örneğin, Freud’a göre rüyalar, bilinçdışının sembolik ifadeleridir ve gece ruminasyonu benzer bir mekanizma ile çalışır (Burwell & Shirk, 2007). Bu perspektiften bakıldığında, gece düşünceleri, bireyin içsel çatışmalarını yansıtır ve psikoterapi ile çözümlenebilir (Erdur-Baker et al., 2009).

Sonuç

Gece yatarken zihnin kapanmaması, ruminasyonun depresyon riskini artırması ve bilinçdışının yüzeye çıkışı, kaygı döngüsünün temel bileşenleridir. Bu fenomenler, bireyin ruhsal sağlığını etkileyen karmaşık bir süreçtir ve günlük yaşamı önemli ölçüde bozabilir. Bu döngüyü kırmak için çeşitli müdahaleler geliştirilmiştir. Özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT), ruminasyonu azaltmada etkili bir yöntem olarak öne çıkmaktadır; bireylere olumsuz düşünce kalıplarını tanımayı ve değiştirmeyi öğretir (Burwell & Shirk, 2007). Farkındalık temelli müdahaleler, ruminasyonu orta derecede azaltarak depresyon belirtilerini hafifletir ve bireyin şu ana odaklanmasını sağlar (Çivitci, 2006). Ruminasyon odaklı bilişsel davranışçı terapi (RFCBT), ruminasyon eğilimini doğrudan hedef alarak depresyon ve kaygı belirtilerini azaltmada başarılı sonuçlar vermektedir (Erdur-Baker & Bugay, 2010). İnternet tabanlı RFCBT müdahaleleri, erişilebilirlik açısından avantajlı olup, ruminasyon, kaygı ve depresyon belirtilerini önemli ölçüde düşürür (Aksöz Efe, 2018).

Kaynaklar

  • Aksöz Efe, İ. (2018). Olumsuz yaşam olayları, psikolojik danışma hizmeti alma, ruminasyon ve stres arasındaki ilişki. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 51(2), 95–119.

  • Bugay, A. (2010). Investigation of social-cognitive, emotional and behavioral variables as predictors of self-forgiveness [Ph.D. – Doctoral Program]. Middle East Technical University.

  • Burwell, R. A., & Shirk, S. R. (2007). Subtypes of rumination in adolescence: Associations between brooding, reflection, depressive syndromes, and coping. Journal of Clinical Child & Adolescent Psychology, 36(1), 56–65. https://doi.org/10.1080/15374410709336568

  • Çivitci, A. (2006). Ergenlerde mantıkdışı inanç ve sürekli kaygı ilişkisi. İnönü Üniversitesi Eğitim Dergisi, 7(12), 27–39.

  • Cyranowski, J. M., Frank, E., Young, E., & Shear, M. K. (2000). Adolescent onset of the gender difference in lifetime rates of major depression: A theoretical model. Archives of General Psychiatry, 57(1), 21–27. https://doi.org/10.1001/archpsyc.57.1.21

  • Erdur-Baker, Ö. (2009). Peer victimization, rumination, and problem solving as risk contributors to adolescents’ depressive symptoms. The Journal of Psychology, 143(1), 78–90. https://doi.org/10.3200/JRLP.143.1.78-90

  • Erdur-Baker, Ö., & Bugay, A. (2010). The short version of ruminative response scale: Reliability, validity and its relation to psychological symptoms. Procedia – Social and Behavioral Sciences, 5, 2178–2181. https://doi.org/10.1016/j.sbspro.2010.07.434

  • Freud, S. (1915). The unconscious. In The standard edition of the complete psychological works of Sigmund Freud (Vol. 14, pp. 159–204). Hogarth Press.

Melek Ferhatoğlu
Melek Ferhatoğlu
Melek Ferhatoğlu, klinik psikolog ve yazar olarak psikoloji alanında çeşitli deneyimlere sahiptir. Lisans eğitimini İstanbul Aydın Üniversitesi Psikoloji bölümünde, yüksek lisans eğitimini Varşova Vizja Üniversitesi’nde klinik psikoloji üzerine tamamlayan Ferhatoğlu, özellikle anksiyete, kaygı ve depresyon alanlarına yoğunlaşmış, psikodinamik psikoterapi ve bilişsel davranışçı terapi alanlarında uzmanlaşmıştır. Kaygı ve depresyonu sade, anlaşılır ve içten bir dille anlatmayı misyon edinmiş olan yazar, bu alanda bireyleri bilgilendirmeye yönelik içerikler üretmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar