Erken çocukluk dönemi, bireyin bilişsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişim açısından en kritik süreçlerinden biridir. Genellikle 0-6 yaş arası çocukları kapsayan bu dönem, çocukların çevreleriyle etkileşime başladığı, temel davranış, sosyal beceri ve duygusal becerilerini geliştirdiği bir süreçtir (Shonkoff & Phillips, 2000). Özellikle okul öncesi eğitim kurumlarına, yani anaokullarına geçiş, çocuklar için önemli bir yaşam değişikliğini ifade eder. Bu dönemde çocuklar, ailelerinden ilk kez uzun süreli ayrılır, yeni sosyal çevrelerle tanışır ve belirli kurallar çerçevesinde organize edilmiş bir eğitim ortamına adapte olmaya çalışır. Bu süreç, çocuğun duygusal, sosyal ve davranışsal gelişimlerini doğrudan etkiler ve okula uyum süreci olarak adlandırılır.
Okula uyum, yalnızca akademik becerilerle sınırlı değildir; çocuğun duygusal güvenliği, sosyal becerileri ve davranışsal düzenlemeleri ile doğrudan ilişkilidir. Duygusal boyut, çocuğun kaygı, korku ve stresle başa çıkabilme yeteneğini; sosyal boyut, arkadaş ilişkileri, paylaşma ve grup etkileşimlerini; davranışsal boyut ise sınıf kurallarına uyum, rutinlere alışma ve öğretmenle etkileşimlerini ifade eder (Koç, 2023; Yüceol, 2020). Bu makalede, erken çocuklukta okula uyum süreçleri duygusal, sosyal ve davranışsal boyutlar çerçevesinde incelenecek ve süreci etkileyen faktörler ele alınacaktır.
Duygusal Boyut ve Okula Uyum
Duygusal boyut, çocuğun okul ortamında kendini güvende hissetmesi ve duygusal ihtiyaçlarını yönetebilmesini kapsar. Erken çocukluk döneminde çocuklar, özellikle aileden ilk ayrıldıklarında ayrılma kaygısı yaşayabilirler. Bu kaygı, çoğu çocukta kısa süreli ve normal bir tepkidir; ancak yoğun ve uzun sürdüğünde çocuğun uyumunu olumsuz etkileyebilir (Altınkaynak & Akman, 2018).
Duygusal uyum, aynı zamanda çocuğun okul ortamına güven duygusu geliştirmesi ile ilgilidir. Çocuklar, öğretmenleriyle güvenli bir bağ kurduklarında, okul ortamına daha hızlı adapte olur ve akranlarıyla sağlıklı ilişkiler kurma konusunda daha başarılı olurlar. Örneğin, Yüceol (2020), erken dönemde çocukların yardım etme, paylaşma ve rahatlatma gibi olumlu duygusal davranışlarının, psikolojik uyum ile doğrudan ilişkili olduğunu belirtmiştir.
Okula uyum sürecinde duygusal boyutun desteklenmesi, çocukların kaygı yönetimi, duygusal farkındalık ve duygusal düzenleme becerilerinin gelişmesine katkı sağlar. Öğretmenlerin sıcak ve destekleyici tutumları, çocukların duygusal güvenliğini pekiştirir. Ayrıca ailelerin okula uyum sürecinde işbirliği yapması ve çocuklarına güven verici bir yaklaşım sergilemesi, duygusal uyumun sağlanmasında kritik bir rol oynar (Özbey, 2019).
Sosyal Boyut ve Okula Uyum
Sosyal boyut, çocuğun akranları ve öğretmenleri ile kurduğu ilişkiler, paylaşma, işbirliği ve grup oyunlarına katılım gibi sosyal becerilerini kapsar. Okula yeni başlayan çocuklar, öncelikle sınıf kurallarına ve sosyal normlara uyum sağlamak zorundadır. Sosyal uyum, çocukların arkadaş ilişkilerini geliştirme, grup etkinliklerine katılım ve problem çözme becerilerini içerir (Atmaca, Gültekin Akduman & Şepitci Sarıbaş, 2020).
Araştırmalar, erken çocukluk döneminde sosyal becerilerin güçlendirilmesinin, okula uyumu artırdığını göstermektedir. Sosyal uyum eksikliği, çocuklarda yalnızlık, izolasyon ve kaygı gibi olumsuz sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle öğretmenlerin çocukları grup etkinliklerine dahil etmesi, işbirliği gerektiren oyunlar ve paylaşım aktiviteleriyle sosyal becerilerini geliştirmeleri önemlidir.
Sosyal boyut aynı zamanda, çocuğun toplumsal normları öğrenmesi ve topluma uyum sağlamasına da katkı sağlar. Bireyin ilk yıllardaki sosyal deneyimleri, ilerleyen dönemlerdeki sosyal davranışlarının temelini oluşturur. Bu nedenle okul öncesi dönemde sosyal boyutun desteklenmesi, çocuğun uzun vadeli uyum ve başarısı için kritik öneme sahiptir (Yüceol, 2020).
Davranışsal Boyut ve Okula Uyum
Davranışsal boyut, çocuğun sınıf kurallarına, günlük rutinlere ve öğretmen talimatlarına uyum göstermesini kapsar. Erken çocukluk döneminde çocuklar, sabah sınıfa gelmek, yemek saatleri, oyun zamanları ve tuvalet rutinleri gibi pek çok yeni davranışı öğrenmek zorundadır. Bu süreç, çocuğun bağımsızlık becerilerini geliştirmesi ve güven duygusunu pekiştirmesi açısından önemlidir (Doğruyol, 2022).
Davranışsal uyum sağlanamadığında, çocukta dikkat dağınıklığı, hiperaktivite veya öğretmen talimatlarına direnç gibi gözlemlenen davranışlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle sınıf ortamında açık ve tutarlı kuralların belirlenmesi, çocukların bireysel farklılıklarının göz önünde bulundurulması ve gerektiğinde müdahale edilmesi gereklidir. Düzenli rutinler ve yapılandırılmış sınıf ortamları, çocukların davranışsal uyumlarını artırır ve problem davranışlarını azaltır.
Davranışsal uyum aynı zamanda çocuğun okul başarısı ve sosyal ilişkileri ile doğrudan ilişkilidir. Düzenli ve güvenli bir ortamda yetişen çocuklar, sınıf kurallarına daha kolay uyum sağlar ve sosyal becerilerini etkin biçimde kullanabilirler (Altınkaynak & Akman, 2018).
Uyum Sürecini Etkileyen Faktörler
Erken çocuklukta okula uyum süreci, bireysel, aile ve çevresel faktörlerden etkilenir. Çocuğun kişilik özellikleri, mizacı, duygusal düzenleme becerileri ve önceki sosyal deneyimleri, uyum sürecini belirler. Ayrıca ebeveynlerin tutumları, aile içi iletişim ve güven ortamı, çocuğun duygusal ve sosyal uyumunu güçlendirir (Altınkaynak & Akman, 2018).
Öğretmenlerin yaklaşımı da kritik öneme sahiptir. Sıcak, sabırlı ve yapılandırılmış öğretmen tutumları, çocukların hem duygusal hem sosyal hem de davranışsal boyutlarda uyum sağlamasına yardımcı olur. Öğretmenlerin olumlu pekiştirme yöntemleri, çocukların motivasyonunu artırır ve okula uyum sürecini destekler (Atmaca, Gültekin Akduman & Şepitci Sarıbaş, 2020).
Sonuç
Erken çocuklukta okula uyum, çocuğun duygusal, sosyal ve davranışsal gelişimi açısından kritik bir süreçtir. Duygusal boyut, çocukların kaygı yönetimi ve duygusal güvenliği ile; sosyal boyut, arkadaş ilişkileri ve grup etkileşimleri ile; davranışsal boyut ise sınıf kuralları ve rutinlerle doğrudan ilişkilidir.
Aile ve öğretmenlerin desteği, çocuğun bireysel farklılıklarına göre yapılan müdahaleler ve yapılandırılmış sınıf ortamları, uyum sürecinin başarılı olmasında belirleyici faktörlerdir. Bu bağlamda, okul öncesi eğitim kurumlarının, çocukların duygusal, sosyal beceri ve davranışsal gelişimlerini destekleyecek etkinlikler ve programlar sunmaları büyük önem taşır.
Kaynaklar
-
Altınkaynak, Ö., & Akman, B. (2018). Ebeveyn akademi – okula uyum ve ebeveynlere öneriler. Milli Eğitim Bakanlığı.
-
Doğruyol, B. (2022). Okul tipinin okul öncesi dönem davranış düzenleme becerileri üzerindeki etkisi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 37(2), 241-259.
-
Yüceol, G. (2020). Erken Dönem Olumlu Sosyal Davranış Ölçeği’nin Türkçeye uyarlanması ve psikometrik özelliklerinin incelenmesi. Nesne Psikoloji Dergisi, 8(2), 1-15.
-
Atmaca, R. N., Gültekin Akduman, G., & Şepitci Sarıbaş, M. (2020). Okul öncesi dönem çocuklarının sosyal beceri düzeylerinin bazı demografik özelliklere göre incelenmesi. Uluslararası Eğitim Bilim ve Teknoloji Dergisi, 6(2), 157-173.
-
Özbey, S. (2019). Okul öncesi çocuklar için sosyal duygusal iyi oluş ve psikolojik sağlamlık ölçeğinin (PERİK) geçerlik güvenirlik çalışması. OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 10(17), 756-786.