Cuma, Aralık 12, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

En Ankara Fotoğrafım: Dijital Dünyada Var Olma Fenomeni

Maslow’a göre insan, en temel ihtiyaçlardan en karmaşık olanlara doğru sürekli bir arayış içindedir. Kendini gerçekleştirme arzusu ise kuşaklar arasında farklı biçimlerde ortaya çıksa da insanın benlik yapısında değişmeyen bir motivasyon olarak varlığını sürdürür. Kimileri bu arzuyu edindiği başarılarla, kimileri ilişkilerle, kimileri de hayatın içinden deneyimlerle besler. Günümüzde sosyal medya bu arayışın dijital karşılığına dönüşmüş; bireyin toplumda görülme, değer görme ve bir topluluğa ait olma isteğini güçlü biçimde besleyen bir alan hâline gelmiştir. Öyle ki bu psikolojik gereksinimler, Ankara’da uzun süre sıradan bir yön tabelası olarak kullanılan bir işareti bile sosyal görünürlüğün sembolüne dönüştürecek kadar etkili olmuştur. Tabelaya asılarak fotoğraf çekilme akımının sosyal medyada yoğun ilgi görmesi, bölgeye olan ilgiyi artırmış ve tabelanın yerinden sökülmesi, zarar verilmesi gibi olaylarla daha da konuşulur hâle gelmiştir. Bu süreç gençlerin şehre bakışını etkilerken, Kızılay tabelasını da yalnızca bir mizah öğesi olmaktan çıkarıp sosyal medyada kimlik arayışının, sosyal onay beklentisinin ve aidiyet ihtiyacının dikkat çekici bir göstergesi hâline getirmiştir.

Bobo Doll Deneyi: Model Alma Yoluyla Öğrenme

Albert Bandura’ya göre bireyler, davranışları yalnızca doğrudan deneyimle değil, aynı zamanda başkalarını gözlemleyerek de öğrenirler. Sosyal öğrenme kuramının temelinde yer alan bu yaklaşım, taklit ve pekiştirme süreçlerinin günlük yaşamı nasıl şekillendirdiğini bizlere göstermektedir. Bu perspektiften bakıldığında, Ankara’daki tabelanın bir anda popülerleşmesi basit bir eğlenceden fazlasıdır; toplumsal gözlem ve yeniden oluşum döngüsünün canlı bir örneğidir. Bandura’nın ünlü Bobo Doll Deneyi, bu süreci anlamamız için önemli bir çerçeve sunar. Deneyde çocuklara, aynı oyuncakla biri saldırgan, diğeri sakin davranışlar sergileyen yetişkin modeller izletilmiş; sonuçta saldırgan modeli gören çocukların davranışları taklit ettiği görülmüştür. Bu bulgu, bireyin gözlemlediği davranışı, özellikle de ödüllendirildiğini düşündüğünde, model alma yoluyla içselleştirdiğini göstermektedir (Tatlıoğlu, 2021). Bugün sosyal medyada işleyen mekanizma da tam olarak budur. Tabelayla çekilen bir fotoğrafın hızla yayılması ve yüksek etkileşim alması, davranışı bir anda model hâline getirir. Bu fotoğraflar yalnızca beğeni toplamakla kalmaz; görünürlük sağlar, genç kuşağın mizah anlayışıyla uyum gösterir ve güçlü bir sosyal onay sunar. Böylece davranış, tıpkı Bobo Doll deneyinde olduğu gibi ödüllendirildiği için daha sık tekrar edilir. Zamanla tabelada poz vermek bireysel bir eylem olmaktan çıkar; sosyal medya kültürünün normalleştirdiği, hatta teşvik ettiği kolektif bir davranışa dönüşür.

Sosyal Onay İhtiyacının Medyadaki Rolü

Sosyal medya, her geçen gün kullanıcıların daha fazla görünür olma isteğini besleyen güçlü bir mecra hâline gelmektedir. Sürekli gündemde kalma ve trend içeriklerin parçası olma beklentisi, bireylerde zaman zaman olumsuz benlik algılarını tetikleyebiliyor. Özellikle paylaşımların aldığı etkileşim düzeyi, insanların sosyal onay kazanma ihtiyacını doğrudan etkileyerek içerik üretiminde güçlü bir motivasyon kaynağına dönüştüğü görülmüştür (Summak, 2024). Kızılay tabelasına asılarak fotoğraf çekilme akımı da bu motivasyonun en görünür örneklerinden biri. Gençler, bu paylaşımı yalnızca eğlenceli bir anı olarak değil; dijital kimliklerini güçlendiren, sosyal çevreleriyle uyumlarını gösteren ve onay alma ihtiyacını karşılayan bir sembol olarak medyaya yansıtmaktadır. Ankara’daki Kızılay tabelasının mizah ve yaratıcılıkla yeniden yorumlanması, gençlerin Ankara kimliğine duyduğu bağlılığı beslerken aynı zamanda sosyal medyada “Ben de buradayım” deme alanı da tanımış oluyor. Kızılay tabelası artık yalnızca bir yön işareti olmaktan çıkıp gençlerin şehirle kurduğu duygusal bağın, görünür olma arzusunun ve sosyal medya kültürünün şekillendirdiği yeni nesil aidiyet biçimlerinin dikkat çekici bir ifadesi hâline gelmiştir.

Başlangıçta birkaç kişinin eğlenceli bir poz vermesi, diğer kullanıcılar için gözlemlenen ve sonuçları sosyal medyada “ödüllendirilen” bir eyleme dönüşmüştür. Böylece davranış, yalnızca taklit edilen bir hareket olmaktan çıkıp sosyal bir döngünün parçası hâline gelmiştir. Bu süreçte sosyal onay ihtiyacı da paylaşımlarda belirleyici bir rol oynamıştır. Alınan beğeniler ve yorumlar, kullanıcıların benzer içerikler üretme isteğini de güçlendirmiştir.

Sonuç

Sonuç olarak baktığımızda, Kızılay tabelası etrafında gelişen bu akım, sosyal medya kullanıcılarının kimlik arayışını, sosyal onay isteğini ve dijital dünyada görünür olma çabasını simgeleyen güçlü bir toplumsal fenomen hâline gelmiştir.

Kaynakça

Summak, M. E. (2024). Dijital sosyal kimlik oluşumunda sosyal medya kullanımının etkileri ve dinamikleri. Çatalhöyük Uluslararası Turizm ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (CUTSAD), 12, 70–80.
Tatlıoğlu, S. S. (2021). Öğrenmeye sosyal-bilişsel bir bakış: Albert Bandura. Sosyoloji Notları, 5(1), 15–30.

Esma Nur Seyidoğlu
Esma Nur Seyidoğlu
Esma Nur Seyidoğlu, psikolog, aile danışmanı ve yazar olarak klinik ve toplumsal psikoloji alanlarında çalışmalar yürütmektedir. Lisans eğitimini Üsküdar Üniversitesi Psikoloji bölümünde onur derecesiyle tamamlayan Seyidoğlu, klinik gözlem, saha çalışmaları ve gönüllülük deneyimlerini; danışmanlık, rehabilitasyon ve sivil toplum alanlarında bütüncül bir yaklaşımla sürdürmektedir. Psikolojiyi bilimsel temelden koparmadan herkes için anlaşılır kılmayı ve toplumsal ruh sağlığı farkındalığını güçlendirmeyi amaçlayan Seyidoğlu, çalışmalarında beyin–davranış ilişkisi, psikodinamik yaklaşımlar, sosyal psikoloji, travma sonrası iyileşme, kişilik ve duygu durum bozuklukları üzerine yoğunlaşmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar