Perşembe, Mayıs 8, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ekranın Arkasındaki Tehdit: Siber Zorbalık

Sosyal medyada izlediğin bir komik video, kaynağını sorgulamadan paylaştığın bir haber ya da düşünmeden yaptığın bir yorum… Tüm bunların, farkında olmadan siber zorbalığın bir parçası olabileceğini hiç düşündün mü?

Zorbalık, şiddetin alt boyutlarından birisidir. Daha güçlü olan kişi ya da kişilerin daha güçsüz olana karşı uyguladığı sistematik ve rahatsız edici eylemlerin tamamı zorbalık başlığı altında incelenebilir. Siber zorbalık ise dijital teknolojiler kullanılarak gerçekleştirilen zorbalıktır. Bu tür zorbalıklar sosyal medyada, mesajlaşma platformlarında, oyun platformlarında ve cep telefonlarında görülebilir.

Siber zorbalığı diğer zorbalık biçimlerinden ayıran temel farklardan biri, failin kimliğini kolaylıkla gizleyebilmesidir. Anonimlik, zorbanın hesap verme sorumluluğunu azaltıp cesaretini artırırken, mağdurun mücadele etmesini ve hak arama sürecini de oldukça güçleştirmektedir. Bu bağlamda siber zorbalık yalnızca olumsuz ya da aşağılayıcı yorumlarla sınırlı değildir. Kişinin izni dışında mahrem bilgilerinin ele geçirilmesi ve bu bilgilerle tehdit edilmesi, kişisel verilerin rızasız şekilde paylaşılması ya da özel görsellerin manipüle edilerek yayılması gibi pek çok eylem, dijital şiddetin parçası hâline gelebilmektedir. Her biri bireyin güvenlik, mahremiyet ve psikolojik bütünlük algısını ciddi biçimde zedeleyen bu uygulamalar, siber zorbalığın kapsamını genişletmekte ve etkisini derinleştirmektedir.

Siber zorbalığa maruz kalma riskini artıran faktörler arasında düşük dijital okuryazarlık düzeyi, psikolojik kırılganlık, yaş ve cinsiyet gibi bireysel özellikler öne çıkmakla birlikte, dijital dünyaya adım atan herkes potansiyel bir mağdurdur. İnternet ortamı, sınırların silikleştiği ve anonimliğin kolaylaştığı bir yapı sunduğundan, bireyler herhangi bir yaşta ya da sosyal konumda olsalar dahi dijital şiddetin hedefi hâline gelebilirler. Bu nedenle, siber zorbalık yalnızca belli grupların sorunu olarak değil, toplumsal düzeyde ele alınması gereken ortak bir risk alanı olarak değerlendirilmelidir.

UNICEF tarafından 2019 yılında yapılan bir çalışmada 15-24 yaş arası bireylerde siber zorbalık, şiddet ve dijital tacizin yoğunlaştığını ve bu durumun bu yaş aralığındaki gençlerin %70,6’sını mağdur ettiğini ifade etmiştir. Bu oranın dijital araçların kullanımının artmasıyla birlikte yıllar içinde artmış olması muhtemeldir. Siber ortamda zorbaların saldırısına maruz kalan bireyler, utanç ve korku yaşamakta, dışlanmakta ve yalnızlaşmaktadır. İzleyerek, yorum yaparak, eleştirerek de olsa sürece dâhil olan diğer bireylerin katılımıyla birlikte bu psikolojik etkiler giderek artmakta ve sorun daha da büyümektedir. Siber zorbalığa maruz kalan bireyler, bu süreçten olumsuz etkilenmekte, zamanla bu rahatsızlık fiziksel boyuta taşınarak somatizasyon bozukluğuna yol açmaktadır. Ayrıca bireyler kaygı, depresyon ya da intihar düşünceleri içeren daha yoğun psikolojik etkiler de yaşayabilmektedir.

Siber zorbalıkla baş etmenin ilk aşaması, izleyiciler olarak dijital ortamda yapılan her hareketin bir sonucu ve sorumluluğu olduğunun farkında olmaktır. Mağduriyet riskini azaltabilecek bazı bireysel önleyici stratejiler şunlardır:

  • Dijital platformlarda paylaşılan içeriklere dikkat etmek,
  • Tanımadık kişilerden gelen arkadaşlık ya da mesaj isteklerine karşı temkinli olmak,
  • Rahatsız edici içerikleri platforma bildirerek gerekli şikâyet mekanizmalarını işletmek,
  • Siber zorbalık içeren içeriklere dair delilleri güvenli bir şekilde saklamak,
  • İletişim zarar verici ya da tehdit edici boyuta ulaştığında ilgili emniyet birimlerine başvurmak.

Bu önlemler, bireysel farkındalığı artırırken; toplumsal düzeyde de siber zorbalıkla mücadele güçlendirilmelidir. Toplumsal düzeyde dijital şiddeti azaltmak, yalnızca bireylerin değil, kurumların, ailelerin, eğitim sisteminin ve dijital platformların ortak sorumluluğunu gerektirir.

  • Kurumlar, özellikle kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları, siber zorbalıkla ilgili farkındalık kampanyaları yürütmeli, mağdurlara psikolojik ve hukuki destek mekanizmaları sağlamalıdır. Aynı zamanda yasa yapıcılar, dijital şiddeti önleyici ve cezai yaptırımları netleştirici yasal çerçeveler oluşturmalıdır.
  • Aileler, çocukların ve gençlerin dijital dünyadaki davranışlarını rehberlik ve denetimle takip etmeli, onlarla sağlıklı iletişim kurarak dijital ortamda maruz kalabilecekleri tehditler hakkında bilinçlendirmelidir. Aile içi güvenli bağ, çocukların siber zorbalık karşısında destek alabileceklerini bilmeleri açısından hayati öneme sahiptir.
  • Eğitim sistemi, müfredata dijital etik, medya okuryazarlığı ve çevrim içi güvenlik gibi konuları entegre etmeli; öğretmenler ise öğrencilere dijital dünyada sorumlu birey olmanın yollarını aktarmalıdır. Okullarda düzenli olarak yürütülecek atölye çalışmaları ve seminerlerle hem öğrenciler hem de veliler bilinçlendirilmelidir.
  • Dijital platformlar ise kendi sistemlerinde zorbalık karşıtı denetim ve bildirim araçlarını etkili biçimde geliştirmeli, şikâyetleri hızlı değerlendiren ve kullanıcı güvenliğini öncelikleyen algoritmalarla dijital alanı daha güvenli hâle getirmelidir. Ayrıca, zararlı içeriklerin yayılmasını engelleyecek yapay zekâ destekli içerik filtreleme sistemleri ve kullanıcı eğitimleri sunulmalıdır.

Kısacası, siber zorbalıkla etkili mücadele, yalnızca bireysel farkındalıkla değil; bütüncül, eşgüdümlü ve toplumsal dayanışma esasına dayanan bir yaklaşımla mümkündür. Bu bağlamda, her bir aktörün üstleneceği sorumluluk, dijital dünyayı daha güvenli ve yaşanabilir bir alan hâline getirecektir.

Kaynakça

UNICEF. (2019). UNICEF poll: More than a third of young people in 30 countries report being bullied online. https://www.unicef.org/press-releases/unicef-poll-more-third-young-people-30-countries-report-being-bullied-online

Esma Kır
Esma Kır
Esma Kır, Marmara Üniversitesi psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünden mezun olmuştur. 9 yıldır farklı kademelerde rehber öğretmen olarak görev yapmıştır. Bir ortaokulda okul psikolojik danışmanı olarak çalışmaya devam etmektedir. Kabul ve kararlılık terapisi, çözüm odaklı terapi, kum terapisi ve oyun terapisi gibi terapi eğitimleri almıştır. Daha önce çeşitli dergilerde yazıları yayınlanmıştır. Psikoloji ve kişisel gelişim alanında yazılar yazmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar