Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Duygular Tabağa Sığar mı?: Duygusal Yemek Yeme

Geçtiğimiz son birkaç yılda yaşadığımız ne kadar çok büyük olay var değil mi? Yaklaşık üç yıl süren bir Koronavirüs salgınıyla beraber gelen eve kapanmalar, kısıtlamalar, sosyalleşmenin çok ciddi oranda azalmasıyla hepimizin hayatı derinden etkilendi. 6 Şubat 2023’te gerçekleşen ve on bir ilimizi etkileyerek binlerce can kaybına yol açan büyük deprem hepimizi bir kez daha sarstı. Peki bu süreçte yaşadığımız yoğun duyguların yeme düzenimizi nasıl etkilediğini hiç düşündünüz mü?

Duygusal yemek yeme nedir?

Fiziksel ihtiyaçtan dolayı değil, yaşanılan psikolojik bir durumdan ötürü kaynaklanan yeme isteğidir. Bu stres, üzüntü, kaygı, öfke gibi duygulardan oluşabileceği gibi mutluluk, zafer, heyecan gibi duygulardan da kaynaklanabilir. Ani gelişen bir durumdur. Anlık olarak iyi hissettirse de genellikle suçluluk, pişmanlık ve yeme bozukluklarına yol açabilir.

Duygular gerçekten iştahımızı etkiler mi?

Büyük bir evet! İştahımız duygularımızla çok etkileniyor. Sınavdan yüksek not mu aldınız, haftalardır beklediğin kargonuz sonunda geldi mi veya sınavdan düşük not mu aldınız, trafikte birine çok mu kızdınız gibi olaylardan gün içinde belki fark ederek belki de fark etmeden yaşadığımız duygular iştahımızı olumlu veya olumsuz yönde etkiliyor. 1) Robbins ve Fray (2014), tarafından yapılan bir deneye göre katılımcılardan çeşitli duygu durumları içinde kendilerini hayal ettiklerinde yedikleri besinler kayıt altına alınmış. Bu deney kanıtlamış ki, hem pozitif hem negatif duygular iştahımızın %30-%48 oranında artışa veya azalışa sebep olduğunu görmüşlerdir.

Hangi duygu hangi besini istiyor?

  1. Macht (1999), araştırmalarına göre neşe, umut, coşku, eğlence gibi pozitif duygular insanı sağlıklı besin seçmeye yöneltirken; stres, üzüntü, yas, korku, endişe gibi negatif duygular insanın sağlıksız besin tüketimini arttırarak beslenme düzenini bozduğu görülmüştür. Pozitif duygularımızdaki iştah artışı yeme bozukluklarını ortaya çıkarmazken negatif duygularımız da tehlike çanlar çalıyor çünkü Anoreksiya Nervoza, Bulimiya Nervoza ve Tıkınırcasına Gece Yeme Sendromu gibi yeme bozuklukları bu şartlar altında ortaya çıkıyor.

Duygusal Yemek Yemeyi nasıl önlerim?

Bu soruyu soruyorsanız harika! Çünkü ihtiyaca yönelik değil duygusal açlıktan dolayı yediğinizi farkındasınız. Psikolojide çözüme giderken en önemli adım farkındalıktır. Eğer neden yaptığınızı farkındaysanız çözmeye çalışırsınız, bu da sizi çözüme götürür ve başarıya ulaştırır. Duygularımızdan dolayı açılan iştahımızı kontrol altına alabilmek için ilk adım açlık hissinizin ihtiyaç doğrultusunda mı yoksa duygusal mı olduğunu ayırt etmek önemlidir.

Peki Açlığımın duygusal olduğunu nasıl anlayacağım?

Genellikle spesifik bir olaydan sonra hissedersiniz ve aniden oluşur. Mesela patronunuza çok kızdınız ve tartıştınız. Tartışma bittikten sonra kendinizde iştah açılması hissediyorsanız tebrikler, duygusal yemek yeme modunuzdasınız. Bu gibi durumlarda genellikle insanlarda belirli tip besinlere yönelme olur. Örneğin; çikolata, alkol, kahve veya sigara gibi dopamin salgılatacak besinlerdir. Dopamini beynin mutluluk ve motivasyon kimyasalı olarak açıklayabiliriz. Negatif duygular vücudumuzdan dopamini öyle bir sömürür ki, bizde dopamin depolarını tekrar doldurmaya yönelik bu zararlı besinlere yöneliriz. Böyle durumlarda duygularınızı anlamlandırabileceğiniz bir duygu günlüğü tutmanız çok faydalı olacaktır. Bu bir defterde yazılı olarak olmak zorunda değil ama o kriz anını unutmamalısınız!

Duygusal iştahımla başa çıkabilir miyim? Nasıl?

Öncelikle eğer bu duruma dur demek istiyorsanız duygusal yemek yeme başa çıkılabilir bir davranış bozukluğudur. Sadece kriz anında farkında olmanız ve karar vermeniz gerek. Kriz anlarını önlemek için nefes egzersizleri, bol bol yürüyüş ve size iyi gelecek aktiviteler yapabilirsiniz. Bu şekilde vücudunuzu dengeler, kriz anı sayılarınızı azaltmış olursunuz.

Kadınlar ve erkekler aynı durumlarda mı duygusal yeme sıkıntısı çekerler?

Biyolojik farklılar bu konuda kadınları ve erkekleri birbirinden ayırıyor. 3) Kadınlarda negatif duygulara tepki olarak iştah artışı yaşanırken, erkeklerde ise pozitif duyguları çoğaltmak veya korumak için keyif veren besinlerin daha çok tüketildiği gözlemlenmiştir. (Levitan & Davis, 2010). Tabii sadece biyolojik farklılıklar değil sosyal medya bedenimiz üzerindeki etkisini günümüzde giderek artıyor. ‘’İdeal’’ beden algısının oluştuğu dünyamızda hem erkekler hem kadınlar tehdit altında bırakılıyor. Herkeste mükemmel bir vücut olması bekleniyor ki bu mümkün değil. Ama sosyal medyada yansıtılanlara göre %80’den fazla insan ideal (?) bir fiziğe sahip. Sosyal medya dışındaki gerçek hayatımızda ise bu mükemmeliyetçilik bireylerde yetersizlik, özgüven eksikliği, baskı ve stres gibi olumsuz duygulara yol açıyor ve sürekli maruz bırakılıyor. Bu duygular zaten duygusal yeme eğilimi olan bireylerde bir savunma mekanizması yerine geçiyor ve alışkanlık haline geliyor.

Sonuç olarak, duygusal iştah veya iştahsızlık bir uzmandan yardım alarak veya almayarak çözülebilir bir durum. Bu durum yalnızca bir yeme alışkanlığı değil, bireyin duygularıyla iç içe olan bir davranış bozukluğudur. Gün içinde yaşadığımız her tür duygu bu davranışı şekillendirir. Bu davranışı sergilerken önemli olan farkındalıktır. Duygusal iştah ile ihtiyaç doğrultusundaki iştahı ayırt edebilmek gerekir. Sağlıklı bir hayat için beden-zihin dengesini iyi kurmak oldukça değerlidir.

Referanslar

  1. İNALKAÇ, S., & ARSLANTAŞ, H. (2018). Duygusal Yeme. Arşiv Kaynak Tarama Dergisi, 27(1), 70–82. https://doi.org/10.17827/aktd.336860

  2. MACHT, M. (1999). Characteristics of eating in anger, fear, sadness and joy. Appetite, 33(1), 129–139. https://doi.org/10.1006/appe.1999.0236

  3. Levitan, R. D., & Davis, C. (2010). Emotions and eating behaviour: Implications for the current obesity epidemic. University of Toronto Quarterly, 79(2), 783–799. https://doi.org/10.3138/utq.79.2.783

Şevval Deniz Yenel
Şevval Deniz Yenel
Şevval Deniz Yenel, psikoloji lisans eğitimini Bahçeşehir Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Şema Terapi alanlarında uzmanlaşmıştır. Eğitimi süresince travma psikolojisi, psikopatoloji, sosyal ve bilişsel psikoloji gibi alanlarda çalışmalar yürütmüş, saha araştırmalarında aktif olarak yer almıştır. Şu an özel bir klinikte ve Türk Psikologlar Derneği’nde görev almakta; çocuk, ergen ve yetişkin gibi farklı yaştaki bireylere yönelik deneyimler edinmektedir. Şevval Deniz Yenel; doğru bilinen yanlışları vurgulayarak bilgi kirliliğini azaltmak, sağlıklı ve güvenilir bir ortam oluşturmaya yardımcı olmak amacıyla içerik üretmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar