Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Duygular Konuşur: Psikolojide Bir İçgörü Yolculuğu

Duygular insan deneyiminin merkezinde yer alır ve bireyin hem iç dünyasını hem de çevresiyle kurduğu ilişkiyi şekillendirir. Bu makalede, duyguların yalnızca hissedilen tepkiler değil, aynı zamanda bireyin ihtiyaçları, değerleri ve sınırları hakkında bilgi taşıyan içsel sinyaller olduğu savunulmaktadır. Psikodinamik, bilişsel ve evrimsel yaklaşımlar temel alınarak duyguların işlevi, anlamı ve düzenlenme biçimleri ele alınmıştır. Duyguların bastırılmasının ya da yanlış yorumlanmasının bireysel psikolojik sağlığa nasıl zarar verebileceği tartışılmış ve duygusal farkındalığın ruhsal denge için önemi vurgulanmıştır. Duygular, çoğu zaman kontrol edilmesi gereken bir zayıflık ya da engel gibi görülse de aslında psikolojik yaşamın temel düzenleyicileridir. İnsanlar yalnızca düşünsel varlıklar değildir; hissetmek, duygusal tepkiler vermek ve bu tepkileri yorumlamak, kişinin çevresini anlamlandırmasının önemli bir parçasıdır. Duygular, yalnızca o anki ruh hâlimizi değil, geçmiş deneyimlerimizi, gelecek beklentilerimizi ve temel ihtiyaçlarımızı da yansıtır. Bu yönüyle duygular, yalnızca bir “tepkime” değil; aynı zamanda birer mesaj taşıyıcısıdır (Izard, 2007).

Paul Ekman (1992) temel duyguların evrensel olduğunu ve her bireyde doğuştan var olan bazı duygusal tepkiler bulunduğunu savunur: mutluluk, öfke, korku, üzüntü, iğrenme ve şaşkınlık. Bu duygular, evrimsel olarak hayatta kalmamıza hizmet eden sistemlerdir. Örneğin korku, tehlikeye karşı bizi uyarırken; öfke, sınırlarımızın ihlal edildiğini haber verir. Benzer biçimde üzüntü, kayıp karşısında içsel olarak durup yas tutmamıza, yeniden yapılanmamıza yardımcı olur. Duygular bu bakımdan, bireyin içsel pusulası gibidir.

Bilişsel yaklaşım, duyguların bir düşünceyle bağlantılı olarak oluştuğunu savunur. Lazarus’un (1991) değerlendirme kuramına göre, duygular bir olayın birey için ne anlama geldiğinin zihinsel bir yorumuyla ortaya çıkar. Örneğin aynı olay, bir kişide sevinç yaratırken bir başkasında hayal kırıklığı yaratabilir; çünkü olayın taşıdığı anlam farklıdır. Bu bağlamda duygular, yalnızca içsel deneyimler değil, bireyin değerlerini ve anlam sistemlerini yansıtan bilgi kaynaklarıdır.

Psikodinamik kurama göre ise bastırılan duygular bilinçdışı süreçlere dönüşerek bireyin davranışlarını etkileyebilir (Freud, 1915). Bastırılan öfke pasif-agresif tutumlara, ifadesini bulamayan üzüntü depresyona, sürekli bastırılan korku ise yaygın kaygı bozukluklarına dönüşebilir. Bu nedenle duyguların bastırılmadan tanınması, işlenmesi ve ifade edilmesi psikolojik sağlığın temelidir. Duygularla temas etmek, yalnızca iyilik hâli yaratmakla kalmaz; aynı zamanda bireyin öz farkındalığını ve içgörüsünü de derinleştirir.

Duygusal farkındalık, bireyin yaşadığı duyguyu tanıması, nedenini anlayabilmesi ve uygun şekilde ifade edebilmesi sürecidir. Bu beceri, hem kişilerarası ilişkilerde hem de içsel dengeyi sürdürmede belirleyici bir rol oynar (Goleman, 1995). Duygularını tanıyamayan birey, zamanla kendini de tanımakta zorlanabilir. Örneğin öfkesini sadece patlamalarla ifade eden bir kişi, aslında hangi sınırının ihlal edildiğini ya da hangi ihtiyacının karşılanmadığını fark edemeyebilir. Duygularla temas kurmak, bireyin hem kendi yaşamını hem de ilişkilerini sağlıklı bir şekilde yönetmesine olanak tanır.

Bireylerin duygularını yorumlama biçimleri kültürel normlar, aile yapısı ve erken çocukluk deneyimlerinden de etkilenir. “Erkekler ağlamaz” ya da “kızmak ayıptır” gibi toplumsal mesajlar, bireyin belirli duyguları bastırmasına yol açar. Ancak bastırılan her duygu, bir başka yolla kendini dışavurur. Bu nedenle duygulara yönelik tutumlar, yalnızca bireysel değil, kültürel düzeyde de gözden geçirilmelidir. Psikolojik danışma sürecinde sıklıkla görülen şeylerden biri de danışanın bir duygusunu “yanlış” ya da “utanç verici” olarak etiketlemesidir. Bu noktada duyguları yargılamadan, onların mesajını anlamaya çalışmak; değişimin ve iyileşmenin temelidir.

Elbette her duygu işlevsel değildir. Duygular, gerçekliği çarpıtan düşünce kalıplarıyla birleştiğinde bireyi yanıltabilir. Örneğin değersizlik şeması olan biri, çevresindeki her olumsuz tepkiyi kişisel algılayarak yoğun suçluluk ya da utanç hissedebilir. Bu tür durumlarda duygunun işlevini anlamak kadar, altında yatan düşünsel çarpıtmaları da fark etmek gerekir (Beck, 1976). Duyguların yol gösterici olabilmesi, onları olduğu gibi görmekle, ne bastırmak ne de her duyguya körü körüne teslim olmakla mümkündür. Duyguların bilgeliğinden yararlanmak için duygusal denge ve zihinsel esneklik gereklidir.

Sonuç olarak, duygular yalnızca yaşanıp geçilen hisler değil; bireyin yaşamla kurduğu ilişkinin aynasıdır. Her duygu, bir ihtiyaç, değer ya da sınırla bağlantılı olarak ortaya çıkar. Duygularla sağlıklı ilişki kurmak; onları tanımak, anlamlandırmak ve uygun yollarla ifade etmek, psikolojik sağlamlık için gereklidir. Duygular bastırıldığında değil, anlaşıldığında iyileştirici olur. Ve en çok da o an içimizde ne olduğunu cesurca sorduğumuzda, duygularımız bize kim olduğumuzu anlatır.

Kaynakça

Beck, A. T. (1976). Cognitive therapy and the emotional disorders. International Universities Press.
Ekman, P. (1992). An argument for basic emotions. Cognition and Emotion, 6(3-4), 169–200.
Freud, S. (1915). The unconscious. Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, Vol. XIV.
Goleman, D. (1995). Emotional intelligence: Why it can matter more than IQ. Bantam Books.
Izard, C. E. (2007). Basic emotions, natural kinds, emotion schemas, and a new paradigm. Perspectives on Psychological Science, 2(3), 260–280.
Lazarus, R. S. (1991). Emotion and adaptation. Oxford University Press.

Mervenur Öncü
Mervenur Öncü
Mervenur Öncü, psikolog ve yazar olarak psikoterapi ve psikolojik danışmanlık alanında geniş bir deneyime sahiptir. Psikoloji lisans eğitimini tamamladıktan sonra özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi ve Duygu Odaklı Terapi alanlarında uzmanlaşmıştır. Aldığı eğitimler doğrultusunda çocuk, ergen ve yetişkinlerle çalışmalarını sürdürmektedir. Aynı zamanda çeşitli dijital mecralarda psikoloji ve kişisel gelişim üzerine yazılar kaleme alan Mervenur Öncü, bireylerin ruh sağlığını güçlendirmek ve farkındalık kazanmalarını sağlamak amacıyla içerik üretmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar