Çarşamba, Eylül 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Birbirimizde İletişim Halinde İken Kullandığımız ‘Zaten’ Kelimesinin Tehlikesi

Cümle İçinde ‘Zaten’ Kelimesinin Tehlikesi

Zaten’ kelimesinin içinde olduğu her cümle yargılayıcı, baskı, istismar, zorlayıcı, olumsuz engelleyici bir anlam içerdiğini unutmamalıyız. Daha da fazlası aklınızın sizi olumsuz yönde etkileyecek ne varsa bu ‘zaten’ ve ‘zaten’ gibi kelimelerinin içinde olduğu cümleler birer sebeptir.

Bu yukarıda saydığım olumsuz durumlara sebebiyet veren ‘zaten’ kelimesinin iletişimde ne tür bir tehlikesinin olduğu ya bilerek ya da bilmeyerek göz ardı ediliyor. Birbirimizle olan iletişimimizde neden gergin olduğumuzu veya gerildiğimizi anlamakta zorluk çekiyoruz.

Peki ya yukarıda ifade ettiklerimi ispatlarsam yine de iletişim konusunda dikkat eder miyiz? Bu sorunun cevabını bu konuyu yaymadan önce veremeyeceğinizi bildiğimden buna şüphe yaklaştım ve konuyu somutlaştırarak kanıtlamak istedim.

Genel olarak ya sorun sende ya da karşıdaki bireyde olabilir. Bu ‘zaten’ kelimesini kullanmadan önce dikkat edeceğimiz şey bireye veya bireylere karşı nasıl yaklaşmamız ve nasıl, hangi tutumla bir iletişim kuracağımız olacaktır. Etkiye tepkiyle yaklaşacağımız konusunda her birimiz bunu kendimize huy edindiğimizi biliyorum.

Ancak tam da burada akli yetimize hitap eden farklı duygularımızla, farklı anlamlarla algılanabilir bir iletişimle karşı karşıya kalıyoruz. Belki de yukarıda saydığım iletişimin olumsuzluk örneklerine ya maruz kalıyoruz ya da maruz bırakıyoruz.

O halde konuyu somutlaştırmadan önce buna dair sloganımızı da sizlerle paylaşalım:
‘Ya sen sebepsin ya da iletişimde mecbur kaldığın birey veya bireyler sebeptir.’

Göz ardı etmememiz gereken ve çözümün temeli olarak izah edeceğimiz şey şudur: ‘Zaten’ ve ‘zaten’ gibi kelimeleri özenerek, düşünerek ve tertipli kullanabilmemizdir. Ve birbirimize karşı niyetimizin halis (katışık olmayan, öz) olması önemlidir; açık, net, şeffaf davranabilmemiz iletişimin olumlu olması yönünde gereklidir.

Evet, sürekli iletişim halinde olduğunuz annenize, babanıza, kardeşlerinize, arkadaş çevrenize veya beraber ortak kullandığınız alanlarda bulunan bireylere dikkat edin! Peki neden? İletişimde kullandıkları kelime veya cümleler üzerinde bir analiz yapmanız konusunda ve kendi kullandığınız iletişim tarzınızla bir kıyaslama yapmanızı istiyorum da ondan.

Bunun size geri dönüşü analitik bir değerlendirme olacaktır. Şimdi siz hazır olduğunu hissediyorsanız ben de başkaları üzerinde değerlendirme yapmaya başlayabilirim. Pekâlâ, bu bir objektif değerlendirme olacaktır.

Ebeveyn Üzerinden ‘Zaten’ Kelimesinin Kullanımı İle İlgili Bir Değerlendirme

Evet, şimdi birbirinize karşı kullandığınız ‘zaten’ kelimesinin ne kadar olumsuz olduğu önemi üzerinde durmak istiyorum. Buradan ilk olarak ebeveynden bir örnek verelim.

Evet, şimdi çocuk, babasından bir şey rica edecektir:

  • “Baba bu parkta çok güzel bir salıncak vardı, oraya gidelim mi tekrar?”

Ve baba da cevap olarak ‘zaten’ kelimesinin içinde olduğu şu tür bir cümle kullanıyor:

  • “İyi de oğlum orayı zaten görmüşsün, zaten gitmiştik ve zaten binmiştin salıncağa!”

Tamam, şimdi babanın, oğluna ‘zaten’ kelimesinin nasıl bir ifade, duygu yoluyla kullanması üzerinde duralım. Şimdi bu baba, çocuğun onu tekrar yapabilmesini engelliyor. Üstelik ‘zaten’ kelimesini cümlenin içinde kullanarak çocuğun zihninde bilerek veya bilmeyerek şu tür düşüncelerin var olmasına sebebiyet veriyor:

‘Yaptığın şeyi tekrar yapma, bu bir hatadır.’

Oysa çocuğun eğlenmesi için bu herhangi bir olumsuz durum teşkil etmeyecektir. Aksine genel olarak yaptığın şeyi hata bile olsa tekrarladığın zaman anlarsın yanlış olduğunu. Tekrarlayarak tecrübe kazanıyor, deneyimliyorsun.

Bazıları bir sefer, başka birileri çok defa tekrarlayarak hatanın yanlış olduğunu veya kendisinde ya da başkalarında rahatsızlık olacağını anlıyor. Şimdi burada ‘zaten’ kelimesinin nasıl olumsuz bir engelleyici olarak kullanıldığını örnekle izah etmiş olduk.

Peki olumlu cümle nasıl kullanılmalıydı? Diyelim ki babanın vakti yoktur. O zaman şu şekilde telafi edilebilirdi:
“Oğlum bugün çok vaktim kalmadı, ama yarın ya da başka bir gün tekrar oraya gidebilir ve o çok istediğin salıncağa binebilirsin.”

Şimdi çocuk da bunu kabul edebilirdi.

Evli Çiftler Üzerinden ‘Zaten’ Kelimesinin Kullanımı İle İlgili Bir Değerlendirme

Tabii engelleyici, yargılayıcı veya baskılayıcı olan ‘zaten’ kelimesini evlenen çiftler üzerinde örnek gösterelim. Hem de yıllardır evli olan bir çifti örnek gösterelim ki yine de ‘zaten’ ve ‘zaten’ gibi kelimelerin iletişim konusunda ne kadar olumsuz olduğunu kanıtlayalım.

Şimdi burada kadın, kocasından biraz dışarı çıkmaları ve böylelikle birazcık hava almaları gerektiği konusunda bir ricada bulunacaktır. Kocası ise buna karşılık engelleyici, yargılayıcı ve baskılayıcı olan ‘zaten’ kelimesini cevap olarak cümlelerinin içinde şu şekilde kullanacaktır:

  • “Bak güzel kadınım, senin bu dışarı çıkıp hava almaların zaten hiç bitmiyor. Zaten hep isteğin olsun istersin. Hep gezmek, hep gezmek! Zaten bir bitmiyor şu gezmelerin!”

Şimdi ‘zaten’ kelimesiyle kurulan cümlelerin masum kadının aklına getireceği şu düşüncelere odaklanalım:
“Belli ki kocam benden sıkılıyor. Hem de istediğim küçücük bir şeyi sürekli yapıyormuşum gibi yüzüme vuruyor. Neyse bundan sonra böyle bir şey istemeyeceğim, tek başıma giderim.”

Şimdi çiftler bu olumsuzluk içeren iletişimi sürekli tekrarlıyorsa sizce de bir ilişki nasıl sağlıklı yürüyecektir? Bu ilişkiye kim nasıl tahammül edebilir ya da kim kimin sözlü baskısına dayanabilir?

Evet, şimdi yine de değerlendirmeye gidelim. Kadın belki de bundan sonra haklı olarak yalnız yapabilme, edebilme, eyleyebilme mücadelesine girecektir.

Halbuki kocası, kadınına şuna benzer olumlu bir iletişim kullanabilirdi:
“Kadınım benim inan ki çok yorgunum. Bunu yarına ertelesek ikimiz için de iyi olabilir. Çünkü o zaman ben de isteyerek seninle hava almak isteyeceğim. Hem de ikimizin isteyeceği şeyde ikimiz de mutlu oluruz.”

Tabii ki cümleler farklılık gösterebilir ama yine de şefkat içeren, uzlaşım içeren, bütünleyici, sadakat içeren türden cümleler kurulsaydı iletişimin olumlu yönünün örneğinin birçok türünü vermiş olacaktık.

Çalıştıran-Çalışan Üzerinden ‘Zaten’ Kelimesinin Kullanımı İle İlgili Bir Değerlendirme

Şimdi de engelleyici, yargılayıcı veya baskılayıcı olan ‘zaten’ kelimesini herhangi bir bireyin bir çalışanına kullanması üzerinde örnek gösterelim.

Bir markette market sahibi bir adam reyonda bulunan çalışanını yanına çağırarak ondan raflardaki ürünleri üst üste istiflemesini ister. Çalışan da yavaş yavaş bu ürünleri istiflemeye başlar. Raflardaki ürünleri istiflemesine istifler de üçüncü sıraya geldiğinde birden ürünler yıkılır ve düşer.

Sonra da yerde dağılmış, yığılmış ürünleri gören market sahibi gelir ve öfkeli bir duyguyla çalışanına şunları söyler:

  • “Benim bunu senden istemem suçtu zaten! Zaten senden de istemezdim de ama mecburum, tek çalışanım sensin. Zaten tahmin ediyordum beceremeyeceğini!”

Evet, adam çalışanına ‘zaten’ kelimesini yığınca söyler. Burada kullanılan bu kelimenin sadece yargılayıcı olması bakımından değil, olumsuzluk içeren türden hitaplar kullanıldığına dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bir kere burada market sahibinin kullandığı bu cümlelere bakılırsa çalışanına güven duymayan, çalışanının hata yapacağını bekleyen ve çalışanına motive olmayan bir ara karakter sorunu yaşamaktadır.

Kaldı ki çalışanın özgüvenini bu olaydan sonra her konuda yerle bir eden bu adam, telafi edilecek bir durumu bir çıkmazın içine sokmuştur. Telafi edilebilir yani oradaki ürünler tek tek istiflenebilirdi.

Çalışanın kişiliğine yapılan o olumsuz hitaplar içeren market sahibinin bu tutumu aslında hiçbir zaman çalışanın aklından çıkmayacaktır. Bundan sonra çalışan sürekli tereddütle çalışacak, eli ayağı birbirine dolanır tarzda davranacaktır.

Tekrar ediyorum, çalışan savunma konusunda tetikte kalacaktır. Artık market sahibinin bu olumsuz tutumunu unutmayacaktır, hata yapma oranı %15’lerde iken bu sefer %50’lere çıkacaktır.

Evet, bu olumsuz tutumu unutsa bile zaten kendi isteğinle orada çalışmak istemeyecektir, sadece mecburi bir durum olacaktır onun için.

Peki bunun telafisi nasıl olabilirdi? Gelin buna odaklanalım şimdi, adam şu tür olumlu cümleler kullanabilirdi:
“Biraz daha dikkatli olursak ikimiz için de iyi olabilir. Bu küçük bir hata, neyse ki sana da ürünlerimize de zarar gelmedi. Sen canını sıkma, çünkü beraber üstesinden gelebiliriz.”

İşte bu sefer çalışanın hem iş potansiyeli düşmeyecek hem de kendine olan iş konusundaki güveni azalmayacaktı. Bunun yanı sıra market sahibi kendine dost kazanmış olacaktı.

Evet, şimdi de objektif bir sonuca varalım. Bu engelleyici, yargılayıcı veya baskılayıcı olan ‘zaten’ kelimesini örnek olarak göstermiş olduk. Bunun gibi onlarca kelimeler vardır. Bunun sadece zihinlerimizde kalması bakımından metaforik bir yöntem kullanarak, örnek olarak izah etmiş olduk.

Manevi ve Zihinsel Yorgunluğumuzu Başlatan Olumsuz İletişimin Kendisidir

Birbirimizle olan ilişkilerimizi olumlu yönde geliştirebilmemiz veya aramızdaki gerginlikleri minimum düzeye indirebilmemiz için ağzımızdan çıkacak olan kelimeleri aklımızdan somut olarak çıkıyormuş gibi ehemmiyetli-tedbirli-tartarak kullanmamız gerektiğinin bilincinde olalım.

Bu gerçek karakterimizi ve kişiliğimizi başkalarının gözünde canlandırıyor. Başkalarının bizim hakkımızdaki yargılamaları kullandığımız dilimizle var oluyor ve şekilleniyor.

Olumlu iletişimin tam tersini kurmaya inatçı bir birey haline gelirsek sonucunu sürekli gergin olan, tetikte kalan, maddiyatı düşünen ve iş telaşında olan bireylerle sorun yaşayarak alırız. Çünkü olumlu iletişim hem kendimizi ve hem de bizimle iletişim kuran bireyleri iyileştirir.

Hem aklımız, ruhumuz ve kalbimiz bundan etkilenmektedir. Manevi yorgunluğumuzu başlatan olumsuz iletişimin kendisidir. Manevi mutluluğumuza zemin hazırlayan da birbirimize karşı kullanacağımız olumlu bir iletişimdir.

Mücahit Özcanan
Mücahit Özcanan
Hakkâri, Yüksekova ilçesinin Beşpınar köyünde 5 Mart 1992 tarihinde dünyaya gelmiştir. İlköğrenimini kendi doğduğu köyünde tamamlayarak ortaöğretimini ise taşımalı sistemde olan bağlı köylerde bulunun Vezirli Köyü Mehmetçik Ortaokulunda tamamlamıştır. Liseyi yıllarını da Yüksekova Cumhuriyet mahallesinde bulunan Atatürk Anadolu Lisesinde tamamlamıştır. 2015’te tercih ettiği felsefe bölümünü Çankırı Karatekin Üniversitesinde 2019 yılında mezun olarak bitirmiştir. Felsefe bölümünün yanı sıra psikoloji, sosyoloji ve dini ilimler ile ilgili denemeler yazmıştır. Bu alanda kendini geliştirerek felsefe alanında bir yıllık yüksek lisans sürecini tamamlamıştır. İlimle uğraşmış ve bu konuda ilk kitabı olan "Felsefi Lisanla Varoluşa Dair"adlı eserin 1 Ocak 2021 tarihinde bastırmıştır. Bu kitaptan oldukça etki altında kalan yazar bütün insanların aslında ilgilenmek istediği en derin konularla bütün kesime hitap etmektedir. Hemen ardından ikinci kitabı olan "Ben Susamam İtiraf Ediyorum" u bastırmıştır. Bu kitap ise bir araştırma, inceleme ve aynı zamanda belki de bir ilk olan bütün diğer kitap türlerinin; romanın, hikâyenin, günlüğün, otobiyografinin, biyografinin ve sosyobilimin, denemenin, incelemenin ve psikolojinin içinde harmanlandığı özgün bir lisanla yazılmıştır. Bunun en büyük amacı veya yazarın vermek istediği en büyük mesajın kendisinin de belirtmiş olduğu "ben, belki de bir ilki gerçekleştiriyorum; çünkü ben, bütün kitap türlerinin içinde harmanlandığı bir kitabı bastırıyorum" ifadeleriyle özgün bir lisandan bahsedilmiştir. Aynı zamanda blog yazarı olan yazarımız bir şair olarak da biliniyor. 2023 yılının başında ‘Gök Kubbeden Şiirler’ adlı şiir kitabını da bastırmıştır. Poland Development University’de klinik psikolog yüksek lisans sürecini tamamlamaktadır. Başkent Psikolojik Akademisi’nde yaşam koçluğu, aile çift terapi ve NLP eğitimini de tamamlamıştır. Şimdilerde sosyolojik, psikolojik ve felsefik tarzda iki kendi kitabını tamamlamak üzere çalışmalar yürütmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar