Cuma, Aralık 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Aldatmak Karakter Meselesidir…Tesadüf Değil, Tercihtir

“Bir anlık boşluktu…”
“Ne yaptığımı bilmiyordum…”
“Seninle bir ilgisi yoktu…”

Hayır! Bunlar sadece bir tercihin üzerini örtmeye çalışan cümlelerdir.
Aldatmak bir hata değil, bir seçimdir. Üstelik çoğu zaman özenle yapılan, planlanlı, kontrollü ve saklanan bir seçim. O yüzden ihaneti masumlaştırmak, hafifletmek ya da romantize etmek hem aldatılan kişiyi hem de sadakati değersizleştirir.

Duyguların karmaşasında kaybolmuş gibi görünse de aldatma eylemi; bir düşüncenin, bir isteğin ve çoğu zaman bir zayıflığın ürünüdür. Aldatan, kandırır. Güvenir gibi yapar. Seviyor gibi davranır. Ama aslında en büyük ihaneti kendine eder. Çünkü karakteri orada kendini ele verir.

Aldatan Neden Suçludur?

Bitirebilirdi. Konuşabilirdi. Cesur olabilirdi.
Ama o, en kolayını seçti: Yalanı.

Aldatan kişi, ilişkiyi bitirmek, açıkça konuşmak ya da duygularını ifade etmek gibi onlarca sağlıklı alternatif varken, en bencil olanı seçer: yalanı. Çünkü aldatmak cesaret değil, korkaklıktır. Cesaret, duygularla dürüstçe yüzleşmeyi gerektirir. Oysa aldatma; hem ilişkiyi sürdürmek hem de başka bir duygusal alan açmak isteyen ikiyüzlü bir tavırdır.

Aldatmak bir ihtiyaç değil, bir kaçıştır. Ve çoğu zaman “ben iyi bir insanım” imajını sürdürürken, gizli kapılar ardında bir başka hayat kurmaya çalışmaktır. En korkakça versiyonudur ayrılmanın: Hem senden vazgeçememek, hem de senden gizli başka birini yaşamak.

Bu, sevgi değildir. Bu, bencilliktir.

Aldatan Kişi Güçlü Değil, Zayıftır

Kendini dürüstçe ifade edemeyecek kadar zayıf.
İçindeki boşluğu sadakatle değil, heyecanla doldurmaya çalışan biri.
Görünürde özgür, ama aslında kendi duygularına bile sadık kalamayan biri.

Sadakat bir zorluk değildir, bir omurgadır. Ve o omurgası olmayan herkes, gün gelir bir yerde yatar kalır. Çünkü kimliğini, bir başkasına gizli gizli bağlanmakta bulmaya çalışan biri, kendine bile sadık değildir.

Unutmayın: Aldatmak, güçlü bir insanın yapacağı bir şey değildir. Aksine; zayıf, dürüstlükten korkan, yüzleşme cesareti olmayan birinin tercihidir. Sevmenin sorumluluğundan kaçan, bağlılığın ağırlığını taşıyamayan biri için kısa vadeli kaçışlar kolaydır. Ama uzun vadede en çok kaybeden, hep kendisidir.

Aldatılmak Sizi Değil, Onu Küçültür

Eğer aldatıldıysanız, bilmeniz gereken en önemli şey şu:
Bu sizin yetersizliğiniz değil. Onun zayıflığı.

Bir ilişkiyi sadakatle taşıyamayan biri, sizin aşkı taşıyamamanız yüzünden değil, kendi iç dengesizliğini toparlayamadığı için dökülür. Size zarar verdi diye güçlü sanmayın onu. O, en kolay yoldan kaçmayı seçti.

Aldatılan kişi çoğu zaman kendini suçlar. “Ben nerede hata yaptım?” sorusu zihnini kemirir. Ama gerçek şu ki; sadakat, karşı tarafın karakteriyle ilgilidir, sizin yeterliliğinizle değil. Karşınızdaki kişi kendi değerlerine, kendi sözlerine sadık kalamıyorsa, bu onunla ilgilidir, sizinle değil.

Aldatmak, kendine bile sadık kalamayanların, başkasını kandırarak var olmaya çalışmasıdır.

Gerçek Sevgi Gizli Kapılar Ardında Yaşanmaz

Sadakat; sadece aldatmamak değil, aynı zamanda dürüst kalabilmektir. Göz göze bakabilmek. Şüpheye mahal bırakmamak.

Ve unutma: Seven insan aldatmaz.

Canı sıkkın olabilir, uzaklaşabilir, hatta ilişkiden soğuyabilir. Ama severse konuşur, anlatır, sınır çizer.

Aldatan kişi çoğu zaman “aslında seni seviyorum” diyebilir. Ama sevgi, ihanetle bir arada var olamaz. Gerçek sevgi, gizli kapılar ardında değil, açık ve dürüst bir zeminde yaşanır. Sevdiğini söyleyen ama sadık kalamayan biri, ya sevgiyi bilmiyordur ya da sadece kendi ihtiyaçlarını merkeze koyuyordur.

Aldatmak sevgisizliktir.

Sadakatsizlik Kusur Değil, Karakter Bozukluğudur

Aldatan kişi, sadece bir ilişkiyi değil, güveni, saygıyı ve kendine dair bütün inandırıcılığı da yerle bir eder. Ve güven bir kere kırıldı mı, geriye hiçbir aşkın büyüsü kalmaz.

Aldatmanın birçok türü vardır: fiziksel, duygusal, sanal… Ancak hepsinin ortak noktası, güveni sarsması ve ilişkiyi temelden çökertmesidir. Sadakat sadece bedenle değil, kalple, zihinle ve davranışla olur. Başka birine gizlice ilgi duymak, yalanlarla zaman kazanmak ya da duygularını paylaşmak, ilişkinin sadakat sınırlarını çoktan aşmıştır.

Aldatmak belki o an için bir zafer gibi gelebilir; ama sonunda, en çok kaybeden hep aynıdır!

Son Söz

Sadakat bir zorluk değil, bir duruş meselesidir. Ne yaşanırsa yaşansın, açık olmak, dürüst davranmak ve zarar vermemek için çaba göstermek gerçek sevgiyi oluşturur. Çünkü ilişki demek; iki kişinin duygusal yükünü beraber taşımak demektir. Oysa ihanet, yükü tek taraflı bırakıp sessizce sıyrılmaktır.

Bir başka mesele de şu: Aldatan kişi bazen affedilmeyi bekler, pişmanlık gösterir, duygusal manipülasyonlara başvurur. Ama pişmanlık, yapılanın sonuçlarını değiştirmez. Güven bir kere kırıldığında, geri dönmek mümkün olsa bile, asla eskisi gibi olmaz. Ve çoğu zaman o “pişmanlık”, yakalanmanın sonucudur, gerçekten değişmenin değil.

Aldatılan kişi şunu asla unutmamalı: Bu sizin değerinizle ilgili değildir. Bu, karşınızdakinin ahlaki pusulasının bozuk olmasıyla ilgilidir. Sadakati sürdüremeyen biri, ne sevgiye ne de güvene layıktır.

Aldatmak bir hata değil, bir karakter testidir. Ve bu testi geçemeyen biriyle yol yürümek, kendine yapılan en büyük haksızlıktır.

Aldatmak belki bir gecelik kaçış olabilir ama vicdan, sessizliği uzun süre kaldırmaz. Kimsenin gözü görmese de, karakterin gördüğü bir şey var: Kim olduğunuza siz karar verirsiniz. Ve sadakat, yalnızca karşınızdakine değil, kendinize duyduğunuz saygının da bir göstergesidir.

Duygu Münevis
Duygu Münevis
Uzman Psikolog ve Aile Danışmanı Duygu Münevis, lisans eğitimini 2010 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde Psikoloji Bölümünde tamamlamış olup, mezuniyetinin ardından Ege Üniversitesi Aile Danışmanlığı Yüksek Lisans Programından 2016 yılında mezun olmuştur. Bunların yanı sıra, ‘Oyun Terapisi, Masal Terapi, Gottman Çift Terapisi, Bilişsel ve Davranışçı Açıdan Sınav Kaygısı ve Başa Çıkma Yöntemleri, Çocuk Değerlendirme ve Dikkat Testleri, Stres Yönetimi, Psikolojik İlk Yardım’ gibi çeşitli alanlarda eğitimler almaya devam etmektedir. Eğitimine katkıda bulunacak ruh sağlığı ile ilgili pek çok seminer ve kongreye katılım sağlamıştır. Eğitim hayatı süresince eğitim, klinik ve çocuk gelişimi alanlarına yönelik olarak stajlar yapmıştır. Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ile Ege Üniversitesinde çeşitli vaka sunumları, testler ve olgu değerlendirmelerine katılmıştır.Çalışma alanları arasında Yetişkin ve Çift Terapisi, Çocuk ve Ergen Terapisi, Aile Danışmanlığı yer almaktadır. Terapi ekolleri arasında Gottman Çift Terapisi, Çocuk Merkezli Oyun Terapisi ve Bilişsel Davranışçı Terapi bulunmaktadır. Aile içi ve çiftler arası iletişim güçlükleri, kaygı bozuklukları, boşanma, sınav kaygısı, travma, depresyon gibi alanlarda çalışmalarını yürütmekte ve ebeveyn danışmanlığı yapmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar