Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zihinsel İyileşmenin Labirenti: Terapide İnişler ve Çıkışlar

Zihinsel iyilik hâline giden yol, çoğu zaman dümdüz, aydınlık bir patika değil; dönemeçli, inişli çıkışlı ve kimi zaman sisli bir orman yoluna benzer. Pek çok kişi terapiye başladığında kısa sürede bir “iyileşme hissi” bekler. Hatta birçok danışan, her seansın ardından kendini daha iyi hissedeceğini varsayar. Ancak bu beklenti, gerçek terapötik süreçle her zaman örtüşmez.

Terapi, yalnızca kendimizi iyi hissettiğimiz anları değil; zorlandığımız, hatta geriye gittiğimizi sandığımız anları da kapsayan karmaşık bir süreçtir. Ve işin ilginç yanı, bu karmaşa çoğu zaman ilerlemenin ta kendisidir.

Terapide bazen kendimizi güçlü, net ve toparlanmış hissederiz. Bazen de seans sonrasında daha yorgun, daha kırılgan çıkarız odadan. İşte bu dalgalanmalar, terapinin işe yaradığına dair güçlü bir işarettir. Çünkü yüzeydeki meseleleri geçip derinlere inmeye başladığımızda, ister istemez duygusal olarak çalkalanırız. Judith Herman (1992), özellikle travma terapilerinde bu dalgalı sürecin kaçınılmaz olduğunu ve zaman zaman “geri çekilme” dönemlerinin aslında sistemin kendini koruma yolu olduğunu söyler. Beden ve zihin, yeniyle tanışmadan önce eskiyi bırakmaya direnir.

Psikanalitik yaklaşımlarda bu iniş çıkışlar “çalışma süreci” (working-through) kavramıyla açıklanır. Freud (1914), bireyin geçmişte bastırdığı çatışmaları tekrar tekrar yüzeye çıkararak bunları işlemeye çalıştığını söyler. Her dönüşte aynı meseleye biraz daha farklı bir yerden bakarız. Bu da bazen bir ilerleme gibi görünmez. Hatta kişi “Ben hâlâ aynı yerdeyim.” diye düşünebilir. Oysa bu tekrarlar, ruhsal yapının dönüşüm sürecinde gerekli olan birer halkadır.

Daha yapılandırılmış yaklaşımlar olan bilişsel-davranışçı terapilerde bile bu duygusal inişler gözlemlenir. Beck ve arkadaşlarının (1979) çalışmalarına göre, depresyon tedavisinin başlarında bireylerin kendilerini daha kötü hissetmeleri olağandır. Çünkü otomatikleşmiş düşünce kalıpları sorgulanmaya başlanır ve birey bir süreliğine “yeni düşünce” ile “eski inanç” arasında sıkışır. Bu durum, zihinsel yapının sarsıldığı ama henüz yeniden yapılandırılamadığı bir geçiş dönemidir.

Benzer şekilde, terapi sürecinde yaşanan “tedavi krizleri” de sıkça gözlemlenir. Strupp ve Binder (1984), bu krizlerin aslında terapötik değişimin öncüsü olabileceğini belirtir. Elliott ve arkadaşlarının (2001) yaptığı bir meta-analiz çalışmasında da danışanların yaşadığı geçici kötüleşmelerin, uzun vadeli iyileşmeyle bağlantılı olduğu bulunmuştur. Kısacası, dalgalanmalar kötüye gidişin değil; içsel sistemin yeniden yapılanma çabasının bir parçasıdır.

Bu noktada terapistin rolü hayati önem taşır. Danışan, zorlayıcı duygular yaşadığında terapist süreci açıklayıcı ve güven verici bir şekilde çerçeveleyebilirse, danışan kendini terkedilmiş değil, tutulmuş hisseder. Çünkü bazı seanslar gerçekten duygusal anlamda yıpratıcı olabilir. Terapist, bu noktada duygusal rehberlik sağlayarak sürecin inişlerinin de değerli olduğunu aktarabilmelidir.

Carl Rogers’ın sıkça kullandığı “soğan metaforu” burada oldukça anlamlıdır. İnsan, terapi sürecinde katman katman açılır. Bazı katmanlar kolayca soyulur, bazılarıysa göz yaşartır. Ama o göz yaşları da iyileşmenin doğal bir parçasıdır.

Terapide yaşanan bu iniş çıkışlara bir de günlük hayat penceresinden bakalım: Kimi sabahlar güne umutla başlarız, kimilerindeyse kalkmak bile istemeyiz. Terapi bu insaniliği yansıtır. Sadece “iyi” hissettirmez; bazen duygusal anlamda rahatsız eder. Çünkü büyümenin içinde kırılmalar da vardır. Aslında bu rahatsızlık hissi, dönüşümün kendisidir.

Terapide yaşanan zorlayıcı dönemleri bir başarısızlık olarak değil, bir değişimin işareti olarak görebilmek, danışanın süreci bırakmadan devam etmesini sağlar. Bu da zamanla çok daha derin ve köklü bir iyileşmeye kapı aralar.

Terapi, yalnızca bir hedefe ulaşma değil; o hedefe giderken kendini derinlemesine tanıma ve dönüştürme sürecidir. Yol düz değil; çoğu zaman virajlı, hatta bazen geri adımlar gerektiren bir süreçtir. Ama o adımlar, içten bir dönüşüm için gereklidir. Kendimize karşı nazik ve sabırlı olursak, bu zikzaklı yolda daha sağlam adımlarla ilerleyebiliriz. Çünkü zihinsel iyileşme bir yarış değil; varoluşun kendisi kadar inişli çıkışlı bir yolculuktur.

Okuma ve İzleme Önerileri

Film ve Dizi:  

  • Stutz (Netflix, 2022): Oyuncu Jonah Hill’in kendi terapisti Phil Stutz ile yaptığı bu belgesel, terapiye dair içtenlikli bir sohbet sunar. Terapiye başlarken taşıdığımız beklentiler, zorlayıcı anlar ve umut veren küçük ilerlemeler üzerine sıcak bir anlatım sunar.  
  • In Treatment (HBO): Her bölüm bir terapi seansı gibi ilerler. Danışanların duygusal dalgalanmaları, dirençleri ve terapistle kurdukları ilişkinin karmaşık doğası çok gerçekçi şekilde işlenir.

Kitaplar:  

  • “İnsanın Anlam Arayışı”  Viktor E. Frankl: Travmaların içinden geçerken nasıl iyileşebileceğimizi ve anlam duygusunun iyileşmenin temel taşlarından biri olduğunu etkileyici bir anlatımla ortaya koyar.  
  • “Bir Psikiyatristin Gizli Defteri”  Gary Small: Gerçek terapi vakalarından yola çıkarak yazılmış bu kitap, terapötik sürecin hem danışan hem terapist tarafındaki görünmeyen katmanları gözler önüne serer.

Kaynakça

  • Beck, A. T., Rush, A. J., Shaw, B. F., & Emery, G. (1979). Cognitive Therapy of Depression. Guilford Press.  
  • Elliott, R., Greenberg, L. S., Watson, J. C., Timulak, L., & Freire, E. (2001). Research on humanistic-experiential psychotherapies. In J. C. Norcross, M. J. Lambert (Eds.), Psychotherapy Relationships that Work (pp. 253–268). Oxford University Press.  
  • Freud, S. (1914). Remembering, Repeating and Working-Through (Further Recommendations on the Technique of Psycho-analysis II). The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, Volume XII.  
  • Herman, J. L. (1992). Trauma and Recovery: The Aftermath of Violence from Domestic Abuse to Political Terror. Basic Books.  
  • Strupp, H. H., & Binder, J. L. (1984). Psychotherapy in a New Key: A Guide to Time-Limited Dynamic Psychotherapy. Basic Books.
Nurdan Bulam
Nurdan Bulam
1993 yılında Giresun’da doğdum. İlkokul ve liseyi burada bitirdikten sonra İzmir Üniversitesi Psikoloji Bölümü lisans programına başladım. 2016 yılında lisans programını bitirdikten sonra 2019 yılında Beykent Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programını“Kadınlardaki Depresyon ve Benlik Saygısının Eğitim Düzeyiyle İlişkisi” tezini vererek bitirdim. Alanda çalışmaya 2018 yılında bir rehabilitasyon merkezinde başladım. Bu sırada çalıştığım alana katkı için “çocuklar için kısa süreli çözüm odaklı terapi, çocuk merkezli oyun terapisi, çocuk testleri, Wechler Çocuklar İçin Zeka Testi, çocuk ve ergenlerle görüşme teknikleri” sertifikalarını edindim. 2021 yılından itibaren, pandeminin de getirdiği çokça boş zaman sayesinde alanımı geliştirmek adına Yetişkinler İçin Bilişsel Davranışçı Terapi Uygulayıcı programına katıldım ve aynı anda online olarak ve yetişkin danışanlar gördüğüm bir başka kurumda psikolojik danışmanlık hizmeti vermeye başladım. En nihayetinde 2023 yılında Giresunda kendi danışmanlık merkezimi açtım ve ve hala Giresunda çocuk-ergen ve yetişkin alanında danışan görmeye devam etmekteyim

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar