Pazar, Mayıs 25, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zihnin Gözlüğünü Temizlemek: Bilişsel Çarpıtmalar ve Gerçek Düşünceye Ulaşma Sanatı

Gün içinde pratiğini yıllarca yaptığımız için, çok iyi bildiğimizi sandığımız en sıradan eylemlerden biri gibi gelir düşünmek. Oysa, sadece zihnimizden geçenleri fark etmek midir bu eylemin tanımı? Psikoloji bilimine göre düşünmek; fark etmekten öte, bilinçli, amaçlı ve seçici bir süreçtir. Ne var ki, çoğu zaman düşünmekle zihinsel otomatiklikleri birbirine karıştırırız.

Zihnimizi bir gözlüğe benzetebiliriz. Eğer gözlüğümüzün camları kirliyse, dışarıyı olduğundan farklı, tehdit edici ve yorucu bir yer olarak algılarız. Düşünmek de bir gözlük bezi görevi görür aslında. Bize sunulanla yetinmeyip “Ben ne görüyorum? Neden böyle görüyorum?” diye sorguladığımız noktada, o gözlüğün camlarını silmek için harekete geçeriz. Gerçek düşüncelerimize yolculuğumuz işte burada başlar.

Otomatik Düşünceler: Hızlı Ama Kusurlu

Bilişsel kuramların öncülerinden Aaron Beck, insanların olaylara değil, o olaylara atfettiklerine göre duygusal tepkiler verdiklerini savunur. Yani, gün içinde zihnimizden geçen yüzlerce düşüncenin çoğu zaman otomatik, hızlı ve bilinçdışına yakın bir şekilde işlediğini söyleyebiliriz. Biraz daha tanıdık gelmesi için: Hata yapıldığında “Yeterince iyi değilim.” gibi tüm benliğe yüklenen ağır bir yargı ya da ilişkilerde sık görülen “Aramadıysa umursamıyor.” gibi genellemeler, otomatik düşüncelerimizdir. Bu düşünceler aslında düşünmek değil, yalnızca öğrendiğimiz zihinsel kalıpları tekrar etmektir.

Tam bu noktada bilişsel çarpıtmalar devreye girer. Zihin öyle bir yapıya sahiptir ki, geçmiş deneyimlere ve inançlara dayanarak bilgiyi işlerken çoğu zaman nesnel gerçeklikten sapar. “Ya hep ya hiç” düşüncesi, zihinsel filtreleme, etiketleme, felaketleştirme ve kişiselleştirme gibi bilişsel hatalar; düşüncelerimizi çarpıtarak bizi duygusal olarak zorlayan içsel dünyalar yaratır.

Bilişsel Çarpıtmaların Ötesine Geçmek: Zihinsel Yüzeyin Altına İnmek

Gerçek düşüncelere ulaşabilmek, çoğunuzun da tahmin edeceği gibi, farkındalıkla başlar. Mindfulness (bilinçli farkındalık) yaklaşımları, düşüncelerimizi olduğu gibi içselleştirmeden ya da bastırmadan nasıl gözlemleyeceğimizi öğretir. Zihinsel bir alan açabilmek için zaman zaman “Şu an zihnimden geçen düşünce nedir?”, “Bu düşünceyi ben mi düşündüm, yoksa sadece bana mı geldi?”, “Bu düşünceye neden tutunuyorum?” gibi sorular sorarak konfor alanımızı terk etmemiz, bakış açımızı tersyüz etmemiz gerekir. İlk anda basit gibi görünse de, iç sesinize yönelttiğiniz bu sorgulayıcı sorular sizi derin bir yüzleşmeye götürebilir.

Bu tür sorular, zihnin aynası gibidir. Bizi düşüncelerimizle özdeşleşmekten çıkarır; onlara dışarıdan, gözlemci bir yerden yaklaşabilmemizi sağlar. Yani, zihinsel bir mesafe yaratırlar. Bu mesafe, otomatik pilot modundan çıkmamıza yardımcı olur. Böylece otomatik düşüncelerimizin geçici olup olmadığını, ne ölçüde değişebilir ve sorgulanabilir olduklarını daha nesnel bir bakışla değerlendirebiliriz.

Eleştirel Düşünme: Zihinsel Bir Harita Çizmek

Düşünmek, çoğu zaman “ne düşündüğümüzü” değil, “nasıl düşündüğümüzü” fark etmektir. Eleştirel düşünme, düşüncenin rafine halidir. Kendi düşüncelerimizi sorgulayabilmek, kanıt aramak, varsayımları fark etmek ve alternatifleri ele alabilmek becerisidir. Yani sadece düşünmek değil, nasıl düşündüğünü düşünmektir.

Bu beceri beraberinde duygusal esnekliği getirir. Biz zihinsel kalıplarımızı çözümlemeye başladıkça duygusal tepkilerimiz de değişir. Bunun sebebi, düşüncelerimizin ve duygularımızın birbiriyle sıkı bir şekilde bağlantılı olmasıdır. Örneğin, öfkesini bastıran biri, “Ben kızmam, sadece üzülürüm” diye düşünerek gerçek duygusunu düşünceyle değiştirir ya da “Hayatımın bir anlamı var mı?” düşüncesi kişide varoluşsal bir kaygı yaratabilir. Buradan özetle, düşünceleriniz duygularınızı bastırabilir veya tetikleyebilir; aynı şekilde yoğun duygular (kaygı gibi) düşünce sisteminizi etkileyebilir. Korkunun yerini meraka, öfkenin yerini anlayışa bırakabilmesi de ancak sizin düşüncelerinize ve duygularınıza hangi pencereden bakabildiğinize göre değişir.

Düşünmek Rahatsız Edici Olabilir ve Bu Doğaldır

Bu yazıda ele aldığımız türde bir düşünmeyi gerçekleştirebildiğiniz noktada, size ait sandığınız birçok parçayla yüzleşmeye başlarsınız. Bunların kimisi çocukluktan kalan seslerden, toplumun dayattığı rollerden, içselleştirdiğiniz korku ve kaygılardan; kimisi de kalıplaşmış inançlarınızdan gelir. Hangi düşüncenin nereden geldiğine eğildiğinizde, parçalarınızı tanıma fırsatı bulmuş olursunuz.

Düşünmek, sadece mantıksal çıkarımlar yapmak değil; zihinsel aynalara bakmayı da gerektirir. Bu aynalar her zaman parlak değildir. Bazen kırılmışlıklarımızı, bazen bastırdıklarımızı, bazen de değiştirmekten korktuklarımızı yansıtır. Bu aynalarla yüzleşmek, başta rahatsız edici olabilir; çünkü tanıdık olan kalıplarımız “iyi” de olsa “kötü” de olsa bizi bir tür güvenlik hissiyle sarar. Oysa güvenlik hissi, insanın duygusal olarak en temel ihtiyaçlarından biridir. Bu yüzden “Ben hep böyle düşünürüm.” demek kolaydır. Fakat “Bu düşünce bana hâlâ iyi geliyor mu?” diye sormak, bizi bir dönüşüm alanına taşır.

Zihnimizde olan biteni fark etmek ve otomatik düşüncelerimizle aramıza mesafe koymak, kendimize karşı bir tür açıklık ve içsel güven gerektirir. İşte bu yüzden düşünmek; bir şeyleri hemen değiştirmek değil, önce kendini fark etmeye gönüllü olmaktır.

Son Bir Yansıma

Duygularınızı değiştirmek yerine onları şekillendiren düşüncelerinizi tanımak, sessizce çalıştığını zannettiğiniz zihninizin içindeki gürültüden kendi sesinizi ayırt edebilmenizi sağlar.

Senay Can
Senay Can
Senay CAN, TED Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun bir psikolojik danışmandır. Ergen ve yetişkinlerle çalışarak bireylerin psikolojik iyi oluşlarını desteklemeye odaklanmaktadır. Psikolojik danışmanlıkta bütüncül ve bireye özgü yaklaşımlar benimseyen Senay, At Destekli Terapi, Aile Danışmanlığı ve Spor Psikolojisi alanlarında eğitimler alarak uzmanlığını genişletmektedir. Psychology Times’ta, psikolojik sağlamlık, kişisel gelişim ve terapi süreçlerine dair yazılar kaleme alarak, psikoloji biliminin herkes için anlaşılır ve uygulanabilir olmasını amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar