Pazartesi, Nisan 28, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zor Zamanlarda Ayakta Kalmak: Günümüz Türkiye’sinde Kolektif Travma’ya Karşı Psikolojik Dayanıklılık

Son yıllarda Türkiye; toplumsal olaylar, ekonomik krizler, doğal afetler ve küresel belirsizlikler gibi birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Bu tür olaylar, bireysel düzeyde kaygı, stres ve çaresizlik hissi yaratırken, aynı zamanda toplum genelinde derin bir psikolojik etki bırakıyor. Kolektif travma, bireysel travmalardan farklı olarak, geniş bir topluluğun veya milletin bir arada deneyimlediği travmatik olayları ifade eder. Savaşlar, ekonomik çöküşler, büyük felaketler ve toplumsal huzursuzluklar, kolektif travmaya yol açan başlıca unsurlardır.

Bu tür süreçlerde en büyük soru şudur: Bireysel ve toplumsal psikolojik sağlamlığımızı nasıl koruyabiliriz? İçinde bulunduğumuz belirsizlik çağında psikolojik dayanıklılık, sadece bireysel bir yetenek değil, toplumsal bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu yazıda, kolektif travmanın etkilerini ele alarak, bu tür zorlu süreçlerde psikolojik dayanıklılığımızı korumanın yollarını inceleyeceğiz.

Kolektif Travma’nın Bireysel ve Toplumsal Etkileri

Kolektif travma’lar, bireylerin ruh sağlığını ve genel yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Sürekli kaygı, tükenmişlik hissi, travma sonrası stres belirtileri ve geleceğe dair umutsuzluk, toplumun genel ruh halinde yaygın olarak görülebilir. Özellikle ekonomik zorluklar, doğal afetler veya politik belirsizlikler gibi faktörler, bireylerin kontrol duygusunu kaybetmesine neden olabilir.

Kolektif travmanın etkileri sadece anlık değildir; uzun vadede kuşaklar arası aktarım da söz konusudur. Epigenetik araştırmalar, travmanın biyolojik olarak nesilden nesile aktarılabileceğini göstermektedir. Örneğin, Holokost’tan sağ çıkan kişilerin çocuklarında stres tepkilerinin daha yüksek olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Benzer şekilde, savaşlar, göç dalgaları ve toplumsal çalkantılar yaşayan toplumların sonraki nesillerinde de kaygı bozuklukları, depresyon ve güvensizlik duygusunun yaygın olduğu görülmektedir.

Ancak bu süreç kaçınılmaz değildir. Psikolojik dayanıklılık geliştirilerek bu zincir kırılabilir. Peki, psikolojik dayanıklılığımızı nasıl artırabiliriz?

Psikolojik Dayanıklılığı Güçlendirmek İçin Stratejiler

  • Gerçekliği Kabul Etmek ve Duyguları Tanımak
    Kolektif travmalar karşısında en sık yapılan hatalardan biri, yaşananları görmezden gelmek veya duyguları bastırmaktır. Oysaki yaşananların farkında olmak ve duygularımıza alan açmak, sağlıklı bir başa çıkma mekanizmasının temelidir. Kaygı, öfke veya üzüntü gibi duyguların doğal olduğunu kabul etmek, bu süreçleri daha sağlıklı yönetmemizi sağlar.
  • Dayanışma ve Sosyal Destek Mekanizmaları
    Sosyal destek, psikolojik dayanıklılığı artırmada kritik bir rol oynar. Güçlü sosyal bağlara sahip bireyler, travmatik olaylardan daha az etkilenme eğilimindedir. Araştırmalar, bireylerin kriz dönemlerinde yalnız kalmak yerine sosyal destek arayışına girmelerinin, travmanın uzun vadeli etkilerini azalttığını göstermektedir. Bu nedenle aile, arkadaşlar ve topluluklarla güçlü bağlar kurmak, psikolojik dayanıklılığımızı artırır.
  • Sağlıklı Bilgi Kaynaklarına Yönelmek
    Bilgi kirliliği, kriz dönemlerinde bireylerin kaygısını artıran en önemli faktörlerden biridir. Spekülatif haberler, yanlış bilgilendirme ve manipülatif içerikler, psikolojik yükümüzü artırabilir. Bu nedenle güvenilir haber kaynaklarına yönelmek, bilgiye eleştirel bakmak ve doğruluğu kanıtlanmış kaynaklardan beslenmek önemlidir.
  • Günlük Hayata ve Rutinlere Tutunmak
    Belirsizlik dönemlerinde günlük yaşamın devamlılığını sağlamak, bireyin kendini daha güvende hissetmesine yardımcı olur. Özellikle uyku düzeni, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktiviteler, stres yönetiminde büyük rol oynar. Mindfulness ve meditasyon gibi yöntemler de kolektif travma süreçlerinde bireyin anın içinde kalmasını ve kaygı düzeyini azaltmasını sağlar.
  • Travma Sonrası Büyüme Kavramını Benimsemek
    Travma sonrası büyüme, bireylerin yaşadıkları zorluklar sayesinde daha güçlü hale gelmeleri anlamına gelir. Krizlerin ardından kişiler, hayata dair yeni bakış açıları geliştirebilir, psikolojik dayanıklılıklarını artırabilir ve toplumsal farkındalıklarını yükseltebilirler. Türkiye’de yaşanan depremler, ekonomik zorluklar veya politik krizler, toplumun bir kısmında dayanışmayı ve kolektif bilinci güçlendirmiştir.
  • Profesyonel Destek Almaktan Çekinmemek
    Kolektif travmaların bireysel etkileri kişiden kişiye değişebilir. Kimileri bu süreçleri daha kolay atlatırken, kimileri için profesyonel destek almak kaçınılmaz hale gelebilir. Psikoterapi, travma terapisi ve sosyal destek grupları gibi yöntemler, bireylerin yaşadıkları duygusal yükü hafifletmelerine yardımcı olabilir.

Sonuç

Türkiye gibi sık sık ekonomik, politik ve doğal afet kaynaklı krizlerle karşılaşan bir toplumda, kolektif travmalar kaçınılmazdır. Ancak önemli olan, bu kolektif travmaların bireysel ve toplumsal psikolojik dayanıklılığımızı tamamen yıkmasına izin vermemektir. Psikolojik dayanıklılığı artırmak için bireysel farkındalık geliştirmek, sosyal desteği güçlendirmek, sağlıklı bilgiye yönelmek ve anlam arayışını desteklemek kritik öneme sahiptir.

Yaşanan olaylar ne kadar ağır olursa olsun, bireyler ve toplum olarak ruh sağlığımızı koruyarak geleceğe dair umut taşımamız mümkündür. Unutulmamalıdır ki, psikolojik dayanıklılık doğuştan gelen bir özellik değil, geliştirilebilen bir beceridir. Zor zamanlarda hayata tutunmanın yollarını keşfetmek ve psikolojik dayanıklılığımızı güçlendirmek, hem bireysel hem de toplumsal olarak daha sağlıklı bir geleceğe adım atmamızı sağlayacaktır.

Sezin Çelikkanat Mısırlı
Sezin Çelikkanat Mısırlı
2013 yılında Bahçeşehir Üniversitesi’nin Psikoloji bölümünde lisans eğitimini İngilizce dilinde tamamlayarak başarıyla mezun olmuştur. Öğrencilik döneminde stajlarını Bağdat Caddesi’nde bulunan psikolojik danışmanlık merkezlerinde yaparak deneyim sahibi olmuştur. Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimini alıp süpervizyonlarını tamamlamıştır. Psikolog olarak klinik çalışmalarına ergen ve yetişkinlerle Koşuyolu ve Ataşehir’de bulunan psikolojik danışmanlık merkezlerinde başlamıştır. Klinik Psikoloji yüksek lisansını tamamlamasının ardından çalışmalarına Klinik Psikolog ve Psikoterapist olarak devam etmeye başlamıştır. Kalamış’ta bulunan bir reklam ajansında kurumsal marka danışmanlığı yapmış, eş zamanlı olarak çalışmalarını online platforma taşıyarak uzaktan da terapi hizmeti vermeye devam etmiştir. Eş zamanlı olarak birçok sivil toplum kuruluşunda gönüllü olarak seminer vermiş, atölye çalışmaları ve kurum içi etkinlikleri düzenlemiştir. 2019 yılı itibariyle yüz yüze seanslarını Suadiye ve Ataşehir’de bulunan anlaşmalı ofislerde gerçekleştirmekte olup, psikoloji öğrencisi ve yeni mezunlarına mentörlük hizmeti vermektedir. Çalışmalarına online olarak da devam etmekte, kişilik testleri ve projektif testler uygulamalarını Ataşehir’de bulunan ofiste, yüz yüze yapmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar