Zihinsel dağınıklık, çoğu zaman yalnızca iç dünyamızda bir karmaşa değil, dış dünyada da izlerini bırakan bir süreçtir. Bireyin çevresi, özellikle yaşam alanı, zihinsel yüklerin ve duygusal tıkanıklıkların görünür hale geldiği bir yer olabilir. Terapötik uygulamalarda bu çevresel ipuçlarının fark edilmesi, iyileşme sürecine açılan bir kapı olabilir (Sadeghi & Preece, 2021).
1. Dağınıklığın Psikolojisi: Zihin ve Ortam Arasındaki Yansıma
Fiziksel ortamda gördüğümüz karmaşa, bireyin iç dünyasındaki düzensizlik, ertelenmiş kararlar, bastırılmış duygular ve bitmemiş hikâyelerin dışavurumudur. Bilişsel yük kuramına göre, insan zihni sınırlı kapasiteye sahiptir ve görsel karmaşa onun en büyük düşmanıdır. Yani, uyaran sayısı arttıkça dikkati toparlamak giderek zorlaşır, zihin gereksiz uyaranlarla dolup taşmıştır ve bu da zihinsel yorgunluğa yol açar. Aynı zamanda zihinsel dağınıklık, kontrol kaybı hissini tetikler. Bu da kortizol seviyesini artırarak yoğun kaygıya yol açar. Böylece beden, kaygı-kortizol döngüsüne girer.
Fiziksel dağınıklık, aynı zamanda zihinsel ertelemenin de yansıması olabilir. Beynin karmaşayı organize etmekten kaçınması, aslında daha büyük sorunlardan kaçma eğilimini ortaya koyabilir. Zihinsel olarak toparlanamayan birey, genellikle ortamını da düzenleyemez. Çünkü çevresel düzenleme, bilinçdışı olarak değişimi ve yüzleşmeyi zorunlu kılar.
2. Temizlik ve Düzenin Psikolojik Etkileri
Çevresel düzenleme işi, bilinçli yapıldığında davranışsal aktivasyonu destekler. Düzenli çevre, zihinsel rahatlamayı, sadeleşmeyi beraberinde getirir. Odaklanma süreci yeniden işlevsel bir hâl alır. Artan odak ve uğraşı hâli, şimdi ve burada olmayı kolaylaştırır. Bireyin yeniden olgular üzerindeki kontrol hissi artarken, öz-yeterlilik tekrar sahneye çıkar.
3. Klinik Gözlem: Ortam Dağınıklığı ve Zihinsel Yansımaları Üzerine Vaka Notu
Psikoterapötik süreçlerde, bireyin yaşam alanındaki düzenin, içsel deneyimlerle doğrudan ilişkili olduğu sıklıkla gözlemlenmektedir. Bu bağlamda, bireyin çevresel düzenleme becerisi ile bilişsel ve duygusal işleyişi arasındaki bağlantıyı gösteren dikkat çekici bir vakayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu gözlem, birden fazla danışanla edinilen deneyimlerin metaforik bir anlatısıdır.
“Çekmecedeki Fırtına”
Bir danışanla yapılan görüşmelerde, yaşam alanındaki zihinsel dağınıklığın, onun iç dünyasındaki çözülmemiş duygularla doğrudan ilişkili olduğu fark edilmiştir. Danışan, düzenleyemediği çalışma masasından, açamadığı bir çekmeceden bahsetmiştir. Bu çekmecede eski mektuplar, bitmemiş notlar, bir zamanlar değerli olan ama artık işlevini yitirmiş eşyalar biriktirmiştir. Kendisinin ifadesiyle:
“Ne zaman o çekmeceye baksam, kalbim sıkışıyor. Sanki açarsam, yalnızca kâğıtlar değil, yıllardır bastırdığım duygular da dökülecek.”
Bu metafor, yalnızca danışanın bireysel deneyimi değil, birçok kişinin yaşadığı ancak kelimelere dökemediği içsel tıkanıklığı temsil eder. Daha sonra seanslarda bu çekmecenin yavaş yavaş düzenlenmesiyle birlikte, danışanın zihinsel berraklık, karar alma gücü ve duygusal ifade becerilerinde belirgin artış gözlemlenmiştir. Bu gözlem, çevresel düzenlemenin yalnızca davranışsal değil; sembolik, duygusal ve terapötik dönüşüm aracı olabileceğini göstermektedir.
4. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Perspektifiyle Ortam Düzeni
BDT’ye göre, duyguya doğrudan değil, davranış ve düşünceyle ilişkili olarak müdahale edilir. Daha önce de değindiğimiz gibi, temizlik, davranışsal aktivasyon aracı olarak kullanılır. Yani, temizlik yapmaya başlamak; bedeni harekete geçirir, duyguyu takip ettirir ve düşünceyi yeniden şekillendirir. Bilindiği üzere, Bilişsel Davranışçı Terapi yaklaşımında davranışsal ödevler yoğun şekilde kullanılmaktadır. Bu nedenle, işlevsel ortamın düzenlenmesi, önemli adımlar arasındadır.
5. Temizlik Ritüeli ile Zihinsel Arınma
Ritüeller zihnimize ne yapar? İnsan denen canlı, ritüellerde nasıl anlamlar buluyor? Ritüeller sadece bir davranış örgüsü değildir. Aynı zamanda, zihinle yapılan derin anlaşmalardır. Bir ritüel, beyne sıralı yapılan işler sayesinde kontrol hissi sağlar. Zihin, odağını ana çiviler. Hep aynı kalemle yazmak, meditasyon esnasında mum yakmak, ritmik nefesler almak, dua etmek gibi…
Tüm bunlar, dikkat sistemini toparlar. Özellikle kaygı bozukluğu, kontrol kaybı yaşayan bireyler, güvenli mikro bir dünya kurar. Çünkü bu dünyada ne olacağını biliyorlar. Aynı sıralama, aynı eylem ve sonuç hep aynı. Zihin sakinleşir, yaratıcılık başlar. Öngörülebilirlik duygusuyla birlikte gelen güvenlik algısı, simgeleşen eylemler yoluyla duygusal yüklerin boşalması…
Japonya’da geleneksel olarak gerçekleştirilen büyük bir temizlik ritüeli yapılır. Bir tür yeni yıl ritüeli olan bu temizliğe “Oosouji” ismi verilmiştir. Japon kültüründe “Oosouji”, yeni yıla temiz girme düşüncesiyle yapılan, insanların birlikte yaşadığı ev, iş yeri, okul gibi alanları hep birlikte temizlediği bir eylemdir. Temsil ettiği şey ise, eski kötü anıları uzaklaştırmak, sorunları kovmaktır.
Tüm bunları düşündüğümüzde ritüel, duyguyu içeride tutmaz. Onu dışa taşır. Sıradan olan her şey, ritüeller aracılığıyla anlam kazanır, sembolikleşir. Bu da ruhsal güçlenmeyle sonuçlanır.
6. Uygulamalı Terapötik Öneriler
- Danışanlarla birlikte yapılan çevresel düzenleme çalışmaları; duygusal boşalım, kontrol hissi ve şefkatli farkındalık sağlar.
- Duygu bağı kurulmuş eşyalar için yapılan çalışmalar ile toksik bağ kurulan objelerden arınma kolaylaşır.
- Özellikle depresyon, kaygı bozukluğu, odaklanma problemi gibi sorunlarla karşı karşıya olan birey, davranışsal atalet içerisindedir. Bu nedenle, çalışmalar esnasında uygun bir süre geçtikten sonra danışan ile aktivasyon evresine geçilmelidir.
Sonuç
Temizlik, sadece dış mekânda değil, bireyin iç dünyasında da terapötik dönüşüm yaratabilir. Terapötik etkisi, davranışsal ve sembolik düzeyde değerlidir. Tıpkı zihin gibi, bir oda da arınabilir, hafifleyebilir ve nefes alabilir. Ve bazen… sadece bir çekmeceyi düzenlemek bile, içimizde yıllardır kilitli kalmış duyguları serbest bırakabilir. Ve belki de asıl düzen, içimizdeki fırtınanın yavaş yavaş dinmesiyle kurulur.