Yeni Bir Yaşam Evresine Geçiş
Bir sabah, bir kadın aynanın karşısına geçti ve yüzündeki çizgilere daha yakından baktı. O çizgilerde sadece geçen yıllar değil; çocuklarının kahkahaları, uykusuz gecelerin anıları ve yarım kalmış hayaller de gizliydi. İçinde garip bir rüzgar esti: “Artık kırk yaşındayım…”
Bu döneme dair farkındalık kimi zaman bir yük, kimi zaman bir ferahlıktır. Bir kadının yaşamını gözden geçirme çağrısıdır. Çünkü insanın hayatında bazı yaşlar vardır ki, sadece bir rakam değil; aynı zamanda bir dönüm ve eşik noktasıdır.
Doğu’da kutsal metinlerin yorumları bu evreyi “aklın olgunluk çağı” olarak tanımlar. Batı psikolojisinde ise orta yaş geçişi veya “dönüşüm” olarak adlandırılır.
Belki de bu yüzden kırk yaş, masal kahramanlarının yolculuğuna benzeyen bir dönemeçtir; bir kapı kapanır, bir diğeri açılır.
Erikson ve Psikososyal Gelişim Perspektifi
Modern psikoloji de kırk yaşa benzer bir açıdan yaklaşır. Erik Erikson’un psikososyal gelişim kuramında bu evre “Üretkenlik ve Durağanlık” çatışmasına karşılık gelir.
Bu yaşta bireyler, kendilerinden çok ailelerini, topluluklarını ve toplumlarını düşünmeye başlarlar.
Biliyor muydunuz?
“Ben geriye ne bırakacağım?” sorusu, özellikle psikososyal gelişiminde travma deneyimlemiş kadınlarda üretkenlik bilincini harekete geçirebilir. Çünkü anlam arayışı ile üretkenlik birbirinden ayrılmaz bir şekilde bağlıdır.
Bir kadın zamanla “Neden ben?” sorusunu;
➡ “Bundan ne öğrenebilirim?”
➡ “Bundan nasıl bir değer yaratabilirim?”
sorusuna dönüştürdüğünde, travma artık bir yük değil; aynı zamanda yeni bir doğuşun kapısı haline gelir.
Bu yaklaşım, Erikson’un psikososyal gelişim kuramındaki üretkenlik (generativity) kavramı ile post-travmatik büyüme (post-traumatic growth, PTG) literatürüyle uyumludur.
Araştırmalar, travma sonrası gelişen anlam arayışının bireyde üretkenliği artırabileceğini göstermektedir (Tedeschi & Calhoun, 2004; Park, 2010).
Eşikler ve Hayatın Akışı
Kırk yaşa gelinen yolculuk tek bir sıçrama değildir. Çocukluktan itibaren aşılmış küçük eşikler bireyi büyük dönemeçlere hazırlar.
Eşik, hayatın bir döneminden diğerine geçişte karşılaşılan sınırdır: modern aile yapısında ebeveynlerin çalışmak zorunda olması nedeniyle kreşte büyüyen bir çocuk için güven duygusunu erken yaşta kazanamamak ya da anne-babanın yanında büyüse bile nitelikli bir bebeklik ve okul öncesi dönemi yaşayamayış bir eşik olabilir.
Çocuklukta okula başlamak, ergenlikte kimlik arayışı, gençlikte bağımsızlık ve varlığını ispatlama mücadelesi…
Hepsi birer küçük eşik iken, orta yaşta sorular daha derinleşir: Kırka doğru yolculuktaki belki de mana budur. Kim bile bilir.
“Ben kimim?”
“Hayatım nereye gidiyor?”
“Neler yaşadım?”
“İçimdeki kadının sesi bana ne söylüyor?”
Kırk Yaş Kadınının Sorumlulukları ve İçsel Dönüşümü
Kırk yaşına gelmiş bir kadın için sorumluluklar katlanarak artar:
● Çocuklarının eğitimi ve geleceği,
● Evlilikte yaşanan iletişim sorunları ve yanlış anlamalar,
● Yaşlanan ebeveynlere bakım yükü,
● Mesleki yaşamda tatmin arayışı,
● Sürekli yinelenen bir his: “Kendime hiç zamanım yok.”
Terapi araştırmalarına göre, Gottman (2015) orta yaş evliliklerinde en sık rastlanan sorunların empati eksikliği ve açık iletişimin zayıflığı olduğunu belirtir.
Bu dönemde kadın, hem aile içinde bir köprü hem de kendi kimliğinin savunucusudur. Aynı zamanda biyolojik bir geçiş süreci yaşanır: hormonal değişimler, perimenopoz, uyku bozuklukları ve enerji dalgalanmaları kadının iç dünyasını doğrudan etkiler.
Bu fizyolojik değişimler sıradan görünse de, zamanla psikolojik dayanıklılığı güçlendirir.
Kırklı Yaşlardaki Kadınlar Üzerine Akademik ve Maneviyata Dayalı Bulgular
Bilimsel ve inanca dayalı araştırmalar, kadınların kırklı yaşlarda hem kimliklerinde hem de maneviyatlarında önemli değişimler yaşadıklarını göstermektedir:
● Personality Change in Adulthood – Helson & Stewart (1994): Kırk yaş sonrasında kadınların aile ve arkadaş çevresine olan bağımlılığının azaldığını, buna karşılık özgüvenlerinin ve üretkenliklerinin arttığını bulmuştur.
● Middle Aging in Women: Patterns of Personality Change from the 30s to the 50s – Stewart, Ostrove & Helson (2001): Kimlik kesinliğinin ve üretkenliğe yönelimin yükseldiğini; ancak yaşlanmaya dair kaygıların da arttığını rapor etmiştir.
● Eyvah 40’ıma Geldim! – Karaaslan (2021): Türkiye’de yapılan nitel bir araştırmada, kadınların kırk yaşına geldiklerinde kaygı yaşadıklarını; geçmiş beklentiler ile mevcut yaşamları arasında pişmanlık hissettiklerini ortaya koymuştur.
● Seattle Midlife Women’s Health Study (2018): Kadınların iş-aile çatışması, yaşlanma algısı ve kendini keşfetme süreçleri üzerine deneyimlerini rapor etmiştir.
● Özerdoğan, N., Sayıner, F. D., Köşgeroğlu, N., & Ünsal, A. (2009): 40–65 yaş arası kadınlarda cinsel işlev bozukluğu görülme oranının %68 olduğunu ve bunun depresyonla güçlü biçimde ilişkili bulunduğunu göstermiştir.
● Kur’an – Ahkaf Suresi, 15. Ayet:
“İnsan olgunluk çağına ulaşıp kırk yaşına vardığında şöyle der: ‘Rabbim! Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi ilham et…’”
Bu bulguların tümü, kırk yaşına gelmenin bir “kriz” değil; aynı zamanda derin bir içsel değerlendirme ve büyüme fırsatı olduğunu göstermektedir.
Kriz mi, Fırsat mı?
Kırk yaşına gelen bir kadın için geçmişle yüzleşmek kaçınılmazdır.
Hangi hayallerim gerçekleşti?
Ailem bugünkü ben olmamda olumlu ya da olumsuz nasıl bir rol oynadı?
Hayat bana hangi koşulları sundu?
Ben kimim ve geride ne bıraktım?
Çocuklarıma, topluma ve kendime nasıl bir miras bırakacağım?
Bu sorular zihinde yankılanır.
Kriz mi, Bilgelik mi?
Geçmişle yüzleşmek, depresyonu aşmanın ya da bilgelik kapısını açmanın anahtarıdır.
Eğer kişi pişmanlık duygusuna hapsolursa, kırklı yaşlar bir krize dönüşebilir. Ancak farkındalıkla yaklaşıldığında, bu dönem üretkenliğe ve kişisel dönüşüme giden bir kapı haline gelir.
Psikoloji ve İnancın Kesişimi
Şükran duygusu ile bireyleşme süreci aynı noktada buluşur.
İnancın sunduğu şükür hali, psikolojinin tanımladığı bireyleşme süreciyle birleşir. Pozitif psikoloji, bu dönüşüm sürecinde şükran, umut ve öz-şefkati en güçlü kaynaklar olarak tanımlar.
Kırk Eşiği
Kırk yaş, bir masalın dönüm noktası gibidir.
Kahraman yolculuğunun ortasına gelmiştir:
Arkasında zaferler ve yaralar, önünde ise yeni bir bilinç kapısı vardır.
Dini gelenekler bu eşiği “akıl ve ruh olgunluğu” olarak adlandırır.
Modern psikoloji ise buna “orta yaş geçişi” der.
Kırk Yaşın Mesajı
Artık zamanı tüketme çağında değil, onu dönüştürme çağındasın.
Zaman artık sadece akıp giden bir şey değil;
bilinçli bir şekilde dönüştürülmesi gereken en değerli armağandır.