Kimlik, bireyin kendini nasıl tanımladığına, hayatını nasıl şekillendirdiğine ve geleceğe dair nasıl bir yön çizdiğine dair en temel psikolojik yapılardan biridir. Uzun yıllardır özellikle ergenlik dönemiyle ilişkilendirilen kimlik karmaşası kavramı, artık sadece bu dönemle sınırlı değil. 20’li yaşların başlarından 30’a kadar uzanan erken yetişkinlik döneminde de benzer sorunların yoğunlaştığı gözlemleniyor. Peki neden? Ve bu durum, gelişim psikolojisi açısından ne anlama geliyor?
“Ben Kimim?” Sorusu Erteleniyor
Geleneksel psikoloji literatüründe, kimlik karmaşası daha çok ergenlik çağındaki bireylerin “Ben kimim?” ve “Hayatta ne istiyorum?” gibi sorularla yüzleşmesiyle açıklanır. Ancak günümüzde bu sorulara net yanıtlar verilmesi, büyük oranda ertelenmiş durumda. Erken yetişkinlik döneminde, bireyler hâlâ kendini bulmakla uğraşıyor. Üniversite eğitimi, iş arayışı, şehir değişiklikleri, ilişkilerdeki belirsizlikler, ekonomik güvencesizlik ve sosyal beklentiler, bireylerin karar alma süreçlerini karmaşıklaştırıyor.
Bu karmaşa, yalnızca yönünü belirlemeye çalışan bireylerin değil, geçmişte yeterince sağlam gelişim evrelerinden geçememiş olanların da ruhsal olarak zorlandığı bir süreci ortaya çıkarıyor. Erikson’a göre, kimlik gelişimi yalnızca ergenlikte ortaya çıkan bir süreç değildir. Daha önceki gelişim dönemlerinde (örneğin bebeklikte güven, çocuklukta özerklik ve girişim duygusu) yaşanan eksiklikler, sonraki dönemlerde kendini kimlik karmaşası olarak gösterebilir. Yani erken yetişkinlikte yaşanan belirsizlikler, aslında daha önceki dönemlerde yeterince gelişmemiş duyguların yankısı olabilir.
Örneğin, çocuklukta yeterince desteklenmemiş bir birey, ilerleyen yaşlarda kendine güvenmekte zorlanabilir. Bu da kariyer, ilişki veya yaşam tarzı gibi önemli kararları alırken çekingen davranmasına neden olur. Kimi zaman da hiç sorgulama yapmadan, başkalarının beklentilerine uygun bir hayatı sürdürmeye çalışır. Bu durum, ileriki yaşlarda “ben aslında bunu hiç istememiştim” gibi pişmanlık duygularını beraberinde getirebilir.
Modern Hayatın Uzattığı Ergenlik
Geleneksel toplum yapılarında birey, daha erken yaşlarda evlenir, bir işe girer, sosyal rollerini benimserdi. Ancak günümüzde bu süreçler büyük ölçüde uzamış durumda. 20’li yaşların ortasında ya da sonlarına doğru bile birçok genç, hâlâ “asıl ne yapmak istediğini” bilmediğini ifade ediyor. Çünkü modern hayat, bireylere çok fazla seçenek sunarken aynı anda net bir yön göstermiyor.
Eğitim sisteminin uzun sürmesi, iş güvencesinin azalması, bireysel özgürlüklerin artması ama aynı zamanda toplumsal beklentilerin sürmesi, bireyin kimlik gelişimini netleştirmesini güçleştiriyor. Bu durum da bireyleri “geçici kararlar” almaya, çevresindekilerin fikirlerine fazlaca bağımlı hale gelmeye ve dolayısıyla kendini bulmaktan uzaklaşmaya itebiliyor.
Kimlik Karmaşasının Güncel Yüzü
Bugün erken yetişkinlikte yaşanan kimlik karmaşası; meslek seçiminde kararsızlık, romantik ilişkilerde istikrarsızlık, ideolojik belirsizlik, sık sık şehir ya da alan değiştirme, aidiyet hissinin eksikliği gibi farklı şekillerde kendini gösteriyor. Bireyler zaman zaman kendilerini bir nevi “bekleme odasında” gibi hissediyor. Bir yola başlıyor ama o yolun gerçekten kendisine ait olup olmadığını anlamadan bir başka yola sapıyor.
Sosyal medyanın etkisiyle de bu durum daha da görünür hale geliyor. Başkalarının hayatlarını izleyerek kendi yaşamına yön vermeye çalışan birey, çoğu zaman neye göre karar verdiğini dahi bilemeyebiliyor. Görünürde özgür gibi olsa da aslında belirsizliğin ortasında savruluyor. Başkalarının hayatlarını sürekli gözlemlemek, kişide “geri kalmışlık” hissi yaratabiliyor. Bu da kimlik karmaşasını derinleştiren bir etken haline geliyor ve bireylerin kendi kimliklerini dış onaya bağımlı hale getirebiliyor. Kendini bulmakla ilgili henüz tam çözülememiş sorular taşıyan bir birey için bu onay mekanizması oldukça yanıltıcı olabiliyor.
Sonuç: Geciken Ama Derinleşen Bir Arayış
Erken yetişkinlikte yaşanan kimlik karmaşası, aslında ergenlikte başlamış ancak tamamlanamamış bir sürecin devamı gibidir. Bu kriz, bireyin çocukluk döneminden itibaren getirdiği tüm yaşantıların bir yansımasıdır. Kimlik arayışı bu dönemde yalnızca kendini bulmak değil, aynı zamanda “hayatta kalmak”la da ilgilidir. Çünkü alınan her kararın daha kalıcı sonuçlar doğurduğu bir evredir bu.
Kimlik karmaşası yaşayan birey, bir mesleği ya da ilişkiyi yalnızca “geçici” olarak da benimseyebilir ama bu geçiciliğin süresi uzadıkça, bireyin kendine duyduğu güven azalır. Her yeni karar, bir öncekinin eksikliklerini bastırmak için alınırsa, kimlik duygusu daha da bulanıklaşır. Bu da bireyde aidiyetsizlik, yabancılaşma, içsel huzursuzluk gibi sonuçlara yol açabilir.
Erikson’un da vurguladığı gibi, kimlik asla bir kez kurulup tamamlanan bir yapı değildir. Ancak temelleri sağlam atılamayan bir kimlik, yaşam boyu sürecek bir eksiklik hissine neden olabilir. Dolayısıyla erken yetişkinlikte yaşanan bu karmaşa, sadece bir geçiş dönemi değil; bireyin kendisini hem geçmişle hem gelecekle hizaladığı derin bir yeniden yapılanma sürecidir.
Kaynakça
- Bogaerts, A., Claes, L., Buelens, T., Verschueren, M., Palmeroni, N., Bastiaens, T., & Luyckx, K. (2021). Identity synthesis and confusion in early to late adolescents: Age trends, gender differences, and associations with depressive symptoms. Journal of Adolescence, 87, 106-116.
- Erikson, E. H. (1959). Identity and the life cycle. New York: International Universities Press. Retrieved from http://childdevpsychology.yolasite.com/resources/theory%20of%20identity%20erikson.pdf
- Schwartz, S. J., Hardy, S. A., Zamboanga, B. L., Meca, A., Waterman, A. S., Picariello, S., … & Forthun, L. F. (2015). Identity in young adulthood: Links with mental health and risky behavior. Journal of Applied Developmental Psychology, 36, 39-52.
- Sokol, J. T. (2009). Identity development throughout the lifetime: An examination of Eriksonian theory. Graduate Journal of Counseling Psychology, 1(2), 14.