Bu makalede bireylerin yetinme ya da daha fazlasını isteme ikilemini psikolojik açıdan ele alacağız. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ve Pozitif Psikoloji araştırmaları üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır.
Var olana kanaat etmediğinizde kendinizi bencil hissettiğiniz oluyor mu? Tatmin arayışının yorgunluğu zaman zaman omuzlarınıza çöker mi? Ya da ulaşmak istediğiniz hedeflere bir türlü adım atamamanın çaresizliğiyle yüzleştiğiniz anlarınız?
İnsan, doyum ile arzunun, yetinmek ile arayışın arasında gidip gelen bir yolcudur. Bu yolculuk, bu yazıda üzerinde duracağım konuya ışık tutacak.
Ne zaman yetinmeli, ne zaman daha fazlasını istemeliyiz? Psikoloji bilimi; bireylerin yaşam doyumu, mutluluk ve motivasyonlarını incelerken “tatmin” ve “gelişim” kavramlarını dikkate almaktadır. Küçük şeylerle yetinmek huzuru, içsel motivasyonu sağlarken; daha fazlasını istemek bireyin potansiyelini ortaya koyması için bir araç olabilir. Ancak aşırılık durumunda, yalnızca yetinmek durağanlığa, sürekli tatminsizlik ise tükenmişliğe yol açabilmektedir. Bu makalenin amacı, söz konusu ikilemi psikolojik kuramlar ve araştırmalar ışığında değerlendirmektir.
Hedonik Adaptasyon: Tatminin Geçiciliği
Brickman ve Campbell (1971), “Hedonik Adaptasyon” kavramıyla, bireylerin yaşamlarında meydana gelen olumlu veya olumsuz değişikliklere hızla alıştıklarını belirtmişlerdir. Bu, kazanılan bir ödül ya da statünün kısa sürede sıradanlaşması anlamına gelir. Dolayısıyla yalnızca küçük şeylerle yetinmek, bireyin yaşam doyumunun sürekliliğini sağlamak için yetersiz gelebilir.
Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi: Gelişim Arayışı
Maslow (1943), insan motivasyonunu beş basamaklı bir ihtiyaçlar hiyerarşisi üzerinden açıklamıştır:
-
Fizyolojik ihtiyaçlar
-
Güvenlik ihtiyacı
-
Ait olma ve sevgi
-
Saygı ihtiyacı
-
Kendini gerçekleştirme
Maslow’a göre birey, alt basamaklardaki ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra üst basamaklara yönelir. Ancak yalnızca temel ihtiyaçlarda takılı kalmak, bireyin potansiyelini ortaya çıkarmasına engel olur. Kendini gerçekleştirme, bireyin yaratıcılığını kullanması, anlam arayışına yönelmesi ve gelişimsel yolculuğunu sürdürmesiyle mümkündür. Bu bağlamda “yetinmemek”, gelişim için gerekli bir motivasyon kaynağıdır.
Pozitif Psikoloji ve Şükür: Huzurun Kaynağı
Bununla birlikte pozitif psikoloji yaklaşımına göre, mindfulness ve “şükran” kavramları, kişinin küçük şeylerden keyif alabilmesinin ruhsal sağlık için çok değerli olduğunu gösterir. Seligman ve arkadaşlarının (2005) yaptığı çalışmalar, şükran uygulamalarının mutluluk düzeyini artırdığını, depresyon belirtilerini ise azalttığını göstermiştir. Bu bulgular, yetinmenin bireyin psikolojik sağlığı için koruyucu bir işlevi olduğunu ortaya koyar.
Sonuç ve Kişisel Değerlendirme
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi, daha fazlasını aramanın kendini gerçekleştirmeye giden yol olduğunu; pozitif psikoloji ise şükrün mutluluğu desteklediğini göstermektedir. Bu kuramlar birlikte ele alındığında, psikolojik işlevsellik açısından asıl önemli olan, yetinmek ile daha fazlasını istemek arasındaki dengeyi kurabilmektir.
Yalnızca yetinmek gelişimi sınırlar; yalnızca tatminsizlik ise tükenmişliğe yol açar. Bu nedenle bireyin hem mevcut olanın kıymetini bilmesi hem de hedefleri için çaba göstermesi sağlıklı bireysel gelişim için önemlidir. Bu bireysel gelişim, tatmin ve motivasyonun birlikteliğiyle mümkündür.
Psikolojinin kuramları bize insanın hem doyum hem de gelişim arayışıyla var olduğunu gösteriyor. Ancak akademik bilgilerimin ötesinde, gündelik yaşamda hissettiğim şey şu: elimde olanlara şükretmek bana bir kök, daha fazlasını istemek ise bana kanat veriyor. Kök olmadan ayakta kalamıyor, kanat olmadan da yol alamıyoruz.
Bence insanın ruhsal olgunluğu, elindekine minnet duyarken aynı zamanda ufkunu genişletebilme isteğinde gizli. Bazen bir fincan kahvenin sıcaklığı, dostça bir gülümseme ya da küçük bir başarı “tamam” dedirtiyor. Ama aynı anda içinde bir ses “daha iyisini yapabilirsin” diye fısıldıyor. Bu nedenle yetinmek ve “daha fazlasını istemek” artık bir çelişki gibi değil, birbirini tamamlayan iki yön gibi görünüyor.
Sonuç olarak şunu fark ediyorum: Yetinmek huzuru, istemek umudu öğretiyor. Ve yaşam yolculuğunda huzur ile umudu yan yana taşıyabilmek, belki de insanın en büyük olgunluğu.
Kök salıp kanatlanma yolculuğunuza şefkatle dokunabilmek dileğiyle…