Perşembe, Eylül 25, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yeme Bozukluklarını Anlamak

Yemek yemek, temel yaşamsal faaliyetlerimizi yerine getirebilmek için yaptığımız davranışlardandır. Bu davranışta zaman zaman değişimler olabilmektedir. Bu değişimler bazen sağlıksız olabilecek şekilde kendini gösterebilmekte ve yeme bozukluklarına yol açabilmektedir.
Yeme bozukluğu, kişinin beden algısını, yeme davranışlarını ve kilo kontrolünü etkileyen; yoğun kaygı, takıntı ya da kaçınmalarla kendini gösteren psikolojik bir rahatsızlıktır. Fiziksel ve ruhsal sağlık üzerinde olumsuz etkileri olabilmektedir. Yeme bozuklukları yalnızca beslenmeyle ilgili değildir. Duygusal düzenleme güçlükleri, mükemmeliyetçilik, düşük benlik saygısı, travmatik yaşantılar, aile yapısı, ebeveyn tutumları, çevresel ve toplumsal faktörler gibi pek çok etken ile de ilgilidir.

Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı olan DSM-V’e göre yeme bozuklukları sekiz alt grupta toplanmaktadır. Bunlar:

  • Anoreksiya Nervoza: Kişi, kilo alma ya da şişmanlama konusunda yoğun bir korku yaşar ya da düşük kiloda olmasına rağmen kilo alımını engelleyici davranışları sergilemeyi sürekli olarak sürdürür. Yeme davranışının bilinçli şekilde sınırlandırılması sonucunda, yaş ve cinsiyete göre belirgin seviyede düşük vücut ağırlığı görülür. Birey, beden ağırlığını ve şeklini algılamada bozulma yaşar, vücut görüntüsünden rahatsızlık duyar ve kilo kaybetmeye yönelik çeşitli davranışlar geliştirir. Ayrıca, bu durum çoğu zaman adet döngüsünün durması (amenore) ile birlikte görülür (APA, 2013).
    Anoreksiya nervozanın 2 farklı tipi bulunmaktadır. Bunlar:

    1. Kısıtlayıcı Tip: Bu tipte; diyet yaparak, aç kalarak ya da aşırı egzersiz ile vücut ağırlığı kaybetme amacı bulunmaktadır. Son üç ayda yeme/çıkarma davranışı gözlemlenmez.
    2. Tıkanırcasına Yeme/Çıkarma Tipi: Bu tipte ise, bireyler son üç ay içerisinde yineleyici bir şekilde tıkanırcasına yeme/çıkarma davranışı göstermektedir.
  • Bulimiya Nervoza: Kişi, başka bir kişinin benzer bir süre içerisinde yiyebileceği yemek miktarından daha fazla miktarda yemek yer. Bunu gerçekleştirirken yeme davranışı üzerinde kontrolü olmadığı hissini yaşar. Aşırı yeme davranışı sonrasında yaşanabilecek kilo alımını önlemek için kendi kendini kusturma, müshil ve diüretik ilaçları kullanma gibi tekrarlayan, uygunsuz telafi edici davranışlar sergiler. Bu davranışlar üç ay boyunca haftada en az bir kez gerçekleştirilir. Kişinin kendine yönelik algısı, vücut şekli ve kilosundan fazlaca etkilenmektedir.
  • Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu: Tüm yeme bozuklukları içerisinde en sık rastlanan yeme bozukluğudur (Guerdjikova vd., 2019; akt. Demirer vd., 2020). Tıkanırcasına yeme bozukluğu, belirli bir süre içinde çoğu insanın aynı koşullarda tüketebileceğinden çok daha fazla miktarda yiyeceğin yenmesiyle tanımlanan bir yeme bozukluğudur. Kişi, ne yediğini kontrol edememe veya kendini durduramama gibi durumlar yaşar ve davranışı üzerinde kontrolü yokmuş gibi hisseder. Normalden daha hızlı yemek yeme, kendisini rahatsız hissedecek seviyede tok hissedene kadar yemek yeme, aç hissetmediğinde bile fazla miktarda yemek yeme, yediği miktardan utanması sebebiyle tek başına yemek yeme, kendinden iğrenme, yemek yedikten sonra suçluluk hissetme sergilenen davranışlardandır.
    Bulimiya nervozadan farkı; kusma, ilaç kullanımı gibi uygunsuz telafi edici davranışlar burada sergilenmez. Bunun yerine kişi, diyet yaparak aldığı fazla kalorilerinden kurtulmaya çalışır. Aşırı yeme davranışı üç ay boyunca haftada en az bir kere ortaya çıkıyorsa ve aşırı yemek yemeyi telafi edecek uygunsuz davranışlar sergilenmiyorsa tıkanırcasına yeme bozukluğu tanısı alabilir.
  • Pika: Besleyici değeri olmayan, yemek dışı maddeleri (kağıt, toprak, tebeşir, dışkı vb.) en az bir ay boyunca sürekli olarak yeme davranışı görülür. Kişi, sergilediği davranışın bilincindedir, bunun sağlıksız ve mantıksız olduğunu bilir. Yaşadıkları semptomlar arasında saç ve vücut ağırlığı kaybı, mineral eksikliği, sağlıksız tırnak görünümü bulunmaktadır. Pika genellikle otizm spektrum bozukluğu, şizofreni, anoreksiya nervoza ve kendine zarar verme gibi zihinsel bozukluklarla beraber görülmektedir (Şenol vd., 2013; akt., Demirer vd., 2020).
  • Ruminasyon (Geri Çıkarma) Bozukluğu: En az bir ay boyunca tekrarlayan döngülerde; mide bulantısı, istemsiz öğürme ya da tiksinme olmadan yutulan yiyeceğin ağıza geri getirilmesi (regürjitasyon) ve bu yiyeceğin tekrar çiğnenmesi, yeniden yutulması ya da dışarı atılması durumudur. Regürjitasyon ve ruminasyon davranışları, kişide rahatlama sağlama ya da uyarıcı bir etki yaratma amacı taşıyabilir.
  • Kaçıngan/Kısıtlayıcı Beslenme: Kişi, fiziksel görünüm ya da vücut ağırlığı endişesi olmadan sürekli olarak yiyeceklerden kaçınır. Yiyecek ya da yemeye karşı ilgi kaybı, yiyeceğin duyulara hitap eden özelliklerine (koku, doku, görünüm vb.) karşı kaçınganlık, yemek yemenin rahatsız edici sonuçlarına karşı endişe duymayla karakterizedir (Mairs ve Nicholls, 2016; akt., Demirer vd., 2020).
  • Tanımlanmış Diğer Beslenme ve Yeme Bozuklukları (TDBYB): APA tarafından belirlenen Anoreksiya Nervoza, Bulimiya Nervoza ve Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu tanı ölçütlerinin tamamını karşılamayan; ancak bu bozukluklara ait bazı belirtileri bir arada barındıran, karmaşık yapılı bir yeme bozukluğudur. Bu kişilerde genellikle sağlıksız yeme alışkanlıkları, beden algısında bozulma, vücut şekli ve kilosuna aşırı önem verme ve eğer kişi kiloluysa, yoğun bir şekilde kilo alma korkusu gözlemlenebilir. Atipik Anoreksiya Nervoza, Sınırlı Süreli Bulimia Nervoza, Sınırlı Süreli Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu, Geri Çıkarma Bozukluğu, Gece Yeme Sendromu olmak üzere 5 alt kategorisi bulunmaktadır.
  • Tanımlanmamış Diğer Beslenme ve Yeme Bozuklukları: Kişide beslenme ve yeme bozukluklarına benzer belirtiler olduğu, bu belirtilerin sosyal, mesleki vb. alanlarda yaşamını olumsuz etkilediği durumlar için kullanılır. Ancak bu durum, bilinen yeme bozukluklarının tanı kriterlerinin hepsini karşılamaz. “Belirtilmemiş beslenme ve yeme bozukluğu” ifadesi, uzmanların tanıyı netleştirmek için yeterli bilgiye sahip olmadığı ya da neden tam bir tanı konulamadığını özellikle belirtmek istemediği durumlarda kullanılır.

Yeme bozukluğu farklı şekillerde kendini gösterebilmekte, bireylerin hayatını çeşitli yönlerden zorlaştırabilmektedir. Ancak bu durum sonsuza kadar böyle devam etmek zorunda değildir. Bireyin psikolojik durumunu, fiziksel sağlığını ve beslenme alışkanlığını göz önünde bulunduran, çok yönlü bir yaklaşımla hareket edilmeli, terapi ile ilerlenmeli ve gerektiğinde medikal destek alınmalıdır.

Yeme bozukluklarında hangi terapi türleri etkilidir?

Terapistlerin yeme bozukluklarının tedavisinde kullandığı birçok psikolojik yaklaşım bulunmaktadır. Bunlardan bazıları: Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Kabul ve Kararlılık Terapisi, Maruz Kalma ve Tepki Önleme, Kişilerarası Psikoterapi, Aile Terapisi’dir. Bu yaklaşımlardan en çok kullanılanı BDT’dir ancak birkaç terapi ekolü birleştirilerek de terapi sürdürülebilmektedir.

Kaynakça

APA (2013), Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (5th ed.). Arlington, VA: American Psychiatric Publishing.
Demirer, B., & Yardımcı, H. (2020). Güncel DSM-V Kılavuzuna Göre Yeme Bozukluklarının İncelenmesi. Sağlık Bilimlerinde Multidisipliner Araştırmalar, 275.
https://www.researchgate.net/publication/353621324_GUNCEL_DSM-V_KILAVUZUNA_GORE_YEME_BOZUKLUKLARININ_INCELENMESI

Ebru Günay
Ebru Günay
Ebru Günay, Ege Üniversitesi’nde Psikoloji bölümü son sınıf öğrencisidir. Psikolojiye olan ilgisini keşfettiğinden beri bu alanda kendini geliştirmeyi hedef haline getirmiştir. Bunun için öğrencilik zamanı boyunca birçok toplulukta bulunmuş, içerik üretmiş ve çeşitli konularda yazılar yayımlamıştır. Sürekli olarak yeni şeyler öğrenmeyi, öğrendiği bilgileri başkalarıyla paylaşmayı sevmesi yazı yazma motivasyonunun temelidir. Psikolojinin herkes için ulaşılabilir olmasını amaçlayan Günay, ruh sağlığının korunması ve geliştirilmesine yönelik çeşitli yazılar kaleme almayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar