Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yazmanın İyileştirici Gücü: Psikolojik Sağlığınıza Katkı Sağlayacak Basit Alışkanlık

Muhtemelen bugüne kadar günlük tutmanın veya yazı yazmanın psikolojik sağlığa olan olumlu etkileriniduymuşsunuzdur. Hatta belki bu alışkanlıkları birkaç kez denemiş, ancak sonrasında bırakmış olabilirsiniz. Oysa, psikolojik sağlığımız için bu kadar az çaba gerektirip böylesine büyük etkiler yaratan çok az şey vardır. Yazmak, aynaya bakmak gibidir ancak tek bir farkla; dışınızı değil, içinizi görürsünüz. Yazmak, kişisel gelişimi, farkındalığı, umudu, iyileşmeyi ve başa çıkma becerilerini artırır; bireylerin sosyal ilişkilerini güçlendirmesine, toplumla bağlantı kurmasına ve ruhsal bir dönüşüm yaşamasına katkıda bulunur (Haertl ve Ero-Phillips, 2017). Sadece birkaç dakika ayırarak, hayatınızda şaşırtıcı değişimlere kapı aralayabilirsiniz.

Peki yazı yazmak ve günlük tutmak bize tam olarak nasıl fayda sağlar? İşte bu basit alışkanlıkların psikolojik sağlığınıza olan katkıları:

1. Duygusal İfade

Hayatın zorlukları, stresli anlar ve olumsuz düşünceler hepimizi etkileyebilir. Zihnimizde dönen düşüncelerle başa çıkmakta zorlandığımızda, bu düşünceleri bir kağıda dökmek, olumsuz duyguları bastırmadan yaşamamız için bize alan açar ve duygusal bir rahatlama sağlar. Özellikle yaşadıklarımızı başkalarıyla paylaşamadığımız durumlarda, yazı yazmak duygusal bir boşalma sağlayarak stresi azaltır.

2. Düşünce Düzenleme

Bazen düşüncelerimiz çok karmaşık ve ağır gelebilir. İçinden çıkılamaz gibi görünen bu zihinsel kaosu yazıya döktüğünüzde, dışarıdan bakma şansı bulursunuz. Yazarken ve zihninizdeki düşünceler gözlerinizin önündeyken fark edeceksiniz ki aslında kafanızdaki düşünceler o kadar karmaşık değildir. Bu basit eylem, sorunları daha iyi anlamanıza, düşüncelerinizin netleşmesine ve çözüm yolları bulmanıza yardımcı olur.

3. Kendini Tanıma

Yazmaya devam ettikçe, kendinizle ilgili farkındalığınız da artar. Yazmayı alışkanlık haline getirdikçe, kendinizle ilgili birçok şeyi bilmediğinizi daha çok fark edersiniz. Yazmak, geçmişinizde ve şimdiki hayatınızda sizi etkileyen unsurları, gerçek potansiyelinizi, bastırdığınız veya görmezden geldiğiniz korkularınızı ve arzularınızı daha net görmenize yardımcı olur. Ayrıca, sorgulama becerinizi artırarak kendinizde ve başkalarında anlam veremediğiniz, şaşırdığınız davranışları ve düşünceleri anlamlandırmanızı kolaylaştırır. Carl Gustav Jung (1989), “Bir kitabım her zaman bir kader meselesidir. Yazma sürecinde tahmin edilemez bir şey vardır ve kendime önceden belirlenmiş bir yol çizmem mümkün değildir.” sözüyle, yazmanın bizi içsel keşif yolculuğumuzda tahmin edemeyeceğimiz yerlere taşıdığını ve her yeni cümlenin zihnimizde daha derinlere uzanan yeni bir kapı araladığını etkileyici bir şekilde dile getirmiştir.

4. Anıları Saklama

Günlük tutmanın en güzel yanlarından biri de anılarımızı saklayabiliyor olmamızdır. Geçmişte yaşadığınız olayları en ince detaylarıyla yazıya dökerek, gelecekte o anıları yeniden hatırlama fırsatı bulabilir, birkaç ay hatta birkaç yıl önceki halinizi daha yakından gözlemleyebilirsiniz. Zor zamanları nasıl atlattığınızı görmek size güç verirken, güzel anıları hatırlamak minnet duymanıza yardımcı olur. Yazılarınız, geçmişinize yapacağınız bir yolculuğun anahtarı gibidir. Düşüncelerinizin ve duygularınızın nasıl evrildiğini görmek, kişisel gelişiminizi anlamanızı ve kendinizi sürekli değişen bir varlık olarak benimsemenizi ve sevmenizi sağlar.

Ne Yazacağınızı Bilmiyorsanız O An Aklınızdan Geçeni Yazın

Birçok insana yazı yazması önerildiğinde, “Ne yazacağımı bilmiyorum” diyerek yazı yazmaktan çekinir. Oysa yazı yazmak, mükemmel olma kaygısı taşımadan yapılabilecek en özgür eylemlerden biridir. İnsan zihni neredeyse hiçbir an boş kalmaz; sürekli bir şeyler düşünüyoruz. Ne yazacağınızı bilemediğinizde, o an aklınızdan geçen en basit düşünceyi yazmakla başlayabilirsiniz: “Çamaşırları toplamam lazım”, “Kahvaltımı yaptım, güne güzel başladım”, “Eski sevgilimi özledim”, “Arkadaşımın mesajına cevap verdim mi acaba?”, “İzlediğim dizinin yeni bölümü için çok heyecanlıyım” gibi. Bu düşünceleri yazmaya başladıkça, zamanla daha derin konulara yöneldiğinizi fark edeceksiniz.

Yazmanın Kuralı Yoktur

Yazmanın ya da günlük tutmanın belirli bir kuralı yoktur. Sadece bir kalem ve kağıt (bilgisayar veya telefon da olabilir) yeterlidir. Yazdıklarınızı isterseniz saklayabilir, isterseniz atabilirsiniz. Bunu her gün yapabilirsiniz ya da sadece ihtiyaç duyduğunuzda. Yazı yazmak, bir yandan iç dünyanıza aynadan bakmanızı sağlarken, diğer yandan psikolojik arınmasürecidir. Mükemmel olması gerekmez; önemli olan başlamaktır.

Zorlandığınız Konuları Yazmaktan Kaçmayın

Yazmakla ilgili en önemli ipuçlarından biri, zorlandığınız ya da yazmayı bırakmak istediğiniz konular üzerinde durmaktır. Eğer bir şeyi yazmakta tereddüt ediyorsanız, o konu muhtemelen yüzleşmeniz ve üzerine düşünmeniz gereken bir meseledir. Kaçınmak yerine yazmaya devam etmek, bu meselelerle yüzleşmenizi sağlayarak iyileşmenizde önemli bir rol oynar.

Yazma eylemi, birçok yönden iyileştirici olsa da özellikle psikolojik bozukluklar söz konusu olduğunda, yazmanın tek başına yeterli olmayacağını unutmamak gerekir. Böyle durumlarda yazmak iyileşme sürecinize katkıda bulunabilir ancak profesyonel yardımın yerini tutmaz.

Unutmayın, günlük tutmak ve yazı yazmak, psikolojik sağlığınıza büyük katkılar sağlayabilecek basit ama etkili alışkanlıklardır. Hayatın karmaşıklığı içinde bir nefes almanızı, duygusal boşalma yaşamanızı ve kendinizi daha iyi anlamanızı sağlayan bu alışkanlığı hayatınıza dahil etmek, sizi psikolojik olarak güçlendirebilir. Şimdi, sadece birkaç dakika ayırarak kendinize bu iyiliği yapmaya ne dersiniz?

Kaynakça

  • Haertl, K. L., & Ero-Phillips, A. M. (2019). The healing properties of writing for persons with mental health conditions. Arts & Health, 11(1), 15–25.
  • Jung, C. G. (1989). Memories, dreams, reflections (Vol. 268). Vintage.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Gülnur Musayeva
Gülnur Musayeva
Gülnur Musayeva, Bursa Uludağ Üniversitesi’nde Psikoloji lisansını ve Bahçeşehir Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji yüksek lisansını tamamlamıştır. Bilişsel Davranışçı Terapi ve Psikodinamik Terapi alanlarında uzmanlaşarak, Türkçe, Azerice ve İngilizce dillerinde yetişkin bireylere terapi hizmeti sunmaktadır. Klinik psikolog olarak, bireylerin karşılaştıkları zorlukların ve duygusal deneyimlerin aslında doğal ve insana özgü olduğunu fark etmelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Yazı ve terapötik pratiğinde, bireylerin kendilerini ve çevrelerini daha derinlemesine anlamalarına rehberlik etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar