Perşembe, Ekim 9, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yaşamı Kaçırma Kaygısı

Beliren Yetişkinlik: Arada Kalan Bir Evre

Beliren yetişkinlik kavramı, ergenlik ile yetişkinlik arasında kalan bir süreçtir. Bu evre, bir önceki nesle kıyasla bireylerin evlilik gibi rollerini 20’li yaşların sonuna ertelediğini gösterir. Bu dönemde ergenlik yaşının 30’a kadar uzadığı varsayılabilir. Yetişkinlik sorumlulukları azalır çünkü evlilik yaşı da artık 30’lara dayanmıştır.

Bu dönemde yani özellikle 20’li yaşlarda olan bireyler; evlilik, iş, kariyer, ekonomi gibi konularda büyük bir gelgit, stres, kaygı ve “geç kalmışlık” hissi yaşarlar.

Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel Sınıflandırması (Diagnostik and Statistical Manual of Mental Disorders – DSM-5) ise kaygı duygusunu gelecekte ortaya çıkabilecek bir tehdit beklentisi olarak ifade etmektedir (Korkin Varanok, Ö. 2025).

Levinson’un Mevsimler Metaforu

Levinson, hayatta yaşanılanları “mevsimler metaforu’’ ile ele alır. İnsanın hayatında olan mutlu, mutsuz ya da mücadeleci anılarını mevsimlere benzetmiştir. Her yaşanılan olayın kendine ait bir zamanı vardır.

Akran Kıyaslamaları ve Zamanın Göreceliliği

Bireyler bu dönemde çoğu zaman hayattan beklentilerini hemen karşılayamaz. Çevresindeki akranları yüksek lisans yapıyor, evleniyor ya da iş buluyor olabilir. Bu durum “geç kaldım” hissi oluşturabilir. Oysa herkesin yaşamı farklıdır.

Tek ortak unsur “zaman”dır. Ancak zaman herkes için aynı akmaz. Toplumun çizdiği “mezun ol, işe gir, evlen” döngüsü, bireylerde baskı yaratabilir. Söz konusu her yaşanılan olayın kendisine ait bir zamanı vardır.

Bazen güzel bir gün geçirdiğimizde zaman su gibi akar gider. Bazen ise çok stresli bir an yaşadığımızda sadece bir dakika bile geçmek bilmez. Bu durum aslında bizlere zamanın göreceli bir kavram olduğunu gösterir.

Tıpkı bir kişinin 25 yaşında evlenip diğer bir kişinin 25 yaşında işi olmaması gibi. Herkes kendi hızında ilerler. Doğru zamana inanırım ve o doğru zaman geldiğinde neyin neden o dönem olmadığı, o zaman sebepleriyle birlikte açıklanır. Bir bakmışsın o an olmadığı için şu an şükrediyorsun.

Bir yılı bireyin yaşamı olarak ele aldığımızda, yıl içindeki mevsimler bireyin geçtiği yaşam dönemlerini ifade edecektir. Her mevsimde bireyin değişimi devam eder ve bu değişimler bir sonraki geçişe hazırlıktır.

Her mevsimin bir zamanı vardır ancak hiçbir mevsim bir diğerinden daha önemli değildir; nihayetinde hepsi bir yılın parçalarıdır. Her bir mevsim gerekli ve kendine özgü bir değere sahiptir (Korkin Varanok, Ö. 2025).

Yaşam Döngüsü ve Düzen Arayışı

Yaşam, herkes için özgün bir kavramdır ve belirli bir düzen içinde ilerler. Yine Levinson bu kavramı mevsimler metaforuyla açıklamış ve her bir mevsimin farklı ama eşit derecede gerekli olduğunu vurgulamıştır.

Bireylerin bu dönemde hayattan beklentilerinin karşılığını alamadığı, daha doğrusu istediğini hemen elde edemediği durumlarda çevresindeki akranlarının aynı yaşta yüksek lisans yaptığını, evlendiğini görmesi; kendisinin yapmış olduğu şeyleri onlarla karşılaştırdığında “geç kalmışlık” hissiyle baş başa kalmasına neden olur.

Aslında her bir bireyin yaşamı farklıdır. Yalnızca ortak olan bir şey vardır: “zaman.” Bu zaman diliminde herkesin sahip olduğu şeyler farklıdır.

Toplum tarafından belirlenen birkaç şey olduğu için “mezun ol, evlen, işe gir” gibi kalıplar bireylerde yaşam kaygısı yaratabilir. Zaman herkes için aynı akmıyor.

Gelecek Kaygısı: Anı Kaçırmak

Beliren yetişkinlikte gelecek kaygısı sık görülür. Birey geleceğe fazla odaklandığından, çoğu zaman “anı” kaçırır. Daha sonra “Keşke o dönemde bu kadar endişelenmeseydim. Her şey zaten olacağına varıyor.” ifadesi sıkça dile getirilir.

Aslında yaşanılan her şey bir deneyimdir. Geçmişe bakarken pişmanlık duymadan ders çıkarmak; geleceğe bakarken kaygılanmadan emin adımlarla ilerlemek gerekir.

Sisli Bir Dönem

Erikson (1968), ergenlik dönemini fırtınalı bir dönem olarak tanımlar. Bu durumda beliren yetişkinlik dönemindeki bireylerin yaşadığı kaygı da sessizce ve sinsice çöken, önünü görmesine engel olan, durumunu zorlaştıran bir “sis” olarak ifade edilebilir.

Bu nedenle beliren yetişkinlikte bireyler, aynı yoğun sisli bir havada trafikte yer alan araçlar gibi, kendi durumlarını diğerleriyle kıyaslayarak yol ve yön bulmaya çalışırlar. Fakat bu kıyaslama, onları daha da sisin içine sürükler.

Özetle bu yaş grubunda olan gençlerin kaygılı olduğu dönemlerde yapması gereken ve önemli olan, bu kaygıyı fark edip onu kontrol altında tutabilmek ve yaşamın sunduğu her deneyimi bir öğrenme fırsatı olarak görebilmektir.

Unutulmamalıdır ki, doğru zaman geldiğinde her şeyin yeri ve nedeni anlaşılır; bu süreçte sabır, farkındalık ve kendine güven en güçlü yol göstericilerdir.

Ayyüce Tepe
Ayyüce Tepe
Ayyüce Tepe, 23 Ocak 2001'de Üsküdar'da doğdu. Eğitimine Erenköy Kız Anadolu Lisesi'nde devam etti ve buradan mezun olduktan sonra lisans eğitimine İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Psikoloji bölümünde devam etmektedir. Şu an son sınıf öğrencisidir. Eğitim hayatı boyunca farklı kurumlarda staj yaparak mesleki deneyim kazandı. Stajları sırasında, kurucu psikologlar için içerik üretimi yaparak yazı alanındaki yetkinliğini geliştirdi. Son stajında süpervizörü tarafından yazıları büyük beğeni topladı ve bu alandaki yeteneği, yazıya olan ilgisini daha da artırarak desteklendi. Psikoloji alanında edindiği bilgi ve deneyimlerini paylaşmaya devam eden Ayyüce Tepe, özellikle yazılarıyla bireylerin ruh sağlığına katkı sağlamayı hedeflemektedir. Psikolojiye olan ilgisini hem akademik hem de yazınsal çalışmalarla birleştirerek, insanların zihinsel sağlığına dokunmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar