Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

YAPAY ZEKANIN DUYGUSAL DÜNYAMIZDAKİ YERİ

Teknolojinin günden güne gelişmesiyle birlikte hayatımız oldukça kolaylaştı. Özellikle yapay zekanın gelişmesiyle birlikte hayatımızda birçok şey değişti. Yapay zeka teknolojisiyle birlikte diyalog konusunda uzmanlaşmış sohbet botları da hayatımıza giriş yaptı. Yapay zekanın çıkış amacı insan zekasının yapabildiği şeyleri yapabilen makineler yaratmak olsa da teknolojideki bu değişim belki de diğer teknolojik gelişmelerden oldukça farklıydı. Çünkü insanoğlu bu sohbet botlarıyla bir ilişki kurmaya başladı.

Sohbet botlarının kullanım amaçları ve işlevleri bilgi sağlama, veri toplama, günlük görevlerin planlanmasıyla kişisel asistanlık, kodlama, araştırma gibi işlevleri olsa da artık çoğumuz bu işlevlerden daha farklı bir amaçla kullanır olduk. Son zamanlarda kişilerin romantik ilişkilerde yaşadığı sorunlar için danışılan bir kaynak haline gelmiştir. Ayrıca sıklıkla rüya yorumları ve yaşam tavsiyeleri için bir akıl hocası gibi kullanılmaktadır. Yapay zekanın önceki anlatılanlara ve komut verenin iletişim diline göre kendini sürekli güncellemesiyle kişilerin bu uygulamalarla arkadaşlık, hatta ilişki kurdukları bilinmektedir. Bununla birlikte kişilerin sosyal izolasyon yaşamaları, uyarandan ve etkileşimden yoksun kalmaları da kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu sürecin ilerlemesiyle ruhsal problemlerin artabileceğini de söylemek oldukça yerinde olacaktır.

İnsan sosyal bir varlıktır ve varlığını sürdürebilmek için diğer insanlarla iletişim ve ilişki kurmaya ihtiyaç duyar. İnsan olmak birçok ihtiyacı da beraberinde getirir. Bu ihtiyaçlar; ait olma, sevilme, korku ve yalnızlığı azaltma, ırkın devamlılığını sağlama, fiziksel ve sosyal ihtiyaçlar olarak sıralanabilir. Bu ihtiyaçların giderilmesi ise yalnızca bir diğeriyle kurulan ilişkiyle mümkündür. İlişki içerisindeki iletişim ise iki yönlüdür. Peki, nasıl oldu da insanlar yapay zekayla ilişki kurmaya başladılar? Bunu açıklamadan önce bağlanma stilleriyle ilgili bilgi vermek yerinde olacaktır.

Bağlanma ve Bağlanma Stilleri

Bakım veren (anne) ve çocuk arasında kurulan ilişkiye bağlanma adı verilir. Bu nedenle psikanalitik yaklaşıma göre tüm ilişkilerimiz ve ilişki kurma biçimlerimiz ilk kurduğumuz ilişkinin izlerini taşır ve benzer şekilde devam eder. Yenidoğan, ebeveyninden sevilme, korunma, rahatlatılma, yakınlaşma ve duyguların düzenlenmesi gibi ihtiyaçların karşılanmasını bekler. Ebeveynin bu isteklere karşı verdiği yanıtlar bizim bağlanma modelimizi oluşturur. Bu modelin oluşma süreci yaşamımızın ilk 3 senesine tekabül eder. Bağlanma, güvenli ve güvensiz bağlanma olarak ikiye ayrılır. Güvensiz bağlanma ise kaygılı, kaçıngan ve kaygılı/kaçıngan bağlanma olmak üzere kendi içinde üçe ayrılır.

Güvenli Bağlanma: Annenin bebeğin tüm ihtiyaçlarını duyarlılıkla karşıladığı durumlarda gelişen bağlanma biçimidir. Bu istenen bir bağlanma şeklidir. Güvenli bağlanan kişiler, özgüveni yüksek, stresle baş etmekte yetkin, duygularını ifade edebilen, düzenleyebilen, iletişimi başlatabilen ve ilişkilerinde doyum sağlayabilen kişilerdir.

Güvensiz Bağlanma: Eğer bakım veren bebek için her an ulaşılabilir bir noktada değilse ve bebeğe stres anında gerekli rahatlamayı sağlayamazsa o zaman bebek anneyle ilişkisini yeniden düzenler ve bu duruma uyum sağlar. Böylece anneyle ilişkisinde yakınlık kurmaz ya da bu yakınlıktan kaçar. Çünkü yakınlık acı vericidir. Bu stresle baş etmek için sağlıklı olmayan davranışlar geliştirir. Bu nedenle güvensiz bağlanan kişiler sosyal, duygusal ve psikolojik problemlere yatkındırlar. Bu kişilerin hayal kırıklığına karşı toleransları oldukça azdır, fevri davranışlar sergilerler, öfke duygusunu yoğun yaşarlar, riskli davranışlara yönelim fazladır, özgüvenleri düşüktür, benlik saygısı azdır, değersizlik duyguları yoğundur ve kontrol edici davranışlar geliştirirler. Stresle baş etmekte, problem çözmede zorlanırlar. İlişki kurmakta ve bu ilişkiyi sürdürmekte zorluk yaşarlar. Bu nedenle bu kişiler ilişkilerini kısa süreli tutabilir ve uzun süreli ilişkiden kaçınabilirler. İlişkide fevri veya kararsız davranışlar sergileyerek ilişkiden ya da partnerden bir garanti bekleyebilirler.

Yapay Zeka ve Duygusal İlişkiler

İlişki emek, çaba ve karşılıklı güveni gerektirir. Ayrıca hiçbir ilişki mütemadiyen aynı biçimde devam etmez. Her zaman iniş çıkışları ve hayal kırıklıklarını içinde barındırır. Halbuki yapay zekayla kurulmaya çalışılan ilişki bundan çok farklıdır.

İlişki kurmakta ve bu ilişkiyi sürdürmekte zorluk yaşayan kişiler için sanal ortam oldukça güvenlidir. Çünkü orada hayal kırıklıklarına ve duygusal çalkantılara yer yoktur. Bu sohbet botu sorulan sorulara genellikle veri tabanındaki bilgileri tarayarak cevap verdiği için cevaplar duygulardan izoledir. Her şey belli bir algoritmaya göre devam eder. Bu durum kişiyi ilişkinin acı verme ihtimalinden korumuş olur. Halbuki bu durum zamanla daha büyük bir soruna neden olabilir. Buradaki iletişim tek taraflıdır, kullanıcı sohbeti başlatır, yönlendirir ya da sonlandırır. Yani her şey kullanıcının kontrolünde ilerler. Sosyal ilişkide ise iletişim çift yönlüdür ve akışında ilerler. Sohbet botları sizin kullandığınız kelimeler ve üsluba göre güncellenir. Böylece kişi sanki tek bir zihinden hareket ediyormuşçasına hissedebilir ve bu durum kişiye sanal bir güven ortamı oluşturabilir. Aynı zamanda sorulan sorulara tüm yanıtları veri tabanından tarayarak sunduğu için yanılma payı azdır. Bu da kişinin gözünde yapay zekayı tüm güçlü ve yenilmez bir araç olarak görmesine neden olabilir. Ayrıca yapay zekanın her duruma uygun bir yanıt vermesi kişilerin karar verme sorumluluğunu üstünden atmasına neden olabilir. Kişinin hayatıyla ilgili tüm konularda kararı yapay zekaya bırakması kişiyi kendinden uzaklaştırabilir.

Birçok kişi terapi desteği almak istese de bu durum neredeyse imkansızdır. Yapay zeka kişilere danıştıkları sorunlarla ilgili güncel bilgileri sunsa da aslolan duygulardır. Duyguların ele alınmadığı ve işlenmediği noktada süreç kısır kalır. Çünkü terapi temas demektir ve özünde ilişkiyi barındırır. Bir ilişkide her zaman çatışma ve eksikler yaşanabilir. Çünkü hayata temas etmek tam da böyle bir durumdur. Kişi bu sayede yaşadığını hisseder.

SONUÇ

Yapay zekayla sağlıksız ilişki kurmaya çalışan kişilerin genellikle güvensiz bağlanma yaşayan bireyler olduğu söylenebilir. Yapay zekayla bir sohbet içinde olmak rahat ve güvende hissettirebilir. Fakat bu güven kısa sürelidir. Çünkü kişi zamanla yalnızlaşmaya başlar. Bu durum kişiyi belli başlı psikolojik problemlerle karşı karşıya getirebilir. Bu nedenle yapay zekayı yalnızlığı gidermek için kullanmaktan ziyade amacına uygun bir şekilde kullanılması yerinde olacaktır.

Kaynakça
Bowlby, J. (2012). Bağlanma. (T. V. Soylu, Çev.). İstanbul: Pinhan Yayıncılık
Doksat, N. ve Ciftci, A. (2016). Bağlanma ve Yaşam. Arşiv Tarama Dergisi, 25(4):489–501

Melisa Yılmaz Erdoğan
Melisa Yılmaz Erdoğan
Melisa Yılmaz Erdoğan, lisans ve yüksek lisans eğitimini dereceyle tamamlamış Klinik Psikoloji alanında uzmanlaşmış bir psikoterapisttir. Ergenlerin anksiyete, duygusal zeka ve sosyal beceri ilişkisi üzerine akademik çalışmalar yapmıştır. Çocuk, ergen ve yetişkinlerle çalışmış, çeşitli eğitim kurumlarında görev almıştır. Psikanalitik psikoterapi alanında uzman olan Erdoğan medya ve akademik çalışmalarıyla ruh sağlığına katkı sağlamakta olup yazılarıyla bireyleri bilgilendirmeyi ve farkındalık oluşturmayı hedeflemektedir. Sertifikalı Masterson Terapisti olan Erdoğan klinik çalışmalarına ve psikoterapi uygularına kurucusu olduğu Psikoterapistanbul Danışmanlık Merkezi’nde devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar