Yapay zeka (YZ) teknolojileri, son on yılda günlük hayatımıza hızla nüfuz etti. Akıllı asistanlar, sohbet botları, öneri sistemleri ve terapi destek programları gibi araçlar, yalnızca iş ve eğitim alanında değil, psikolojik deneyimlerimizde de önemli değişikliklere yol açıyor. İnsanların teknoloji ile kurduğu bu yeni ilişki biçimi, psikolojik iyilik hali, sosyal bağlar ve karar verme süreçleri üzerinde karmaşık etkiler yaratıyor. Bu yazıda, yapay zekanın insan psikolojisine dokunan alanları bilimsel çalışmalar ışığında ele alacak, ortaya çıkan fırsatları ve riskleri sade bir dille inceleyeceğiz.
1. Yapay Zekanın Psikolojik Destekteki Rolü
Depresyon, anksiyete gibi yaygın ruhsal sorunların tedavisinde yapay zeka destekli uygulamalar önemli bir destek sağlıyor. Özellikle psikolojik yardım almaya çekinen veya erişimi kısıtlı kişiler için 7/24 ulaşılabilir olan sohbet botları, duygu durumu takibi ve rehberlik hizmetleri sunuyor. Fitzpatrick, Darcy ve Vierhile’nin (2017) yaptığı araştırmada, YZ tabanlı Woebot isimli sohbet robotunun kullanımıyla katılımcıların depresyon belirtilerinde azalma gözlemlendi. Ancak bu tür programların, insan terapistlerin yerini tam olarak alamadığı; empati, sezgi ve bağ kurma yeteneğinin hâlâ insan psikoloğunun ayrıcalığı olduğu vurgulanıyor.
2. YZ’nin Sosyal Bağlar ve Duygusal Bağımlılığa Etkisi
Yapay zeka ile yoğun etkileşim, bazı bireylerde sosyal izolasyonu artırma riski taşıyor. Sosyal bilimler alanında öncü araştırmalar yapan Sherry Turkle (2023), insanların teknolojiye olan bağlılığının gerçek insan ilişkilerini zayıflatabileceğine dikkat çekiyor. Özellikle yalnızlık hissi yaşayan bireylerde, yapay zeka ile kurulan yapay “dostluklar” yüz yüze iletişim yerine geçebiliyor ve bu da psikolojik dayanıklılığı olumsuz etkileyebiliyor. Bu durum, sosyal becerilerin körelmesine ve duygusal ihtiyaçların tam karşılanamamasına yol açabiliyor.
3. YZ ile Kurulan Yeni Psikolojik İlişkiler
Waseda Üniversitesi’nden Kato ve Nishida’nın (2024) araştırmaları, insanların yapay zeka ile kurduğu bağlanma biçimlerinin, insan ilişkilerindeki duygusal eğilimleri de yansıtabileceğini ortaya koymuştur. Pek çok kişi, YZ sistemlerini yalnızca bir araç olarak değil, duygusal destek sunan bir “arkadaş” gibi de görmeye başlamaktadır. Özellikle yalnızlık hissi yüksek olan bireyler, YZ ile etkileşimden rahatlatıcı bir yakınlık duygusu elde edebilmektedir. Ancak bu bağlanmanın, gerçek insan ilişkilerinin sağladığı empati, anlayış ve duygusal derinliği sunması mümkün değildir. YZ’nin bilinçten yoksun yapısı, uzun vadede kişinin sosyal ihtiyaçlarını tam olarak karşılamayabilir. Bu nedenle yapay zeka ile kurulan duygusal ilişkilere temkinli yaklaşmak, teknolojiyi destekleyici bir araç olarak görmek ve insan temasını tamamen ikame etmesine izin vermemek önem taşır.
4. YZ ile Kurulan Yeni Psikolojik İlişkiler
Waseda Üniversitesi’nden Kato ve Nishida (2024), insanların yapay zekaya yönelik bağlanma biçimlerini inceleyerek bu etkileşimin insan ilişkilerindeki bağlanma stillerini yansıtabileceğini ortaya koydu. İnsanlar, YZ’yi sadece işlevsel bir araç değil, duygusal destek veren bir varlık olarak da görebiliyor. Bu durum, teknoloji ile insan psikolojisi arasında yeni bir ilişki biçiminin doğduğunu gösteriyor. Ancak bu bağlanmanın gerçek insan ilişkilerinin yerini tutması beklenmemeli; çünkü yapay zekanın bilinç ve duygusal anlayışı mevcut değil.
5. Karar Verme Süreçlerinde YZ’nin Rolü
Yapay zeka algoritmaları, kullanıcıların tercihlerini analiz edip onlara özel öneriler sunarak karar mekanizmalarını etkiliyor. Bu durum bazen bilinçli veya bilinçsiz biçimde bilişsel önyargıları pekiştirebiliyor. Zhou ve arkadaşlarının (2025) yaptığı çalışma, manipülatif YZ tasarımlarının kullanıcıların finansal ve duygusal kararlarında etkili olduğunu gösteriyor. Örneğin, sosyal medya platformları ve alışveriş siteleri, kişisel verileri kullanarak insanları daha fazla tüketmeye yönlendirebiliyor. Bu nedenle yapay zeka kullanımında etik standartların ve kullanıcıların psikolojik farkındalığının önemi büyüyor.
6. Geleceğin Psikolojik Kaygıları ve Fırsatları
YZ’nin yükselişiyle birlikte “insanlık kaybı”, “empati azalması” ve “kontrolün yitirilmesi” gibi endişeler toplumda yaygınlaşıyor. Öte yandan, yapay zeka destekli teknolojiler engelli bireylerin iletişim kurmasını kolaylaştırıyor, kişiye özel psikolojik destek ve eğitim fırsatları sunuyor. YZ’nin etik ve psikolojik boyutlarının dengeli yönetilmesi, toplumun ruh sağlığı açısından kritik önemde. Bu nedenle, teknoloji gelişirken psikolojik etkilerini anlamak ve toplumda bilinç oluşturmak gerekiyor.
Sonuç
Yapay zeka, insan psikolojisi üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratmaktadır. Psikolojik destek hizmetlerinde erişimi artırırken, sosyal ilişkilerde izolasyon riskini beraberinde getirebiliyor. İnsanların YZ’ye karşı geliştirdiği bağlanma biçimleri yeni psikolojik alanlar açıyor; ancak gerçek insan ilişkilerinin yerini tutmuyor. Ayrıca, yapay zekanın kararlarımız üzerindeki etkisi etik ve psikolojik açıdan dikkatle değerlendirilmelidir.
Gelecekte, yapay zekanın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini anlamak, sağlıklı ve bilinçli bir teknoloji kullanımı için olmazsa olmazdır. Bireylerin, teknolojiyle kurdukları ilişkiyi düzenlerken kendi sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmaları önemlidir.
Kaynaklar
Fitzpatrick, K. K., Darcy, A., & Vierhile, M. (2017). Delivering cognitive behavior therapy to young adults with symptoms of depression and anxiety using a fully automated conversational agent (Woebot): A randomized controlled trial. JMIR Mental Health, 4(2), e19. https://doi.org/10.2196/mental.7785
Turkle, S. (2023). Alone together: Why we expect more from technology and less from each other. MIT Media Lab Report.
Kato, T., & Nishida, T. (2024). Human attachment styles reflected in human-AI interaction. Journal of Human-Computer Studies, 152, 102900. https://doi.org/10.1016/j.ijhcs.2021.102900
Zhou, X., Li, Y., & Chen, J. (2025). Ethical concerns in manipulative AI: Effects on user decision making. arXiv preprint. https://arxiv.org/abs/2502.07663