Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Virginia Satir ve Kişisel Buzdağı Metaforu: Aile Terapisinde Değişim Modeli

Virginia Satir, modern aile terapisi yaklaşımının öncülerinden biri olarak kabul edilir. Satir’in çalışmaları, bireylerin aile içi etkileşimleri anlamalarına ve kişisel farkındalıklarını geliştirmelerine odaklanmıştır (Satir, 1988). Onun terapötik yaklaşımı, bireyin davranışlarının yüzeyde görünen kısmı ile altında yatan duygusal ve düşünsel süreçler arasındaki bağlantıyı keşfetmeyi amaçlar. Bu bağlamda Satir’in geliştirdiği kişisel buzdağı metaforu, bireylerin içsel dünyalarını anlamalarını kolaylaştıran güçlü bir araç olarak öne çıkar. Buzdağı metaforu, kişiliğin görünür ve görünmez yönlerini görselleştirerek, terapötik sürecin temelini oluşturur.

Satir’in değişim modeli ise, bireylerin ve ailelerin yaşamlarındaki değişim sürecini anlamalarına ve yönetmelerine yardımcı olur. Bu model, bireyin mevcut durumu tanıması, değişime açık hale gelmesi ve yeni davranışlar geliştirmesi sürecini içerir (Satir, 1988).

Kişisel Buzdağı Metaforu

“Aile hayatı bir buzdağı gibidir: Çoğu insan olup bitenlerin sadece onda birinin farkındadır; o da sadece görebildikleri ve duyabildikleridir.”

Satir’in kişisel buzdağı metaforu, bireyin davranışlarının yüzeyde görünen kısmı ile altında yatan duygu, inanç, beklenti ve yaşantılar arasında bir ayrım yapar (Satir, 1988). Buzdağı metaforunda, buzdağının suyun üzerinde görünen kısmı davranışları temsil ederken, suyun altındaki büyük kısmı bireyin duygusal dünyasını, inançlarını ve öz-değer algısını simgeler. Bu metafor, bireyin davranışlarının nedenlerini anlamak ve değişimi bu temelden başlatmak için etkili bir araçtır.

Örneğin, bir aile içindeki çatışmalı durumları ele alacak olursak, yüzeydeki tartışmalar veya agresif davranışlar sadece buzdağının görünen kısmıdır. Su altındaki bölümde ise, bireylerin korkuları, reddedilme kaygıları veya geçmiş deneyimlerden kaynaklanan duygusal yaraları bulunabilir. Satir’e göre, bu görünmeyen kısım üzerinde çalışmadan, yüzeydeki davranışları kalıcı olarak değiştirmek mümkün değildir. Bireyler, terapötik süreçte kendi “su altındaki” dünyalarını keşfettiklerinde, hem kendilerini hem de ailelerini daha iyi anlayabilirler.

Değişim Modeli ve Aile Terapisi

Satir’in değişim modeli, bireylerin ve ailelerin yaşamlarındaki değişim sürecini beş aşamada ele alır: mevcut durum, direnç, keşif, yeni beceriler geliştirme ve entegrasyon (Satir, 1988). Bu model, aile terapisi sürecinde hem bireysel hem de sistem düzeyinde uygulanabilir.

Mevcut Durum

Aile üyelerinin şu anki iletişim ve etkileşim biçimlerini anlamak. Bu aşamada, buzdağının suyun üzerindeki kısmı gözlemlenir.

Direnç

Değişime karşı bireysel veya sistemik dirençlerin ortaya çıkması. Su altındaki duygular ve inançlar burada önemli rol oynar.

Keşif

Bireylerin kendi duygularını, inançlarını ve ihtiyaçlarını fark etmeye başlaması. Buzdağının su altı kısmının terapötik olarak keşfi gerçekleşir.

Yeni Beceriler Geliştirme

Farkındalık kazanılan duygular doğrultusunda yeni iletişim ve başa çıkma stratejileri geliştirilir.

Entegrasyon

Yeni davranışların günlük yaşama yerleşmesi ve bireyin kendisi ile uyum içinde hareket etmesi sağlanır.

Aile terapisi bağlamında bu süreç, aile üyelerinin birbirlerinin su altındaki dünyalarını anlamalarını ve empati geliştirmelerini sağlar. Böylece çatışmalar azalır ve iletişim daha sağlıklı bir düzeye taşınır. Satir’in yaklaşımı, sadece bireysel değişimi değil, sistem içindeki etkileşimi de dönüştürmeyi hedefler (Satir, 1988).

Buzdağı Metaforu ve Değişim Modelinin Etkileşimi

Kişisel buzdağı metaforu, Satir’in değişim modelinin temelini oluşturur. Değişim süreci, buzdağının görünmeyen kısmına odaklanmadan sürdürülemez. Örneğin, bir aile üyesinin öfke dolu tepkileri üzerinde çalışılırken, bu tepkilerin altında yatan korku, reddedilme kaygısı veya düşük öz-değer gibi duygusal öğeler keşfedilmeden yüzeydeki davranışlar yalnızca geçici olarak değiştirilebilir.

Satir (1988), “Her birey kendi içsel kaynaklarını kullanarak değişebilir” demiştir. Bu ifade, bireyin kendi buzdağının derinliklerini fark etmesi ve yeni beceriler geliştirmesi gerektiğini vurgular. Değişim modeli ile buzdağı metaforu birlikte kullanıldığında, hem bireysel farkındalık artar hem de aile sisteminde sürdürülebilir bir değişim sağlanır.

Virginia Satir’in çalışmaları, aile terapisi alanında hem teorik hem de pratik açıdan önemli katkılar sunar. Kişisel buzdağı metaforu, bireyin yüzeydeki davranışlarının ötesine geçmesini sağlayarak, duygusal ve bilişsel dünyasını anlamasına yardımcı olur. Satir’in değişim modeli ise, bireylerin ve ailelerin yaşamlarındaki değişimi yapılandırılmış bir şekilde yönetmelerine olanak tanır.

Buzdağı metaforu ve değişim modeli arasındaki bağlantı, terapötik sürecin merkezindedir. Bireylerin su altındaki dünyalarını keşfetmeleri, dirençleri aşmaları ve yeni beceriler geliştirmeleri, aile sisteminde kalıcı ve sağlıklı değişimlerin önünü açar. Satir’in yaklaşımı, bireysel farkındalığı artırırken, aile içi etkileşimlerin de daha sağlıklı ve işlevsel olmasını destekler. Bu bağlamda, kişisel buzdağı metaforu ve değişim modeli, modern aile terapisi uygulamaları için temel bir rehber niteliği taşır.

Kaynakça

Satir, V. (1988). The new peoplemaking. Palo Alto, CA: Science and Behavior Books.
Satir, V., Banmen, J., Gerber, J., & Gomori, M. (1991). The Satir model: Family therapy and beyond. Palo Alto, CA: Science and Behavior Books.

Ayşe Çelikkanat
Ayşe Çelikkanat
Ayşe Çelikkanat, Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü lisans öğrencisi olarak eğitimine devam etmektedir. Eğitim sürecinde aktif olmaya ve deneyim kazanmaya önem verdiği için birçok gönüllülük çalışmasında yer almıştır. Psikolojik testler üzerine staj sürecindedir. Hayatı deneyimler bütünü olarak görmekte ve her deneyimin, her hikâyenin içindeki psikolojik koşulları incelemeyi hedeflemektedir. Sosyal psikoloji ve klinik psikoloji alanlarında uzmanlaşmayı amaçlamaktadır. Ayrıca tiyatro ve psikolojiyi bir arada görebileceğimiz teknikleri uygulayıcı olarak hayata geçirmeyi planlamaktadır. Psikolojinin herkes için erişilebilir bir hizmet olmasını, kolektif bir psikolojik bilinç oluşturmayı misyon haline getirmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar