Perşembe, Kasım 13, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Travmatik Deneyimlerin Beyin Üzerindeki Etkileri ve İyileşme Süreci

Travmalar; savaş, ölüm, ölümcül hastalıklar, doğal afet, insan kayıpları gibi kötü olaylar sonucu bireyde ortaya çıkan psikolojik bozukluklar olarak tanımlanmaktadır (Uğurluoğlu ve Erdem, 2019). Travmatik olaylar bireylerde davranış değişikliklerine, kişilerarası ilişkilerde tutum değişikliklerine ve kendilik algısında değişikliğe sebep olmaktadır. Travmatik bir olaya maruz kalma limbik sistem ve beyin sapı tarafından kontrol edilen stresi tetiklemekte ve hipokampüs, amigdala ve prefrontal kortekste işlevsel değişikliklere neden olmaktadır (Kılıç ve ark., 2024). Bazı hormonların olması gerektiğinden daha fazla veya daha az salgılanması beyindeki stres seviyesinin artışına neden olurken travmatik deneyimler bu hormonlarda dengesizlik yaratır. Bunların yanı sıra travmatik deneyimler karamsar ruh haline neden olabileceği gibi beyin plastisitesi sayesinde travmatik deneyimlerin vereceği psikolojik zararlar iyileştirilebilir (Köksoy, 2022). Psikoterapi yöntemleri ve sosyal destek, travmanın yarattığı olumsuzluklardan kurtulmanın diğer yollarındandır. Bu makalenin devamında travmatik deneyimlerin beyin üzerindeki etkileri ve iyileşme sürecinin diğer detayları verilecektir.

Travmatik Deneyimlerin Beyin Üzerindeki Etkileri

Travmaya maruz kalan bireylerde beynin çeşitli bölgelerinde değişiklikler gözlemlenmektedir. Beynin duygu cevaplarını düzenlemede görevli olan beyin bölgesi olan amigdala özellikle korku duygusunun düzenlenmesinden sorumludur. Travmatik deneyim sonucu karşılaşılan ve travmatik olayla ilgisi olmayan herhangi bir uyaran karşısında amigdalanın duyusal duyarlılığında artış gözlemlenmiştir (Göğceğöz Gül ve Eryılmaz, 2015). Amigdalanın duyarlılığındaki artış bireyde tedirginlik hissinin oluşmasına ve tetikte olma ihtiyacının hissedilmesine neden olur. Travma deneyiminin beyinde değişikliğe neden olduğu bir diğer bölge ise hipokampüstür. Hipokampüs dışarıdan gelen bilgilerin bellekte depolanması ve geri çağırılmasından sorumludur. Travma deneyimleyen bireylerle yapılan araştırmalarda travma sonrası hipokampüsün hacminde küçülmenin meydana geldiği ve bu nedenle travmatik olaya dair bilgilerin eksik veya düzensiz bir şekilde hatırlanmasına neden olduğu görülmüştür (Kızıltan ve Eroğlu, 1998). Bunların yanı sıra ventromedial prefrontal korteksin görevi korku duygusunun söndürülmesidir ancak travmatik deneyimler beynin bu bölgesinin işlevinde azalmaya neden olmaktadır. Korku duygusunun söndürülememesi halinde bireyin travmatik deneyimi tekrar yaşama ihtimali söz konusudur (Gündüz ve Aker, 2015). Görüldüğü üzere travmatik deneyimler beynin bazı bölgelerindeki aktivasyonlarla doğrudan ilişkilidir. Bunların yanı sıra travmatik deneyimler aynı zamanda hormon düzeylerinde de değişikliklere neden olmaktadır.

Travmatik Deneyimlerin Hormonlar Üzerindeki Etkisi: Stres Tepkisinin Ortaya Çıkması

Travmatik deneyimler bireyde stres seviyelerinde artışa neden olmakla birlikte strese yanıt veren bazı hormonlarda da artışa veya azalmaya neden olmaktadır. Stres hormonu olarak bilinen kortizol hormonu strese yanıt verme amacı taşımaktadır. Travmatik deneyimler, kortizol salgısının düzenlenmesinden sorumlu olan hipotalamus-hipofiz-adrenal (HHA) ekseninde hormonel dengesizliğin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir (Öncü, 2024). HHA ekseninde ortaya çıkan dengesizlik durumu bireyde olumsuz zihinsel ve fiziksel etkiler yaratabilir. Travmaya maruz kalan bireylerde kortizol değerleri yükselebilir veya düşebilir. Uzun süreli yüksek kortizol değerleri bireyin beyin hücrelerine zarar vererek hafıza ve düşünme yetilerini zayıflatabilir. Travmatik deneyimler aynı zamanda bireyde adrenalin hormonunun artışına neden olabilmektedir. Savaş veya kaç tepkilerini düzenlemeden sorumlu adrenalin hormonunun artışı, kalp atış hızında ve anksiyete seviyelerinde artışa neden olabilmektedir (Civan ve ark., 2018). Stres anında seviyelerinde düşüş yaşanan hormon ise sevgi hormonu olarak bilinen oksitosin hormonudur. Travma sonrası oksitosin hormonu seviyesinde azalma yaşanması sosyal ilişkilerin zayıflamasına ve bireyde güven problemlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Kaba, 2019).

Travma Sonrası İyileşme Süreci

Travmatik bir deneyimle mücadele etmek oldukça güç bir durumdur. Bu nedenle stresle baş etmek ve travmanın yarattığı olumsuz ruh halinin üstesinden gelmenin tek bir yolu yoktur. Bireyin, yaşadığı deneyimin farkındalığıyla mücadele etmesi ve çevresinden gördüğü sosyal destek ile travmayı atlatması daha olasıdır. Aynı zamanda bireyin travmatik süreci dengeli ve kontrollü ilerletememesi halinde profesyonel bir desteğe başvurması iyileşme sürecini en sağlıklı şekilde hızlandıracaktır. Bunların yanı sıra çeşitli meditasyon ve farkındalık düzeyli etkinliklerle travmatik deneyim sürecinin yarattığı stres azaltılabilir. Çeşitli fiziksel aktiviteler aracılığıyla mutluluk hormonlarının düzeyinde artış sağlayarak stresten uzaklaşmayı başarabilirler. Travmatik deneyimin yarattığı olumsuz ruh halini iyileştirmeyi sağlayan en önemli faktörlerden birisi de beyin plastisitesidir. Bir diğer adıyla nöroplastisite, beyindeki değişimi, gelişimi ve beynin değişken yapısını ifade etmektedir (Çoban Kapuoğlu, 2023). Beyin, yeni sinaptik bağlantıların oluşmasına ve bu sayede işlevsel değişikliklere yol açarak stres gibi olumsuz bir duruma karşı direnci arttırabilir.

Kaynakça

  • Çoban Kapuoğlu, E. (2023). Eğitim ve öğrenmenin fizyolojik temeli: Nöroplastisite. Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, (36), 447-464.  
  • Kaba, İ. (2019). Stres, Ruh Sağlığı ve Stres Yönetimi: Güncel Bir Gözden Geçirme. Akademik Bakış Dergisi, (72), 63-81.  
  • Civan, A., Özdemir, İ., Gencer, Y.G., Durmaz, M. (2018). Egzersiz ve stres hormonları. Türkiye Spor Bilimleri Dergisi, 2(1), 1-14.  
  • Öncü, M. (2024). Kortizol ve stres yönetimi: Yüzücü performansı perspektifi. Eken, Ö. ve Karadağ, M. (Der.). Bireysel sporlar ve performansın bireysel temelleri içinde (129-142). İstanbul: Efe Akademi Yayıncılık.  
  • Kızıltan, E. ve Eroğlu, L. (1998). Travma ve dissosiyasyonun nörobiyolojisi. Ege Psikiyatri Sürekli Yayınları, 3(4).  
  • Köksoy, H. (2022). Hücrelerimiz bizi duyar mı? Epigenetik, nöroplastisite ve genetik determinizm. Dalkılıç, M. ve Köksoy, H. (Der.). Insac World Health Sciences içinde (760-774). Ankara: Gece Kitaplığı Yayınları.  
  • Göğcegöz Gül, I. ve Eryılmaz, G. (2015). Travma sonrası stres bozukluğunun nörobiyolojisi: Bir gözden geçirme. Turkish Journal Clinical Psychiatry, 18(2), 71-79.  
  • Gündüz, A. ve Aker, A.T. (2015). Travmatik stres ve beyin. Turkiye Klinikleri J Psychiatry-Special Topics, 8(1), 1-9.  
  • Uğurluoğlu, D. ve Erdem, R. (2019). Travma geçiren bireylerin spiritüel iyi oluşlarının travma sonrası büyümeleri üzerine etkisi. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 21(3), 833-858.
  • Kılıç, B.S.S.P., Saltoğlu, S., Erdoğdu, E. (2024). Effects of early psychological trauma on limbic system structure and function. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 16(4), 691-706.
Dilber Hussein
Dilber Hussein
Dilber Husseın, 3.sınıf psikoloji öğrencisidir. Nöropsikoloji başta olmak üzere bilişsel psikoloji ve sosyal psikoloji alanlarında yazılar yazan Husseın, psikoloji alanında edindiği bilgileri okuyucuyla buluşturmayı hedeflemektedir. Psikoloji alanına ilgi duyan bireyler için sade ve anlaşılır bir dille anlatımlar yapmayı ve okuyucunun kendisine dair farkındalıklar kazanmasına yardımcı olmayı amaç edinmektedir. Yazılarında teorik bilgileri yaşamın içinden örneklerle birleştirerek, psikolojinin herkes için ulaşılabilir ve anlamlı bir alan olduğunu göstermeye çalışmaktadır.

2 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar