Pazar, Nisan 27, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Somatizasyon Bozukluğu: Bedenin Dili Olsa da Konuşsa

“Beden, ruhun deniz kenarıdır.” İçeride kopan duygu fırtınaları da dingin akan berrak düşünceler de bedene çarpar bir zaman sonra. Bedene çarpıp “gör” demek ister esasında içeride olanları. “Bak içerinde olanlara, bak ve gör ki düzeltmek için, iyileştirmek için bir şeyler yap içerideki yaraları, konuşulamayan arzuları, çoktan unutulup rafa kaldırılmış umutları…”

Konuşmak, anlamak, fark etmek, anlamlandırmak duygularımızı, sürekli önümüze düşen fikirlerimizi veya tekrarlayan davranışlarımızı, büyük bir nimet aslında içinde bulunduğumuz böyle hızlı bir çağda. Her şey ve herkes tüketmek üzerinden ilerlerken durup bir soluklanarak iç dünyamıza eğilmek, neler olup bittiğini sormak ne büyük bir nimet. Veya bizim içimizi merak eden, ruhsal evimizin mimarisini, karanlıkta kalmış köşeleri bilmek isteyen bir insana, bir sosyal çevreye sahip olmak ne büyük şans. İşte tüm bunların olmadığı yerlerde karşımıza bir kavram çıkıyor: Somatoform veya Somatizasyon Bozukluğu.

Somatizasyon bozukluğu veya psikosomatizasyon ifadeleri, biyolojik bir kökeni bulunamayan, daha ziyade psikolojik bir açıklaması olan bedensel belirtilerdir. Mesela, yıllar önce zorlu bir kayıp döneminden sonra başlayan ve bir türlü geçmeyen, hiçbir doktorun da tam anlamıyla sebebini bulamadığı ve tedavilere yanıt vermeyen bir baş ağrısı gibi. Veya ilk doğumu çok zor ve travmatik geçen bir annenin, eşi 2. çocuğu istemeye başlayınca ortaya çıkan ve hiçbir tıbbi kökeni bulunamayan karın ağrısı gibi.

Somatizasyon bozukluğu, psiko ruh ve soma-beden kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşan, ruhsal yapıdan etkilenerek bedensel belirtilerin ortaya çıkması şeklinde de ifade edilebilir.

DSM-V’te “Bedensel Belirti Bozuklukları ve İlişkili Bozukluklar” bölümünde yer almaktadır. Toplumun %5-7’sinde psikosomatik belirtilerin görüldüğü yapılan çalışmalarda mevcutken, kadınların erkeklere oranla daha fazla psikosomatik belirtiler gösterdiği gözlenmiştir (Aksu, 2021).

Somatizasyon Bozukluğu Türleri

  • Somatizasyon Bozukluğu: Ağrı, mide-bağırsak sorunları, cinsel işlev sorunları, sinir sistemiyle ilgili şikâyetlerin olması.  
  • Konversiyon Reaksiyonu: Felç, görme kaybı, duyu kaybı, denge bozuklukları şikâyetleri gözlenebilir.  
  • Hipokondriyaz: Hastalık hastalığı – küçük belirtileri çok büyük oranda yorumlayarak hastalık yaşamaktan kaygı duyma hali.  
  • Dismorfik Bozukluk: Dış görünüş konusunda sürekli rahatsızlık duyma.

Somatizasyon Bozukluğu Nedenleri

  • Duyguların Yok Sayılması: En başta öfke, üzüntü, acıma, suçluluk, aşk gibi duyguların görmezden gelinip hiç konuşulmaması, dile getirilmemesi durumlarında, bedensel belirtilerin bu duygular adına konuştuğunu söylemek yanlış olmaz.  
  • Dürtü ve Arzuların Bastırılması: Cinsel arzular, beğenilme isteği gibi arzuların yoğun olması ve bunların toplum tarafından kabul görmeyeceği endişesiyle bastırılması sonucunda, yine beden devreye girip bastırılan arzuları dile getirmeye çalışabilir.  
  • Yoğun Duygusal Yüklerden Kendini Korumak (Kaçınma): Stres, kaygı, sorumluluk gibi duyguları taşıyamayacağına, güçsüz olduğuna inanan bir birey, bazen bunun farkında olmayıp bir yetişkin olarak stresle baş etme çabası yerine bilinç dışında kaçınma savunmasına girebilir ve açık açık “Bu olanlar bana çok fazla, hepsini taşımakta zorlanıyorum.” demek yerine beden dile gelir ve örneğin, çok önemli bir toplantı döneminde şiddetli baş ağrıları kendini gösterir.  
  • Hastalık veya Kayıpların Olduğu Bir Aile Ortamında Yetişmek: Hasta veya bakıma ihtiyaç duyan bir aile üyesiyle büyümek ve ancak hasta olunduğunda yeterli bakımın geldiğine inanmış bir birey, yetişkinlik döneminde yeterli sevgi ve ilgiyi almak için kendisi de sürekli doktor doktor gezen biri haline gelebilir. Bunun dışında, sürekli hasta olan birine şahit olarak büyüyen çocuk, bu durumu rol model alarak hastalığı taklit etmeye başlayabilir, ilerleyen yaşlarında ruhsal olarak zorlandığı dönemlerde –sağlıksız bir baş etme şekli olsa da– bunu bir baş etme yöntemi olarak kullanabilir.

Somatizasyon Bozukluğu Tedavisi

Somatizasyon bozukluğunda ilk olarak kişinin tüm tıbbi muayenesinin yapılmış olduğundan, getirdiği bedensel şikâyetin herhangi bir biyolojik sebebi olmadığından emin olmak gerekir. Psikoterapilerde en yaygın olarak BDT, EMDR, Psikanaliz, farmakolojik tedavi kullanılabilir.

  • Tedavide BDT: Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)’de bireyin bedensel belirtisi bir sonuç olarak değerlendirilir ve bu fizyolojik sonuca neden olan düşünce ve duygular keşfedilerek yerine daha sağlıklı “yeniden-alternatif düşünme şekilleri” üzerine çalışılır.  
  • Tedavide EMDR: EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşlemleme) terapisine göre, zihnimiz bilgiyi dört bilgi kanalında işler: İmajlar, düşünceler, duygular ve bedensel duyumlar. Bu bilgi kanallarından birinde takılma varsa, zihin bunu işlemleyemez ve bireyde bir şikâyet oluşmaya başlar. EMDR terapisi, bireyin getirdiği somatik yakınmaları sorun tanımı olarak kabul edip, bu yakınmaların öğrenildiği anı ağlarını bularak onları duyarsızlaştırmayı hedefler. Ayrıca, şu an bu yakınmaları tetikleyen unsurları ve gelecekte oluşma durumlarını da hedef alarak duyarsızlaştırma yapılır.  
  • Tedavide Psikanaliz: Psikanaliz terapisinde, bireyin bedensel yakınmalarının yok sayılan veya bastırılan duygu ve dürtülerden kaynaklanabileceği esas alınır ve serbest çağrışımla bireyin duygularının bilinç düzeyine getirilerek dile dökmesi amaçlanır.  
  • Tedavide İlaç Kullanımı (Farmakolojik Tedavi): Somatik belirtilerin şiddeti, sıklığı ve günlük yaşam kalitesini nasıl etkilediğine bakılarak, gerekli yerlerde anti-depresan veya anksiyolitik ilaçlar tedaviye eklenebilir. Ancak, tedavide kişinin duygularının farkında olması ve açığa çıkarması beklendiği için daha çok psikoterapilerin daha etkin olduğu söylenebilir.

Kaynakça

Begüm Sayan
Begüm Sayan
lköğretim ve lise eğitimimi İstanbul'da tamamladıktan sonra lisans eğitimimi ODTÜ'de tamamlayarak 2012 yılında mezun oldum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilimdalı, GATA Psikiyatri Anabilimdalı ve NP İstanbul Psikiyatri Hastanesi'nde Stajyer Psikolog olarak görev aldım. 2016 yılında Klinik Psikoloji eğitimimi Üsküdar Üniversitesinde tamamlayarak ;Klinik Psikolog; ünvanı almaya hak kazandım. Ankara ve İstanbul'da rehabilitasyon merkezi ve anaokulu deneyimlerinden sonra 2014 yılında Lüleburgaz Özel Medikent Hastanesinde görev aldım. Sonrasında Yeryüzü Doktorlarının yürüttüğü ‘Ruh Sağlığı ve Psikososyal Destek’ projesinde Klinik Psikolog olarak görev aldım. Ardından aynı projeyi yürüten Dünya Doktorları Derneği’nde önce Klinik psikolog sonrasında Klinik Süpervizör olarak devam ettim. Bu görevimden sonra coterapist/danışman olarak kurumsal eğitim, seminer ve grup çalışmaları gerçekleştirdim. Son olarak Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığının ortak yürüttüğü Sağlık Sistemininin Güçlendirilmesi Projesinde Klinik Psikolog olarak görev aldım.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar