Pazar, Ekim 12, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Seçimlerimizin Psikolojisi: İrade ve Otonomi

Her gün yüzlerce davranış sergiliyoruz. Bu davranışların bazıları alışkanlıklarımız, bazıları birisinin bizden yapmamızı istediği şeyler, bazıları çevremizdeki kişilerin bizden beklentileri, bazıları bedel ödemek istemediğimiz için uyduğumuz kurallar, bazıları ise sadece kendi isteğimiz doğrultusunda sergilediğimiz davranışlar. Bu cümleden de anlaşılacağı gibi davranışsal seçimlerimizin bazıları kendi isteğimiz doğrultusunda iken bazıları bizim dışımızdaki kişilerin, çevresel faktörlerin, olay veya durumların belirleyiciliğinde ortaya çıkmaktadır.

Seçim Özgürlüğü ve Erken Çocukluk Gelişimi

Seçimlerimiz üzerinde ne kadar özgür olduğumuz, erken çocukluk dönemindeki gelişimimiz ile oldukça ilişkilidir. 1,5 – 4 yaş arası otonomi ve irade dönemi olarak tanımlanabilir.
Otonomi, diğer adıyla özerklik; başka bir kişi ya da durumdan bağımsız karar verme, kendi kendini yönetebilme yetisi olarak tanımlanır. Yunanca’dan gelen “auto” (oto-öz, kendi kendine) ve “nomos” (kural, yasa) kelimelerinin birleşiminden oluşur. Psikolojide otonomi; çocuğun kendi başına hareket edebildiği ve ebeveynden bağımsız olduğunu ilan ettiği dönem demektir. Son yıllarda “iki yaş sendromu” diye sıklıkla adından bahsedilen dönemin ta kendisi aynı zamanda otonominin gelişmeye başladığı dönemdir.

Çocukların “ben her şeyi kendi başıma yapabilirim”, “ben ne istersem onu yapacağım, bir başkasının söylediğini yapmayacağım” dediği dönemdir. Kısacası çocuğun kendisinin dışındaki dünyaya ‘hayır’ dediği, kendi içinde oluşan isteklere de ‘evet’ dediği bir dönemdir. Örneğin; bir kız çocuğunun kış günü yazlık bir elbise ile okula gitmek istemesi hatta bunun için ebeveynleri ile inatlaşması, otonomi döneminde yaygın görülen davranışlardan bir tanesidir. Çocuğun bu davranışına ebeveynlerinin verdiği yanıt, bu çocuğun yetişkinlikte alacağı kararlar ve seçimleri üzerinde ne kadar otonom bir birey olacağı hakkında önemli bir role sahiptir.

Otonominin Sınırları ve Denge Arayışı

Otonomi dönemindeki çocuğun her isteğini, istediği şekilde yapmasına sıklıkla izin verildiğinde; çocuğun zihninde “istediğim her şeyi kendi başıma yapabilirim ve size ihtiyacım yok” inancı gelişebilir. “İstediğim her şeyi kendi başıma yapabilirim” cümlesi özerk bir birey olma haline hizmet eder. Ancak “size ihtiyacım yok” inancının yerleşmesi yetişkinlikte yalnızlığı da beraberinde getirir. Bu durum başkalarından yardım istememeye neden olur. Yetişkinlikte; ya daha küçük bir alanda daha az sorumluluk ile izole bir yaşamı tercih etmeye ya da yardım istemediğimiz için her şeyi kendi kendimize yapma mücadelesi ile fazlaca yorulmaya ve bıkmaya sebep olabilir.

Otonomi önemli bir yetkinliktir ama otonominin içinde sıkışmak konforlu bir hayatı sabote eder. İstediğimiz her şeyi kendi başımıza yapmakta özgür olduğumuz kadar bazı isteklerimize hayır demekte de özgürüz. Bazen isteklerimizin gerçekçi ve anlamlı istekler olmadığını anlayıp bunlardan vazgeçebiliriz. İşte bu noktada erken çocukluktaki irade dönemine geçmiş oluruz.

İrade Dönemi: Seçim Bilinci ve Sorumluluk

İrade; kişinin doğru ile yanlışı, kabul gören ve görmeyeni ayırt etme ve seçme becerisidir. İrade döneminde çocuk “istediğim her şeyi kendi başıma yapmak zorunda değilim”, “istediğim her şeyi yapmak zorunda da değilim”, “yardım da alabilirim”, “ebeveynlerimden gelen herhangi bir teklife evet de diyebilirim” dediği dönemdir.

“Otonomi”; dışarıdan gelen her şeye ‘hayır’ demek ve kendi istediğim her şeye ‘evet’ demek iken, “İrade”; kendi istediklerime de ‘hayır’ diyebilme ve dış dünyadan gelen tekliflerden neye ‘evet’ diyebileceğimi seçebilme becerisidir. Kısacası, neye evet diyebileceğimizi bilme halidir.

Örneğin; oyuncaklarla dolu bir oyun alanına giren çocuğun çeşit çeşit oyuncakların içinden bebek ile oynamaya karar vermesi, siyah saçlı değil de sarı saçlı bebek ile oynamayı seçmesi, ne kadar süre ile oynayacağına karar vermesi, onun ile oynamak isteyen arkadaşına evet veya hayır demeyi tercih etmesi iradeli davranışlara örneklerdir.

Yetişkinlikte İrade ve Otonomi Dengesini Kurmak

İrade döneminde bu becerisini geliştirebilen çocuklar yetişkinlikte hangi seçimlerinin onun için iyi olacağının, hangi seçimlerini onun için daha kötü olacağının ayrımını yapabilmesi kolaylaşır. Aslında yetişkinlikte kişiyi sabote eden birçok şeyin 1,5 – 4 yaş arasındaki deneyimlerinden kaynaklandığı görülüyor.

Yetişkinlerin günümüzde sıklıkla karşılaştığı seçimlerden bir tanesi, önlerinde duran veya onlara ikram edilen çok sevdikleri yiyecekleri kilo almak istemedikleri için yememe davranışları, iradeli bir davranış örneğidir. Bazen de yemek istememelerine rağmen iradeli bir duruş sergileyemeyip yiyeceği yemeyi tercih ettikleri görülür. Bu örnekteki seçimlerimizi belirleyen şey yine irade döneminde maruz kalınan ebeveyn tutumlarıdır. Karar verme sürecindeki kendi iç sesimiz ise bu dönemde ebeveynlerimizin bize söylediği cümleler ile doludur.

Ebeveynlerimizin kendi istek ve ihtiyaçları ile olan bağlantısı da oldukça önemlidir. Bize rol model oldukları dönemde, kendi isteklerine ‘evet’ veya ‘hayır’ deme şekilleri, ne kadar otonom veya iradeli bir birey oldukları, kendi seçimlerini başkalarının ihtiyaçlarına, beklentilerine, isteklerine göre mi belirledikleri, kendileri için olumlu sonuçlar doğurmayacak dürtü ve hazlarına hayır diyip diyememe becerileri bugünkü seçimlerimizin temelini atmaktadır.

Kendi Seçimlerinin Bilincinde Bir Yetişkin Olmak

Artık seçimlerinizin en önemli kaynağının erken çocukluk dönemindeki deneyimleriniz ve o dönemdeki ebeveyn tutum ve davranışları olduğunu biliyorsunuz. Şimdi yetişkin olan halinizle otonomi ve irade döneminde öğrendiğiniz ve bugün seçimlerinizde işlevsel bir rol oynamayan tutum ve davranışlardan ayrışmanın zamanı geldi.

Karşımdaki kişi kırılırsa, üzülürse diye değil; çevremdekiler benim hakkımda ne düşünürler diye değil; herkes böyle yapıyor ben de öyle yapayım diye değil; her seferinde en yoğun hazza ulaşayım diye değil; çevremdekilerin istediği gibi bir birey olursam kabul görürüm diye hiç değil.

Keyifli ve konforlu bir hayat yaşamak için yaşamın merkezine kendini koyarak seçimlerini kendi iraden ile yapman oldukça önemlidir. Unutma ki, hayatının direksiyonunu kendi elinde tutan insanların sorumluluk bilinci yüksek ve daha mutlu bireyler olma ihtimali yüksektir.

Aslı Kayaaltı
Aslı Kayaaltı
Aslı Kayaaltı, 2006 yılından itibaren psikolojinin pek çok farklı alanında deneyim kazanmış olan uzman psikolog Aslı Kayaaltı, 2013’ten sonra çocuk, ergen ve yetişkin psikoterapisi ile çift-aile terapisi üzerine yoğunlaşmıştır. Son yıllarda travma, ölüm ve yas konularına dair çalışmalarını arttıran Kayaaltı, güncel konularda da psikoloji yazıları yazmaktadır. Yazılarında ve psikoterapilerinde bireylerin hayatın hızlı akışı içinde daha farkındalıklı, psikolojik olarak esnek ve güçlü olmalarını amaçlamaktadır. Her adımda insanın içsel dünyasına dokunarak bilişsel ve duygusal iyileşmesini desteklemeyi hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar