Bireylerin siyasi yönelimleri, sadece toplumsal ve ideolojik faktörlerle değil, aynı zamanda psikolojik ve biyolojikeğilimleriyle de şekillenir. Sağcılık ve solculuk, bireylerin dünyayı nasıl algıladığı, riskleri nasıl değerlendirdiği ve sosyal düzen hakkında ne düşündüğü gibi temel psikolojik süreçlerle yakından ilişkilidir. Bu yazıda, sağ ve sol ideolojilerin psikolojik temelleri ele alınacak ve bireylerin hangi faktörlere dayanarak bu görüşlere yöneldiği açıklanacaktır.
Sağcılığın Psikolojik Temelleri
Sağcı bireyler, genellikle otoriteye bağlılık, toplumsal düzenin korunması ve geleneksel değerlere bağlılık gibi eğilimler gösterir. Bu eğilimler, bilişsel işleyiş ve duygusal işleme süreçleriyle bağlantılıdır. Örneğin, yapılan nöropsikolojik araştırmalar sonucunda sağcı bireylerin amigdala hacminin sol görüşlü bireylere kıyasla daha büyük olduğu bulunmuştur (Kanai ve ark., 2011). Amigdala, tehdit algısı ve korku tepkileriyle ilişkilidir; bu da sağcı bireylerin neden belirsizlikten kaçındığını ve düzeni koruma eğiliminde olduklarını açıklayabilir. Sağcı bireyler, tehdit algısını daha yüksek seviyede deneyimleyerek daha muhafazakâr bir dünya görüşü geliştirebilirler.
Solculuğun Psikolojik Temelleri
Öte yandan, solcu bireylerin beyin yapısında anterior singulat korteks adı verilen bölgenin daha büyük olduğu gözlemlenmiştir. Bu bölge, hata tespiti ve bilişsel esneklikle ilişkilidir (Amodio ve ark., 2007). Sol görüşlü bireylerinyeniliklere ve değişime daha açık olmalarının altındaki nedenlerden biri de budur. Belirsizliği, bir tehdit yerine fırsatolarak değerlendirme eğiliminde olan solcular, daha deneysel ve yenilikçi sosyal politikaları destekleme eğiliminde olabilirler.
Kişilik Özelliklerinin Rolü
Bu farklar, kişilik özellikleriyle de desteklenmektedir. Büyük Beşli Kişilik Modeli’ne göre, sağcı bireyler vicdanlılık(sorumluluk sahibi olma, düzenlilik) konusunda daha yüksek puan alırken, solcular deneyime açıklık (yeniliğe ve farklı fikirlere yatkınlık) konusunda daha yüksek puan almaktadır. Sinan Alper, “Sağcılığın ve Solculuğun Psikolojisi” kitabında bu farkları şu şekilde açıklamaktadır: “Sağcı bireyler, dünyayı daha tehlikeli bir yer olarak algıladıkları için düzeni ve otoriteyi korumaya eğilimlidirler. Solcu bireyler ise belirsizliği kabul etme konusunda daha rahattır ve değişime uyum sağlayabilirler.”
Sonuç
Sağcılık ve solculuk, bireylerin kişilik özellikleri, bilişsel süreçleri ve nöropsikolojik eğilimleriyle doğrudan ilişkilidir. Sağ görüşlü bireyler, genellikle tehdit algısı yüksek, düzeni koruma eğiliminde ve geleneklere bağlı iken; sol görüşlü bireyler, yeniliğe açık, otoriteye eleştirel yaklaşan ve bilişsel esnekliği yüksek bireylerdir. Bu farklılıklar, çevresel deneyimlerin yanı sıra genetik ve nöropsikolojik faktörlerden de etkilenmektedir.
Öneriler:
- Kendi siyasi eğilimlerimizi anlamak için psikolojik süreçlerimizi değerlendirebiliriz.
- Farklı görüşteki bireyleri daha iyi anlamak için psikolojik araştırmalardan faydalanabiliriz.
- Politik kutuplaşmayı azaltmak için sağ ve sol görüşlerin temel psikolojik ihtiyaçlarını anlamaya çalışabiliriz.