Çarşamba, Haziran 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Renklerin Dili: Anlam ve Algı Yansımaları

Tarih boyunca insanlık, baktığı her şeyde bir anlam arayışı içinde olmuştur. Gören gözler, gördüğü nesneyi, durumu ya da kişiyi görmekten ziyade algılamak istemiştir hep. Çünkü sadece bakmak, hiçbir zaman yetmemiştir yaşayan bizlere. Anlam arayışını en çok etkileyen durumlardan biri de her gözümüzü kapattığımızda gördüğümüz karanlık ve açtığımızda, birbirinden farklı tonda gördüğümüz sonsuz renkler skalasıdır. Bu yüzden renklerin her tonu zihninde farklı bir çağrışım yaparak etkiler algılarımızı.

Antik Yunan’dan bugüne kadar renkler, birçok noktada kullanılsa da ifade ettikleri anlam kişilere göre farklılık göstermiş ve doğa üzerindeki renkler hep tartışma konusu olmuştur. Ünlü filozof Aristo, ateşi sarı, toprağı çok renkli, hava ve suyu beyaz olarak tanımlarken, Rönesans’ın önemli ressamlarından Leonardo da Vinci, toprağı sarı, suyu yeşil, havayı ise mavi olarak ifade etmiştir (Mennan, 2002; Özer, 2012).

Renklerin Biyolojik ve Psikolojik Temeli

Biyolojik olarak göz, korneadan geçerek kırılan ışığın retinaya ulaşması ve koni hücrelerinin renkleri çözümlemesiyle algılanır. Ancak görme işleminin tamamlanması, beynin gelen görüntüyü anlamlandırmasıyla sonlanan bir süreçtir (Okatan, 2021). Bu açıdan bakıldığında, kişiler arası farklı ifade ediş sebeplerinin, son kısım olan “beynin anlamlandırması” aşamasından kaynaklandığı söylenebilir.

Renklere atfettiğimiz anlamlar, yaşadığımız olaylar ve bakış açılarımıza göre farklılıklar gösterse de renklerin insanlar üzerindeki bazı etkileri evrensel olarak kabul görmüştür. Yapılan araştırmalarda, farklı renklere göre vücudumuz tarafından verilen tepkilerin fizyolojik olarak değiştiği gözlemlenmiştir. Örneğin, kırmızı rengi gördüğümüzde bedenimiz kan basıncını artırarak yavaşça adrenalin hormonu salınımına başlarken; turuncu renk, kramp ve spazmları gidermeye dair bizi etkilemeye başlar (Erim, 2000).

Renklerin Bilişsel ve Sembolik Etkileri

Günümüzde, teknolojinin ilerlemesi ve veri görüntüleme işlemlerinin gelişmesiyle birlikte renklerin bilişsel etkileri de birçok alanda daha gözlemlenebilir hale gelmiştir. Mavi, bilişsel olarak odaklanma sağlaması ve sembolik olarak sakinlik, güven ve zekâyı çağrıştırmasıyla ön plana çıkarken; yeşil rengin stresi azaltması ve doğayı sembolize etmesi, bu alanda çalışan kişilerce ifade edilmiştir (Editverse, 2024).

İzlediğimiz dizi ve filmlerdeki karakterlerin kıyafetleri ve ortamların ışıklandırılması da, renklerin anlam ifade etmesi için oluşturulmuş bir başka alandır. 1980 yapımlı The Shining filminin yönetmeni Stanley Kubrick, gerilimin arttığı sahnelerde turuncunun koyu tonlarını kullanarak duyguları izleyiciye renk tonuyla geçirmiştir (Kırık, 2014). 2011 yılında yayımlanan ve Türk yapımı olan Muhteşem Yüzyıl dizisi de bu duruma güzel bir örnektir. Dizinin kostüm tasarımcısı, karakterlerin kişiliklerini ve içinde bulunduğu durumları anlatmak için renklerden yararlandığını ve o dönemde renklerin çok önemli olduğunu söylemiştir. Osmanlı dönemini anlatan dizideki en önemli karakter olan Hürrem Sultan’ın giydiği renklerde saks mavisi ve koyu tonlu renklerin kullanılması sahip olduğu gücü temsil ederken, Hatice Sultan karakterinde daha canlı ve dinamik kıyafetlerin kullanılması genç ve saf bir enerjiyi vurgulamıştır (Arna, 2013).

Renklerin Kültürel ve Bireysel Farklılıkları

Bu tarz bilinçli seçimler, ortak bir anlama hizmet etmesi için tercih edilmiştir. Fakat renklerin etkileri her bireyde aynı oranda etki göstermez. Bireyler arasındaki cinsiyet ve yaş gibi farklılıklar, renklerin ifade ettiği anlam üzerinde belirgin değişiklikler gösterir. Almanya’nın Mainz kentinde yapılan bir çalışmada, yaş olarak büyüklerin koyu; daha genç kişilerin ise açık renkleri daha çok tercih ettiği görülmüştür. Aynı çalışmada, cinsiyet ve yaş fark etmeksizin tüm grupların en çok mavi rengi seçtiği de gözlemlenmiştir (Öztürk, 2014).

Renkler, sadece bireysel değil; kitlesel ve toplumsal alanda da farklı sembolizmleri ifade etmek için kullanılır. Beyaz renk, İslam kültürünü benimseyen toplumlarda parlaklık olarak yorumlanırken; Çin ve Japonya gibi ülkelerde ölümü ve cenazeyi çağrıştırmaktadır (Özer, 2012). Mor rengine bakıldığında ise Batı ülkelerinde krallığı temsil eden unsurlarla ilişkilendirilirken; Brezilya toplumunda ölümü simgelediği görülür (Çalışkan & Kılıç, 2014). Bu gibi pek çok örnek, renklerin tek bir anlamı olmadığını; kişiler ya da kitlelerce yorumlanan anlamına göre şekillendiğini gözler önüne serer. Tıpkı Özdemir Asaf’ın Başlık şiirinde renklere kendi yorumunu katması gibi:

Zamanın, ateşin ve ölümün

Boyası beyaz.

Aşkın, yalanın, kinin rengini

Kırmızı yaz.

Düşlerin, sevincin ve saygının giysilerini

Maviye boya.

Yoksulluğun, umutsuzluğun ve ayrılık gömleğini

Kara çiz.

Renklerin Medya ve Reklamdaki Rolü

Fakat her zaman bu kadar içsel süreçleri temsil etmez renkler. Özellikle 21. yüzyılda, renklerin en aktif kullanıldığı alanlardan biri olan medya ve reklam pazarında. Farklı sektörler, markanın imajı ve kitlesine göre farklı renk tonları içeren reklam stratejileri geliştirirler. Yapılan araştırmalar, tüketicilerin bir ürünü alırken %92,6 oranında görselliğinden etkilendiğini kanıtlamıştır (Öztürk, 2014). Bu sonuç, renklerin bir ürünü almada etkisinin ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir.

2013 yılında, 536 reklam ile yapılan nitel bir çalışmada; gıda reklamlarının genelde canlı bir renk olan sarı rengini, turizm sektörünün güvenilirliği temsil eden mavi rengi ve sağlık reklamlarının en çok beyaz rengi tercih ettiği görülmüştür (Yaman, 2014).

Sonuç: Renklerin Anlamı ve Algı

Renkleri görmek, gören gözün bakmasıyla gerçekleşen bir eylemken; anlamlandırmak, içinde bulunduğumuz kişisel ve toplumsal tüm süreçleri kapsar. Her renk, insan ruhundaki başka bir duyguya hitap eden bir kapı aralayarak çeşitlilik sunar bizlere. Bazı renkler, dünyalarımıza bilinçli şekilde serpiştirilirken; bazı renkleri kendimiz seçerek yeni anlamlar katarız oluşturduğumuz paletlerimize. Evreni ve içindeki sistemleri algılayabilmek için, her yaştan, cinsiyetten, ülkeden kişilerce oluşturulmuş farklı anlamlara sahip renklerle boyarız tablolarımızı. Çünkü biyolojik bir süreçten ziyade, anlamsal bir şekilde yorumladığımız renklerle okuruz kendimizi ve gördüklerimizi.

Mevlâna Celaleddin Rumî, bakmak ve görmek arasındaki bu durumu şöyle özetler (Canel, 2021):

“Senin baktığına herkes bakıyor; ama ya görebildiğini herkes görebiliyor mu? Aralarındaki tek fark sensin.”

Kaynakça

  • Arna, S. (2013, Mayıs 27). Muhteşem Yüzyıl’ın 100 bölümlük stil haritası [Serdar Başbuğ ile röportaj]. Hürriyet. https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/muhtesem-yuzyil-in-100-bolumluk-stil-haritasi-23303556
  • Canel, N. (2021). Unutulmuş düşler mağarası: Yaratıcı düşüncenin peşinde. Pinhan Yayıncılık.
  • Çalışkan, N., & Kılıç, E. (2014). Farklı kültürlerde ve eğitimsel süreçte renklerin dili. Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD), 15(3), 69–85.
  • Editverse. (2024). Color psychology in scientific graphs: Latest research (2024–2025). https://editverse.com/tr/color-psychology-in-scientific-graphs-latest-research-2024-2025/
  • Erim, G. (2000). Rengin psikolojik etkileri. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 13(1), 11–17.
  • Kırık, A. M. (2014). Sinemada renk öğesinin kullanımı: Renk ve anlatım ilişkisi. 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 2(6), 71–83.
  • Mennan, Z. (2002). Günlerin Köpüğü’nde renkler ve çağrıştırdıkları. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 19(2).
  • Okatan, A. (2021, 21 Aralık). Nasıl görürüz? Bilim Genç. https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/nasil-goruruz
  • Özer, D. (2012). Toplumsal düzenin oluşmasında renk ve iletişim. ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 3(6). http://sobiad.odu.edu.tr
  • Öztürk, B. (2014). Renklerin pazarlama üzerindeki etkisi [Yüksek lisans tezi, AHBAP Üniversitesi].
  • Yaman, F. (2014). Reklamlarda kullanılan renkler ve gazete reklamlarının nitel analizi. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, (38), 1–13.
Sıla Ecem Çoban
Sıla Ecem Çoban
Sıla Ecem Çoban, 2003 doğumlu olup Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü 3. sınıf öğrencisidir. Akademik gelişimine önem vererek, ulusal kongrelerde üç bildiri sunmuş, çeşitli platformlarda yazılar kaleme almış ve Halita Dergisi’nin kurucu editörlüğünü üstlenmiştir. Birçok farklı danışmanlık merkezinde staj deneyimi edinmiş olan Çoban, şu anda Çınar Danışmanlık’ta mesleki gelişimini sürdürmektedir. Ayrıca Türk PDR Derneği’ne bağlı Psikolojik Danışmanlar Öğrenci Konseyi'nde üniversite temsilci başkanlığı görevini yürütmüş, çeşitli öğrenci kulüplerinde liderlik pozisyonlarında bulunmuştur. Seminerler, kongreler ve zirvelere katılarak mesleki ve kişisel gelişimine aktif olarak devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar