Ebeveynlik, yalnızca bir çocuğu büyütme süreci değil; aynı zamanda bireyin kendi varoluşuyla yeniden karşılaştığı, çoğu zaman bilinçdışı katmanlara dokunduğu bir psikolojik yolculuktur. Gelişim psikolojisi ve bağlanma kuramı, çocuğun duygusal ihtiyaçlarının ancak güvenli, istikrarlı ve duygusal olarak erişilebilir bir ebeveyn tarafından karşılanabileceğini savunur (Bowlby, 1988). Ancak bu erişilebilirlik, yalnızca dışsal davranışlarla değil, ebeveynin içsel dengesiyle mümkündür.
Pozitif Psikoterapi, bu içsel dengeyi ve ebeveynin psikolojik kaynaklarını merkeze alan çok katmanlı bir psikoterapi yaklaşımıdır (Peseschkian, 1987). Model, bireyin patolojilerine değil, potansiyeline ve yaşamla kurduğu dengeye odaklanır. Bu yönüyle ebeveynlikte tükenmişlik, suçluluk veya kopukluk gibi durumlar yalnızca bir sorun değil, gelişim için bir çağrı olarak da yorumlanabilir.
Bu yazı, Pozitif Psikoterapi’nin “denge” ve “umut” ilkeleri ekseninde ebeveynlike bütüncül bir perspektiften yaklaşmayı; hem çocuğa uzanan eli hem de kendi iç dünyasında yol arayan yetişkini anlamayı amaçlamaktadır.
Pozitif Psikoterapi ve Yaşamın Temel Alanları
Pozitif Psikoterapi, Nossrat Peseschkian tarafından 1968 yılında geliştirilmiş ve psikolojik durumlara kültürlerarası, bütüncül bir perspektiften yaklaşan, bireyin güçlü yönlerine ve yaşam alanlarına odaklanan bir yaklaşımdır. Bu model, bireyin yalnızca semptomlarını değil, yaşamla kurduğu ilişkinin bütününü, bireyin çeşitli kaynak ve yeteneklerini anlamaya çalışır (Peseschkian, 1987).
Modelin denge ilkesi, bireyin yaşamını dört temel alanda dengelemesini önerir:
- Vücut/Sağlık: Bedenin ihtiyaçları, fiziksel iyilik hali.
- Başarı: İş, üretkenlik, kişisel yeterlilik.
- İlişkiler: Aile, arkadaşlıklar, sosyal çevreyle bağlar.
- Anlam ve Gelecek: Hayatın anlamı, kişisel değerler, hayaller ve gelecek planları.
Bu dört alan arasındaki dengesizlik, kişinin yaşam doyumunu ve psikolojik dayanıklılığını doğrudan etkileyebilir. Ebeveynlik sürecinde ise genellikle “ilişkiler” alanı baskın hâle gelirken, diğer alanlar ihmal edilebilmektedir. Bu da zamanla tükenmişliğe ve suçluluk duygularına zemin hazırlayabilir (Özen, 2023).
Ebeveynlikte Farkındalık: “Ben de buradayım”
Pozitif Psikoterapi, ebeveynin kendine şu soruları sormasını önerebilir:
- Bedenim için bu hafta ne yaptım?
- Kendi başarılarımı ne kadar takdir ettim?
- Yakın ilişkilerimde kendimi ne kadar görünür hissediyorum?
- Hayatımda beni heyecanlandıran bir hayalim ya da anlam taşıyan bir yönelim var mı?
Bu sorular, ebeveynin sadece çocuğa değil, kendi yaşam sistemine de yönelmesini sağlayabilir çünkü bir birey kendi ihtiyaçlarını fark edebildiğinde, çocuğunun ihtiyaçlarını da daha sağlıklı biçimde karşılayabilir (Peseschkian, H., 2023).
Umut İlkesi: Hatalarla Değil, Onarımla Büyüyen İlişkiler
Pozitif Psikoterapi’nin ikinci temel ilkesi olan umut, ebeveynlikte hatasız olunması gerektiği mitini yıkar. Asıl önemli olan, hatalardan sonra yeniden bağ kurabilme kapasitesidir. Artı ve eksiler bir arada görülür ve ol’ana bakılmaktadır. Bu, çocuğun duygusal güvenini geliştirir ve ebeveynin de kendine karşı şefkatli kalmasını sağlar.
- “Bugün seni yeterince dinleyemediğimi fark ettim. Yarın birlikte daha iyi bir bağ kurabiliriz.”
- “Sana bağırdım. Bu senin hatan değildi. Şu an yanındayım ve seninle ilgileniyorum.”
Bu tür ifadeler, çocuğun özdeğer algısını onarmakla kalmaz; aynı zamanda ilişkiyi canlı tutar. Araştırmalar, çocuğun duygusal gelişiminde “yeniden bağlanma” sürecinin, hata yapılmayan ilişkilerden daha etkili olabileceğini göstermektedir (Peseschkian, H., 2023).
Her akşam kendinize şu soruyu sorabilirsiniz:
“Bugün çocuğumla ilgili neyi farklı yapabilirdim?”
Bu farkındalık, zamanla umut dolu bir ebeveynlik günlüğüne dönüşebilir.
Umut ilkesinin yanında Pozitif Psikoterapi’de “yetenekler” kavramı, bireyin doğuştan getirdiği ve yaşam yolculuğunda geliştirdiği içsel kaynaklar olarak tanımlanır (Peseschkian, 1987). Ebeveynlik ilişkisi bu yeteneklerin hem geliştiği hem de sınandığı bir ortamdır. Özellikle sabır, sevgi, düzen, açıklık, güven gibi temel insani yetenekler, ebeveynlik sürecinde yalnızca çocuğa aktarılmaz; aynı zamanda ebeveynin kendi içsel potansiyelini fark etmesi için de bir ayna görevi görür. Ebeveyn, çocuğun davranışlarına tepki verirken aslında kendi yetenek repertuarını da yeniden inşa eder. Bu nedenle Pozitif Psikoterapi, çocukla olan ilişkide yaşanan zorlukları birer bozulma değil, geliştirilmeyi bekleyen yetenek alanları olarak ele alır.
Sonuç
Pozitif Psikoterapi, ebeveynliki yalnızca çocuk odaklı bir görev değil, ebeveynin de kendi kaynaklarıyla temas kurduğu bir büyüme alanı olarak görür. Denge ilkesi, ebeveynin sadece “veren” değil, aynı zamanda “yaşayan” bir birey olduğunu hatırlatır. Umut ilkesi ise her günün, ilişkiyi onarmak ve yeniden başlamak için bir fırsat olduğunu…
Kaynakça
- Bowlby, J. (1988). A secure base: Parent-child attachment and healthy human development. Basic Books.
- Peseschkian, N. (1987). Positive psychotherapy: Theory and practice of a new method. Springer.
- Peseschkian, H. (2023). Positive psychotherapy: Core principles. Academia.edu.
- Özen, Y. (2023). How positive is positive psychotherapy? Examination of positive psychotherapy. Academia.edu.