Regl öncesi dönemde kendini bambaşka biri gibi hissettiğin oldu mu? Bir gün önce güldüğün şeye bugün gözlerin doluyor mu? Kendini durduk yere sinirli, kırılgan, hüzünlü ya da tükenmiş bulduğun o günleri… Çoğumuz yaşıyoruz. Bazen o kadar yoğun geliyor ki, sanki içimizde görünmez bir ağırlık oturuyor. Bir yandan “Bunda ne var ki, herkes yaşıyor.” diye küçümsüyoruz kendimizi, bir yandan bedenimizin bize ne anlatmak istediğini duyamıyoruz. Oysa regl öncesi depresyonu, “abartı” değil; bedenin, hormonların ve zihnin birlikte attığı sessiz bir çığlık. Bu çığlık, duyulmayı hak ediyor.
Regl Öncesi Depresyonu Nedir? PMS mi PMDD mi?
Regl öncesi depresyonu, çoğu zaman iki kavramla karıştırılır:
PMS (Premenstrüel Sendrom):
Regl öncesi dönemde görülen ruh hâli değişiklikleri, huzursuzluk, gerginlik, şişkinlik gibi fiziksel ve duygusal dalgalanma belirtilerini kapsar. Yaygındır ve çoğu kadında görülür.
PMDD (Premenstrüel Disforik Bozukluk):
PMDD ise PMS’in daha şiddetli, işlevselliği bozan ve DSM-5’te ayrı bir tanı olarak kabul edilen formudur. Depresif duygu durum, yoğun öfke patlamaları, umutsuzluk, belirgin anksiyete ve sosyal geri çekilme gibi belirtiler baskındır.
Regl öncesi depresyonu yaşayan birçok kadın PMDD tanı kriterlerine tam olarak uymasa bile, PMS ile PMDD arasında bir yerde duran yoğun duygusal dalgalanmalar deneyimler. Bu da yaşam kalitesini etkileyebilir.
Neden Yaşanır?
Regl öncesi depresyonu “hormon bozukluğu” değildir; ancak hormonlardaki değişime duyarlılık oldukça önemli bir rol oynar.
-
Hormon Duyarlılığı:
Özellikle östrojen ve progesteron seviyelerindeki dalgalanma, beyin kimyasallarını etkileyerek duygudurumda değişikliklere yol açabilir. -
Serotonin Düzeyleri:
Regl öncesi dönemde serotonin düzeylerinin düşmesi depresif hislerin temel biyolojik açıklamalarından biri olarak kabul edilir. -
Stres ve Psikososyal Etkenler:
Yoğun iş temposu, ilişki stresi, uyku düzensizliği ve sosyal baskılar belirtilerin şiddetlenmesine katkıda bulunabilir. -
Genetik Yatkınlık:
Araştırmalar, regl öncesi duygusal dalgalanmaya yatkınlığın genetik olabileceğini göstermektedir.
Bu faktörlerin hiçbiri tek başına belirleyici değildir; çoğu zaman biyolojik ve psikososyal etkenlerin birlikte etkisiyle ortaya çıkar.
Bu Dönemde Kendimizi Neden “Değişmiş” Hissederiz?
Regl öncesi depresyonu yaşayan birçok kadının ortak ifadesi şudur: “Sanki ben değilim.” Bu hissin bilimsel bir temeli vardır.
Duygudurumdaki dalgalanma sadece hislerle ilgili değildir; bilişsel süreçler de etkilenir.
• Olumsuz düşüncelere yatkınlık artabilir,
• Konsantrasyon zorlaşabilir,
• Stres toleransı düşebilir,
• Kendilik algısı geçici olarak olumsuzlaşabilir.
Bu deneyimler geçicidir ancak gerçek ve güçlüdür.
Bu Dönemde Kendimize Neden Daha Acımasız Oluyoruz?
Çünkü duygular yoğunlaştığında zihnimiz otomatik olarak daha olumsuz düşünmeye başlıyor.
“Kötü bir gün geçiriyorum.” demek yerine, “Ben zaten böyleyim.” demeye başlıyoruz.
Oysa regl öncesi depresyonu, kalıcı bir ruh hâli değil. Geçici ama etkili bir dalgalanma.
Modunun değişmesi karakterinin değiştiği anlamına gelmiyor.
Peki Ne Yapabiliriz?
Regl öncesi depresyonunu yönetmek, hayatının ritmini anlamakla başlar. Her ay yaşadığın şeyin bir döngüsü var — bunu takip etmek bile büyük bir rahatlama sağlar.
-
Duyguların için alan aç.
“Kendimi kötü hissediyorum, demek ki bir şeyler yanlış” yerine
“Bu dönem geçici, bedenim bir şeyler yaşıyor” demeyi dene. -
Uyku, beslenme, su — düşündüğünden daha çok etkiliyor.
Serotonin dengesi özellikle bu günlerde bu üçlünün elinde. -
Stresi azaltacak küçük mola noktaları oluştur.
10 dakikalık yürüyüş bile duygusal iniş çıkışları hafifletebilir. -
Destek istemekten çekinme.
Partnerinden, arkadaşından, ailenden…
“Bu birkaç gün zorlanıyorum” cümlesi zayıflık değil; kendini tanımanın bir işareti. -
Kendini izlemeyi öğren.
Her ay aynı günlerde mi hassaslaşıyorsun?
Belirtilerin ne zaman artıyor?
Bunları bilmek kontrol hissi verir.
Unutma: Bu Sen Değilsin, Bu Bir Dönem
Regl öncesi depresyonu seni tanımlayan bir kimlik değil.
Bu, birkaç günlüğüne bir sis perdesinin inmesi gibi. Perde açıldığında yine aynı sen varsın.
Sen güçlü değilsin diye değil; bedenin hassas bir evrimsel sürecin içinden geçtiği için böyle hissediyorsun.
Ve bu süreç ne kadar görünmez olsa da, seni yalnız bırakmıyor.
Kendine biraz daha anlayış gösterdiğinde, bu dönemi daha hafif atlatabildiğini fark edeceksin.
Çünkü bazen en çok ihtiyacımız olan şey sadece şudur:
“Geçici olduğunu biliyorum. Ve bu birkaç gün boyunca kendime biraz daha iyi davranacağım.”


