Pazartesi, Kasım 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

“Neden Böyle Hissediyorum?” Dediğin Günlerin Görünmez Yükü: Regl Öncesi Depresyonu

Regl öncesi dönemde kendini bambaşka biri gibi hissettiğin oldu mu? Bir gün önce güldüğün şeye bugün gözlerin doluyor mu? Kendini durduk yere sinirli, kırılgan, hüzünlü ya da tükenmiş bulduğun o günleri… Çoğumuz yaşıyoruz. Bazen o kadar yoğun geliyor ki, sanki içimizde görünmez bir ağırlık oturuyor. Bir yandan “Bunda ne var ki, herkes yaşıyor.” diye küçümsüyoruz kendimizi, bir yandan bedenimizin bize ne anlatmak istediğini duyamıyoruz. Oysa regl öncesi depresyonu, “abartı” değil; bedenin, hormonların ve zihnin birlikte attığı sessiz bir çığlık. Bu çığlık, duyulmayı hak ediyor.

Regl Öncesi Depresyonu Nedir? PMS mi PMDD mi?

Regl öncesi depresyonu, çoğu zaman iki kavramla karıştırılır:
PMS (Premenstrüel Sendrom):
Regl öncesi dönemde görülen ruh hâli değişiklikleri, huzursuzluk, gerginlik, şişkinlik gibi fiziksel ve duygusal dalgalanma belirtilerini kapsar. Yaygındır ve çoğu kadında görülür.
PMDD (Premenstrüel Disforik Bozukluk):
PMDD ise PMS’in daha şiddetli, işlevselliği bozan ve DSM-5’te ayrı bir tanı olarak kabul edilen formudur. Depresif duygu durum, yoğun öfke patlamaları, umutsuzluk, belirgin anksiyete ve sosyal geri çekilme gibi belirtiler baskındır.

Regl öncesi depresyonu yaşayan birçok kadın PMDD tanı kriterlerine tam olarak uymasa bile, PMS ile PMDD arasında bir yerde duran yoğun duygusal dalgalanmalar deneyimler. Bu da yaşam kalitesini etkileyebilir.

Neden Yaşanır?

Regl öncesi depresyonu “hormon bozukluğu” değildir; ancak hormonlardaki değişime duyarlılık oldukça önemli bir rol oynar.

  1. Hormon Duyarlılığı:
    Özellikle östrojen ve progesteron seviyelerindeki dalgalanma, beyin kimyasallarını etkileyerek duygudurumda değişikliklere yol açabilir.

  2. Serotonin Düzeyleri:
    Regl öncesi dönemde serotonin düzeylerinin düşmesi depresif hislerin temel biyolojik açıklamalarından biri olarak kabul edilir.

  3. Stres ve Psikososyal Etkenler:
    Yoğun iş temposu, ilişki stresi, uyku düzensizliği ve sosyal baskılar belirtilerin şiddetlenmesine katkıda bulunabilir.

  4. Genetik Yatkınlık:
    Araştırmalar, regl öncesi duygusal dalgalanmaya yatkınlığın genetik olabileceğini göstermektedir.

Bu faktörlerin hiçbiri tek başına belirleyici değildir; çoğu zaman biyolojik ve psikososyal etkenlerin birlikte etkisiyle ortaya çıkar.

Bu Dönemde Kendimizi Neden “Değişmiş” Hissederiz?

Regl öncesi depresyonu yaşayan birçok kadının ortak ifadesi şudur: “Sanki ben değilim.” Bu hissin bilimsel bir temeli vardır.

Duygudurumdaki dalgalanma sadece hislerle ilgili değildir; bilişsel süreçler de etkilenir.

• Olumsuz düşüncelere yatkınlık artabilir,
• Konsantrasyon zorlaşabilir,
• Stres toleransı düşebilir,
• Kendilik algısı geçici olarak olumsuzlaşabilir.

Bu deneyimler geçicidir ancak gerçek ve güçlüdür.

Bu Dönemde Kendimize Neden Daha Acımasız Oluyoruz?

Çünkü duygular yoğunlaştığında zihnimiz otomatik olarak daha olumsuz düşünmeye başlıyor.

“Kötü bir gün geçiriyorum.” demek yerine, “Ben zaten böyleyim.” demeye başlıyoruz.

Oysa regl öncesi depresyonu, kalıcı bir ruh hâli değil. Geçici ama etkili bir dalgalanma.

Modunun değişmesi karakterinin değiştiği anlamına gelmiyor.

Peki Ne Yapabiliriz?

Regl öncesi depresyonunu yönetmek, hayatının ritmini anlamakla başlar. Her ay yaşadığın şeyin bir döngüsü var — bunu takip etmek bile büyük bir rahatlama sağlar.

  1. Duyguların için alan aç.
    “Kendimi kötü hissediyorum, demek ki bir şeyler yanlış” yerine
    “Bu dönem geçici, bedenim bir şeyler yaşıyor” demeyi dene.

  2. Uyku, beslenme, su — düşündüğünden daha çok etkiliyor.
    Serotonin dengesi özellikle bu günlerde bu üçlünün elinde.

  3. Stresi azaltacak küçük mola noktaları oluştur.
    10 dakikalık yürüyüş bile duygusal iniş çıkışları hafifletebilir.

  4. Destek istemekten çekinme.
    Partnerinden, arkadaşından, ailenden…
    “Bu birkaç gün zorlanıyorum” cümlesi zayıflık değil; kendini tanımanın bir işareti.

  5. Kendini izlemeyi öğren.
    Her ay aynı günlerde mi hassaslaşıyorsun?
    Belirtilerin ne zaman artıyor?
    Bunları bilmek kontrol hissi verir.

Unutma: Bu Sen Değilsin, Bu Bir Dönem

Regl öncesi depresyonu seni tanımlayan bir kimlik değil.
Bu, birkaç günlüğüne bir sis perdesinin inmesi gibi. Perde açıldığında yine aynı sen varsın.

Sen güçlü değilsin diye değil; bedenin hassas bir evrimsel sürecin içinden geçtiği için böyle hissediyorsun.

Ve bu süreç ne kadar görünmez olsa da, seni yalnız bırakmıyor.

Kendine biraz daha anlayış gösterdiğinde, bu dönemi daha hafif atlatabildiğini fark edeceksin.

Çünkü bazen en çok ihtiyacımız olan şey sadece şudur:
“Geçici olduğunu biliyorum. Ve bu birkaç gün boyunca kendime biraz daha iyi davranacağım.”

Ezgi Acar
Ezgi Acar
Ezgi Acar, 1998 yılında İstanbul’da doğmuştur. Lisans eğitimini Koç Üniversitesi Psikoloji bölümünde tamamlayan Acar, aynı zamanda İşletme alanında çift anadal yaparak İnsan Kaynakları Yönetimi alanında uzmanlaşmıştır. Acar, eğitimine Bahçeşehir Üniversitesi Klinik Psikoloji (tezli) yüksek lisans programında devam etmekte olup, uzmanlık alanı olarak Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) üzerine yoğunlaşmaktadır. Mesleki gelişimine üniversite yıllarından itibaren önem veren Acar, Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi, Lape Hastanesi gibi kurumlarda staj yaparak farklı klinik ortamlarda deneyim kazanmıştır. Ayrıca klinik uygulamalarını güçlendirmek amacıyla Bilişsel Davranışçı Terapi, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi, Mindfulness Temelli Terapi, Sanat Terapisi, Spor Psikolojisi gibi farklı terapi yaklaşımlarına yönelik eğitimler almış; MMPI, MOXO Dikkat Testi ve CNS Vital Signs gibi psikometrik testlerin uygulama ve raporlama yetkinliklerini kazanmıştır. Bunun yanı sıra travma, anksiyete, depresyon, psikotik bozukluklar, kişilik bozuklukları, yeme bozuklukları, bağımlılık, şema terapi, çift-aile terapisi ve psikodinamik yaklaşımlar gibi konularda birçok seminer ve vaka sunumuna katılmıştır. Araştırma ve ilgi alanları arasında travmalar, yeme bozuklukları, duygusal yeme, psikoonkoloji ve hastalıkların psikolojisi yer alan Acar, bu konularda bilimsel bilgi ile klinik deneyimi bütünleştirmeyi amaçlamaktadır. Psikoloji alanındaki bilgi birikimini toplumla paylaşma motivasyonuyla yazarlık yapan Acar, Psychology Times Türkiye’de ruh sağlığına dair farkındalık oluşturmayı hedefleyen, anlaşılır ve erişilebilir içerikler kaleme almaktadır. Akademik ve mesleki gelişimini sürdürürken, gelecekte klinik psikoloji alanında uzmanlaşmayı ve kitap yazarak hem bilimsel hem de edebi üretimlerini geniş kitlelere ulaştırmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar