Narsistik kişilik yapısında hayranlık, güç ve mükemmeliyet temaları ön plandadır. Narsistik bireyler aslında dışarıdan göründükleri gibi kusursuz, güçlü ve kendinden emin değillerdir. Tam tersine, içlerinde derin bir değersizlikve yetersizlik duygusu taşırlar. Ancak bunu kimsenin fark etmemesi için sürekli mükemmeliyetçilik maskesi takarlar.
Narsistik yapı, negatif duygulara ev sahipliği yapmak istemez. Negatif duygular yaratacak olay ve durumlardan kaçınır. İşte bu maskeyi koruma çabası, narsistik birey için hayatında büyük bir motivasyon kaynağıdır. Herhangi bir negatif olaya temas edecek olma hali, kaygı duygusunu ortaya çıkarır. Kaygı özellikle; eleştirildiklerinde, hata yapmaihtimalleri olduğunda, ilişkilerde terk edilme korkusu yaşadıklarında ve boşluk hissine kapıldıklarında ortaya çıkar. Boşluk hissi, gerçek kendiliğin olduğu kısımdır. Narsistik yapılarda gerçek kendiliğe temas çok güç olduğundan, temas etmemek için yoğun bir çaba ve kontrol sağlarlar. Narsistik bireyler bu kaygıyı genellikle gizlerler. Duyguların görünür olması onlar için zayıflıktır.
Örneğin, “tüm güçlü” görünerek bu kaygıyı içlerinde hapseder ve kaygılarını dışarıya yansıtmakta güçlük çekerler. Eleştirilere karşı duyarlılıkları yüksek olup, başkalarının kendilerini nasıl gördüğüne karşı oldukça hassastırlar. Masterson yaklaşımına göre üç tip narsistik yapı bulunmaktadır.
1. Teşhirci Narsistik Yapı
Teşhirci narsistik bireyler, dışarıdan bakıldığında hiçbir sorunları yokmuş gibi görünebilir. Kendilerine büyük bir hayranlık duyulduğunu ve çok beğenildiklerini düşünerek işlevselliklerini sürdürebilirler. Ancak yüzeyin altına baktığımızda, bu bireylerin aslında yoğun yetersizlik, değersizlik ve reddedilme kaygılarıyla baş etmeye çalıştıklarını görebiliriz.
Bu kişilerin çocukluk yaşantılarında ebeveynlerin beklentileri çocuğa yansıtılmıştır. Çocuk, bu yansıtma aracılığıyla kendisine hayran olunduğunu ve beğenildiğini düşünür. Ancak, idealize edilen davranışların dışına çıktığında ebeveynleri tarafından hor görülür.
2. Gizli Narsistik Yapı
Gizli narsistik yapıya sahip bireyler, başka birinin idealize edilmesine ve onayına ihtiyaç duyar. Teşhirci narsistik yapı “Ben iyiyim” derken, gizli narsistik yapı ise “Ben ancak başkasının gözünden onaylanırsam iyiyim” diye düşünür.
Bu bireylerin çocukluk yaşantılarında, kendilerini ifade ettiklerinde aşağılandıkları veya ancak ebeveynlerine saygı ve hayranlık duyduklarında sevileceklerine inandıkları görülmektedir. Bu nedenle, yetişkinlikte de başkalarının gözünden kendilerini değerlendirme eğiliminde olurlar.
3. Değersizleştirici Narsistik Yapı
Değersizleştirici narsistik yapıya sahip bireyler, ya altta yatan zedelenmiş kendiliklerini karşısındaki kişiye yansıtırlar ya da karşısındaki kişiyi sert ve saldırgan olarak algılayarak zedelenmiş kendilik rolünü üstlenirler.
Bu durumun kökeni, çocuklukta ebeveynleri tarafından maruz kaldıkları hor görülme, aşağılanma ve şiddettir. Yetişkinlikte ise yakınlık kurdukları kişilere zarar vereceklerini ya da onlardan zarar göreceklerini düşünerek hareket ederler.
Bu üç yapı incelendiğinde, çocukluk döneminde kurulan ilişkilerin ve ebeveyn tutumlarının narsistik kişilik gelişiminde önemli bir rol oynadığı görülmektedir.
İlişkilerde Narsistik Yapılar
Bebeklik döneminde narsistik ebeveynler tarafından idealize edilen çocuklar, yetişkinlikte de partnerlerini idealize etme eğiliminde olurlar. Narsistik ebeveyn, kendi doğrusunu dayatır ve eksik ya da kusurlu yanlarını görmekten kaçınır. Bu yüzden, narsistik ebeveynle büyüyen çocuk da eksiksiz, kusursuz ve “iyi” olmak zorunda hisseder.
Bu kişiler yetişkinlikte ilişkilerinin başlarında partnerlerini mükemmel görme eğiliminde olabilirler. Partnerlerinin tüm kusurlarını görmezden gelir, onlara büyük bir hayranlık duyar ve yüceltirler. Ancak, bu idealizasyon dönemigenellikle kısa sürer.
Narsistik birey, beklentileri karşılanmadığında ya da partneri “idealindeki kişi” olmadığında, hızla onu değersizleştirebilir.
Bu tür ilişkilerdeki en büyük zorluklardan biri, narsistin sürekli değişen ve gerçekçi olmayan beklentileridir. Başlangıçta partnerlerini yücelten narsistik birey, idealizasyon süreci sona erdiğinde partnerinin gerçek haliyle yüzleşmekte zorlanır.
Partnerinin mükemmel olmadığı gerçeği, narsistik yapıyı kırılgan hale getirir. Bu noktada narsistik birey, partnerinin kusurlarını küçümsemeye ve onu değersizleştirmeye başlar.
Empati Eksikliği ve İlişkilerde Kontrol Mekanizması
Narsistik bireyler genellikle empati eksikliği yaşarlar ve başkalarının duygularını ve düşüncelerini anlamakta zorlanırlar. Onların gerçekliği kendi istekleri ve ihtiyaçlarıdır.
Bu bireyler genellikle kendi duygularına künt kalır ve partnerlerinin ihtiyaçlarını göz ardı edebilirler. İlişkideki dengesizlik, narsistin değişken ve gerçekçi olmayan beklentilerinden kaynaklanır.
Başlangıçta idealize ettikleri partnerleri, gerçekçi beklentileri karşılamadığında narsistik birey hayal kırıklığı yaşar. Sürekli olarak mükemmel bir figür görmek istedikleri için, gerçeklerle yüzleşmek onlar için zordur ve bu da ilişkilerden uzaklaşmalarına neden olur.
Sonuç: Narsistik İlişkilerde Sınır Koymanın Önemi
Narsistik bireylerin ilişkilerinde idealizasyon, kontrol, mükemmeliyetçilik ve empati eksikliği gibi unsurlar ön plandadır.
Bu noktada, sağlıklı sınırlar koymak, açık iletişim kurmak ve empatik bir yaklaşım sergilemek, narsistik ilişkilerdedengeyi sağlamak için kritik bir öneme sahiptir. Narsisistik bireyler genellikle partnerlerini yönlendirmek ve kontrol etmek isterler. Partnerin kendi fikirlerini ortaya koyması çok önemli olacaktır. Bir diğeri ise partnerlerin kendi duygularını ortaya koyacak olma ihtimaliyle ötekinin de duygularını gözeteceği bir alan olacaktır. Bir diğeri ise hataya toleransı olması adına her insanın eksik ve kusurlu olduğuna dair açıklamalar yapmak ve hatalara ev sahipliği yapmak, narsistik ilişkiyi sağlamlaştıracaktır.