Mükemmeliyetçilik üzerine konuşacaksak hemen başlarken belirtmemiz gerekiyor ki mükemmeliyetçilik sadece kazanma çabası değildir. Hatta bunun aksine; kişinin fazla düşünmesinden dolayı, elde edeceği başarının anlamına dair irrasyonel inançlar geliştirmesi ve işlevsiz tutumlar sergilemesi şeklinde kendini gösteren psikolojik bir bağlılıktır. Ben de bu yazımda mükemmeliyetçiliğin, sorunlarla başa çıkma ve hedeflerimize ulaşmamızdaki rolü ile anksiyete, öfke ve tükenmişlik hisleriyle nasıl bir ilişkisi olduğunu inceleyip bizim için faydalı mı zararlı mı olduğunu aktarmaya çalışacağım.
Mükemmeliyetçilik ve Hedeflere Ulaşma
Normalde bir hedefimize ulaşmak için göstereceğimiz başarı çabasının aksine, mükemmeliyetçilik potansiyel olarak bazı (psikolojik olarak zayıflatıcı) başarı hedef kalıpları taşır. Bu kalıplar, mükemmeliyetçi çabayı destekler ve bu döngü kendini besler hale gelebilir. Bu kalıplar başarıya belirli ve dar bir anlam yükler ve bu nedenle hata için kişiye çok az alan bırakır. Ayrıca başarısızlıktan kaçınma düşüncesini pekiştirir. Bunu kişi için sırtında taşıdığı fakat göremediği bir yük haline getirir.
Mükemmeliyetçilik ve Sorunlarla Başa Çıkma
Mükemmeliyetçiliği yönetmek için olası bir strateji, mükemmeliyetçi tavırlar sergileyenlerin giderek daha zor hedefler için aralıksız çabalarken ortaya çıkacak kaçınılmaz başarı zorluklarıyla başa çıkmada daha becerikli olmayı öğrenmeleridir. Örneğin mükemmeliyetçiler; karşılaşılacak zorluklardan kaçınma eğilimlerinin aksine, sorunlarla başa çıkma eğilimleri teşvik edildiğinde bunun bir dizi faydalı sonucu olabilir. Sorunlarla başa çıkma yönünde gösterilecek açık ve cesur bir tavır, kaçınmacı stratejileri reddetmek; mükemmeliyetçiliğin potansiyel olarak yıpratıcı sonuçlarının belli oranda önüne geçebilecektir.
Mükemmeliyetçilik ve Anksiyete
Her zaman ve koşul altında herhangi bir şey yapmak istediğimizde o iş bizim için kolay ya da zor olsun birtakım faktörler bizim performansımıza eşlik ederler. Örneğin yağmurlu bir günde yarışacak olan biri çaylak diğeri veteran iki pilotumuz olsun. Birisi yağmurlu ilk yarışını tamamlamak için ecel terleri dökerken diğeri o gün yağmur yağdığını fark etmemiş bile olabilir. İşte tam da burada mükemmeliyetçiliği işin içine soktuğumuzda endişelerimizi arttırıp arttırmayacağını inceleyebiliriz. Mükemmel olma çabası, kişinin kendisi için olumsuz öz değerlendirme yapmasına, yetersizlik hissetmesine ve dolayısıyla kişinin kendisinden şüphe etmesine sebep olabilir. Böyle bir durum ortaya çıktığında ise tehditler kişinin kendi değerleriyle ilişkilendirilecek ve başarı kaygısı artacaktır. Örneğimizde çaylak pilotumuz bu yarışta göz kamaştırıcı bir performans sergileyip zirveyi yakalama beklentisindeyse, yağmuru tehdit olarak algılayıp kendisini zaten yaz koşulları için hazırlandığına ve bunun aslında karşılaşmaması gereken bir istisna olduğuna ikna etmeye çalışabilecek, üstelik her yağmurlu havayı da berbat bir sürüş ve belki de kaza sebebi olarak görüp her seferinde benzer şekilde endişelenebilecektir.
Mükemmeliyetçilik ve Öfke
Kişinin yapacağı bir işte başarılı olmak için başkalarının standartlarını karşılaması gerektiği ve sonuçların kendi kontrolü dışında ortaya çıktığı algısı ile mükemmel olma beklentisi bir araya geldiğinde; aynı işi yapan başkaları da varsa rekabetçi duygularımız ortaya çıkartabilir. Fakat bu kombinasyon bunun ötesinde içinde bulunduğu şartları etkileyen (patron) hatta o işle bir ilgisi bulunmayan diğer kişilere (işimizi aksatan gıcık ofis arkadaşı) karşı düşmanlık duyguları da yaratabilir. Sosyal bir ortamda elde edilmiş ve mükemmel olmayan sonuçlar kişiye adaletsiz gelebilir ve kendisi için aşağılayıcı olabilirler. Bu doğrultuda baktığımızda, mükemmeliyetçilik olumsuz duyguların ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor diyebiliriz.
Mükemmeliyetçilik ve Tükenmişlik
Mükemmeliyetçilik, yüksek başarı çabasını canlandırabilir ve kısa vadede kişisel gelişimi yukarı çekip elle tutulur başarıların kazanılmasını sağlayabilir. Ancak zamanla bu başarılar kişinin kendisi tarafından gözden geçirildikçe, mükemmeliyetçi standartların nadiren elde edildiği ve memnun edici performansların (en iyi ihtimalle bile) zaman zaman ortaya koyulduğu anlaşılacaktır. Çoğu insan için, başarı çabasından kaynaklanan bu sürekli hoşnutsuzluk, yıpranmaya neden olabilir. İşleri konusunda ciddi olan ve yüksek bir standarda ulaşmış mükemmeliyetçiler, mevcut durumlarına ulaşmak için önemli fedakarlıklar yapmış olacaklardır. Dahası, kimlik ve öz değer bu bireyler için sıklıkla başarı ile ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğundan, kendi öz tanımlarını yapacaklarında iş bağlamını kendilerinden uzaklaştıramazlar. Sonuç olarak, zaman ilerleyip mükemmeliyetçiler yaptıkları fedakarlıkları sürdürme yükümlülüğüyle(!) hayatlarını devam ettirdikçe; duygusal olarak bir bitkinliğe, azalmış başarı algısına ve kendileri nezdinde mesleklerinin değersizleşmesine neden olur. Mükemmeliyetçi kişiler, bu başarı çabası örüntüsünü sürdürmenin doğrudan bir sonucu olarak işlerine karşı giderek artan bir tiksinti yaşayabilirler.
Konuyu farklı açılardan değerlendirmiş olmanız ve akıcı anlatımınız gerçekten etkileyici. Okuyucuya hem düşündüren hem de farkındalık kazandıran bir yazı olmuş. Tebrikler!