Perşembe, Eylül 25, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

KADININ SESSİZ ÇIĞLIĞI: ENDOMETRİOZİS’İN PSİKOLOJİK YANSIMALARI

Dayanılmaz ağrılar, bitmek bilmeyen yorgunluk, yoğun adet kanamaları, kadınların bir ömür boyu taşıdıkları bir yük ve yaşamlarında duygusal izler bırakan, duyuramadıkları sessiz çığlıkları… Endometriozis kadınların sadece bedenlerinde değil, aynı zamanda ruhlarının derinliklerinde de izler bırakan kronik bir hastalıktır. Dünya çapında üreme çağındaki yaklaşık her 10 kadından birini etkilemektedir (World Health Organization, 2023) ve endometriozis ile yaşayan kadınlar, günlük yaşamlarını sürdürürken yalnızca bedensel ağrılarla değil, bu hastalığın yarattığı psikolojik etkilerle de sürekli mücadele içindedir.

ENDOMETRİOZİS NEDİR?

Endometriozis, rahmin iç yüzeyini kaplayan endometriyum dokusunun rahim dışında gelişmesiyle ortaya çıkan kronik ve inflamatuvar bir hastalıktır. Bu anormal doku zamanla pelvik bölgedeki üreme organlarına, mesaneye, bağırsaklara veya üretere yayılabilir ve organların birbirine yapışmasına yol açabilir (Liu, t.y.). Bu yapışıklara bağlı olarak pelvik bölgede (alt karın) şiddetli ağrılar görülebilir ve bu ağrılar özellikle adet dönemlerinde belirgin şekilde artar.

Endometriozis; yoğun veya düzensiz adet kanamaları, cinsel ilişki sırasında ağrı, infertilite (kısırlık), şişkinlik, bulantı ve yorgunluk gibi fiziksel belirtilerin yanı sıra, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik belirtilerle de kendini gösterebilir (World Health Organization, 2023).

Endometriozis yalnızca fiziksel belirtilerle seyreden bir hastalık değildir. Aynı zamanda ruhsal iyilik halini derinden etkileyen ve kadınların yaşam kalitesini olumsuz yönde dönüştüren kronik bir durumdur. Üstelik günümüzde endometriozisi tamamen ortadan kaldıran kesin bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır; mevcut tedavi yaklaşımları yalnızca semptomları hafifletmeyi, ağrıyı yönetmeyi ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı hedeflemektedir (Zondervan, Becker & Missmer, 2020; World Health Organization, 2023).

Hastalık yalnızca şiddetli ve yaşam kalitesini bozabilecek semptomlarla sınırlı değildir. Aynı zamanda, semptomların başlamasından sonra uzun süren tanı gecikmeleri sık görülür. Tedaviye rağmen belirtiler zamanla tekrarlayabilir (Horne & Missmer, 2022).

Tanı sürecindeki gecikmeler, yıllarca ağrılarının nedenini bulmak için mücadele edilmesi ve hastalıkla ilgili toplumsal farkındalığın yetersizliği; kadının anlaşılmadığını hissetmesine ve ağrılar nedeniyle günlük yaşamının kısıtlanmasına yol açmaktadır. Tüm bu etkenler, çaresizlik, umutsuzluk ve kaygı duygularının yoğun bir şekilde yaşanmasına neden olmaktadır.

Bu nedenlerle, hastalığın karakterinin psikolojik yönleri ile birlikte tanınması oldukça önemlidir.

1- Depresyon ve Anksiyete

Endometriozis tanısı almış kadınlarda depresyon ve anksiyete, genel popülasyona göre daha yaygındır (Koller, Pathak, Wendt, et al., 2023). Tanı alma sürecinin yıllar sürmesi ve bu süre boyunca yaşanan kronik ağrı ile diğer belirtiler, kadınlar için yoğun bir fiziksel ve duygusal yük oluşturur; umutsuzluk ve çaresizlik hissinin giderek artmasına neden olur.

Kadınlar, bedenlerinde yaşadıkları olumsuz değişikliklerin nedenini ararken geçen yıllarda kendilerini ifade etmeye çalışmakta zorlanırlar ve bu anlaşılmamışlık hissi, depresyon ve kaygının temelini oluşturur. Ayrıca, endometriozis bazı kadınlarda infertiliteye yol açabilir; toplumda sıkça karşılaşılan “doğum yapınca geçer” gibi bilimsel temellere dayanmayan yanlış inanışlar ise kadınlarda suçluluk ve yetersizlik hissini artırabilir.

Tüm bu süreçler, kadının yaşam kalitesini ve psikolojik iyi oluşunu olumsuz etkileyerek, hastalıkla hem bedensel hem de ruhsal olarak başa çıkmasını zorlaştırmaktadır.

2- Beden Algısı ve Özsaygı

Endometriozis, kadınların beden algısını ve özsaygısını etkileyebilir. Şişkinlik, kilo alımı gibi fiziksel değişiklikler ve cinsel birleşme sırasında yaşanan ağrının yarattığı olumsuz duygular, kadınların kendi bedenlerine karşı sorgulayıcı bir tutum geliştirmelerine yol açabilir ve özsaygının azalmasına neden olabilir.

3- Sosyal İzolasyon ve Kişilerarası İlişkiler

Kronik ağrı ve yorgunluk, kadınların günlük yaşam akışını olumsuz yönde etkileyebilir ve adet dönemlerinde yaşanan yoğun kanama ve ağrı, sosyal yaşamlarını kısıtlanmalarına yol açabilir. Bu durum kadının özellikle adet dönemleri başta olmak üzere günlük yaşamında kendini sosyal olarak geri çekmesi ile sonuçlanabilir.

SONUÇ

Endometriozis ile mücadelede, kadınların kendi bedenlerini ve hastalığın karakterini iyi tanımaları büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte, endometriozisin yalnızca bedensel belirtilerle sınırlı kalmadığı; psikolojik etkileri konusunda da farkındalık kazanılması ve tedavi sürecinde fiziksel semptomlarla baş etmenin yanı sıra psikolojik iyi oluş hâlinin korunması gerektiği bilinmelidir.

Endometriozisin getirdiği psikolojik yükle baş etme becerilerini güçlendirmek için bir ruh sağlığı uzmanı ile yürütülecek psikoterapi süreci tedavinin önemli basamaklarından biri olacaktır. Unutulmamalıdır ki endometriozis sadece fiziksel değil aynı zamanda psikolojik bir mücadeledir ve kadınların sessiz çığlığına kulak verilmelidir.

Not: Bu yazı, endometriozis veya başka herhangi bir hastalık için tıbbi tavsiye, tanı veya tedavi sunmamaktadır. Tıbbi destek almak için lütfen jinekolojik onkoloji uzmanına başvurunuz.

KAYNAKÇA

Taylor, H. S., Kotlyar, A. M., & Flores, V. A. (2021). Endometriosis is a chronic systemic disease: Clinical challenges and novel innovations. Clinical Science, 135(22), 2611–2632.
World Health Organization. (2023). Endometriosis fact sheet. World Health Organization. https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/endometriosis
Liu, L. (t.y.). Fibroids & endometriosis: Diagnosis and treatment in New York City. https://loraliumd.com/fibroids-endometriosis-diagnosis-and-treatment-in-new-york-city/
Horne, A. W., & Missmer, S. A. (2022). Pathophysiology, diagnosis, and management of endometriosis. BMJ, 379.
Rempert, A., Smith, J., & Brown, L. (2023). Endometriosis and mental health disorders: Identification and management. Journal of Psychosomatic Obstetrics & Gynecology, 44(2).
Koller, D., Pathak, G. A., Wendt, F. R., et al. (2023). Epidemiologic and genetic associations of endometriosis with depression, anxiety, and eating disorders. JAMA Network Open, 6(1).
Zondervan, K. T., Becker, C. M., & Missmer, S. A. (2020). Endometriosis. The New England Journal of Medicine, 382(13), 1244–1256.

İlknur Konak Topal
İlknur Konak Topal
İlknur Konak Topal psikoloji lisans eğitiminin ardından klinik psikoloji yüksek lisans eğitimini tamamlayarak uzmanlığını almıştır. Havacılık sektöründeki çalışma yılları sırasında uçuş psikolojisi üzerine eğitim almış, mesleki deneyimleri ve uçuş psikolojisi alanındaki bilgilerini çeşitli üniversitelerde seminerler vererek öğrencilere aktarmış, dijital platformlarda yazılarını kaleme almıştır. 2020 yılı itibari ile bir kamu kurumunda toplum ruh sağlığı alanında çocuk ve ergen terapisti olarak danışan kabul eden Konak Topal, bilişsel davranışçı terapi ve bilişsel davranışçı oyun terapisi alanlarında uzmanlaşmıştır. Çocuk ve ergen ruh sağlığının korunması ve güçlendirilmesine yönelik çalışmalarını aktif olarak sürdürmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar