Son yıllarda dijital altkültürlerde belirginleşen ‘incel’ (involuntary celibate) kimliği, yalnızca toplumsal cinsiyet rolleriyle sınırlı kalmayan, derin bir psikodinamik yapıya işaret etmektedir. Bu yapı, bireysel düzeyde narsistik yaralanmaların, ödipal çatışmaların ve kadın figürüne yöneltilmiş ambivalansın bir araya geldiği patolojik bir zemine dayanır. İncel birey, kadınlar tarafından arzu edilmediğini düşündüğünde yalnızca cinsel değil, varoluşsal bir reddedilmeyle karşı karşıya kaldığını hisseder. Bu, Freud’un ‘narsisistik incinme’ olarak tanımladığı durumun dijital bir tezahürüdür. İncel kimliği, aynı zamanda modernitenin bireyi yalnızlaştıran yapısal dönüşümlerine de karşılık gelir. Geleneksel erkeklik biçimlerinin geçersizleştiği, romantik ilişkilerin piyasalaştığı ve sosyal becerilerin performatif hale geldiği bir ortamda, incel bireyler toplumsal değer sisteminin dışında kalırlar. Bu dışlanmışlık hissi, psikanalitik anlamda simgesel düzene katılamama, Öteki’nin arzusu içinde yer bulamama haliyle örtüşür.
Kadın figürüne yönelik hem idealize eden hem de aşağılayan tutum, erken dönem bağlanma dinamiklerinin ve ayrışma-bireyleşme süreçlerinin sağlıksız biçimde tamamlanmamış olmasından kaynaklanabilir. Bu bireyler için kadın, hem ulaşılması gereken bir ideal hem de yokluğu cezalandırılması gereken bir boşluk yaratır. Bu durum Melanie Klein’ın “bölme” savunma mekanizmasıyla da ilişkilendirilebilir; kadın ya tümüyle iyi ya da tümüyle kötü olarak temsil edilir. Lacan’ın bakış açısından, incel birey için kadın, ulaşılması gereken bir ‘arzu nesnesi’ olmaktan çok, ‘Öteki’nin arzusunu temsil eden bir simgedir’. Kadının kendisi değil, onun arzusu, onaylayıcı bakışı ve sosyal geçerlilik sağlayan rolü arzu edilir. Lacan’ın ‘eksiklik’ kavramı burada temel bir rol oynar. Özne, kendisini tamamlayacak olan şeyi dışsal bir nesnede (kadın) arar; fakat bu nesneye hiçbir zaman tam olarak ulaşamayacağını bildiğinden, arzusu daima acı ve öfke üretir.
İncel forumlarında görülen ortak söylemler, bireysel bilinçdışının dijital ortamda kolektif bir düzeye sıçradığını göstermektedir. Burada dışa vurulan öfke, yetersizlik ve cinsel isteksizlik, simgesel düzlemde yıkıma uğramış bir öznenin yankısıdır. Forumlarda kullanılan dil, yalnızca bireysel duyguları yansıtmakla kalmaz; aynı zamanda kolektif bir bilinçdışının kendini ifade etme biçimidir. Jungcu bir yaklaşımla, bu söylemler gölge arketipinin dijital bir yansıması olarak da okunabilir. Bu forumlar aynı zamanda arzunun simgesel dilde ifade bulamadığı yerlerde imgesel temsiller aracılığıyla doyurulmaya çalışıldığı alanlardır. Lacan’ın üçlü yapısı olan ‘gerçek’, ‘imgesel’ ve ‘sembolik’ düzeyler üzerinden okunduğunda, bu platformlar bireyin simgesel düzende yer bulamadığı, arzunun imgelerle beslendiği bir gerçeklik inşasıdır. Burada özne, simgesel düzenin dışına itilmiş bir “yetersiz erkek” olarak konumlanır ve kendi arzusu yerine, toplumsal onaylanmış arzu kalıplarını taklit eder.
Klinik Perspektif
Klinik olarak bakıldığında, incel kimliği yalnızca bir toplumsal kategori değil, aynı zamanda derin bir terapötik müdahale alanıdır. Bastırılmış libidinal enerji, yönsüzleşmiş öfke ve kadın figürüne karşı duyulan çelişkili hisler, tedavi sürecinde dikkatle ele alınmalıdır. Bu bireylerde sıklıkla görülen savunma düzenekleri arasında yansıtmalı özdeşim, projeksiyon ve pasif agresyon yer alır. Terapist için bu durum, aktarım ilişkilerinde yoğun çatışmalar doğurabilir. Terapötik süreçte, bireyin arzusuyla yeniden temas kurması hedeflenmelidir. Lacan’ın ‘öznenin arzusu, Öteki’nin arzusudur’ önermesi göz önüne alındığında, özneye kendi arzusunun özgünlüğünü fark ettirmek, iyileşmenin anahtarı olabilir. Ayrıca cinselliğin yalnızca heteronormatif performans kalıplarına indirgenmemesi, öznenin bedenle ve hazla kurduğu ilişkinin yeniden yapılandırılmasına olanak tanır.
Sonuç
İncel kimliği, dijital çağın narsistik krizlerinden birinin dışavurumudur. Bu kriz yalnızca bireysel değil, aynı zamanda kolektif bir ruhsal yapı sorunudur. Psikanaliz, bu yapıların içine sızarak görünmez olanı görünür kılabilir; bastırılmış olanı dile getirebilir. Bu nedenle incel kimliğini anlamak, hem toplumsal dönüşümü hem de bireysel iyileşmeyi mümkün kılabilecek bir başlangıçtır.
Kaynakça
- Bauman, Z. (2000). Liquid love: On the frailty of human bonds. Polity Press.
- Freud, S. (1914). On narcissism: An introduction. In J. Strachey (Ed. & Trans.), The standard edition of the complete psychological works of Sigmund Freud (Vol. 14, pp. 67–102). Hogarth Press. (Original work published 1914)
- Kristeva, J. (1982). Powers of horror: An essay on abjection (L. S. Roudiez, Trans.). Columbia University Press.
- Lacan, J. (1977). Écrits: A selection (A. Sheridan, Trans.). W.W. Norton & Company.