Çarşamba, Nisan 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

İnanmak

İnanç, yalnızca bir dilek değil, gözle görülemeyen bir güce güvenmek ve onun için adım atmak anlamına gelir. İnsan psikolojisinde inanç, kişisel gelişimin motor gücü, değişimin kapılarını aralayandır. Ancak bu süreç, görünmeyene doğru yapılan bir yolculuktur ve çoğu zaman herkesin kolayca katılamayacağı, derin bir içsel güce ihtiyaç duyar.

İnanç, görünmeyeni sulamak gibidir. Ne zaman toprağa su verildiğini göremezsin ancak inançla o toprakta bir şeylerin büyüdüğünü hissedersin. Bir tohumun filizlenmesini izlediniz mi hiç? Günlerce, haftalarca, toprağın üstünde hiçbir şey yokken, sadece su vermeye devam edersiniz. Çünkü toprağın altında bir şeyler olduğuna inanırsınız. İnanç da tıpkı bu filizlenme süreci gibidir. Hemen görülemez, ancak her bir adımda bir şeyler büyür. Psikolojide bu süreç, özellikle bireylerin gelişimlerine olan güvenlerini yansıtır. Albert Bandura’nın öz yeterlilik kuramında, bir bireyin başarabileceğine olan inancı, onun çabalarını ve sabrını doğrudan etkiler. Yani bir kişi, önünde engeller olsa da bu engelleri aşacağına inanıyorsa, onun bu inançı, gerçekliğe dönüşebilir. İnançı çabasını artıracaktır.

İnanç, bir hedefe ulaşmak için attığımız adımların en güçlü motivasyonudur. Mesela, bir öğrenci sınavdan geçeceğine inanıyorsa, çalışma sürecinde gösterdiği çaba artar, motivasyonu güçlenir. Bu inanç, ona güç verir. Aynı şekilde bir danışan terapiye başladığında, iyileşebileceğine dair bir inancı varsa, tedavi süreci daha verimli geçer. Psikolojik süreçler, sadece zihinsel değil, duygusal bir düzeyde de inançla şekillenir. Bir kişi kendine güveniyorsa, hayatla olan ilişkisinde cesaretli adımlar atar. Ancak bu adımlar, çoğu zaman zahmetli olabilir, çünkü inanç, tıpkı bir tohum gibi kırılgan ve hassastır. Geçmişte yaşanan hayal kırıklıkları, bireyin inanç istikrarını zedeleyebilir.

İnanç, bir çeşit güven ilişkisidir. Bunu Nasreddin Hoca’nın hikayesinde de görebiliriz: “Nasreddin Hoca’nın da yaşamış olduğu bir köyde kuraklık nedeniyle yağmur duası yapılmak istenir. Nasreddin Hocaya halk gider, durumun vehametini izah ederler, yağmur duasına çıkılmazsa kuraklıktan dolayı tarım işleri, tarlalar ve hayvancılığın çok zor durumda kalacağını ifade ederler. Bunun üzerine Nasreddin Hoca, Köy Halkına der ki: ‘Yarın öğleden sonra köy meydanında hep beraber toplanıp yağmur duası yapacağız.’ Yarın olur ama Nasreddin Hoca, köy halkına kızıp hiddetlenir: ‘Bugün dua edemeyiz.’

Köy Halkı der: ‘Ne için dua edemeyiz?’

Nasreddin Hoca der: ‘İNANMIYORSUNUZ!’

Köy Halkı der: ‘İnanıyoruz.’

Nasreddin Hoca der: ‘Madem inanıyorsunuz o halde şemsiyeleriniz nerede?’”  

Bu soru, inanç ve hazırlığın birlikte nasıl çalıştığını gösterir. İnanç, sadece zihinsel bir süreç değil, aynı zamanda bir hazırlıktır. Gerçekten inananlar, sadece dileklerde bulunmakla kalmaz, aynı zamanda inançlarına uygun şekilde hareket ederler. Şemsiyesini yanında getiren kişi, yalnızca dua etmekle kalmaz, aynı zamanda gerçekten bir değişim olacağına inanır ve ona göre bir adım atar. Bu da kişisel gelişimin, içsel bir değişimin ardından dışsal bir hareketi gerektirdiğini gösterir.

Psikolojik olarak inanç aynı zamanda kendini gerçekleştiren bir kehanet gibidir. Eğer kişi sürekli başarısız olacağına inanırsa, davranışları o kişinin bu beklentisini karşılayacaktır. Kaçınır, erteler ve olumlu sonuçlar için çaba göstermez. Yani bazen inandığımız şeyler sadece düşünce değil, elimize geçen sonuçlar olabilir. İnanmak geleceği bilmek değil, onun için çaba göstermeye gönüllü olmaktır.

İnanç, yalnızca mantıklı bir düşünce değil, duygusal bir tercihtir de. Bazen bir geminin sisli bir denizde rotasını belirleyen pusulasına güvenmesi gibi, biz de karanlık zamanlarda içsel rehberimize güvenmeliyiz. İnanç, duygusal bir ışık gibidir; zihin kararmışken, inancımız bize doğru yolu gösterecektir.

İnanç, her zaman kolay bir yolculuk olmayabilir. Kırılganlık, şüphe ve kaygı bu yolculukta bizi zorlayabilir. Ancak inanç, sadece mutlu sonlar değil, sürecin kendisinde de büyümeyi vaat eder. Bu süreç bazen uzun olabilir; ancak her adımda kişi bir adım daha güçlenir. Görünmeyeni sulamak, sabır ve azim gerektiren bir süreçtir. Zamanla, bu süreçte herkesin içinde bir değişim başlar. Süreci tamamlayabilmek bu noktada bizim sonucumuz olmalıdır.

İnanç, bazen sadece bir şemsiyenin kendisi gibi küçük, basit olabilir. Ama bir şemsiyenin yağmur yağdıracağını sonra bizi o yağmurdan koruyabileceğini bilmek, hayata ve inança güven duymamızı sağlar. Ve hayat, en çok şemsiyesini alıp yola çıkanların yanındadır.

İNANCIMIZI GÜÇLENDİRECEK 3 STRATEJİ:

Küçük Hedefler Belirleyin:

İnancımızın güçlenmesi için başarıya giden yolda adım adım ilerlemek önemlidir. Küçük ve ulaşılabilir hedeflerle başlamak ve her başarıyı kutlamak, öz yeterliliği artırır ve geleceğe olan güveni pekiştirir.  

Olumlu İçsel Konuşma Yapın:

Kendimize karşı destekleyici bir dil kullanmak, inancımızı destekler. Olumsuz düşünceleri fark edip yerine olumlu ve cesaretlendirici ifadeler koymak psikolojik dayanıklılığı artırır.  

Başarı Hikâyelerinizi Hatırlayın:

Geçmişteki başarılarınızı ve karşılaştığınız zorlukları nasıl aştığınızı hatırlamak inancınızı yenileyecektir. Buradan alacağınız güç gelecek için inancınıza destek olacaktır.  

Unutmayın! Dış dünyanızda bir şeylerin değişmesi için iç dünyanızda bir şeylerin değişmesi şarttır.

Mihrişah Köse
Mihrişah Köse
Mihrişah Köse, psikolog ve aile danışmanı olarak, psikoterapi ve danışmanlıklarına aktif olarak devam etmektedir. Lisans eğitimini Psikoloji üzerine tamamlayan Köse, Bilişsel Davranışçı Terapi/ Çift Terapisi ve Pozitif Psikoloji alanlarında uzmanlaşmıştır. Kişisel gelişim üzerine yazılar yazan Köse, psikoloji biliminin günlük hayatın her anında var olduğuna inanıyor ve yazılarında herkes için psikoloji temelli yeni bir bakış öne sürüyor. Psikoloji biliminin herkes için okunur ve anlaşılır olmasını hedefliyor.

1 Yorum

  1. İlk gözarım canım hocam ilk sizin sonrada Melisa hocamın kurumdan ayrılması beni çok etkiledi. Siz ikiniz gibi mükemmel bir eğitim koçum olmadı sizden sonra biraz moralimi düşürdü arada sırada mezuna bırakmayı düşündüm ama Melisa hocam beni bu fikirden vaz geçirdi. İlk başlarda biraz üzgün moralim bozuk olsada çalışmaya çalıştım 60 neti geçmiştim Aralık ayında ama sonra Yayın Deniz’i yayınlarının bir denemesini olduk o deneme zordu ve ben son 4 ayımın en düşük netini yapmıştım herkes çok düşük yapmıştı ama ben kafama çok takmıştım 33-34 civarı birşeydi yanlış hatırlamıyorsam netim onu görünce moralim çok bozulmuştu azıcıkta olan inancımı kaybetmiştim o kadar kötü etkilemişti ki beni kendimi öldürmeyi falan düşündüm. Sonra aklıma siz ve Melisa hocam geldi ben böyle birşey yaparsam ikinizinde çok üzüleceğinizi biliyordum ve sizlerin asla üzülmesini istemiyordum. O şekilde bu fikrimden vaz geçtim sonra iki kere 49,75 nete kadar gelip sonra yine 30 lara geriledi artık iyice inancımı kaybetmiş moralim aşırı bozulmuştu. Ama geçen hafta inancımı yeniden topladım. Çünkü uzun bir süre sonra ilk kez 50 neti gördüm çok mutlu oldum inancım yeniden yeşerdi. Bugün bunuda okuyunca bir karar aldım artık netim düşerse bile inancımı kaybetmeyeceğim. Hep moralimi ve inancımı yüksek tutacağım. İnanıyorum o üniversiteyi kazanacağım. Bekle beni Marmara ben geliyorum. 🤍💪🧿

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar