Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

İlişkilerde Dijital İletişim: Yakınlaştırıyor mu, Uzaklaştırıyor mu?

Günümüzde ilişkiler, dijital dünyanın sunduğu olanaklarla şekilleniyor. Mesajlaşma uygulamaları, sosyal medya platformları ve görüntülü aramalar sayesinde insanlar artık her an iletişim kurabiliyor. Ancak bu kolaylık, beraberinde birçok sorunu da getiriyor. Çiftler arasında yanlış anlaşılmalar artıyor, duygu iletimi zorlaşıyor ve yüz yüze iletişimin yerini çoğu zaman emojiler alıyor. Peki, dijital iletişim ilişkileri gerçekten güçlendiriyor mu, yoksa tam tersine, derinleşmesini zorlaştıran bir engel mi oluşturuyor?

Dijitalleşen İletişim: Bağlantı mı, Kopukluk mu?

Dijital iletişim, çiftler arasında mesafeleri kaldırarak anında bağlantı kurmayı sağlıyor. WhatsApp, Telegram, Instagram gibi platformlar sayesinde sevdiğimiz kişiyle günün her anında iletişimde kalabiliyoruz. Bu, özellikle uzun mesafeli ilişkilerde büyük bir avantaj sağlıyor. Ancak sürekli dijital iletişimde olmak, her zaman daha sağlıklı bir ilişki anlamına gelmiyor.

MIT profesörü Sherry Turkle, Alone Together: Why We Expect More from Technology and Less from Each Other adlı kitabında, insanların teknolojik iletişim araçlarına daha fazla bağımlı hale geldikçe yüz yüze iletişim becerilerinin azaldığını savunuyor (Turkle, 2011). Çiftler, birbirlerine mesaj atarken duygularını tam olarak yansıtamadıkları için yanlış anlaşılmalar sıkça yaşanıyor. Bir kelimenin tonu, bir noktanın fazlalığı veya bir emoji eksikliği bile tartışmalara yol açabiliyor.

WhatsApp İlişkileri Nasıl Etkiliyor?

WhatsApp gibi anlık mesajlaşma uygulamaları, çiftler arasındaki iletişim dinamiklerini ciddi şekilde değiştiriyor. Günümüzde birçok kişi, partnerinin mesajlara ne zaman cevap verdiğini, “yazıyor…” ifadesini görüp görmediğini veya “çevrimiçi” olup olmadığını takip ediyor. Bu durum, özellikle kaygılı bağlanma stiline sahip kişilerde büyük bir endişeye yol açabiliyor.

Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, partnerlerinin iletişimdeki değişimlerini fazlasıyla önemserler ve mesajlara geç cevap verilmesi ya da “mavi tik” olup yanıt gelmemesi gibi durumları terk edilme korkusuyla ilişkilendirebilirler (Mikulincer & Shaver, 2016). Oysa ki, yazılı iletişim her zaman duygu durumunu doğru yansıtmaz. Bir kişi meşgul olduğu için mesaj atamayabilir, ancak bu durum kaygılı bir birey tarafından “sevilmiyorum” şeklinde yorumlanabilir.

Bu noktada, ilişkilerde dijital iletişimi sağlıklı bir şekilde kullanmanın yollarını bilmek önemlidir.

Sağlıklı Dijital İletişim İçin 5 Öneri

  1. Anlam Yüklemekten Kaçının
    Mesajlar her zaman duyguları tam olarak yansıtmaz. Partnerinizin kısa veya gecikmeli mesajlarına aşırı anlam yüklemek yerine, yüz yüze konuşmayı tercih edin.

  2. İletişim Beklentilerini Netleştirin
    Partnerinizle iletişim sıklığınız konusunda açık olun. Gün içinde sürekli mesajlaşmanın bir zorunluluk olmadığını, bazen sessizliğin de sağlıklı olabileceğini kabul edin.

  3. Yanıt Bekleme Anksiyetesinden Kurtulun
    Bir mesajın anında yanıtlanmaması, ilişkinin kötüye gittiği anlamına gelmez. Partnerinizin de kendi alanına ve meşguliyetlerine saygı gösterin.

  4. Yüz Yüze İletişimi Önceliklendirin
    Dijital mesajlar kolay ve hızlı olabilir, ancak gerçek duygusal bağlar yüz yüze iletişimle güçlenir. Önemli konuları yüz yüze veya en azından telefon görüşmesiyle konuşmaya çalışın.

  5. Sosyal Medyanın Tuzaklarına Düşmeyin
    Partnerinizin sosyal medya aktiviteleri hakkında varsayımlar yapmaktan kaçının. Paylaşımlar, beğeniler veya çevrimiçi durumlar her zaman ilişkideki duygusal durumu yansıtmaz.

Sonuç: Dijital İletişim Bir Araçtır, Amaç Değil

İlişkilerde dijital iletişim, doğru kullanıldığında bağları güçlendirebilir, ancak yanlış kullanıldığında ciddi problemlere yol açabilir. Mesajlar, bildirimler ve çevrimiçi durumlar, ilişkinin merkezine konulmamalıdır. Sağlıklı bir ilişki, yalnızca dijital mesajlarla değil, derin bağlarla ve anlamlı yüz yüze iletişimle inşa edilir.

 Kaynakça

• Mikulincer, M., & Shaver, P. R. (2016). Attachment in Adulthood: Structure, Dynamics, and Change. Guilford Publications.
• Turkle, S. (2011). Alone Together: Why We Expect More from Technology and Less from Each Other. Basic Books.

Nihan Erimez
Nihan Erimez
Nihan Erimez, psikoloji alanında yüksek lisansını tamamlamış, transpersonal psikoloji üzerine akademik çalışmalar yürüten bir uzman ve köşe yazarıdır. Evlilik ve İlişki Danışmanlığı alanında uzmanlık sahibi olup, etkili iletişim ve stres yönetimi konularında eğitim almıştır. Psikolojiyi yalnızca bireysel bir dönüşüm aracı olarak değil, aynı zamanda insan bilincinin sınırlarını keşfetmeye yönelik güçlü bir disiplin olarak görmektedir. Akademik araştırmalarını, insan ruhunun derinliklerine duyduğu tutkuyla birleştirerek, bilimsel perspektifi günlük yaşamın dinamikleriyle harmanlamaktadır. Yazılarıyla, okuyucularını içsel keşfe davet ederken, psikolojinin birey ve toplum üzerindeki dönüştürücü etkisini vurgulamaktadır. Psychology Times köşesinde, psikolojiyi sadece bir bilim dalı olarak değil, aynı zamanda yaşamı anlamlandırmanın anahtarlarından biri olarak ele almaktadır.

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar