Perşembe, Nisan 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Histeri Filmi: Bastırılmış Kimliğin Çığlığı ve Psikolojik Yabancılaşma

İKSV’nin düzenlediği 44. İstanbul Film Festivali kapsamında gösterime giren Histeri’nin senaryosu altı yıl süren bir çalışmanın ürünü ve hem yönetmenliğini hem de senaristliğini üstlenen Mehmet Akif Büyükatalay’ın ifadesiyle film, “bir anahtar fikrinden” doğmuştur.

Ana karakter Elif’in kaldığı evin anahtarını kaybetmesi ve ona ulaşan bir yabancının, anahtarların kendisinde olduğunu söyleyerek adres istemesi üzerine şekillenen anlatı; hiç tanımadığınız birinin evinize girme ihtimali üzerinden başlayan korkunun, toplumsal bir histeriye dönüşme sürecini işler.

Film, yalnızca bireysel çözülüşün değil; aynı zamanda kimlik, aidiyet, bastırma ve kültürel travmanın katmanlı yapısının da sahnesidir. Bu yazıda ise filmin arka planında işlenen temalar, başrollerden biri olan Hüseyin karakteri üzerinden ele alınacaktır.

Hüseyin Karakteri Üzerinden

Filmin adını aldığı “histeri” kavramı, özellikle 19. yüzyılda psikanalizin yükselişiyle birlikte tanımlanmış; bedensel belirtilerle kendini gösteren ancak organik bir nedeni bulunmayan psikolojik bir bozukluk olarak ele alınmıştır.

Freud ve Breuer (1895), histeriyi bastırılmış duyguların ve travmatik anıların bilinçdışına itilmesiyle ortaya çıkan bir durum olarak tanımlar. Modern psikiyatrik sınıflandırmalarda ise bu terim yerini “somatoform bozukluklar” veya “dissosiyatif bozukluklar” gibi teknik terimlere bırakmıştır (American Psychiatric Association, 2022).

Histeri, yalnızca bireysel bir bozukluk değil; kimi durumlarda toplumların panik veya ortak korkularla harekete geçtikleri kitlesel davranış biçimleri olarak da gözlemlenmiştir.

Hüseyin’in hikâyesi, bu kavramın sinemasal karşılığı gibidir. Rollo May’e (1950) göre, insanın en temel ihtiyacı anlamlı bir varoluş kurmaktır. Bu ihtiyaç karşılanmadığında bireyde varoluşsal kaygı ortaya çıkar.

Hüseyin’in yalnızlığı, toplumdan izole oluşu ve ailesiyle olan sınırlı teması, onun hem kültürel hem bireysel olarak “yerinden edilmiş” bir özne olduğunu gösterir.

Ne tam anlamıyla bir göçmen ailesinin çocuğudur, ne de Alman toplumunun bir parçası. Bu arada kalmışlık, içsel parçalanmayı ve zamanla bir psikotik kopuşu besler.

Filmin ana eksenlerinden birini oluşturan potansiyel suçlunun aranışı sürecinde Hüseyin’in oynadığı rol, onu dış dünya tarafından da tehdit altına alır. Günlük rutinlerden uzaklaşması, paranoya ile karışık bir yabancılaşmaya dönüşür. Yalnızlığı, artık fiziksel değil; psikolojik bir sürgüne evrilir.

Bu çözülüş sürecinde Hüseyin’in çevresindeki karakterler yalnızca hikâyenin diğer unsurları değil; onun bastırılmış yönlerinin dışavurumu ve ruhsal çatışmalarının tetikleyicileridir.

Bu karakterlerden biri olan Elif, filmin içsel sessizliğini kırmaya çalışan nadir figürlerden biridir. Hüseyin’in yaşam alanına, içe dönüklüğüne ve kırılganlığına nazikçe dokunmak isteyen bir “dışarıdan gelen”dir.

Elif’in anahtarının kaybolması, hem gerçek hem de metaforik bir kopuşa işaret eder: O artık kendi alanına sahip değildir; sınırları ihlal edilebilir hale gelmiştir.

Elif’in tehditkâr olmayan ama belirgin şekilde sınırlarını arayan yaklaşımı, Hüseyin’in bastırdığı arzu ve yakınlık ihtiyacını tetikler.

Yiğit karakteri ise hiper-maskülen bir karşı figürdür. Hüseyin’in içsel bastırmaları ve toplumdan izole oluşluğu, Yiğit’te kendini abartılı bir beden dili, tehditkâr bir mizah ve açık bir öfke olarak gösterir.

Yiğit’in karakter yapısı, psikanalizde sıkça rastlanan narsistik savunma mekanizmalarına karşılık gelir.

Majid karakteri de Hüseyin’in geçmişle olan görünmeyen bağlarının temsili gibidir. Filmde az konuşur, arka planda yer alır ve varlığı çoğunlukla “rahatsız edici” bir sessizlikle anılır.

Majid, hem tanıdık hem de dışlanması gereken bir yabancı gibidir. O, bastırılmış olanın –yani etnik kimlik, travmatik geçmiş, dışlanan kültürel aidiyetin– taşıyıcısıdır.

Görsel ve İşitsel Dil

Filmin görsel dili de bu psikolojik çöküşü destekler. Donuk gri tonlar, geniş ve boş alanlar, uzun sessizlikler; tümüyle karakterin içsel dünyasındaki boşluğu ve donmuşluğu yansıtır.

Özellikle ses tasarımı, çevresel seslerin bastırılmasıyla karakterin içsel yankısını ön plana çıkarır.

Bu sayede de seyirci, karakterin hikâyesindeki parçalanmış bilinç ve benliğin içine çekilir.

Bu anlamda, Hüseyin’in hikâyesi her ne kadar önde ilerleyen bir hikâye olmasa da filmin yüklerinden kültürel histerinin taşıyıcısıdır.

Sonuç

Mehmet Akif Büyükatalay’ın Histeri (2023) filmi, göçmen kökenli bireylerin kültürel, psikolojik ve bedensel sıkışmışlıklarını görünür kılan son derece yoğun bir iç dünya portresi sunar.

Film, bir kuşağın, bir aidiyet krizinin ve bir bastırılmış kimliğin sessiz çığlığıdır.

Hüseyin’in hikâyesi, görünmeyen travmaların, konuşulamayan geçmişlerin ve kültürel sıkışmışlıkların sinematografik bir dışavurumudur.

Büyükatalay, psikolojik bozuklukları tıbbi bir teşhis olarak değil; sosyo-kültürel koşulların içinde şekillenen karmaşık yapılar olarak ele alır.

Böylece film, hem psikanalitik hem varoluşsal düzlemde güçlü bir metin hâline gelir.

Kaynakça

  • American Psychiatric Association. (2022). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (5th ed., text rev.; DSM-5-TR).

  • Freud, S. (1905). Three Essays on the Theory of Sexuality. Standard Edition.

  • Freud, S., & Breuer, J. (1895). Studies on Hysteria. London: Hogarth Press.

  • Lacan, J. (1977). Écrits: A Selection (A. Sheridan, Trans.). New York: Norton.

  • May, R. (1950). The Meaning of Anxiety. Ronald Press.

Asude Özkal
Asude Özkal
Asude Özkal, psikoloji lisansının ardından klinik psikoloji alanında yüksek lisansını yapmıştır. Şu anda profesyonel olarak danışan görmekte ve çalıştığı alanlar arasında bağımlılık, cinsel terapi, depresyon, kaygı ve psikotik bozukluklar, fobiler ve OKB bulunmaktadır. Lisans ve yüksek lisans süreci boyunca farklı yayınlarını tamamlamış ve bunlardan bazıları şunlardır: Uyku ve Sirkadiyen Ritim, Çok Dille Büyüyen Çocukların Kognitif Yetenekleri ve Yetişkin Bireylerde Sosyal Medya Kullanım Miktarı ve Dikkat Süresi Arasındaki İlişki. Aynı zamanda şu an aktif olarak Terapi Bilimleri Akademisi'nde araştırma asistanlığı yapmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar