Son yıllarda özellikle sosyal medya platformlarında psikoterapi kavramı, farklı disiplinlerden alınan uygulamalarla iç içe geçirilmiş ve çoğu zaman bilimsel temelden uzaklaştırılmıştır. Bu bağlamda hipnoterapi ve zen terapi gibi uygulamalar, çoğunlukla psikoterapötik etkiler vadederek danışanlara sunulmaktadır. Ancak bu iki uygulamanın bilimsel geçerliliği, etkinliği ve etik kullanımı ciddi tartışmalara açıktır.
Bu makalede hipnoterapi ve zen terapinin tarihsel kökenleri, bilimsel kanıt düzeyleri ve psikoterapi kapsamındaki yeri ele alınacak, uygulamaların potansiyel tehlikeleri ve suistimal alanları değerlendirilecektir.
1. Giriş
Modern psikoterapi, bilimsel temellere dayalı, deneysel olarak test edilmiş yöntemleri içeren bir disiplindir. Ancak “alternatif terapi” başlığı altında sunulan birçok uygulama, özellikle ruh sağlığı alanında bilimsel bilgi ile çatışmaktadır.
Bu uygulamalardan ikisi olan hipnoterapi ve zen terapi, psikoloji veya psikiyatri eğitimi olmayan kişiler tarafından da uygulanabilmekte ve ciddi etik sorunlara yol açmaktadır.
2. Hipnoterapi: Bilimsel Temel ve Yanılsamalar
2.1 Tanım ve Kullanım Alanları
Hipnoterapi, hipnoz tekniklerinin psikoterapi süreçlerinde yardımcı yöntem olarak kullanılmasıdır. Kimi zaman sigara bırakma, fobiler, stres gibi konularda destekleyici unsur olarak sunulmaktadır.
2.2 Bilimsel Eleştiriler
-
Hipnoterapi, Amerikan Psikoloji Derneği (APA) tarafından ancak lisanslı klinik psikologlar tarafından ve belirli sınırlar içinde kullanılabilecek bir teknik olarak tanımlanmıştır [1].
-
Etkinliği üzerine yapılan sistematik incelemelerde, hipnoterapinin tek başına uzun vadeli ve genellenebilir terapötik başarı sağladığına dair güçlü kanıtlar bulunmamaktadır [2].
2.3 Suistimal Alanları
-
Hipnozun bilinç değiştirici etkisi, danışanı yönlendirme ve yanlış anılar oluşturma (false memory) riski taşır.
-
Eğitimsiz kişilerin hipnoterapi yapması ciddi psikolojik zararlar doğurabilir.
-
Popüler kültürde “sihirli çözüm” gibi lanse edilmesi, bilimsel gerçeklikten uzak beklentiler yaratmaktadır.
3. Zen Terapi: Bilgelik mi, Bilimsizlik mi?
3.1 Zen ve Psikoloji
Zen, Budist gelenekten türemiş bir düşünce biçimi ve farkındalık pratiğidir. Meditasyon, nefes çalışmaları ve sessizlik odaklıdır. Modern psikolojide özellikle mindfulness (bilinçli farkındalık) kavramı ile bağlantılıdır.
3.2 Zen Terapi Adı Altında Pazarlanan Uygulamalar
-
Zen terapi adı altında yapılan seansların çoğu, hiçbir bilimsel eğitim almamış kişiler tarafından yürütülmektedir.
-
Terapötik bir yöntemmiş gibi sunulsa da, Zen’in geleneksel yapısı herhangi bir psikopatoloji modeli, tanı kriteri veya tedavi protokolü içermez.
3.3 Bilimsellikten Uzaklaşma
-
Zen terapi seansları bilimsel bir kontrol mekanizmasından geçmez.
-
Zihinsel hastalıklar için “enerji dengeleme”, “ruhsal uyum” gibi kavramlarla yapılan açıklamalar, kişiyi tedaviden uzaklaştırabilir.
-
Özellikle travma, anksiyete bozuklukları ve majör depresyon gibi durumlarda bilim dışı uygulamalar, kişinin durumunu ağırlaştırabilir.
4. Psikoloji ve Popüler Kültür: Neden Tehlikeli Bir Karışımdır?
-
Psikoterapi gibi ciddi bir bilimsel alanın, popüler akımlarla sulandırılması, halk sağlığını tehdit eder.
-
“Instagram terapistleri” veya “enerji uzmanları” gibi sıfatlarla sunulan kişiler, bireylerin gerçek tedaviye erişimini engeller.
-
Bilgi kirliliği, özellikle psikolojik olarak savunmasız bireyleri hedef alır ve etik dışı kazançlar elde edilir.
5. Hipnoterapi ve Zen Terapi Yerine Hangi Terapiler Alınmalı?
Bilimsel geçerliliği olmayan ya da yeterli kanıt düzeyine sahip olmayan terapiler yerine, bireylerin tercih etmesi gereken yöntemler, kanıta dayalı psikoterapi yaklaşımlarıdır.
Bu yöntemler; deneysel araştırmalarla test edilmiş, etkinliği farklı örneklemlerle defalarca kanıtlanmış ve uygulayıcılar için standart protokoller oluşturulmuş tekniklerdir.
1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT / CBT)
-
Depresyon, anksiyete bozuklukları, OKB, panik bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu gibi birçok sorunda birinci basamak önerilen terapi yöntemidir.
-
Düşünce-duygu-davranış ilişkisini ele alır.
-
Hedef odaklı, kısa süreli ve yapılandırılmıştır.
Önerilen bireyler: Anksiyete, depresyon, fobiler, stres bozukluğu yaşayanlar.
2. Şema Terapi
-
Bireyin çocukluk döneminden gelen kalıplaşmış düşünce ve inançlarının bugünkü davranışlarını nasıl etkilediğini inceler.
-
Özellikle uzun süredir devam eden ilişki problemleri, kişilik bozuklukları gibi konularda etkilidir.
Önerilen bireyler: Tekrarlayan ilişki sorunları, duygusal dengesizlik, bağlanma problemleri yaşayanlar.
3. EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme)
-
Travmatik anıların işlenmesinde kullanılan, bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış bir terapidir.
-
Özellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), fobiler, anksiyete ve duygusal yoğunluğu yüksek anılar için etkilidir.
Önerilen bireyler: Travma, taciz, kaza, savaş deneyimi, fobi.
4. Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT)
-
Kişinin rahatsız edici düşünceleriyle savaşmak yerine, onları kabul edip, kendi değerleri doğrultusunda eyleme geçmesini amaçlar.
-
Mindfulness (bilinçli farkındalık) içerir ama Zen gibi dini değil, bilimsel psikoterapi çerçevesindedir.
Önerilen bireyler: Takıntılı düşünceler, tükenmişlik, kronik stres yaşayanlar.
5. Psikodinamik Terapi
-
Bilinçaltı süreçlerin, geçmiş yaşantıların ve çocukluk döneminin bugünkü davranışlar üzerindeki etkisini araştırır.
-
Uzun süreli farkındalık ve içgörü kazanımı sağlar.
Önerilen bireyler: Kimlik karmaşası, derin ilişkisel problemler, özgüven sorunları.
6. Aile ve Çift Terapileri (Sistemik Terapi Yaklaşımları)
-
Aile içi iletişim problemleri, evlilik çatışmaları, çocuk-yetişkin ilişkileri gibi konularda bilimsel yaklaşımlara dayanır.
-
Çiftlerin birbirini suçlamadan dinleyebilmesini, çözüm üretmesini sağlar.
Önerilen bireyler: Aile içi çatışma, boşanma süreci, çiftler arası iletişim sorunları.
Terapide Ne Aranmalı?
Kriter | Açıklama |
---|---|
Lisans + Klinik Yüksek Lisans | Terapistiniz, psikoloji mezunu ve klinik alanda uzman olmalı. |
Kanıta Dayalı Terapi Eğitimi | CBT, EMDR, ACT, Şema Terapi gibi yöntemlerde eğitimli olmalı. |
Süpervizyon ve Etik Denetim | Terapist, süpervizyon almalı ve etik kurallara uymalı. |
“Enerjiyle iyileşme”, “ruhsal temizlik” gibi iddialar | Bilimsel dayanağı olmayan ifadelerden kaçınılmalı. |
Sonuç
Hipnoterapi ve zen terapi gibi uygulamalar, kulağa mistik ve çekici gelebilir. Ancak psikolojik iyileşme, bilimsel bilgi, deneyim ve etikle yürütülmesi gereken hassas bir süreçtir.
Bu tür bilimsel temelden uzak uygulamalar, psikoloji disiplinine zarar verdiği gibi bireylerin sağlığını da riske atmaktadır.
Psikolojik destek almak isteyen bireyler; sosyal medyada popüler olan fakat eğitim ve yetkinlik açısından eksik kişilere değil, uzman psikolog, klinik psikolog veya psikiyatrist unvanına sahip kişilerden hizmet almalıdır.
Psikolojik hizmet sunanların mutlaka etik ilkelere, akademik eğitime ve yasal yetkilere sahip olması şarttır.
Psikolog sizi anlar.
Klinik psikolog hem anlar hem iyileştirmeye çalışır.
Kaynakça
-
American Psychological Association (APA). (2014). Hypnosis for the Treatment of Clinical Problems: A Constructive Review.
-
Lynn, S. J., Kirsch, I., Barabasz, A., Cardeña, E., & Patterson, D. (2000). Hypnosis as an Empirically Supported Clinical Intervention. International Journal of Clinical and Experimental Hypnosis, 48(2), 239–259.
-
Van Dam, N. T., et al. (2018). Mind the Hype: A Critical Evaluation and Prescriptive Agenda for Research on Mindfulness and Meditation. Perspectives on Psychological Science, 13(1), 36–61.
-
Lilienfeld, S. O. (2007). Psychological Treatments That Cause Harm. Perspectives on Psychological Science, 2(1), 53–70.
-
Kazdin, A. E. (2008). Evidence-Based Treatment and Practice: New Opportunities to Bridge Clinical Research and Practice. American Psychologist, 63(3), 146–159.
-
Hofmann, S. G., Asnaani, A., Vonk, I. J., Sawyer, A. T., & Fang, A. (2012). The Efficacy of Cognitive Behavioral Therapy: A Review of Meta-analyses. Cognitive Therapy and Research, 36(5), 427–440.