Ergenlik dönemi, bireyin hayatındaki en çalkantılı, karmaşık ve dönüşümlü evrelerden biridir. Çocuklukla yetişkinlik arasında bir köprü olan bu süreçte, gençlerin davranışları dışarıdan çoğunlukla anlaşılması güç bir hâl alır. Ebeveynler, “Hiçbir şey yapmak istemiyor” ya da “Tembelleşti, ilgisizleşti” gibi cümlelerle çocuklarının hâlini tarif eder. Ancak ergenlerin “hiçbir şey yapmama” hâli, aslında yüzeyde görünenin çok ötesinde, zihinsel ve duygusal bir yoğunlukla dolu bir sürecin göstergesidir. Bu makalede, ergenlerin iç dünyasına daha yakından bakacak, onların bu dönemde ne yaşadığını anlamaya çalışacağız.
Ergenlikte Davranış Değişikliklerinin Anlamı
Ergenlik, bedensel değişimlerin yanı sıra, beyin gelişimi, kimlik oluşumu ve sosyal ilişkilere dair yoğun sorgulamaların yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemde gençler, hem kendileriyle hem de çevreleriyle ilgili pek çok soru sorar, farklı kimlikleri deneyimler ve çoğu zaman kendi yerlerini bulmak için içe dönerler. Bu süreçte, dışarıdan bakıldığında “pasif” ya da “isteksiz” olarak görünen davranışlar aslında içsel bir arayışın ve yoğun zihinsel faaliyetlerin parçasıdır.
Örneğin, odasında uzun saatler geçiren ergen, yüzeyde hareketsiz ve ilgisiz gibi görünse de zihninde kimlik, aidiyet ve gelecek hakkında önemli sorularla mücadele ediyor olabilir. Bu yüzden “hiçbir şey yapmıyor” diye düşünmek yerine, onun kendisiyle ve dünyayla ilgili derin bir yolculukta olduğunu fark etmek gerekir.
Beyin Gelişimi ve Duygusal Dalgalanmalar
Ergenlikte beynin duygu ve düşünceden sorumlu farklı bölgeleri farklı hızlarda gelişir. Duygusal merkezler (limbik sistem) hızlı gelişirken, mantıklı karar alma, planlama ve özdenetimden sorumlu prefrontal korteks daha yavaş olgunlaşır. Bu gelişimsel dengesizlik, ergenlerin yoğun duygular yaşamasına rağmen bu duygularla baş etmekte zorlanmalarına yol açar.
Sonuç olarak, gençler içsel duygusal fırtınalarla boğuşurken, bu karmaşık durumu dışa vurmak yerine içe kapanmayı tercih edebilir. Bu durum, onların “hiçbir şey yapmak istememesi” şeklinde algılanabilir. Ancak bu sessizlik, aslında yoğun bir duygu işleme ve düzenleme sürecidir.
Modern Dünyada Ergenlik ve Dijital Dünyanın Rolü
Günümüzde ergenler, teknoloji ve sosyal medya çağının içinde büyüyorlar. Bu dijital dünyada sürekli bir etkileşim, karşılaştırma ve bazen de dışlanma deneyimleri yaşıyorlar. Sosyal medyada mükemmel görünen hayatlarla kendi gerçekliklerini kıyaslamak, özgüvenlerini olumsuz etkileyebilir. Bu da onları daha fazla içe kapanmaya ve “hiçbir şey yapmama” hâline sürükleyebilir.
Telefon başında geçirilen uzun zaman dilimleri, sadece dikkat dağıtan bir alışkanlık değil, aynı zamanda ergenlerin karmaşık duygularını anlamaya ve düzenlemeye çalıştıkları bir kaçış yolu olabilir. Bu yüzden ekran süresini sadece olumsuz görmek yerine, bu davranışın ardındaki psikolojik nedenleri anlamak önemlidir.
Ebeveynlerin Tutumu ve İletişim
Ergenlerin davranışlarını “tembellik” veya “umursamazlık” olarak damgalamak, aradaki iletişimi zedeleyebilir. Gençler bu dönemde eleştirilmekten, yargılanmaktan kaçınır. Onlar için en çok ihtiyaç duyulan şey, koşulsuz kabul ve sabırdır. Ebeveynlerin sakin bir şekilde, yargılamadan, merakla dinlemeye açık olmaları, gençlerin güven duygusunu artırır ve paylaşmaya teşvik eder.
Özellikle açık uçlu sorular sormak ve gençlerin hissettiklerini ifade etmeleri için alan tanımak, sağlıklı iletişim için kritik önemdedir. “Bugün nasılsın?” gibi genel sorular yerine, “Bugün seni en çok ne düşündürdü?” ya da “Neler yaşadığını anlatmak ister misin?” gibi samimi ve cesaretlendirici sorular tercih edilmelidir.
Sonuç
Ergenlikte görülen “hiçbir şey yapmak istememe” hâli, basit bir isteksizlik değil; gençlerin kimlik arayışları, duygusal yoğunlukları ve dış dünyayla baş etme çabalarının dışa vurumudur. Bu dönemde gençler, kendilerini keşfetmek, duygularını anlamak ve yeni sosyal rollere adapte olmak için içe dönük zamanlara ihtiyaç duyarlar. Onların bu süreçte en çok ihtiyaç duyduğu şey, sabır, anlayış ve koşulsuz kabul olarak özetlenebilir.
Ebeveynler ve eğitimciler için önemli olan, bu dönemde gençlere alan açmak ve yargılayıcı olmadan onları dinlemektir. Çünkü her “hiçbir şey yapmak istemeyen” ergenin aslında içinde keşfedilmeyi bekleyen büyük bir potansiyel vardır.
Öneriler
• Empati kurun: Ergen davranışlarını görmezden gelmek ya da küçümsemek yerine, onların dünyasını anlamaya çalışın.
• Yargılamadan dinleyin: Eleştiri yapmadan, duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri için alan yaratın.
• Birlikte zaman geçirin: Günlük küçük ritüeller, örneğin birlikte yürüyüş yapmak, kahve içmek, bağ kurmaya yardımcı olur.
• Dijital yaşamı anlayın: Teknolojiyi tamamen yasaklamak yerine, sınırları birlikte belirleyin ve alternatif aktiviteler sunun.
• Gerekirse profesyonel destek alın: Uzun süren içe kapanma, aşırı mutsuzluk ya da davranış değişikliklerinde bir uzmana danışmaktan çekinmeyin.
• Sanatla İfade: Ergenlerin duygularını sözcüklere dökmekte zorlandığını unutmayın. Resim, müzik ya da yazı gibi yaratıcı yollarla kendilerini ifade etmeleri için cesaretlendirin.
• Sessizliği Kabul Edin: Konuşmak istemedikleri anlarda onları zorlamayın. Yanlarında sessizce durmak bile destek olmak için yeterlidir.
• Doğa ile Bağ Kurun: Basit doğa yürüyüşleri veya açık havada vakit geçirmek, ergenlerin stresini azaltır ve rahatlamalarını sağlar.
• Farkındalık ve Nefes: Günlük birkaç dakikalık nefes egzersizi ve farkındalık pratikleri, duygusal dalgalanmalarını dengelemeye yardımcı olur.
• Özgürlük ve Sorumluluk: Kendi sınırlarını keşfetmelerine izin verin. Hatalar yapmaları gelişimlerinin doğal bir parçasıdır.