Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

HELİKOPTER EBEVEYNLİĞİN PSİKOLOJİK YANSIMALARI

Son zamanlarda oldukça karşımıza çıkan helikopter ebeveynlik kavramını öğreneceğiz ve bu ebeveynlik tutumunun kişilerde yol açtığı davranışları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Helikopter ebeveynler, çocuklarına yüksek dozda ilgi gösteren, yaşamlarını çocuklarına odaklı sürdüren, çocukları adına planlar yapan ve onlara yüksek dozda yardımcı olan yönetici ve mükemmeliyetçilerin davranışlarını ifade eden kavramdır (Çetin Avcı ve Güleç Şatır, 2020).

Aile, okul ve kişinin içinde yaşadığı çevre, doğumdan itibaren başlayan yaşam süreci ve yetiştirilme tarzı için oldukça önemlidir (Özdemir, 2023). Kişi kendi varoluşunu fiziksel ve ruhsal olarak tehdit altında gördüğünde ve huzursuzluk hissettiğinde, bu kişide korku ve kaygıya neden olur. Kişinin yaşamını tehdit eden gerçek tehlikeye korku denirken, nedeni bilinmeyen ve gerçekte var olmayan, kişinin hissettiği huzursuzluk durumuna kaygı denir (Şahin, 2019).

Çocukluk çağında başlayan kaygı bozuklukları çoğunlukla çocuk büyüdükçe ayrılık kaygısı, özgül fobi ve sosyal fobi ile kendini gösterir. Kaygı bozuklukları, çocuk ve ergenlerin sosyal çevrelerinde, okullarında ve aileleriyle ilişkilerinde olumsuz sonuçlara yol açmaktadır (Göker vd., 2015). Aşırı kontrolcü ve koruyucu davranışlar gösteren helikopter ebeveynlerin çocukları bağımsız davranışlar sergileyemezler.

Ergenlik döneminde kimlik gelişiminin yalnızca ergenlerin kendi kararları üzerinde değil, aynı zamanda çevresel faktörler üzerindeki etkileri de incelenmiştir. Ebeveynlerin çocuklarına olan tutumları ve davranışları kişilerin kimlik gelişimi için önem arz eder ve bu içerikte ergenlerin çevreleriyle ve toplumla olan uyumu önem göstermektedir. Bu durum aynı zamanda çocuk yetiştirme tarzının önemini de ortaya koymaktadır.

Helikopter ebeveynlerin çocuklarının karşılaştığı her zorluk ve soruna çözüm aramaları, çocukların yeterlilik duygusunu olumsuz etkilemektedir. Helikopter ebeveynlik tutumlarının, çocuğun özerkliğine ve yeterliliğine aşırı müdahale etmesi nedeniyle gençlerin psikolojik sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğu görülmektedir (Bozkır ve Doğan, 2024).

Kuramsal yaklaşımlara göre inceleyelim. Erikson, kişinin kişiliğinin gelişiminde sosyal çevrenin etkisine ek olarak biyolojik temelli özelliklerin de rol oynadığını, bireyin kişilik gelişiminin yaşamın basit ilk yıllarından bağımsız olarak geliştiğini, kişinin kişilik gelişiminin psikososyal açıdan farklı evrelerde yaşam boyunca devam ettiğini belirtmiştir.

Yaşamın ilk yılını dolduran çocuklar bağımsızlığa karşı şüphe dönemindedir ve çocuk keşfetmeye, yürümeye ve kendi üzerinde kurduğu kişisel kontrolü artmaya başlamaktadır (Özer, 2022). Çocuğa özerklik deneyimi sağlayan ancak sınırları belirli bir tutumu destekleyen ve cesaretlendiren bir davranış sergilenmelidir. Bahsedilen dönemin iyi geçilmemesi, çocukta yüksek seviyede bir utanç duygusu yaşaması ve kendi aldığı kararlarından ve iradesinden şüphe duymasına ve başkaları tarafından onay görme isteğini ortaya çıkaracaktır. Sonuç olarak yetişkinlerin normal durumda ve sonraki dönemlerde davranışlarını düzenleme ve geliştirmede zorluk çekmeleri beklenmektedir (Kılınçer, 2019).

Öğrenilmiş çaresizlik, olumsuz bir sonucu kişinin davranışlarıyla kontrol edemeyeceğini öğrendikten sonra, davranışlarıyla olumsuz bir sonucu çözümleyebileceği durumlarda gereken çabayı gösterememe durumudur (Düzgün ve Hayalioğlu).

Bakım verenler ve ebeveynler, çocukların kendi varoluş sürecine rehber olurken, güçlerini sınırlara kadar zorlayan gelişimsel görevlerde zorluk yaşamamalıdırlar. Zorluklar yaşarlarsa ve bu görevleri yapamazlarsa, bunları yapabilecek güce ulaşsalar bile o görevlerden uzaklaşacak, yapamayacaklarını düşünecek ve öğrenilmiş çaresizlik, güvensizlik ve kaygı yaşayacaklardır (Şahin, 2019).

Bandura’ya göre öz yeterlilik, kişilerin yaşamlarına etki edecek faktörleri ve tutumlarını kontrol edebilme yeteneklerine olan inancıdır. Kişinin yeterliliğine olan inancı, yaşam kararlarını, motivasyon düzeyini, zorluklara karşı gücünü, stresi ve depresyona karşı savunmasını etkiler. Tüm bunların sonucunda öz yeterlilik kavramı, kişilerin çevrelerinde bireysel olarak kendilerine yetebilme seviyesine ulaşma ve yaşamlarında diğerlerinden farklılık yaratma yeteneği olduğu söylenmektedir (Özsarı ve Altın, 2021).

Bakım verenle kurulan ilk bağlanma, çocuğun ileriki yıllardaki ilişkilerinin seviyesini olumlu benlik algısı ve sağlığını etkilediği söylenmektedir. Otoriter ebeveyn davranışları ve tutumları gösteren ebeveynler, çocuklarının aldığı kararları kendi karar ve doğrularına göre şekil alması için zorlarlar. Bu karar için katı kurallar koyarlar ve uyulmaması durumunda onları cezalandırırlar. Kısıtlayıcı davranışlar göstererek iletişimi azaltırlar. Çocuk hissettiği durumları ifade edemez ve güçlü bir çekingenlik duygusu yaşar. Genellikle mutsuz bir ruh hali gösterdikleri, kaygılı, korkulu ve başkalarıyla karşılaştırılma konusunda kaygılı oldukları görülmüştür (Ateş ve Hızlı, 2023).

Sonuç olarak helikopter ebeveynlik tutumu sadece kişinin küçük yaşlarında değil, ilerleyen yaşlarda da tüm yaşamı boyunca görülmekte, kaygı ve güvensizlik ihtiyacı olarak ortaya çıkmaktadır.

REFERANS:

Ateş, B., & Hızlı, G. (2023). Çocukluk dönemi duygusal yaşantısı ve duygusal zekâ kavramı. Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9(16), 229–250. https://doi.org/10.32739/uskudarsbd.9.16.127
Bozkır, H. Ö., & Doğan, A. (2024). Helikopter ebeveynliğin ergenlik döneminde kimlik gelişimi üzerindeki etkileri. Nesne, 12(33), 439–455. https://doi.org/10.7816/nesne-12-31-09
Çetin Avcı, S., & Güleç Şatır, D. (2020). Yeni bir kavram: Helikopter ebeveynlik [A new concept: Helicopter parenting]. Ordu University Journal of Nursing Studies, Yayınlanma tarihi: 30 Eylül 2020. https://doi.org/10.38108/ouhcd.738884
Düzgün, Ş., & Hayalioğlu, H. (2006). Öğrencilerde öğrenilmiş çaresizlik düzeyinin bazı değişkenler açısından incelenmesi. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, 13, 404–413. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/31519
Göker, Z., Güney, E., Dinç, G., Hekim, Ö., & Üneri, Ö. Ş. (2015). Çocuk ve ergenlerde anksiyete ile ilişkili bozuklukların klinik ve demografik özellikleri: Bir yıllık kesitsel bir örneklem [Clinical and demographic characteristics of anxiety-related disorders in children and adolescents: An annual cross-sectional sample]. Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi, Yayın kabul tarihi: 03.12.2015.
Kılınçer, M. S. (2019). Üniversite öğrencilerinin utanç ve suçluluk duygularına yatkınlıkları ile sosyal anksiyete arasındaki ilişkinin incelenmesi [Investigation of the relationship between social anxiety and shame/guilt of university students] (Yüksek lisans tezi, Maltepe University). ProQuest Dissertations & Theses Global. (No. 31826686)
Özdemir, M. B. (2023). Değişen dünyada yeni bir ebeveynlik yaklaşımı: Helikopter ebeveynlik. Alanya Akademik Bakış, 7(2), 21–31. https://doi.org/10.59320/alanyazin.1286311
Özer, E. (2022). Türk atasözlerinde Erikson’un psikososyal gelişim dönemleri [Erikson’s psychosocial stages of development in Turkish proverbs]. Üçüncü Sektör Sosyal Ekonomi Dergisi, 57(2), 1054–1076. https://doi.org/10.15659/3.sektor-sosyal-ekonomi.22.05.1817
Özsarı, A., & Altın, M. (2021). Öz yeterlik ve stresle başa çıkma: Bireysel ve takım sporları antrenörleri araştırması [Self-sufficiency and coping with stress: Research on individual and team sports coaches]. Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 15(3), 399–411. Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/tr/pub/bsd/issue/66415/957466
Şahin, M. (2019). Korku, kaygı ve kaygı (anksiyete) bozuklukları. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 6(10), 117–135.

Berna Dumlu
Berna Dumlu
Berna Dumlu, psikoloji alanında derinleşmeyi ve edindiği bilgileri hem bireysel hem de toplumsal faydaya dönüştürmeyi amaçlayan bir psikoloji tutkunudur. İnsan zihninin derinliklerine olan ilgisiyle başladığı bu yolculukta; psikoloji literatürüne hâkim olmak, eleştirel ve analitik düşünme becerilerini geliştirmek ve sürekli bir öğrenme sürecinin içinde yer almak temel ilkeleri arasında yer alır. Psikolojinin, insan yaşamı için hayati bir temel olduğuna inanan Dumlu, ruh sağlığının yalnızca anlaşılması değil, bu anlayışın başkalarına da aktarılması gerektiğini savunur. Bireyin kendini tanıması, dönüştürmesi ve güçlendirmesi için psikolojinin sunduğu araçların büyük bir öneme sahip olduğuna inanır. Dijital medya aracılığıyla psikoloji ve kişisel gelişim konularında bilgilendirici içerikler üreterek toplumsal farkındalık oluşturmayı hedeflemektedir. Özellikle ebeveynlere yönelik psikolojik farkındalık kazandırmak için sade, anlaşılır ve etkileyici bir dil kullanmayı tercih eder. Berna Dumlu, akademik ve profesyonel gelişimine gelecekte daha da derinleşerek devam etmeyi planlamakta; her adımda öğrenmeye duyduğu heyecanı ve insanı anlama arzusunu geliştirmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar