Cumartesi, Mayıs 10, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Hayır Demek Zor Geliyorsa: Sebebi Geçmişte Saklı Olabilir!

Zihninizin sürekli dolu olduğunu, bir türlü dinlenemediğinizi, kafanızda bitmek bilmeyen düşüncelerle uğraştığınızı hissediyorsanız belki de zihninizde size ait olmayan yükler vardır. Bu yüklerin bir kısmı çevreden gelen talepler, beklentiler ve görevler olabilir. Bir kısmı da çocukluk deneyimlerinden besleniyordur. Bu yazıda geçmişten, çocukluktan gelen öğretilerin sınır koymaktaki zorluklar üzerindeki etkisinden bahsedeceğiz.

Sınır Koymak Ne Demektir?

Şema terapiye göre sınır koymak, kişinin yetişkin ve makul yanını devreye sokarak kendi ihtiyaçlarını gözetmesi, başkalarının taleplerini ise bu ihtiyaçlar süzgecinden geçirmesidir. Yani bir başkası sizden bir şey istediğinde, önce kendinize “Bu benim kapasiteme, değerlerime ve şu anki duygusal durumuma uygun mu?” diye sormaktır. Uygun değilse “hayır” demek ya da koşulları yeniden müzakere etmek, sınır koymanın temelidir.

Sınır koymak; kaba olmak, ilişkileri koparmak ya da bencilleşmek değildir. Aksine, sağlıklı ilişkilerin temelidir. Gerçek bir bağ, tarafların birbirinin sınırlarına saygı duymasıyla oluşur. Sürekli kendi ihtiyaçlarınızı erteleyerek yaşadığınızda, zamanla tükenmiş, kırgın ve değersiz hissetmeye başlarsınız. Sınır koymak, bu kırılganlığı önler.

Şema terapiye göre, bazı derin inanç kalıpları yani şemalar çocukluk deneyimlerinde oluşur ve yetişkinlikte de farkında olmadan davranışlarımızı şekillendirir. Bu şemalar özellikle sınır koymakta zorlanmamıza neden olabilir.

Şemalar Nedir?

Şemalar, çocukluk deneyimlerinde yaşadığımız tekrar eden olumsuz deneyimlerin sonucunda geliştirdiğimiz otomatik düşünce ve duygu kalıplarıdır. Bir nevi, “hayat hep böyle işler” diye öğrendiğimiz içsel kurallardır. Bu kurallar hayatı kolaylaştırmak için içgüdüsel olarak oluşturulur fakat çoğu zaman bize ait değildir. Fakat biz onları gerçek sanırız. İşte bu nedenle sınır koymak gereken durumlarda otomatik olarak “hayır diyemem”, “beni yalnız bırakırlar”, “bencil olurum” gibi tepkiler veririz.

Şema terapide, sınır koymayı zorlaştıran bazı temel şemalar vardır. Bu şemalar genellikle çocukluk deneyimleri (kısmen de ergenlik) döneminde gelişir ve yetişkinlikte farkında olmadan davranışlarımızı şekillendirmeye devam eder. Sınır koymaktaki zorlukların altında yatan bu derin örüntüler, kişinin kendi ihtiyaçlarını geri planda tutmasına neden olabilir.

Kendini Feda Şeması

Bunlardan biri kendini feda şemasıdır. Bu şemaya sahip bir kişi, başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önünde tutar. Yani başkaları için kendini feda eder. İçinde sürekli “Benim ne istediğim önemli değil, yeter ki onlar memnun olsun” diyen bir ses vardır. Bu durum zamanla tükenmişlik, içe atılan öfke ve değersizlik hissine yol açar.

Onay Arayıcılık Şeması

Bir diğer yaygın şema ise onay arayıcılık şemasıdır. Bu şemaya sahip bir kişi, başkalarının düşüncelerine aşırı önem verir. Kendi isteklerinden çok, dışarıdan nasıl göründüğüne odaklanır. İç sesi, “Hayır dersem hakkımda kötü düşünürler. Beni sevmezler” şeklindedir. Bu durum kişinin kendi sınırlarını fark etmesini engeller çünkü sürekli başkalarının onayına göre hareket eder.

Terk Edilme Şeması

Terk edilme şeması olan kişi ise, ilişkilerde sürekli terk edilme korkusuyla yaşar. İnsanlar onu yalnız bırakacakmış gibi gelir. Bu yüzden ilişkileri kaybetmemek için ne istenirse yapar, sınır koymakta zorlanır. “Eğer onların istediğini yapmazsam beni terk ederler” korkusu ile içten içe uğraşır. Bu korku, kişinin kendi ihtiyaçlarını bastırmasına neden olur.

Cezalandırılma Şeması

Cezalandırılma şeması da sınır koymak‘ı zorlaştıran önemli kalıplardan biridir. Bu şemaya sahip bir kişi, hata yaparsa ya da başkasını reddederek hayal kırıklığına uğratırsa cezalandırılacağını düşünür. İç sesi “Hayır dersem bir bedel öderim. Bunu yapmaya hakkım yok” der. Bu şema genellikle katı ve eleştirel bir iç sesle birlikte gelir; kişi kendi sınırlarını savunduğunda neredeyse suç işlemiş gibi hisseder.

Yüksek Standartlar Şeması

Yüksek standartlar şemasına sahip bir kişi ise kendisine çok yüksek beklentiler koyar ve “her şeye yetişmeliyim” baskısıyla yaşar. Başkalarının isteklerini geri çevirmek onun için tembellik ya da yetersizlik anlamına gelir. İçinde sürekli “Mükemmel olmalıyım. Yetişemiyorsam sorun bendedir” diyen bir ses vardır. Bu şema da kişiyi duygusal olarak yorar, tükenmişliğe ve kendini ihmal etmeye sürükler.

Şemaların Farkına Varmak: İyileşmenin İlk Adımı

Bu şemaların farkına varmak, iyileşmenin ilk adımıdır. Çünkü onlar gerçek değil, çocukluk deneyimlerinin zihindeki izleridir. Onları bugünün gerçekliğinden ayırt etmeye başladığınızda, kendi sınırlarınızı yeniden çizebilirsiniz.

Geçmişin izi her zaman üzerimize sinmek zorunda değildir. Bu şemalar fark edildiğinde değiştirilebilir. Onları “gerçek” değil, “geçmişin etkileri” olarak gördüğünüzde sınır koymak da daha kolay hale gelir.

Sınır Koymak için Kendinize Sorular Sorun

Sınır koymak, çocukluk deneyimlerinde öğrendiğiniz bazı “sessiz kal” mesajlarını sorgulamakla başlar. Bu yüzden kendinize şu soruları sorarak başlayabilirsiniz:

  • Bu düşünce şu anki yetişkinlik dönemime mi dayanıyor, yoksa geçmişte öğrendiğim bir korkuya mı?
  • Şu anda hissettiğim suçluluk duygusu gerçekten bana mı ait, yoksa çocukluk deneyimlerinde öğrendiğim bir otomatik tepki mi?

Sonuç: Sınır Koymak Özgürleştirir

Gereksiz yüklerden arınabilmek için sınırlar gereklidir. Sınır koymak kişisel değil, evrensel bir ihtiyaçtır. Ve onları korumak, ilişkilerimizi güçlendirmekle kalmaz bize de rahat bir nefes aldırır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar