Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Dijital Yorgunluk: Sürekli Erişilebilir Olmanın Psikolojisi

Günümüzde teknolojinin gelişimiyle birlikte dijital araçlar hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Akıllı telefonlar, e-postalar, mesajlaşma uygulamaları ve sosyal medya, iletişimi kolaylaştırmakla birlikte bizi sürekli erişilebilir bir hale getiriyor. Ancak bu erişilebilirlik hali beraberinde tükenmişlik, dikkat dağınıklığı ve duygusal yorgunluk gibi psikolojik sonuçlar doğuruyor. Bu yazıda dijital yorgunluk kavramı ele alınacak, sürekli bağlantıda olmanın bireylerin zihinsel ve duygusal sağlığı üzerindeki etkileri bilimsel temellerle incelenecektir.

Dijital Yorgunluk Nedir?

Dijital yorgunluk, bireyin uzun süre boyunca dijital cihazlara maruz kalması sonucu zihinsel ve duygusal tükenmişlik yaşaması durumu olarak tanımlanır (Wiederhold, 2020). Bu yorgunluk hali sadece fiziksel bir rahatsızlık değil, aynı zamanda dikkat eksikliği, motivasyon düşüklüğü ve sosyal ilişkilerde mesafe gibi psikolojik belirtilerle kendini gösterir.

Özellikle pandemi sürecinde uzaktan çalışma ve çevrimiçi eğitim sistemlerinin yaygınlaşmasıyla bu kavram daha da görünür hale gelmiştir. Çalışanlar artık işten çıkmakla dijital dünyadan kopmak arasında net bir sınır koyamamaktadır. Bir Zoom toplantısından çıkıp, hemen WhatsApp grubuna geçmek, ardından e-postaları kontrol etmek modern insanın günlük rutini haline gelmiştir (Lee vd., 2021).

Sürekli Erişilebilirlik ve Tükenmişlik

24 saat boyunca mesajlara yanıt verme beklentisi, bireylerin sınırlarını kaybetmesine neden olmaktadır. İş dışındaki zamanlarda bile telefon bildirimleriyle tetikte olmak, psikolojik olarak dinlenme sürecini kesintiye uğratır. Bu da “hep açık olma” haliyle ilişkili kronik stres yaratır. Birçok araştırma, dijital erişilebilirliğin artmasının iş-yaşam dengesi üzerinde olumsuz etkiler yarattığını göstermektedir (Derks ve Bakker, 2014).

Özellikle genç yetişkinlerde sürekli sosyal medya takibi, çevrimdışı kalma korkusu (FOMO – Fear of Missing Out) ile birleştiğinde kaygı düzeylerini yükseltmektedir (Przybylski vd., 2013). Sosyal medyada aktif kalma baskısı, bireyin kendi zamanını yönetmesini engellediği gibi sürekli karşılaştırma haliyle birlikte özgüven sorunlarına da zemin hazırlayabilir.

Beynin Dinlenmeye İhtiyacı Var

Nörobilimsel araştırmalar, beynin verimli çalışabilmesi için “boş zamanlara”, yani dikkatin bir noktaya odaklanmadığı anlara ihtiyaç duyduğunu göstermektedir (Small et al., 2020). Ancak dijital yoğunluk içinde geçen günlerde bu boşluklar giderek azalmaktadır. Hemen her boş an telefon ekranına bakılarak doldurulmakta, böylece zihinsel arınma süreci baltalanmaktadır.

Örneğin, gün içinde sosyal medya ve e-posta kontrolleri ile yaklaşık 80-100 kez odak değiştiren bir bireyin, derin düşünceye dalması veya yaratıcı bir sürece girmesi giderek zorlaşır (Mark et al., 2015). Bu durum uzun vadede zihinsel performans kaybına ve işlevsel dikkat eksikliklerine neden olabilir.

Çözüm Önerileri: Dijital Detoks ve Bilinçli Farkındalık

Dijital yorgunluğun önlenmesi için önerilen en etkili yöntemlerden biri “dijital detoks” uygulamalarıdır. Belirli zamanlarda bildirimleri kapatmak, dijital cihazlardan uzaklaşmak ve özellikle uyumadan önce ekran süresini sınırlamak, zihinsel sağlığı olumlu yönde etkiler (Kushlev ve Dunn, 2015).

Ayrıca “bilinçli farkındalık” (mindfulness) egzersizleri ile bireylerin dijital uyaranlara karşı tepkilerini fark etmesi, ne zaman ve neden ekran kullandıklarını gözlemlemesi sağlanabilir. Bu farkındalık, dijital araçların kontrolünü yeniden ele almada önemli bir adımdır.

Sonuç

Dijital çağda yaşamanın avantajları yadsınamaz; ancak sürekli erişilebilirlik hali, bireylerin zihinsel sınırlarını aşındırmakta ve ruhsal yorgunluk yaratmaktadır. “Hep bağlı” olma hali, hem bireysel hem toplumsal düzeyde yeni bir tükenmişlik biçimini beraberinde getirmektedir. Dijital yorgunlukla başa çıkmanın yolu ise farkındalık geliştirmek, dijital sınırlara yer vermek ve beynin doğal dinlenme ihtiyacını gözetmekten geçmektedir. Unutulmamalıdır ki bazen bağlantıyı kesmek, içsel bağlantıyı kurmanın ilk adımı olabilir.

 

Kaynakça

  • Derks, D., & Bakker, A. B. (2014). Smartphone use, work–home interference, and burnout: A diary study on the role of recovery. Applied Psychology, 63(3), 411–440. https://doi.org/10.1111/j.1464-0597.2012.00484.x
  • Kushlev, K., & Dunn, E. W. (2015). Checking email less frequently reduces stress. Computers in Human Behavior, 43, 220–228. https://doi.org/10.1016/j.chb.2014.11.005
  • Lee, M., Cho, M., & Kim, Y. (2021). The impact of digital overload and fatigue on well-being: The role of recovery experiences. Telematics and Informatics, 58, 101547. https://doi.org/10.1016/j.tele.2020.101547
  • Mark, G., Gudith, D., & Klocke, U. (2015). The cost of interrupted work: More speed and stress. Proceedings of the SIGCHI Conference on Human Factors in Computing Systems, 107–110. https://doi.org/10.1145/985692.985709
  • Przybylski, A. K., Murayama, K., DeHaan, C. R., & Gladwell, V. (2013). Motivational, emotional, and behavioral correlates of fear of missing out. Computers in Human Behavior, 29(4), 1841–1848. https://doi.org/10.1016/j.chb.2013.02.014
  • Small, G., Gorgens, K., & Luong, D. (2020). The distracted brain: Ancient brains in a high-tech world. Harvard Review of Psychiatry, 28(1), 45–55. https://doi.org/10.1097/HRP.0000000000000235
  • Wiederhold, B. K. (2020). Connecting through technology during the coronavirus disease 2019 pandemic: Avoiding “zoom fatigue.” Cyberpsychology, Behavior, and Social Networking, 23(7), 437–438. https://doi.org/10.1089/cyber.2020.29188.bkw

 

Feyza Çetin
Feyza Çetin
Feyza Çetin, psikolojik danışman olarak psikoterapi, bireysel danışmanlık, eğitim ve kariyer danışmanlığı alanlarında geniş bir deneyime sahiptir. Akdeniz Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Anabilim Dalı’ndan yüksek onur derecesiyle mezun olmuş ve akademik kariyerine aynı üniversitede yüksek lisans düzeyinde devam etmektedir. Alanında uzmanlaşmak ve danışanlarına bilimsel temelli yaklaşımlar sunmak adına Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT), Çocuk Merkezli Oyun Terapisi ve PPT Temelli Psikolojik İlk Yardım gibi çeşitli ekol ve tekniklere yönelik eğitimler almış olup, Aile Danışmanlığı eğitimine de devam etmektedir. Lisans ve yüksek lisans eğitimi sürecinde birçok okulda ve psikolojik danışma merkezinde hem zorunlu hem de gönüllü stajlarını tamamlamış, çocuk, ergen, yetişkin, çift ve ailelere yönelik psikolojik danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Danışanlarının psikolojik iyi oluşlarını desteklemek ve topluma yönelik bilinçlendirme sağlamak amacıyla aktif olarak içerik üretmekte ve bireylerin ruh sağlığını güçlendirmeye yönelik çalışmalarına devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar