Aleksitimi, en basit tabiriyle duygularını tanımlama ve bunları diğer insanlara ifade etme zorluğu olarak tanımlanmaktadır. Aleksitimik bireyler duygularını ifade etmek için uygun kelimeler bulmakta zorlanırlar, sürekli fiziksel belirtilerinden bahsederler, tekrarlayıcı ve ayrıntılı konuşmaları vardır, bağımlı ya da mesafeli kişilerarası ilişkilere sahiplerdir, çok az hayal kurarlar ve düşlem yaşantıdan yoksundurlar (Lesser, 1981). Empati kurmada zorlanır, kaygılı ve katı bireylerdir. Yapılan çoğu araştırmada aleksitiminin en baskın nedenlerinden birinin çocukluk çağı travmaları olduğu görülmüştür.
Çocukluk Çağı Travmaları ve Etkileri
Çocukluk çağı travmaları; genellikle ebeveyn veya çocuğa bakım veren kişiler ve davranışları nedeniyle oluşan, bireyin hayatına uzun süreli olumsuz etki edebilecek, pasif veya aktif olarak nitelendirdiğimiz istismar ve ihmal durumları sonucunda oluşur. Çocuğa yapılan kötü muamele, çocuğun güven ve sevgi ihtiyacının karşılanmaması, cinsel istismar gibi çocuğun sağlığına, gelişimine, onuruna zarar verebilecek tüm davranışlar, çocukta kalıcı duygusal veya fiziksel etkiler bırakabilmektedir.
Bu noktada istismar; aktif olarak yapılan kasıtlı davranışlar iken, ihmal; yetersiz, özensiz davranışları kapsar. Başka bir ifadeyle istismar; çocuğun bakımından sorumlu kişinin çocuğu zarar verici deneyimlere maruz bırakması sonucu oluşurken, ihmal; çocuğun bakımından sorumlu kişinin çocuğun bakım ve korunmasını yeterince sağlamaması sonucunda oluşmaktadır (Lynch, 1999).
İstismar Türleri
İstismar üç türden oluşur:
-
Fiziksel istismar: Güç kullanımı sonucunda çocukta fiziksel bir hasar bırakma, yaralama, dövme, cisim fırlatma, herhangi bir eşya ile vurma, hırpalama davranışlarını kapsar.
-
Cinsel istismar: Çocuğun cinsel bir davranışa maruz bırakılması, çocuğun rızası olmadan cinsel organa dokunma veya cinsel birliktelik, pornografik içerikli şeyler izletilmesi gibi davranışların tümünü kapsar.
-
Duygusal istismar: İstatistiklere göre hasarı ve kalıcı etkiler yaratma durumu en yüksek olan, etkilerinin düzeltilmesi veya tedavi edilmesi en zor olan istismar türüdür. Çocuğa bağırma, alay etme, küfretme, tehdit etme veya çocuğu reddetme, bir odaya kilitleme gibi davranışların tümüdür. Yasal olarak tespit edilmesi en zor türdür.
Duygusal İhmal: Sessiz Travma
Daha “pasif” olarak nitelendirdiğimiz ihmal durumu en genel hâliyle fiziksel ve duygusal olarak ikiye ayrılır.
-
Fiziksel ihmal: Çocuğun barınma, yemek yeme, sağlıklı olma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmamasıdır. Çocuğu evden kovma, gerekli desteği sağlamama gibi davranışlar da fiziksel ihmal kapsamına girer.
-
Duygusal ihmal ise; çocuğun bakımından sorumlu kişinin çocuğa yeterli duygusal yakınlık ve duygusal destek sağlayamaması olarak tanımlanmaktadır (Aust, Hartwig, Heuser ve Bajbouj, 2012).
Aleksitimi ve Çocukluk Yaşantıları Arasındaki Bağ
Ebeveynlerin kasıtlı veya farkında olmadan yaptığı hatalı davranışlar, çocuk büyüdüğünde bağlanma biçimleri, özgüven gelişimi, bireyin karar alma ve sorun çözme biçimleri, yetişkinlik döneminde kurduğu ilişkiler, iş hayatı, arkadaş ilişkileri gibi birçok noktada olumsuz etkiler bırakır. Aleksitimi adını verdiğimiz “duygusal yoksunluk” kavramı da bu olumsuz çocukluk yaşantılarının etkisiyle ortaya çıkabilmektedir.
Araştırma Bulguları
İlk kez çocukluk çağı duygusal istismarının aleksitimi gelişimi ile ilişkisini inceleyen bir çalışmada, aleksitimik özellikler gösteren grupta göstermeyen gruba kıyasla duygusal istismar bildirim oranı daha yüksek bulunmuştur (Evren vd., 2009). Konuyla ilgili yapılan diğer araştırmalarda ise duygusal ihmal geçmişi ile aleksitimi durumu arasında pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. Yani duygusal ihmale maruz kalan çocukların yetişkinlik döneminde duygularını daha zor ifade ettiği veya hiç edemediği görülmüştür.
Öfke: Gizlenen Duyguların Sesi
Bu noktada örnek olarak kırıldığında veya üzüldüğünde kendisini öfke ile ifade eden kişileri düşünebilirsiniz. Bu kişiler, çocukluk çağı yaşantılarında olumsuz duyguları önemsenmediği veya ifade etmesine müsaade edilmediğinden “üzüldüm” veya “kırıldım” demeyi zayıflık olarak görmekte, bunu gizlemek için de öfke ile yansıtmaktadır. Dışarıdan bakıldığında bu insanlar genellikle çok gergin, sinirli veya sert algılanırken, aslında duygusal ihmal kaynaklı “değersiz” hislerinden, anlaşılmayacağını düşündüğünden veya kendisini nasıl ifade edeceğini bilmediğinden kendini öfke gibi güçlü bir duygu ile korumaya almıştır. Bu koruma o kadar güçlüdür ki kişi kendisinin ne hissettiğini bile tam olarak kavrayamamaktadır.
Travma Teorisi ve Psikolojik Yansımaları
(Hund ve Espelage, 2006) travma teorisinde çocukluktaki istismar yaşantısının herhangi bir biçimi sınır ihlallerine ve güven sorunlarına neden olabilir. Söz konusu teoriye göre istismarın sürekliliği çocuğun öz saygısında ve kendini algılamasında azalmayla ilişkili görülmektedir. Çocuğun kendilik algısındaki azalma, yetişkinlikte stresli yaşantısını yönetmede güçlük çekmesine sebep olabilir. Bu açıdan bakıldığında, istismar ve ihmal kaynaklı oluşan aleksitiminin, ileri dönemlerde depresyon ve çeşitli kaygı bozukluklarına yol açabileceğini söylemek yanlış olmaz.
Tedavi Süreci ve Terapi Yaklaşımları
Aleksitiminin, çeşitli terapi yöntemleriyle tedavisi mümkündür. Alanyazında bilişsel çarpıtma olarak adlandırdığımız çeşitli yanlış, alışılagelmiş ve içselleştirilmiş düşünce kalıpları bilişsel davranışçı terapi ile tedavi edilebilir durumdadır. Çocukluk travmaları ile bağlantılı olarak, bireyin küçüklüğünden itibaren edindiği değersizlik, sevgisizlik kavramları, yerine yeni tanımlamalar ile değiştirilerek, duygu ve düşüncelerin fark edilmesi ve doğru ifade edilmesi konularında uzman eşliğinde çalışılabilmektedir.