Pazartesi, Aralık 8, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Çocukluğun İzleri: Partner Seçiminde ve İlişki Problemlerinde Ebeveynliğin Gölgesi

İnsanın hayatındaki en temel arayışlardan biri, kendisini tamamlayacak, anlayacak ve sığınabileceği bir liman sunacak romantik bir partner bulmaktır. Ancak bu seçim, basit bir fiziksel çekimden ya da ortak ilgi alanlarından çok daha karmaşık bir sürecin ürünüdür. Yetişkinlikteki partner seçimimiz ve ilişkilerimizde karşılaştığımız sorunlar, sandığımızdan çok daha fazla, kök ailemizden aldığımız mirastan etkilenir. Çocuklukta maruz kaldığımız ebeveynlik tutumları, adeta bir ilişki haritası görevi görerek, hem ideal partner modelimizi hem de ilişki içinde nasıl tepki vereceğimizi bilinçaltımıza işler.

Kök Ailenin Çizdiği İlişki Haritası

Bir bireyin ilk ve en kritik ilişki deneyimi, ebeveynleri veya birincil bakım verenleri ile kurduğu bağlanma biçimidir. John Bowlby’nin Bağlanma Teorisine göre, bebeklikte kurulan bu bağ, yetişkinlikteki romantik ilişkilerin temelini atan içsel çalışma modellerini oluşturur. Ebeveynin tutarlı, duyarlı ve sevgi dolu yaklaşımları, bireyde güvenli bağlanma modelini pekiştirir. Güvenli bağlanan yetişkinler, ilişkilerde yakınlık kurmaktan çekinmez, kendilerini değerli görür ve partnerlerine güvenme eğilimindedirler. Dolayısıyla, partner seçimleri genellikle karşılıklı saygı, empati ve duygusal dengeye dayanan, olgun ilişkiler kurma potansiyelini taşır.

Ancak, tutarsız, ihmalkâr, aşırı eleştirel veya otoriter ebeveyn tutumlarına maruz kalan bireylerde güvensiz bağlanma stilleri (kaygılı, kaçınmacı veya dağınık) gelişir. İşte ebeveynlik mirasının en görünür olduğu yer burasıdır.

Otoriter Ebeveynlik ve Kaçınmacı Seçim: Aşırı baskıcı ve eleştirel bir ortamda büyüyen bir birey, yetişkinlikte duygusal olarak erişilemez partnerleri seçme eğilimi gösterebilir. Bu, bilinçdışı bir kaçınma mekanizmasıdır: Yakınlıktan korkar çünkü yakınlık, çocukluktaki gibi yargılanma veya kontrol edilme tehdidi anlamına gelebilir. Bu tür ilişkilerde, partnerden sürekli bir mesafe talep etme, duygusal paylaşımdan kaçınma ve yalnız kalma eğilimi gibi sorunlar yaşanır.

İhmalkâr/Tutarsız Ebeveynlik ve Kaygılı Seçim: Duygusal ihtiyaçları tutarsız bir şekilde karşılanan veya ebeveynlerinden yeterince ilgi göremeyen bireylerde kaygılı bağlanma stili gelişebilir. Bu kişiler, partner seçimlerinde kendilerini tamamlayacak veya kurtaracak birini ararlar. İlişkilerinde sürekli bir terk edilme korkusu taşırlar, partnerlerine aşırı bağımlı olabilirler ve sürekli onay arayışı içindedirler. Bu kaygı, ilişkide boğucu bir atmosfer yaratır ve partneri kaçıran davranışlara yol açarak, korkulan terk edilme döngüsünü ironik bir şekilde kendileri yaratırlar.

Tekrar Etme ve Onarma Çabası: Sorunlu İlişkilerin Arka Planı

Psikodinamik yaklaşıma göre, bireyler bilinçdışı bir şekilde, çocuklukta çözülememiş duygusal meseleleri yeniden yaşamak ve bu sefer “doğru” bir şekilde çözmek amacıyla, ebeveynlerine benzeyen (veya ebeveynlerinin tam zıttı olup aynı işlevsiz dinamiği yaratan) partnerleri seçerler. Buna “tekrar etme zorlantısı” denir.

Örneğin, duygusal olarak soğuk bir babası olan bir kadın, bilinçdışı olarak benzer şekilde soğuk veya mesafeli bir erkek seçebilir. Beklentisi, bu sefer bu partnerin kendisini görüp sevmesidir. Ancak bu beklenti genellikle hüsranla sonuçlanır, çünkü seçilen partner, çocukluktaki orijinal dinamiği aynen yansıtır ve ilişki, çözülmemiş bir çocukluk yarasının sahnesi haline gelir. Bu durum, sürekli aynı tipte sorunlu partneri seçme döngüsünü açıklar.

Ebeveynlerin kendi aralarındaki ilişki modeli de bir o kadar önemlidir. Sürekli çatışma, pasif-agresif iletişim veya duygusal istismarın olduğu bir aile ortamında büyüyen bir çocuk, ilişkiyi bu işlevsiz dinamiğe eşitlemeye meyillidir. Sakin ve huzurlu bir ilişki onlar için “tanıdık” gelmeyebilir ve bu yüzden ilişkilerini bilinçdışı bir şekilde sabote ederek, çocukluklarındaki kaotik dinamiğe geri dönebilirler.

Farkındalık ve Özgürleşme Yolu

Partner seçiminde ve ilişki problemlerinde ebeveynlik etkisinden kurtulmanın yolu, bu derin etkileşimin farkına varmaktan geçer. Kişinin, şu anki ilişkisinde yaşadığı öfke, kaygı, bağımlılık ya da mesafe koyma gibi tepkilerin, aslında partnerinin güncel davranışlarından değil, çocuklukta ebeveynine karşı geliştirdiği korunma mekanizmalarından kaynaklandığını anlaması gerekir.

İçsel Çalışma Modelini Sorgulama: “Partnerim benden uzaklaştığında hissettiğim yoğun panik, gerçekten şu anki tehlikenin büyüklüğü mü, yoksa çocuklukta babamın beni yalnız bırakma korkusu mu?” gibi sorularla, geçmişteki ve şimdiki tepkiler arasındaki ayrım yapılmalıdır.

Sağlıklı Dinamikleri Öğrenme: Kendi kök ailesinde görmediği demokratik, destekleyici ve empatik iletişim biçimlerini öğrenmesi ve bunları kendi ilişkisine uygulaması kritiktir. İyi ebeveyn ilişkileri, bireylerin partner seçiminde doğru karar verme olasılığını artırdığı gibi, ilişki içindeki olumlu ve yapıcı tutumların da öğrenilmesini sağlar.

Partner Seçiminde “Tanıdık” Olan Yerine “Sağlıklı” Olanı Seçme: Artık bilinçli bir seçim yapabilmek için, duygusal olarak güvenli ve ulaşılabilir partnerleri, “heyecansız” veya “çok kolay” olarak etiketlemekten kaçınılması gerekir.

Sonuç olarak, ebeveynlerimiz tarafından maruz kaldığımız tutumlar, hayatımızın erken dönemlerinde kalbimize çizilen ilk taslaklardır. Bu taslak, partner seçimi sürecinde bizi belirli kalıplara yönlendirir ve ilişki problemlerimizde aynı eski yaraları tetikler. Ancak yetişkinlik, bu taslağın zorunlu bir kader olmadığını, farkındalık, çaba ve terapi yoluyla bu kalıpları yeniden yazma özgürlüğüne sahip olduğumuzu anlama zamanıdır. Gerçek ve sağlıklı bir aşk, çocukluğun zincirlerinden kurtulup, kendi gerçek ve olgun benliğimizle kurduğumuz ilişkiyle başlar.

Hasan Arslan
Hasan Arslan
23 Mayıs 1983 tarihinde Antakya da doğdu. İlk, orta ve Lise eğitimini Antakya da tamamladı. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünde 2007 yılında Lisans, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji Bilim Dalı’ndan 2010 yılında “Ebeveyn Kabul Reddinin Mizaç ve Karakter Özelliklerine Etkisi” başlıklı yüksek lisans tezi ile master derecesi almıştır. 2009-2012 yılları arasında “Erzincan Devlet Hastanesi”, 2010-2011 yılları arasında askerlik hizmeti kapsamında “Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı”nda,2007-2009 yılları arasında yarı zamanlı ve 2012-2016 yılları arasında tam zamanlı olarak “Ege Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Şube Müdürlüğü’nde, 2016-2019 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Klinik Nöropsikoloji Birimi’nde ve 2019-2020 arasında İzmir Özel Kent Hastanesi ve Kent Onkoloji Merkezinde Uzman Klinik Psikolog olarak görev yapmıştır. 2020-2022 yılları arasında İzmir de çeşitli merkezlerde çalışmıştır. Eylül 2022 den bu yana kendine ait İzmir de bulunan merkezde danışanlarını görmektedir. Bireysel ve çift terapisinin yanısıra Nöropsikolojik Değerlendirme de yapmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar